Hatay’daki Özel Defne Hastanesi’nin yoğun bakımında ölüme terk edilen hastaları depremden 3 gün sonra İstanbul’dan giden gönüllü Serkan Ayten’in de arasında olduğu gönüllü ekip buldu. Yoldan geçerken bir yaşlı adamın “Hastanede insanlar var” demesi üzerine gönüllü ekip kapısı yıkılmış binaya tırmanarak girdi.
Biri bebek 14 hastayı yoğun bakım bölümlerinde buldular. 8 hasta hayatını kaybetmişti. Camları kırılmış yoğun bakımdaki soğukta, günlerce karanlıkta hayata tutunan 5 hastayı kurtardılar.
BirGün'den Timur Soykan Antakya’daki Özel Doğu Akdeniz Hastanesi’nde de benzer bir olayın yaşandığını aktardı. Hastane binası depremde hafif hasar görmüştü. Ancak hastanenin hiçbir yetkilisi, doktoru ya da hemşiresi yoğun bakımdaki hastaları bildirmedi, hastaneye uğramadı. Depremden sonraki 3 gün boyunca elektrikleri kesilmiş, kimsenin bulunmadığı hastanede insanlar can çekişiyordu.
Uşak’ta yaşayan sağlık görevlisi Mahmut Karadağ, deprem felaketinden hemen sonra Hatay’a gönüllü olarak gitmek için yola çıkmıştı. İzmir’de Türkiye İşçi Partisi üyesi bir ekiple tanıştı ve onların aracıyla 33 saatlik bir yolculuktan sonra yerle bir olmuş Hatay’a ulaştılar. Dostluk Parkı’nda sağlık hizmeti verirken arama-kurtarma çalışmalarına da katılıyorlardı.
Mahmut Karadağ ve gönüllü arkadaşları, depremin 3. günü gecesi Akdeniz Mahallesi’nde bir enkaza doğru ilerlerken Özel Doğu Akdeniz Hastanesi’ni gördü. Bina ayaktaydı. Kapının önünde bir kişi vardı. Bu kişi hastanenin temizlik çalışanıydı ve kontrol etmek için hastaneye gelmişti. Hastaların ölüme terk edildiğini, hiçbir yetkili ve görevlinin olmadığını, yoğun bakımdaki bir hastanın halen yaşadığını söyledi.
3 hasta yaşıyordu
Mahmut Karadağ ve arkadaşları hastaneye girip ikinci kattaki yoğun bakım bölümüne çıktı ve dehşete düştüler. Karanlık ve soğukta inleme sesi geliyordu. Hasta yataklarındaki insanların nabızlarını kontrol ettiler. Biri kadın 5 hasta hayatını kaybetmişti. 3 hasta ise halen yaşıyordu.
Mahmut Karadağ gördükleri karşısında şoke olduklarını anlatıyor ve şöyle devam ediyor:
Hemen müdahale etmeye çalıştık. Yaşayan hastalar için ambulans çağırdık ve güçlükle merdivenlerden indirdik. Hepsi yaşlıydı ve durumları çok ağırdı. Onlar hastaneye götürüldükten sonra temizlik görevlisinden orada çalışan bir hemşirenin telefon numarasını aldık. Onu arayarak ölen hastaların isimlerini öğrendik. Kağıt parçalarına ölenlerin isimlerini yazarak üzerlerine bıraktık.
Gönüllüler Özel Doğu Akdeniz Hastanesi yoğun bakımında sadece 2 saniyelik bu videoyu çekebildi.
Gönüllü ekibin anlattıklarına göre; hastaneden çıktıktan sonra polislerle karşılaştılar. Hastane içinde cenazeler olduğunu söylediler. Ancak polisler “Cenazelerle biz ilgilenmiyoruz” diye karşılık verdi. Gönüllüler, “Dirilerle de ilgilenmediniz” diye yanıt verince tartışma çıktı.
7. gün cenazeler alınmamıştı
Arama-kurtarma çalışmaları azalınca Mahmut Karadağ ve 42 kişilik sağlık ekibi, sağlık taramalarına başladı. Enkaz başında bekleyen, seralarda kalan insanlara yardım ediyorlar, ilaç taşıyorlardı. Depremin 7. günü Mahmut Karadağ, tekrar Özel Doğu Akdeniz Hastanesi’ne gittiğini anlatıyor ve şöyle konuşuyor:
Hastanede yoğun bakıma çıktığımda cenazelerin halen orada olduğunu gördüm. Anneannesini almaya çalışan bir kişi vardı. Kimsenin yardım etmediğini söylüyordu. Kendi getirdiği araçla götüreceğini söyledi.
Mahmut Karadağ, hastaları ölüme terk edenlerin yargılanması gerektiğini söylüyor. Bir yandan deprem bölgesinde enkazdan çıkmış, yaralı hemşire ve doktorları çalışırken gördüğünü anlatan Mahmut Karadağ “Samandağ’da bir özel hastaneye doktorlar ve hemşireler geri dönmüştü. Bazıları yaralıydı ama insanları kurtarmaya çalışıyorlardı” diyor.
Kuvözde terk edilmiş bebek
Özel Defne Hastanesi’nde terk edilmiş 14 kişiyi bulan ekipteki Serkan Ayten ile konuştum. Yaşadıklarının ağır yüküyle o günü güçlükle anlattı. Serkan Ayten, İstanbul’da inşaat işi yapıyordu, hastanelerin ameliyat ve yoğun bakım birimlerinin inşasıyla ilgili çalışmıştı. Depremden sonra bireysel gönüllü olarak Hatay’a gitmişti.
İlk gün yıkılan Antakya Devlet Hastanesi’nin bahçesinde konumlanarak çalışmalara katıldı. Üçüncü gün arama-kurtarma çalışması için Odabaşı Mahallesi’ne gittiklerinde karşılarına yaşlı bir adam çıktı. Sonrasını Serkan Ayten şöyle anlatıyor:
Yaşlı amca, Özel Defne Hastanesi’ni gösterdi ve yoğun bakımda yaşayan insanlar olduğunu söylendik. Hemen binaya gittik, Kapısı çökmüştü. Yanından tırmandık. Merdivenler hasar görmüştü. Bütün katları kontrol ediyorduk. Zorlukla 3. kata ulaştık. Çocuk yoğun bakımına girdiğimizde kuvözde hayatını kaybetmiş bir çocuk vardı. Onu çarşafa sarıp sırtımızda üst kata taşıdık. 4. kata geldiğimizde inleme sesleri geliyordu. Korkunç bir görüntüydü. Camlar, duvarlar yıkılmıştı ve çok soğuktu. 13 hasta da burada yatıyordu. Altları bezli, çıplak haldeydiler. Nabızlarını kontrol ettik. 8’i ölmüştü. 3 kadın ve 2 erkek hasta yaşıyordu.
Ameliyathaneler ve yoğun bakım ünitelerinin yapımında çalışan Serkan Ayten, buralarda enerji kesintisinin ölümcül sonuçlar doğuracağını ve bu nedenle UPS denilen kesintisiz güç kaynaklarının zorunlu olduğunu anlatıyor. Ancak Özel Defne Hastanesi’nde bu sistemin çalışmadığını ifade ediyor.
Serkan Ayten ve diğer gönüller, hastaları çıkarmak için yardım istedi. Saat 15.00 sıralarında ölüme terk edilmiş hastaları bulmuşlardı. Ancak onları binadan çıkaracak bir vincin gelmesi 2 saat sürdü. Hastaları yataklarıyla bağlayarak vinçle binadan çıkardılar. Hastalar ambulanslarla hastaneye götürüldü.
Diğer hastaları götürmüşler
Serkan Ayten, bu korkunç olaydan sonra gördüğü bir haberle şoke oldu. Kendilerinin bu hastaneye gitmesinden 20 saat önce Özel Defne Hastanesi’nde mahsur kalan hastalar vinçle çıkartılmıştı. Ancak yoğun bakım kontrol edilmemiş, bu hastalar burada ölüme terk edilmişti.
Serkan Ayten, yolda şans eseri karşılarına çıkan yaşlı adam sayesinde hastanede yaşayanlar olduğunu öğrendiklerini belirterek “Bunu nasıl tesadüfen öğrendik, bu nasıl olur. Aklım almıyor. O insanlar ölüme terk edildi. Bu vicdansızlığın hesabını hastane yönetimi, orada hastaları bırakan doktorundan hemşiresine, hasta bakıcısına kadar herkes vermeli” diye konuşuyor.
BirGün