New York Times: Suudi Arabistan-İran anlaşması Ortadoğu'yu dönüştürebilir

İki ülkenin Ortadoğu'da ticareti ve siyaseti belirlediğini vurgulayan NYT, anlaşmanın gerçekten uygulanması durumunda hem iki ülke için hem de tüm bölge için ciddi kazançlar sağlayabileceğini yazdı

Suudi Arabistan ve İran, başta Yemen olmak üzere Ortadoğu'daki birçok çatışmada vekalet savaşı yürütmüşlerdi (Reuters)

Suudi Arabistan'la İran arasında Çin'in arabuluculuğunda varılan sürpriz niteliğindeki ilişkileri yeniden tesis etme anlaşması tartışılmaya devam ediyor.

Son olarak The New York Times'ta (NYT) yayınlanan "Hitler benzetmesinden aynı kaderi paylaşmaya: Suudi-İran anlaşması Ortadoğu'yu dönüştürebilir" başlıklı analizde anlaşmanın gerçekten uygulanması halinde her iki ülkeyle birlikte bölgenin de bundan kazançlı çıkabileceği belirtildi.

Henüz 5 yıl önce Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, İran'ın dini lideri Ali Hamaney'le ilgili "Hitler'i iyi gösteriyor" ifadelerini kullanırken, Suudi yetkililer Tahran'la yapılan anlaşmanın ardından iki ülkenin ortak bir kader paylaştığına dikkat çekti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

NYT'nin analizinde Suudi Arabistan'la İran arasındaki anlaşmanın arabulucu Çin için bir başarı olduğu, iç karışıklıklar ve ekonomik zorluklarla karşı karşıya olan İran içinse bir rahatlama yarattığı ifade edildi.

Yazıda, Arap Yarımadası üzerinde droneların ve füzelerin uçuşmasına neden olan, savaşları körükleyen ve medya tartışmaları yaratan bölgesel tansiyonun düşürülmesinin Suudi Arabistan'a daha çok fayda sağlayacağı vurgulandı.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın önceliğinin, Suudi hükümetinin bütçesini eriten, itibarını lekeleyen ve potansiyel yatırımcıları kaçıran çatışmaları sona erdirmek olduğu ifade edilirken, Veliaht Prens'in ülkeyi küresel bir ticaret ve kültür merkezi haline getirme hedefi hatırlatıldı.

Zamanlama birçok uzman için sürpriz oldu

Körfez sularının ayırdığı iki İslami ülke uzun yıllar boyunca Ortadoğu'da siyaset ve ticareti şekillendiren önemli güçler oldu. 

Ancak bu iki ülke aynı zamanda Yemen, Irak, Suriye ve Lübnan'daki vekalet savaşlarında da ciddi rol oynadı. 

Cuma açıklanan anlaşmayla başlayan uzlaşma sürecinin zamanlaması ise birçok uzman için sürpriz niteliğindeydi. Zira son döneme kadar Suudi yetkililer, İran ile müzakerelerde çok az ilerleme sağlanabildiğini söylemişti. Bu noktada Çin'in arabuluculuğu üstlenerek görüşmelere ev sahipliği yapması uzlaşma için bir dönüm noktası oluşturdu.

NYT'nin analizine göre, Washington merkezli birçok uzman Çin'in arabuluculuğunun Ortadoğu'daki Amerikan etkinliği için bir tehdit oluşturduğu görüşünde birleşiyor. 

Ancak diğerlerine göre, Çin'in arabuluculuğu Suudi Veliaht Prens'in dış politikada son yıllarda daha pragmatik bir çizgi izlemesinden kaynaklanıyor. Amerika Birleşik Devletleri, Suudi Arabistan'ın ana güvenlik ortağı olmaya devam ederken, Washington'ın İran ile ilişkilerinden dolayı asla oturamayacağı arabuluculuk koltuğu ise Pekin'e kalıyor.

Washington merkezli Carnegie Endowment for International Peace isimli araştırma grubundan Yasmine Faruk konuyla ilgili, "Suudiler geçen yıllar boyunca aldıkları ağır derslerden bazı şeyleri öğrendiler. Bu derslerden biri de ilişkilerini çeşitlendirmeye devam etmek zorunda olduklarıydı" ifadelerini kullanıyor.

Trump yönetiminin politikaları Suudi Arabistan'ı etkiledi

NYT'nin analizine göre, 2019'da Suudi Arabistan'ın petrol tesislerine yönelik yapılan füze ve drone saldırısı Suudi yetkililer için kritik bir andı. Riyad yönetimi saldırıyla birlikte hem İran'ın böyle bir kapasitesi olduğunu hem de saldırının Tahran'da hiçbir sonuç yaratmadığını fark etti.

Trump yönetiminin nükleer anlaşmayı iptal etmesinin ardından İran, nükleer silah üretebilmek için yeterli miktarda zenginleştirilmiş uranyum kapasitesine de erişmişti.

Uzmanlara göre, Suudi yetkililer olası bir nükleer saldırının ilk hedefinin krallık olabileceğini düşündüler. Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle birlikte küresel güçlerin odak noktasının Ukrayna'ya çevrilmesi Körfez yönetimlerindeki sadece kendilerine güvenebilecekleri yönündeki hissi de kuvvetlendirdi.

NYT'nin analizinde peş peşe yaşanan bu gelişmelerin Suudi yetkilileri 2021'de İran ile görüşmelere başlamaya sevk ettiği değerlendirmesinde bulunuldu.


Independent Türkçe, The New York Times, Politico

DAHA FAZLA HABER OKU