Irak'ta son 50 yılında yüzbinlerce kişi ortadan kayboldu

BM tarafından hazırlanan bir raporda, modern dönemde yaklaşık bir milyon Iraklının ortadan kaybolduğu bildirildi

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ve IKBY Başbakanı Mesrur ​​Barzani, 4 Nisan salı günü Bağdat'ta ortak basın toplantısı düzenlediler / Fotoğraf: AFP

Irak, çeşitli krizler, iç ve dış savaşlar, baskı ve gerek 1968'den 2003'e uzanan süreçte güvenlik güçleri tarafından, gerekse Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinden sonraki dönemde silahlı grup ve fraksiyonlar ile El Kaide ve IŞİD örgütleri tarafından olsun şiddet olayları yaşadı. 

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından salı günü yayınlanan bir raporda, son yarım yüzyılda Irak'ta bir milyona yakın insanın kaybolduğu bildirildi.

BM Zorla Kaybetmeler Komitesi, kurbanları aramaya ve failleri cezalandırma çağrısında bulundu. Komite, Irak anayasasında zorla kaybetmenin suç olarak tanımlanmamasının bu çalışmaların önünde bir engel teşkil ettiğini belirtti.

BM, Irak'ı bu menfur suçun önlenmesi, ortadan kaldırılması ve ele alınması için gereken zeminin derhal hazırlanması çağrısında bulundu. 

BM raporunda, 1968 ile 2003 yılları arasında yaklaşık 290 bin kişinin zorla kaybedildiğini belirtildi. Zorla kaybedilme, 2003 yılında ABD'nin Irak'ı işgalinden sonra da devam etti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İşgal sürecinde en az 200 bin Iraklı tutuklandı ve yaklaşık yarısı ABD ve Birleşik Krallık tarafından yönetilen hapishanelere atıldı.

BM komitesi, bir diğer adam kaçırma dalgasının ülkede IŞİD terör örgütünün ortaya çıktığı döneme denk geldiğini de sözlerine ekledi.

Rapordaki tahminler, 1968 yılından bu yana 250 bin ila bir milyon insanın kaybolduğuna işaret etti.

BM, Bağdat'a tutukluların isim listelerinin hazırlanmasını ve ailelerinin nerede olduklarından haberdar edilmesini sağlamak için bağımsız bir çalışma grubu oluşturmaya çağırdı.


Birçok aşama

Irak, 1970'li yıllarda, binlerce kişinin akıbeti henüz bilinmeyen Feyli Kürtlerinin İran'a sınır dışı edildiği zorla kaybetme vakalarına tanık oldu.

Irak Güvenlik Servisi tarafından 1970'ler, 80'ler ve 90'lar boyunca gözaltına alınan on binlerce kişinin akıbeti halen bilinmezken Güvenlik Servisi'ne ait belgelerde de bu kişilere ne olduğu açıklanmıyor.

Aynı durum 1980'li yıllarda, Kürt bölgelerine ve 1991 yılının mart ayında Saddam Hüseyin rejiminin Kuveyt'ten çıkarılmasından sonra patlak veren olaylar sırasında güneydeki bölgelere yönelik askeri operasyonlar sırasında tutuklanan on binlerce kişi için de geçerli.


Birinci ve ikinci Körfez savaşları sırasında adam kaçırma vakaları

Irak-İran savaşının 35 yıl önce sona ermesine rağmen, kayıp on binlerce Irak askerinin akıbeti halen bilinmiyor.  Kuveyt Savaşı'nda da aynı durum yaşansa da bu sayıda daha azdı.


Silahlı gruplar

Irak, 2003 yılından sonra 2005'ten 2009 yılına kadar olan dönemde El Kaide ve Şii silahlı gruplar tarafından Irak'ın Enbar, Ninova, Bağdat, Selahaddin, Kerkük ve Babil'in kuzeyi ile Bağdat'ın güneyinde yer alan Curf es-Sahr ve Latifiye bölgelerine düzenlenen saldırılar sırasında kaçırılan binlerce vatandaşın hayatına mal olan bir dizi büyük zorla kaybetme vakalarına tanık oldu.


