16 Ocak 2023 tarihli yazımda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Biden döneminde Vaşington'a gerçekleştirdiği ilk resmi ziyaret ve Türkiye-ABD ilişkilerinin önündeki temel sınamalar hakkındaki görüşlerimi ifade etmiştim.
Bu defa, ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'ın 20-21 Şubat 2023 tarihlerinde Türkiye'ye ve ardından 21-22 Şubat tarihlerinde Yunanistan'a gerçekleştirdiği ziyaret ile bu ziyaretlerde verilen mesajlar ve ABD'nin her iki ülkeye yönelik yaklaşımını kendi görüşlerimle birlikte ele alacağım.
Önceden planlanmış ziyaret
Anthony Blinken'ın Yunanistan ve Türkiye'yi ziyaret edeceği çok önceden basına yansıdı ancak tarih verilmedi.
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 15 Şubat 2023 tarihli açıklamasında; Blinken'ın Münih Güvenlik Konferansı'na katıldıktan sonra Adana ve Ankara'yı ziyaret edeceği, "değer verilen bir NATO müttefiki" olan Türkiye'yle ortaklığın daha da güçlendirilmesinin yollarının ele alınacağı belirtiliyordu.
Açıklamada ayrıca, ABD'nin bir numaralı diplomatının Atina'daki temasları çerçevesinde Yunan hükümeti yetkililerinin yanı sıra, ana muhalefet partisi SYRIZA'nın lideriyle bir araya geleceği ve savunma işbirliği, enerji güvenliği ve demokrasinin müdafaasında iki ülkenin paylaştığı kararlılığının görüşüleceği ifade ediliyordu.
Blinken 19 Şubat'ta Adana'da havalimanında Bakan Çavuşoğlu tarafından karşılandı.
İki bakan basına verdikleri samimi pozların ardından helikopterle deprem bölgesinde incelemelerde bulundu.
Blinken'ın Adana'daki İncirlik Üssü'ne gelen yardım kolilerini taşıdığı fotoğrafların basına servis edilmesi ABD Dışişleri Bakanı'nın samimiyetini yansıtma amacını taşıyordu.
Blinken'ın gelişiyle birlikte, ABD'nin Türkiye ve Suriye'ye yaptığı 85 milyon ABD doları değerindeki acil insani yardıma ek olarak yine her iki ülke için 100 milyon ABD doları yardım yapılacağı açıklandı.
Esasında, ABD ve Biden yönetimi depremlerden sonra ivedilikle yardım gönderen ve hükümetle temasa geçen ilk birkaç ülke arasındaydı.
Bu bağlamda, ABD Başkanı Joe Biden 6 Şubat günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı telefonla arayarak taziyelerini ve geçmiş olsun dileklerini iletti.
Dışişleri Bakan Blinken 21 Şubat Pazartesi günü Ankara'ya geçerek Bakan Çavuşoğlu'yla bir araya geldi, bilahare Anıtkabir'i ziyaret etti ve Türkiye'den ayrılmadan önce Esenboğa Havalimanı Büyük Şeref Salonu'nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edildi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde görüşen iki Bakan basın karşısında yine samimi bir şekilde tokalaşarak poz verdi.
Görüşmeler sonrasında düzenlenen ortak basın toplantısında Bakan Çavuşoğlu Türkiye'nin ABD'den beklentilerini bir kez daha ifade etti.
Biden ise, demokrasi ve insan haklarına vurgu yapmış olsa da ABD'nin YPG'ye verdiği destek başta olmak üzere iki ülke arasındaki hassas konulara değinmekten, soruları yanıtlamaktan kaçındı.
Blinken'ın konuşmasının sonunda ABD'nin kurucuları arasında yer alan ve ilk ABD Başkanı olan George Washington'un anıtı için Sultan Abdulmecid'in gönderdiği ve üzerinde "ebedi dostluğa olan destek" yazılı mermer plakete atıfta bulunması ise ziyaretinin başından sonuna kadar vermek istediği mesajın bir tezahürüydü.
Bu da siyasi düzeyde sorun olsa da ABD Türk halkının yanındadır mesajıydı.
İki ülke arasındaki derin güven bunalımı düşünüldüğünde bu mesajın toplum nezdinde karşılık bulduğunu söylemek pek mümkün değil.
Zira ABD'nin hem nakdi hem de ayni yardım yapmış olması, arama-kurtarma ekipleri göndermiş olması, ayrıca ABD'li özel şirketlerden de 50 milyon ABD doları civarında bir yardım gelmiş olması basında fazla yankı bulmadı.
Aksine, USS George H. W. Bush uçak gemisinin yardım için hazır olduğu açıklaması gündem oldu ve bazı çevrelerde tepki topladı.
Hatta, depremlerin suni olarak tetiklenmiş olabileceği iddiaları bile tartışıldı. Bu nedenle Blinken'ın ziyareti ikili ilişkilerdeki sorunların gölgesinde kaldı.
Blinken kalbini Atina'da bıraktı
Blinken Avrupa turunun üçüncü ve son ayağında Yunanistan'ı ziyaret etti.
Ziyareti çerçevesinde 2018 yılında iki ülke arasında tesis edilen Stratejik Diyalog'un dördüncü toplantısı düzenlendi.
Söz konusu toplantı sonrasında yapılan ortak açıklama, Ocak 2023'te Türkiye ile ABD arasında yapılan Stratejik Mekanizma Toplantısı ardından yapılan açıklamayla kıyaslandığında Yunanistan-ABD ilişkilerinin yıllar içerisinde çok daha köklü bir şekilde geliştiği, ABD'nin Yunanistan'ı bulunduğu coğrafyada güvenilir bir ortak olarak gördüğü, NATO içerisinde ise ittifakın doğu kanadı olarak artan oranda desteklediği bariz bir şekilde görülmektedir.
Yunanistan'ın değişen dünya koşullarına rağmen kendini bölgedeki istikrar ve güvenlik abidesi olarak sunması, buna ilave olarak Rusya'ya yönelik enerji bağımlılığını azaltmak için bölgede bir enerji merkezi olma yönünde attığı adımlar ABD tarafından memnuniyetle karşılanmaktadır.
Dışişleri Bakanı Blinken'ın Yunanlı mevkidaşıyla birlikte düzenlediği ortak basın toplantısında konuşmasının en başında sesinde bir sorun olduğunu belirtirken "Sesimi Vaşington'da bıraktım ama büyük olasılıkla kalbimi Atina'da bırakacağım, bırakmamak zor" ifadesi ABD'nin değil, bizatihi kendisinin Yunanistan'a yönelik duygularını yansıtmak açısından önemli bir göstergeydi.
ABD'li bakan basın toplantısında gazetecilerin Türk-Yunan ilişkilerine ilişkin ısrarlı sorularına rağmen resmi söyleme sadık kalarak her iki ülkenin de ABD'nin ortağı, dostu ve müttefiki olduğunu sorunları diplomatik yollarla çözmeleri gerektiğini tekrarladı.
Öte yandan, ABD Dışişleri Bakanı'nın Türk-Yunan ilişkilerinden bahsederken hükümetlerden ziyade iki ülke halklarına vurgu yapması da ayrıca not edilmesi gereken bir husus olarak öne çıktı.
Kapalı kapılar ardında iki ülke makamları samimi mesajlar verirken, sokaklarda ABD ve Yunanistan'daki artan ABD askeri varlığına karşı çıkanlar ABD ve NATO karşıtı sloganlar atıyordu.
ABD karşıtlığı Yunanistan'da yeni bir şey değil, ancak Miçotakis hükümetinin son dönemde bilhassa askeri alanda ABD'ye açık çek vermesi yoğun eleştirilere neden oluyor.
Aslında, bu eleştirilere mevcut iktidarın Yunanistan'ı ABD üssüne çevirdiğini söyleyen ana muhalefet partisi SYRIZA'nın lideri Aleksandras Çipras da katılıyor.
Fakat Çipras Blinken'la yaptığı görüşmede bu konuya değinmekten imtina etti.
Aksine, Yunanistan'a silah satmanın yeterli olmayacağı, Türkiye'nin daha yapıcı bir rol oynaması için Vaşington'un Ankara'ya baskı uygulaması gerektiği mesajını verdi.
İki röportaj, iki bakış açısı
Bakan Blinken Türkiye ve Yunanistan ziyareti vesilesiyle her iki ülkede birer röportaj verdi.
Türkiye'de NTV kanalının yıllarını diplomasi muhabirliğine veren tecrübeli gazetecisi Deniz Kilislioğlu'na mülakat veren Blinken, Yunanistan'da Mega Televizyonu'ndan Niki Lymperaki'ye konuştu.
Blinken'a her iki gazeteci tarafından yöneltilen sorular bile esasında çok anlam ifade ediyordu.
Kilislioğlu F-16 tedariki, PKK/YPG'ye verilen destek başta olmak üzere Türkiye ile ABD arasındaki sorunlu konular ve bölgesel meseleler hakkında konuk Bakan'a sorular yöneltirken, Lymperaki'nin sorularının biri hariç tamamı Türkiye ve Türkiye'den gelebilecek tehditler hakkındaydı.
Bu sorular karşısında tarafsız bir yabancı Bakan hangi ülkenin diğerini bir idefiks haline getirdiğini anlamakta zorlanmaz.
Denge politikasının sonu
Şüphesiz, Türk halkı zor zamanında kendisine yardım eli uzatan ülkeleri unutmayacaktır.
ABD de Türk halkı için her türlü yardımı ilk günden itibaren seferber etti.
Fakat her ne kadar ABD Türkiye ve Yunanistan arasındaki denge politikasının değişmediğine işaret etse de Blinken'ın ziyareti Vaşington'un iki tarafa yönelik tutumunu daha da net bir şekilde gösterdi.
Blinken'ın Türkiye temasları sırasında deprem bölgesine yönelik yardımın sürmesi dışında ikili ilişkiler bağlamında somut hiçbir ilerleme kaydedilemedi.
Taraflar mevcut görüşlerini yinelemekle yetindi. Fotoğraflar samimi gibi görünse de ABD Dışişleri Bakanı'nın açıklamaları mekanikti.
Atina'da ise çok farklı bir Blinken vardı. Amerikan ve Yunan halkaları arasındaki özel bağlara ve ortak değerlere vurgu yapan, Yunanistan'ı bölgesinde oynadığı rol konusunda sık sık öven Blinken çok daha samimi ve gönülden konuştu.
Kalbini Atina'da bırakması da cabasıydı.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish