ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), genetiği değiştirilmiş domuz sosislerinin gıda arzına girmesine onay verdi.
Söz konusu ürün, Washington Eyalet Üniversitesi'nde genetiği değiştirilmiş iki yaşındaki domuzların etinden yapıldı.
Prof. Jon Oatley'in liderliğindeki ekip, et kalitesinin yanı sıra çiftlik hayvanlarının sağlığını ve dayanıklılığını iyileştirmek için CRISPR teknolojisini kullanıyor.
Tam adıyla CRISPR-Cas9 olan bu sistem, araştırmacıların genomun çeşitli kısımlarına ekleme, çıkarma ya da DNA dizilimininde değişim yapmalarına olanak tanıyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Genetik hastalıklara çözüm sunma olanağıyla heyecan yaratan ama aynı zamanda etik tartışmalarını da beraberinde getiren bu teknoloji, 10 yıl önce icat edildi.
Oatley, "Bir üniversitenin, bu hayvanları gıda tedarikine sokmak için federal düzenleyicilerle birlikte çalışarak emsal oluşturması önemli" diye konuştu.
Bilim insanı, "Bu süreçten geçmezsek, yaptığımız tüm araştırmalar boşa gidecek çünkü kamuoyuna asla ulaşamayacak" diye de ekledi.
Ekibin çalışmasında domuzların genetiği "vekil babalar" olacak şekilde değiştirildi. Bu teknik, aslında seçilen başka bir erkek domuzdan gelen özelliklere sahip yavru dünyaya getirmek için kullanılıyor.
Arzu edilen bir erkek domuzdan alınan kök hücreler sayesinde vekil baba, donör domuzun genetik özelliklerine sahip olan spermleri üretiyor.
Oatley, genetiği değiştirilmiş domuzların ve onlardan yapılan sosislerin ABD'de gıda sistemlerini daha iyi hale getirmesini umuyor.
Öte yandan halk nezdinde genetiğiyle oynanmış gıdalara karşı bir güvensizlik olduğu da biliniyor.
Oatley ve ekibi, bu güvensizliği FDA onayı sayesinde aşmayı umduklarını söylüyor.
"Bu hayvanları üretmemizin asıl amacı, insanların beslenme şeklini geliştirmeye çalışmak" diyen araştırmacı, sözlerini şöyle sürdürüyor:
Ve bu hayvanları gerçekten besin zincirine sokmak için FDA sistemiyle çalışmamız gerek, yoksa bunu yapamayız.
Independent Türkçe, Futurism, Washington Eyalet Üniversitesi
Derleyen: Çağla Üren