En dikkat çekici vakalar

Bağdat'ta 2006 yılının temmuz ayında kaçırılan Irak Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Ahmed el-Hiciye ve onlarca sporcunun akıbeti de bilinmiyor.

Ayrıca, aynı yılın sonlarında başkent Bağdat'taki Milli Olimpiyat Komitesi'nin çalışanları da aynı kaderi paylaştılar.

Aynı yıl İslami Davet (Dava) Partisi'nin önde gelen isimlerinden biri olan Irak Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Ammar es-Saffar da ortadan kayboldu.

Saffar'ın yerine aday olan Dava Partisi'nden Ali Cevad el-Mehdavi'den de 2006 yılı sonlarında Sağlık Bakanlığı binasına girdikten sonra bir daha haber alınamadı.

Iraklı birçok aile, 2005 ile 2009 yılları arasındaki mezhep kökenli şiddet olayları döneminde kaybolan evlatlarını halen arıyorlar.


IŞİD ile mücadele

IŞİD terör örgütünün faaliyet gösterdiği 2013 yılından 2017 yılı sonlarında Irak'ta askeri olarak yenilgiye uğratılmasına kadar geçen süreçte Ninova, Selahaddin, Enbar, Kerkük'ün dış mahalleleri ve Babil'in kuzeyinde çok sayıda asker, güvenlik personeli ve sivil IŞİD tarafından kaçırıldı. Kaçırılanların akıbetleri halen bilinmiyor.

Bu vakaların en çok bilineni, binlerce Yezidi ve Türkmenin, özellikle de kadınların kaçırılmasıydı. IŞİD'in askeri olarak yenilgiye uğratılmasının üzerinden yıllar geçmesine rağmen onlardan hiçbir haber alınamadı.

Enbar'ın Saklaviye bölgesinin yanı sıra Babil'in kuzeyindeki Curf es-Sahr bölgesi ve Diyala ilinin bazı bölgelerinde yaşayan ve silahlı gruplar tarafından tutuklanıp bilinmeyen bir yere götürülen yüzlerce kişi de aynı kaderi paylaştı. 


Tişrin gösterileri

Irak'ta 2019 yılında başlayan Tişrin (Ekim) gösterileri sırasında ve ardından çok sayıda sivil ve eylemci zorla kaybedildi.

Bu kişilerin başlarında, 2020 yılının mart ayında Bağdat'ın doğusunda silahlı bir grup tarafından kaçırılmasının ardından ortadan kaybolan Al-Sabah gazetesi muhabiri Tevfik et-Tamimi geliyordu.

Yazar ve yayıncı Mazen Latif de 2020 yılının şubat ayı ortalarında kayboldu, akıbeti ise halen bilinmiyor.

Aynı durum, 2020 yılının eylül ayında, Zikar ilinde kaçırılan aktivist Seccad el-Iraki için de geçerliydi. Iraki'ye ne olduğu halen ortaya çıkarılamadı.


Kesin olmayan rakamlar

Irak Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürü Gazi Faysal, "uluslararası kurumlar tarafından hazırlanan raporların yaklaşık rakamlar verdiğine" dikkati çekerek kayıp kişilerin kesin sayısının bilinmesinin imkansız olduğunu söyledi.

Faysal, sözlerini şöyle sürdürdü:

BM tarafından Irak'ta insan hakları, ifade özgürlüğü ve ulusal, siyasi, toplumsal ve dini çoğulculuğa saygı ilkelerine karşı işlenen ağır ihlallere ilişkin raporda zorla kaybedilen kişilerin sayısının 250 bin ile bir milyon arasında olduğuna işaret edildi. Irak'ın 40 yılı aşkın bir süredir yaşadıklarıyla karşılaştırıldığında bu sayı daha düşük olabilir.


Irak-İran savaşında iki ülkeden kurbanların, tutukluların ve kayıp kişilerin sayısının, üçte biri Irak'tan, üçte ikisi ise İran'dan olmak üzere bir milyonu bulduğunun tahmin edildiğini söyleyen Faysal, yetkililerin savaşın üzerinden geçen onlarca yıla rağmen halen askerlerin cesetlerini bulduklarına dikkati çekerek, bunun kurbanların ve kayıpların sayısının boyutunu gösterdiğini belirtti.


Nazim Kazzar dönemi

Irak'ın eski Kamu Güvenliği Direktörü Nazim Kazzar'ın görevde olduğu dönemde (1969-1973) işkence ve kötü muamele sırasında öldürülen ya da ortadan kaybolan kişilerin olduğuna dikkati çeken Faysal, Kürtlerin de Saddam Hüseyin rejimi döneminde El-Enfal Operasyonu ve Irak ordusu ile Peşmerge arasındaki silahlı çatışmalara sırasında ölüm, zorla kaybedilme ve sürgün gibi suçlara maruz kaldıklarını söyledi.


Listedeki diğer vakalar

Irak ile ABD arasında 1991 yılındaki petrol savaşı sırasında çok sayıda insanın öldüğüne ve birçoğunun da kaybolduğuna dikkati çeken Faysal, Irak'ın 1990 yılında Kuveyt'i işgalinden kaynaklanan ve savaş sırasında 2 bin 500 tesisi yerle bir eden büyük askeri operasyonlar nedeniyle Iraklı kayıpların sayısının çok fazla olduğunun altını çizdi.


Büyük sayılar

Faysal, 2003 yılından sonra ABD'li güçlerle çeşitli isimlere sahip silahlı gruplar arasındaki çatışmalar ve 2006-2009 yılları arasındaki mezhep kökenli şiddet olayları sırasında etnik kimliğe dayalı cinayetler nedeniyle çok sayıda kişinin öldüğünü ve birçok kişinin de kaybolduğunu belirtti.

Faysal, IŞİD'in 2014 yılında Irak'ın bazı illerini kontrol altına alarak çok sayıda infazın yanı sıra akıbeti henüz bilinmeyen çok sayıda kişinin ortadan kaybolmasına yol açan büyük katliamlar gerçekleştirdiği de sözlerine ekledi.
 


Anayasal ve yasal ihlaller

Anayasa, hukuk ve düzen ihlalleri ve Irak halkının medeni haklarının ihlali açısından yaşananları insan hakları ve demokrasi ihlali olarak değerlendiren Faysal, zorla kaybetme anlaşmasını imzalayan devlet kurumlarını, cinayetler ve zorla kaybetme suçlamalarının yapıldığı bu örgütlerle mücadele etmeye ve hukuka başvurmaya çağırdı.


Kaybolanların akıbeti

Ayrıca, hukuk uzmanı Ali et-Tamimi, Irak'ın zorla kaybetme anlaşmasını imzaladığını ve kayıpların akıbetini açıklamakla yükümlü olduğunu söyledi. 

Tamimi, sözlerini şöyle sürdürdü:

Irak'ın 2010 tarihli 17. yasa uyarınca imzaladığı 2006 tarihli Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme, zorla kaybetmeyi, ‘kişilerin yasal dayanak olmaksızın tutuklanması, gözaltına alınması, kaybolması ya da kaçırılması' olarak tanımlıyor. Bu uygulama, savaş zamanlarında dahi yasaktır.


Uluslararası anlaşmalar

Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşmeye taraf olan ülkelerin sözleşme uyarınca vakaların arkasındaki sebepleri öğrenmek, kurbanların akıbetini araştırmak ve failleri adalete teslim etmekle yükümlü olduklarını söyleyen Tamimi, BM Şartı'nın 102'nci maddesinin, BM'ye bu anlaşmaların uygulanmasını izleme ve BM Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından, insan hakları başta olmak üzere yasaları ve hakları ihlal eden ülkelere yaptırımlar uygulama hakkı verdiğini belirtti.


Genel af mecburi

Tamimi, Irak'ın IŞİD'e sonrası yaşanan gelişmelerin ardından bir genel af yasası çıkarması ve bu önemli olaya uygun yeni bir sayfa açması gerektiğini vurguladı.


Caydırıcı cezalar

Irak yasalarının şantaj ya da baskı amacıyla adam kaçıranlara ağır cezalar öngördüğünü belirten Tamimi, 10 yıldan az olmamak kaydıyla geçici hapis cezası verdiğini, adam kaçırma vakası, kaçırılan kişiyle cinsel ilişkiye girme yahut yaralama suçuyla birleşirse sanığın idam cezasıyla yargılandığını söyledi.
 

DAHA FAZLA HABER OKU