Netanyahu: Suudi Arabistan'la barış "kuantum sıçraması" yaratabilir

Müstakbel İsrail Başbakanı, Filistinlilerle barışın anahtarının Riyad'la ilişkilerin normalleştirilmesi olduğunu söyledi

Binyamin Netanyahu, başbakan olunca öncelikle "40 yıllık dostu" ABD Başkanı Joe Biden'la görüşeceğini söyledi (Reuters)

İsrail'de üçüncü kez başbakanlık koltuğuna oturmaya hazırlanan Binyamin Netanyahu, Al Arabiya'ya verdiği röportajda Arap ülkeleriyle ilişkilerden ABD'nin Ortadoğu'daki rolüne ve Rusya-Ukrayna savaşına kadar birçok önemli konu hakkındaki görüşlerini dile getirdi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Suudi yetkililer "Filistin devleti resmen kurulmadan normalleşme olmaz" vurgusunda bulunsa da Netanyahu, Riyad'la ilişkilerin İsrail'in Arap dünyasıyla yakınlaşmasında "kuantum sıçraması" yaratacağını öne sürdü.

İsrailli lider, bu yüzden ABD ile Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki "geleneksel" ilişkilerin sürmesinin kendileri açısından önemli olduğunu vurguladı.

İsrail'de 1 Kasım'da yapılan erken genel seçimde, Netanyahu'nun başını çektiği sağcı cephe, 120 sandalyeli parlamentoda 64 koltuk kazanmıştı. Radikal sağcı ve Arap düşmanı Yahudi Gücü partisine Ulusal Güvenlik Bakanlığı'nı vermeyi kabul eden merkez sağ çizgideki Likud lideri Netanyahu, 21 Aralık'a kadar radikal sağcı ve dinci partilerden Dini Siyonizm, Birleşik Tevrat Yahudiliği ve Şas'a da bakanlıklar dağıtmaya hazırlanıyor.

Netanyahu, röportajda bu partilerle ittifakın Arap dünyasıyla ilişkilerini nasıl etkileyeceği sorulunca, "Ben yöneteceğim, ben liderlik edeceğim ve bu hükümetin dümeninde ben olacağım. Diğer partiler bana katılıyor, ben onlara katılmıyorum" yanıtını verdi.

Filistin lideri Mahmud Abbas'ın, Batı Şeria'daki işgalin yeni Yahudi yerleşimleriyle genişlemesi halinde silahlı direniş başlayabileceği uyarısının hatırlatılması üzerine Netanyahu şöyle dedi:

Bizimle barış yapan ülke sayısını artırmamız aslında nihayetinde İsrail-Filistin sorununa çözüm getirmemize yardımcı oluyor. Herkes 'Hayır, önce Filistin sorununu çözmelisin, yoksa Arap dünyasıyla barış elde edemezsin' dedi. Ben tam tersi olabileceğini söyledim. Arap ülkeleriyle barışı genişleterek aslında Filistinlilerle barışa ulaşabilirsiniz ve buna içten inanıyorum. Şunu da söyleyeyim; bence sadece barışı genişletme ihtimaliyle karşı karşıya değiliz, bence hem Arap-İsrail çatışmasına ve en nihayetinde Filistin-İsrail çatışmasına çözüme doğru kuantum sıçraması oluşturacak yeni bir barış girişimimiz olabilir. Tabii ki burada Suudi Arabistan'la sahiden fevkalade tarihi olabilecek bir barıştan söz ediyorum.

İsrail, 2020'de imzalanan İbrahim Anlaşmaları sayesinde BAE ve Bahreyn'le diplomatik ilişkiler kurmuştu. Daha sonra Fas ve Sudan da aynı içerikte anlaşmalar imzaladı. Eski ABD Başkanı Donald Trump arabuluculuğuyla ve Netanyahu'nun başbakanlığı sırasında yapılan anlaşmalar sayesinde ekonomik ilişkiler de gelişmeye başladı. Eski İsrail Başbakanı, bu döneme göndermede bulunarak şöyle devam etti:

Hatırlatırım ki, komşularımızla imzaladığımız çok önemli İbrahim Anlaşmaları'nı derinleştirmeye ve güçlendirmeye kararlıyım ama Suudi Arabistan'la barış iki amaca hizmet edecektir: İsrail ve Arap dünyasıyla bütüncül bir barış için kuantum sıçraması olacaktır ve bölgemizi hayal edilemez biçimde değiştirecektir. Ayrıca, bence en sonunda Filistin-İsrail barışına ön ayak olacaktır. Buna inanıyorum. Bunun peşinde olmaya niyetliyim. Tabii ki bu çabaya katılıp katılmamak Suudi Arabistan liderlerine kalmıştır. Ümit ederim ki öyle yaparlar.

İsrail'in kendisi gibi "geleneksel ABD müttefiği" olan ve "İran saldırganlığını durdurmak için ortak çıkarlara sahip" Körfez ülkeleriyle yaptığı anlaşmalar sonucunda ekonomik ilişkilerin hızla geliştiğini belirten Netanyahu, "Her yıl ortak şirketlere milyarlarca dolar akıyor. Yüz yüze toplantılar yapılıyor, yüz binlerce İsrailli Körfez ülkelerini ziyaret ediyor ve Körfez ülkeleri vatandaşları İsrail'i ziyaret ediyor. Harika, bunlar somut" diye konuştu.

Filistin sorunu

Netanyahu'nun Arap devletleriyle ilişkiler konusundaki sıcak üslubunu Filistin sorununda sergilememesi dikkat çekti:

Kamuoyuna yansıyan imajın aksine, yönetimim boyunca somut adımlar attım. Örneğin, önceki solcu hükümet döneminde değil, benim hükümetim döneminde güvenlik kontrol noktalarının sayısını önemli ölçüde azalttık ve 150 bin Filistinlinin kendi topraklarından her gün gelip çalışması için geçiş yerlerinin sayısını artırdık... Ekonomik barışın siyasi barışın yerini tutabileceğini söylemiyorum burada. İnanıyorum ki siyasi barışa ulaşamamamızın, ileriye gidemememizin sebebi Filistin liderlerinin hâlâ İsrail Devleti'nin var olma hakkını kabul etmemesi.

Lübnan'la anlaşma

Seçim dönemindeyken, İsrail ve Lübnan arasında ekimde imzalanan deniz sahası ve doğalgaz anlaşmasının parlamentoya getirilmemesini çok sert eleştiren Netanyahu, yine de anlaşmaya sadık kalacağı mesajını verdi:

İlla da belgeleri yırtıp atmayacağım, sanırım böyle olmayacak. İsrail'in ekonomik ve güvenlik çıkarlarını korumak için, bahsettiğim politikalar çerçevesinde ne yapabilirsem yapacağım. Sanırım bunun sorumlu şekilde, maceracılığa düşmeden ve çılgınca açıklamalarda bulunmadan nasıl yapılabileceğini gösterdim. Bunun için yeterince tecrübeliyim... Benim kaygım şu ki deniz gelirleri aşırı oranda Lübnan lehine. Lübnan lehine olmamalı. Onlar Hizbullah'ın yanında ve Hizbullah bir barış gücü değil.

İran'ın nükleer programı

Gelecekteki İsrail başbakanı, İran'ın nükleer programını durdurmak için askeri ve örtülü operasyonlar dahil bütün seçeneklerin masada olduğunu tekrarladı:

Gerekli araçlara ve iradeye sahibiz. Eğer gerekirse, İran'ın nükleer cephaneliğe sahip olmaması için gereken her şeyi yapacağız... Kesinlikle şimdiye kadarki eylemlerimizi, hangileri olduğunu söylemeyeceğim, ABD olmadan yaptık. ABD onayıyla yapmadık çünkü muhtemelen ABD onay vermeyecekti.

Rusya-Ukrayna savaşı ve Suriye

Netanyahu, gelen sorular üzerine, Rusya'nın Suriye'de İran ve Hizbullah'la aynı safta olmasına ve Ukrayna savaşına da değindi:

En son isteyeceğimiz şey, Rusya ve İsrail'in askeri çatışmaya girmesidir. Eminim, Ruslar da bunu istemez. Yani, benim İran'ın Suriye'de askeri olarak üslenmesini aktif olarak engelleme politikam çerçevesinde, İsrail'in bu önemli cephede hareket özgürlüğünün korunması konusunda Rusya'yla anlayış birliğine vardık. Bunu sürdürmek istiyorum ve Ukrayna'ya savunma silahları sağlamamızın istendiği gerçeğinin de farkındayım.

 

Independent Türkçe, Al Arabiya

DAHA FAZLA HABER OKU