"Füzemiz yoktu, şimdi yapıyoruz" iddiası... Türkiye'nin 2002 öncesinde füzesi yok muydu?

Türkiye, füze teknolojisinde son yıllarda ciddi ilerlemeler kaydetti. Uzmanlar, Erdoğan dönemindeki ilerlemeyi kabul etse dahi çalışmaların başlangıcının 1988'e dayandığını, özellikle 1997'de Çin ile yapılan anlaşmanın önemli olduğunu söyledi

Türkiye, son yıllarda savunma sanayisinde önemli hamleler yaptı.

Tabii ki bu hamleler iktidar tarafından her fırsatta dillendiriliyor.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünkü grup toplantısında yaptığı konuşmasında yine sözü savunma sanayisindeki yatırımlara getirerek şöyle dedi:

Biz İHA'yı yaptık mı, SİHA'yı yaptık mı, Akıncı'yı yaptık mı, Kızılelma'yı yaptık mı? Şimdi savaş uçağını yapıyor muyuz? Bu millet yapar. Bizim kendi eserimiz olan füzemiz yoktu. Şimdi bunları kendimiz yapıyor muyuz? Öyle yapıyoruz ki Yunan tutuştu. 561 kilometre menzil, ben de arkadaşlara dedim ki yetmez, bunu 1000 kilometreye çıkarmamız lazım.

SİHA ve İHA teknolojisinin 2002'den sonra yani AK Parti iktidarı döneminde geliştiği konusunda şüphe yok.

Çünkü bu teknoloji dünya açısından da yeni sayılabilecek bir gelişme. ABD tarafından geliştirilen MQ-9 Reaper SİHA'sının bile ilk uçuşu 2 Şubat 2001'de gerçekleşti.

Ancak II. Dünya Savaşı'nda ilk defa Nazi Almanya'sı tarafından kullanılan balistik füzeler zaman içerisinde yaygınlaşarak pek çok ülke tarafından kullanıldı ve üretildi.

Peki Türkiye balistik (genellikle karadan karaya atılanlar) füze teknolojisini ilk olarak ne zaman elde etti?

Öncelikle balistik ve diğer füze teknolojileri konusunda 2002'den beri süren AK Parti iktidarı döneminde ciddi ilerlemeler kaydedildiği birçok uzmanın üzerinde mutabık olduğu bir gerçek.

Ancak ilk defa AK Parti döneminde başladığı konusuna gelince çalışmalar daha öncesine dayanıyor.

Uzmanlar, bu konuda 1990'ları ve özellikle Çin ile yapılan teknoloji transferi içeren anlaşmalara dikkat çekiyor.

Haber kapsamında konuştuğumuz ve 1990'larda Çin ile yapılan görüşmelerin ve füze çalışmalarının içinde yer alan ancak haberde adının geçmesini istemeyen emekli bir general, Çin'den elde edilen teknoloji ile 1990'lı yılların sonunda füze üretimine başlandığını söyledi.

 

osmanaydoğan1.jpg
Osman Aydoğan / Fotoğraf: Twitter

 

Füze çalışmalarında başlangıç noktası 1988'de Roketsan'ın kurulması

Emekli tuğgeneral Osman Başıbüyük, füze ve roket üretimi ve geliştirilmesi için Roketsan'ın 1988'de kurulduğunu hatırlattı.

Aydoğan, o dönemlerde yapılan çalışmalarla 1990'ların başından itibaren çok namlulu roketatarların üretildiğini ve menzilinin aşama aşama geliştiğini kaydetti.

Yine bugün savunma sanayisinde rol oynayan Aselsan ve Havelsan gibi birçok şirketin temelinin 1970, 80 ve 90'larda atıldığını aktaran Aydoğan, "Bunları tek başına sahiplenmek o dönemdeki kurucularına saygısızlık olur" dedi.

Aydoğan'a göre AK Parti döneminde de çalışmalar genişledi ama öncesindeki önemli çalışmaları da yok sayarak bir anda bu teknoloji elde edilmiş gibi de davranmamak lazım.

 

 

burakyıldırım1.jpg
Burak Yıldırım / Fotoğraf: Twitter

 

"Birçok savunma sanayisi projesi gibi 90’larda projelendirildi"

Savunma sanayii araştırmacısı Burak Yıldırım da Türkiye'nin yerli füze ve roket teknolojisi edinimi tıpkı birçok proje gibi 1990'larda başladığını belirtti. 

Türkiye'nin o dönemde yaptığı güvenlik planlamasına göre bu kabiliyetleri yerli hava savunma sistemi, çok namlulu roket atar sistemi ve topçu roketleri, MİLGEM projelerinin yan çıktıları olarak elde etmek istendiğini vurgulayan Yıldırım, "Bu amaçla da ilk başta topçu roketi sistemleri geliştirildi, envantere alındı ve ihraç başarısı gösterdi. Hava savunma sistemi ve MİLGEM projelerinde yaşananlar ise ayrı ve uzun bir konu. Ancak bu alanlarda da ciddi know-how (bilgi birikimi) üretildi" dedi.

 

tayfunfüzesi2.jpg
Tayfun füzesi atış öncesi hazırlık yaparken / Fotoğraf: savunmasanayist.com

 

"Avrasyacı bürokratların etkisiyle balistik füze programının kapsamı genişletildi"

Erdoğan döneminde Avrasyacı bazı askeri bürokratların da etkisiyle balistik füze program kapsamının genişletildiğini dile getiren Yıldırım, "Ancak Erdoğan'dan önce savunma sanayisinin gaz ve toz bulutu olduğu anlatısı yanlıştır. Bir diğer yanlış ve hurafe de Varyag'ın boğazlardan geçişi karşılığında Çin'den edinilen füze-roket teknolojisi anlatısıdır. Bu meselelerin gerekçeleri farklıdır ve bu tür hurafeler, Türkiye'ye diplomatik zararlara sebep olabilir. Türkiye bu tür teknolojileri geliştirebilecek kapasiteye 90’lardan beri sahiptir" diye konuştu.

 

bora.jpg
Türkiye tarafından üretilen Bora füzesi bir hedefe ateşlenirken / Fotoğraf: defenceturk.net

 

Balistik füze teknolojisinin elde edilmesinde 1997'de Çin ile anlaşma önemli

Independent Türkçe'ye görüş veren savunma ve güvenlik politikaları üzerine çalışmalar yapan Blue Melange Bağımsız Araştırma ve Analiz Grubu analistleri, Türkiye'nin bugünkü balistik füze potansiyelinin 1997 yılında Çin ile yapılan anlaşmaya dayandığını kaydederek, yazılı cevaplarında şöyle dediler:

Çin'den 1997-99 arasında aldığımız lisans üzerine J serisi Yıldırım (J600T) ve K serisi Kasırga (WS1A) üretime girmişti. Birçok yabancı füze lisansla üretiliyor (Eryx gibi) veya ortak üretim programı sürüyordu (Rapier Stinger NSSM ESSM). İsrail ile yapılan çok kapsamlı füze lisans üretim anlaşması (Popeye 2 Lite, Delilah, Python 5, Delilah) AK Parti iktidara gelince iptal edildi.

tayfunfüzesi.jpg
Türkiye, kendi imkanlarıyla son yıllarda pek çok füze geliştiriyor  / Fotoğraf: AA

 

"Lisanla üretimden elde edilen tecrübeyle 2010'lardan sonra milli üretime ağırlık verildi"

BlueMelange analistleri, AK Parti iktidarı öncesi ve iktidarının ilk yıllarında füzelerde lisans ve ortak üretim yoluna başvurulurken elde edilen tecrübe ile 2010 sonrası artan ivme ve 2016'dan sonra büyük bütçe ve imtiyazlarla tamamen yerli ve milli füze mühimmat üretimine geçildiğini kaydetti.

BlueMelange analistleri, "2023 itibariyle artık yabancı füze güdümlü mühimmat tedarikinin neredeyse sıfırlandığı, 2030’a kadar birkaç sistem hariç A-Z'ye tüm sistemlerin isim hakkı, blueprinti çizimleri ve ticari hakları ile yerli ve milli olacağını beklemekteyiz" ifadelerini kullandı.

 

 

yıldırım.jpg
J-600T olarak da bilinen Yıldırım füzeleri, Türkiye'nin Çin ile işbirliği ile ürettiği ilk balistik füzelerden / Fotoğraf: millisavunma.com

 

Türkiye'de üretilen ilk balistik füze J-600T

Türkiye'nin ilk balistik füzelerinden J-600T füzesine dair Wikipedia'da yer alan bilgiye göre de bu sistem Türkiye ile Çin arasında 1997 yılında yapılan anlaşmanın sonucu olarak geliştirildi.

Burada verilen bilgilere göre de Türkiye balistik füze geliştirmek için ilk çalışmaları 1970'lerin sonlarında Pakistan ile başlasa bile ilk olumlu sonuçlara 1997'de Çin ile yapılan lisans anlaşması ile ulaşıldı.

 

türkfüzeleri.jpg
Türkiye'nin elindeki balistik ve topçu roketi sistemleri. Yeni üretilen Tayfun listede görünmüyor  / Görsel: Hakan Kılıç 

 

560 kilometreye ulaşıldı, hedef 1000 kilometre

"Balistik Füzeler-1 Dünya'da Roketçiliğin Tarihsel Gelişimi ve Füze Sistemlerinin Tarihsel Gelişimi" adlı kitabın yazarı Hakan Kılıç ile 10 Ekim 2022 günü yaptığımız röportajda Türkiye'nin elindeki balistik füzelere ve topçu roketlerine dair de bilgilere yer vermiştik.

Haber yayınlandığı dönemde henüz 560 kilometre menzilli Tayfun füzesinin geliştirildiği açıklanmamıştı. 

Yapılan açıklamalarda Tayfun füzesiyle 1000 kilometre menzilin yakalanacağı iddia edildi.

Türkiye'nin Tayfun'dan sonra ürettiği en uzun menzilli füzesi 280 kilometre menzili Bora

Yine Türkiye'nin elindeki bir diğer balistik füze de Yıldırım olarak da bilinen 150 kilometre menzilli J-600 füzeleri.

Bunun yanı sıra Türkiye'nin elinde menzili 120 kilometreye kadar çıkan Kasırga olarak da bilinen TRG-300 dışında TR-122, TRB-122, TRG-122, TRLG-122, TRG-230, TRLG-230 gibi topçu roket sistemleri var.

Eldeki sistemler haricinde Türkiye'nin Cenk adlı balistik, Gezgin adıyla da yeni bir seyir füzesi sistemi üzerine çalıştığı bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından duyurulmuştu.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU