İki yıl içinde Çin ile savaş!

ABD, Tayvan'a karşı bir "stratejik belirsizlik" politikası izliyor, ancak Çin'e yönelik politikası artık yıllardır belirsiz değil

Fotoğraf: Reuters

ABD ile Çin arasında artan gerilim bir sır değil ama ABD Hava İntikal Kuvveti Komutanı General Michael Minihan'ın tahminlerini dikkate alırsak 2 yıl içinde iki taraf arasında savaş çıkması olası.

Tahminler korkutucu, ancak mevcut küresel durumun kırılganlığını ve kutup mücadelesinin büyük bir savaşa yol açacağına dair artan korkuları yansıtıyor.

Askeri nakliye, lojistik ve yakıt ikmalinden sorumlu Hava İntikal Kuvveti Komutanı General Minihan'ın uyarıları, birliklerine gönderdiği ve onlara eğitim ve savaş hazırlıklarını hızlandırma çağırısı yaptığı bir iç yazılı notta yer aldı.

Amerikalı komutan tahminlerini, Tayvan'ın yeniden ilhakına ilişkin arzu ve söylemlerinin düzeyini yükselten Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in ABD'nin 2024'teki başkanlık seçimleriyle meşgul olmasından yararlanabileceği gerçeğine dayandırdı.

2024 yılı aynı zamanda, özellikle Pekin karşıtı milliyetçi söylemin tırmanması durumunda, Çin'in müdahalesi için bir kılıf ve bahane sunabilecek Tayvan cumhurbaşkanlığı seçimlerine de tanık olacak.

ABD Hava Kuvvetleri Sözcüsü, 1 Şubat tarihini taşıyan ancak 5 gün önce sızdırılan yazılı notun doğruluğunu teyit ederken, Hava İntikal Kuvveti Komutanlığının birlikleri gelecekteki olası bir çatışmaya hazırlama çabalarıyla uyumlu olduğunu belirtti.

Pentagon, notu yalanlamadı ama resmi düşünceyi yansıtmadığını belirtti. ABD medyası, Pentagon Sözcüsünün ABD Ulusal Savunma Stratejisinin Çin'in "hızlanan bir meydan okuma" oluşturduğunu açıkça ortaya koyduğunu söylediğini aktardı.

Amerikan askeri liderler arasında öngörülebilir gelecekte Çin ile savaşın "kaçınılmaz" olduğu konusunda uyarıda bulunan yalnızca Minihan değil, ondan önce, birçokları bu konuda uyardı.

2023'te -ki bu herkes için şaşırtıcı bir tarihti- Çin ile bir çatışma olasılığını dışlamayan ABD Donanmasına bağlı Deniz Operasyonları Komutanı Amiral Michael Gilday de bunlardan biri.

Eski ABD Hint-Pasifik Komutanlığı komutanı Amiral Philip Davidson ise Çin'in 2027'de Tayvan'ı işgal edeceğini tahmin etmişti.

Görünen o ki 2027 tarihi Washington ile Pekin arasında artan gerilim ışığında revize edilmiş. Çin'in, ABD'nin, Ukrayna savaşıyla meşgul olmasından yararlanabileceğine inananlar var.

Bu savaş, Ukrayna güçlerini desteklemek için gelişmiş tanklar da dahil olmak üzere daha fazla Batı silahının gönderilmesiyle önümüzdeki baharda daha da tırmanma yolunda ilerliyor.

Çok fazla kaynak tüketiyor, ne kadar uzarsa o kadar fazla tüketiyor ve Batı başta olmak üzere tüm dünya ekonomilerini olumsuz etkiliyor.


Çin, ya Hong Kong konusunda izlediği ve Birleşik Krallık'tan barışçıl bir şekilde egemenliğini geri almak için 99 yıl beklediği uzun vadeli politikayı izleyecek ya da Pasifik bölgesini tutuşturacak, dünya için daha tehlikeli sonuçları ile kelimenin tam anlamıyla bir felaket olacak genişletilmiş bir savaşla sonuçlanabilecek Tayvan'ı işgal etme macerasına girişecek.

Geçmiş deneyimleri okuyarak bir karşılaştırma yapacak olursak, Çin muhtemelen Tayvan üzerinde bir baskı politikası uygulayacak, ancak ekonomik kalkınmasını engelleyecek ve onu yıkıcı yaptırımlara maruz bırakacak bir savaşa sürüklenmeyecek.

Çin liderliği, hiç şüphesiz Putin'in Ukrayna'yı işgal macerasının sonuçlarını ve kendisini nasıl Batı ile bir vekalet savaşı içinde bulduğunu takip ediyor.

Askeri risklerden önce gelen ekonomik risklerini çok iyi bildiğinden Pekin bir vekalet savaşına sürüklenmek istemiyor.

Çin ayrıca Rusya'nın kendisini komşusunun işgaline sürüklemek için kurulan bir tuzağa düştüğünü hissedebilir ve aynı hatayı tekrarlamak istemeyebilir.

Özellikle de ABD'nin stratejik doktrinini Çin Denizi bölgesi ve Pasifik Okyanusu'na odaklanacak şekilde değiştirdiğini ve böylece çatışma olasılıklarını artırdığını bildiği için.


Donald Trump ve Joe Biden dönemlerinde, ABD, küresel ekonomik liderlik konusunda aralarında yaşanan şiddetli mücadelenin gölgesinde, "yükselen Çin meydan okuması" olarak tanımladığı gelişmeye karşı söyleminin yoğunluğunu artırdı.

Washington aynı zamanda Batılı müttefiklerine ticari olarak Çin'e olan bağımlılıklarını azaltmaları için baskı yaparken, askeri faaliyetlerini ve müttefikleriyle Pasifik bölgesindeki ittifaklarını yoğunlaştırdı.

Şu anda oldukça açık ve net olan, ABD'nin birkaç yıldır bir dizi ticari kısıtlama ve teknoloji ihracına kurallar getirerek, müttefiklerinin, Washington'un Çin istihbaratının bir kolu olduğunu söylediği Çinli şirketlerden iletişim alanında beşinci nesil ağ teknolojisi satın almasını engellemeye çalışarak, Çin'e karşı ekonomik bir savaş yürütmeye başladığıdır.

Kendi payına Çin, ekonomik ve askeri gücünün büyüdüğünü, dünyanın en büyük ekonomik gücü olarak ABD'yi geride bırakmaya yaklaştığını gün geçtikçe daha fazla hissederek, nüfuzunu ve gücünü sergilemeye devam etti.

Artan ekonomik ve askeri gücüne karşılık, dünya sahnesinde daha fazla etki sahibi olmak istiyor, Tayvan'ı geri alma iradesi ve "anavatan"ın birleştirilmesini dayatma arzusu konusunda herhangi bir tarafın diktesini reddediyor.

Geçen yılın sonlarındaki Çin Komünist Partisi Ulusal Kongresi toplantıları sırasında Çin lideri Şi Jinping, Tayvan'ın anavatana dönüşüyle ve Çin'in yeniden birleşeceğiyle ilgili konuşmasında kararlıydı.


Bununla birlikte, Çinli seçkinler arasında, devletin "yeni gücünü göstermesini" ve Amerikan hegemonyasına karşı mücadelede daha büyük bir rol oynamasını isteyen "popülist milliyetçiliği" aşırı beslemenin sonuçları konusunda uyarıda bulunan sesler de var.

Bu sesler, dışarıda uzun vadeli politikayı, içeride ekonomik kalkınmayı sürdürmeye odaklanma çağrısında bulunuyorlar.

Çin-Amerikan ilişkilerinin aynı fikirde olmayan ve tartışan ancak ilişkilerinin sürekliliğini koruyan yaşlı bir çift arasındaki ilişki gibi kalması durumunda dünyanın daha iyi bir yer olacağına inanan, Çinli seçkinler de bulunuyor.


Soru şu ki, Washington Çin ejderhasını sadece ekonomik olarak mı engellemek istiyor?

Yoksa bir askeri çatışmaya ve Tayvan'da Ukrayna savaşı deneyiminin tekrarlanmasına yol açsa, Pekin'i askeri olarak tüketecek ve ekonomik olarak zayıflatacak bir maceraya sürüklese bile dünya sahnesindeki hegemonyasını sürdürmek için daha da ileri gitmeye istekli mi?

ABD, Tayvan'a karşı bir "stratejik belirsizlik" politikası izliyor, ancak Çin'e yönelik politikası artık yıllardır belirsiz değil.

Çin'i ekonomik konumu için doğrudan bir tehdit, büyüyen bir askeri meydan okuma olarak görüyor ve bu nedenle Çin onun stratejisinde ve hesaplarında üst sıralarda yer alıyor.

Amerikan generallerinin savaş olasılıklarına ilişkin açıklamaları, iki kutup arasındaki gerilimin gerçek ve yükselmekte olduğunu teyit ediyor.

Öte yandan taraflardan herhangi birinin yapacağı herhangi bir yanlış hesap, mevcut durumu, yıkıcı bir çatışmaya doğru itebilir ve bunun dünyaya yansımaları, Ukrayna'da Rus ayısının gücünü tüketmek için sürmekte olan diğer savaştan daha tehlikeli olacak.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Asasmedia

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU