Batı ve Doğu ile yeni bir dünyanın doğuşu hakkında

ABD'nin dünyanın zenginliklerini tekelleştirme ve dünyayı tek kutupluluk fikrinin rehinesi yapma girişiminin uzun ömürlü olmadığı aşikâr

İllüstrasyon: Oliver Munday

Doğu ile Batı arasındaki küresel sahne, küresel tabloya parçalanma veya bütüncül olarak, burada uzlaşma veya orada ayrılma olmaksızın yaklaşmak için bütüncül bir çaba gerektiriyor.

Gaybın rahminden çıkacak olan yeni dünya için uzun vadede değil, kısa vadede bir vizyon kristalleştirmek ümidiyle.

Rusya-Ukrayna savaşı, Batılı Avrupa ve ABD'nin toplu güç ve yeteneklerinde net bir gerilemeyi gösterdi. Öte yandan belirli coğrafi ve demografik blokların Doğu Asya'ya, özellikle Rusya ve Çin'e doğru bir hareketlenmesi de söz konusu.

Bu da gerçek güvenliği, insan refahını garanti edebilecek tek şey olarak tüm katılımcıların çıkarlarını dikkate alan, dengeye ve eşit ilişkilere dayalı yeni bir dünya düzenine geçişin yakın olduğunu gösteriyor.

Ukrayna savaşı, dünyanın kalbinin Batı'dan Doğu'ya kaymasında bir parçacık hızlandırıcı rolü mü oynadı?

Fransız araştırmacı ve uzman Sébastien Boussoi'nin ünlü Fransız dergisi Le Point'te işaret ettiği şey de bu.

Boussoi, dünyanın gün geçtikçe Doğu'ya doğru yöneldiğini kabul etmeyi reddetmesinin bir sonucu olarak, Batı'da yıllardır intihara meyilli bir inkâr olduğuna inanıyor.

Avrupalı ​​ve Amerikalı birçok düşünür, Batı'nın yüzyıllardır uluslararası meşruiyet ve örgütlenme araçları üreterek dünyaya öncülük ettiği konusunda hemfikir.

Bunun son örneği, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Bretton Woods sisteminin ve ekleriyle birlikte Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası tarafından temsil edilen küresel finansal sistemin kuruluşuydu.

Ancak şurası açıktır ki, ABD'nin dünyanın zenginliklerini tekelleştirme ve dünyayı tek kutupluluk fikrinin rehinesi yapma girişiminin uzun ömürlü olmadığı aşikâr.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu gerilemenin bariz bir nedeni var mı?

Bu soruya yanıt verirken kendimizi kaçırılmış Amerikan fırsatı zihniyetinin arkasına yerleştirebiliriz.

Zira rakip bir süper gücün veya dünyanın tek süper gücünü yönlendirecek küresel bir yönetişim sisteminin yokluğunda, Amerikan cini, küresel finansal ve ticari sistemi kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde yeniden formüle etti.

Uygun bulmadığı antlaşmaları yırtıp attı, dünyanın her köşesine asker gönderdi; Afganistan'ı, Sudan'ı, Yugoslavya'yı ve Irak'ı bombaladı ve bu, Birleşmiş Milletler'i rahatsız etmedi.

Asi olarak gördüğü rejimlere karşı bir dizi kanlı yaptırım uyguladı.


Bir kez daha Moskova-Kiev ve ikisiyle birlikte NATO arasındaki kriz eksenine dönelim.

On aylık çatışmalar, tabiri caizse, çökmekte olan Batı'nın efendisi ABD ile bugün bir dereceye kadar Rus-Çin ekseni tarafından somutlaştırılan Asya olmak üzere iki karşıt kutbu ortaya çıkardı.

Uzun süre Batılı emperyalist ülkelerin işgalinin etkileri altında inleyen üçüncü dünya ülkeleri ile gelişmekte olan ülkelerde, Batı'ya karşı var olan derin kırgınlık anlaşılabilir.

Bununla birlikte, asıl düşündürücü husus, Doğu Bloku olarak adlandırılan bazı ülkelerin Amerikan hegemonyası modelini reddetmesiyle ilgilidir.

Soğuk Savaş sırasında Batı Avrupa dünyası olarak bilinen birçok ülkeden bahsetmiyoruz bile çünkü bu ülkeler de Sam Amca'nın iradesine körü körüne boyun eğmenin bedelini sorgulamaya başladılar.


Doğu Bloku ülkeleri çöktüğünde Batı medyası ve propaganda sistemi, Sovyet totaliter despotluğu tarafından ezilen halkların kölelikten kurtuluş yolunu buldukları görüşünü pazarladı.

Bir vuruşta -elbette Amerikan- şeytani imparatorluk mucizevi bir şekilde süpürüldü ve özgürlüğe, barışa ve refaha doğru büyük bir sıçramanın yolu açıldı.

Deneyim ve yönetişim felsefesi, 30 yıl sonra Washington'ın düşler sattığını, bu değişikliklerin özgürleştirici olmaktan uzak olduğunu kanıtladı.

Aksine, vatandaşların çoğunu dilenmeye sürükledi ve barış zamanında, sanayileşmiş bir ülkede tarihteki en feci ekonomik çöküşe neden oldu.

Kesin olan bir şey var ki, reform sloganı ve takip edilen Amerikan şok tedavisi reçetesiyle Perestroyka bir felakete dönüştü.

Kapitalist yenilikler, aşırı adaletsizlik ve suçların yaygınlaşmasının yanı sıra kitlesel yoksullaşma ve işsizliği beraberinde getirdi. Anti-Semitizm ve etnik şiddet de arttı.


Ünlü Amerikalı Rus araştırmaları profesörü Stephen Cohen, ABD'nin uzun süredir Demir Perde'ye boyun eğen ülkelere yaptıklarını Haçlı Seferi'ne benzetiyor.

Bir zamanlar komünist olan dünyanın başlarına gelenler konusunda, Batı körlüğünü şiddetli bir şekilde suçluyor.

Geçtiğimiz Şubat ayından yani Ukrayna'da askeri operasyonların başlamasından bu yana birçok kalem şunu soruyor:

Neden dünyanın çeşitli ülkeleri Ukrayna karşısında Rusya Federasyonu'nu destekliyor?

Yukarıdaki soru bizi neredeyse 20 yıl kadar önce 11 Eylül olaylarının ardından sorulan muadili bir soruya geri götürüyor:

Bizden neden nefret ediyorlar?
 


Ünlü İngiliz gazeteci Seamus Mellon, 'Tarihin İntikamı' adlı kitabında, kaynaklarını tamamen tüketmiş olsa bile ABD'ye askeri olarak meydan okuyabilecek tek ülkenin sahneden uzaklaştırılmasının, herkes için manevra alanını daralttığından bahsediyor.

Gelişmekte olan dünya ve bilhassa üçüncü dünya ülkeleri, böylece sömürgecilik karşıtı hareketleri ve ardından ezilen dünyanın meselelerini destekleyen ve ivme kazandıran uluslararası bir gücü kaybetmiş olabilirler.

Washington, yaklaşık olarak 1990'ların başında, çeşitli ittifaklara ve yardım kaynaklarına kapıyı kapattı.

Sovyetler Birliği'nin temsil ettiği ideolojik meydan okumanın sahne dışına itilmesi, tüm dünyada işçi hareketini ve solu büyük ölçüde zayıflattı. Aynı zamanda her türden siyasi fikre güveni de.


Endonezya'nın Bali kentindeki G-20 zirvesinin eşiğinde, Rusya'yı izole etme ve gruptan çıkarma girişimiyle açıkça görülen geleneksel Batı düşüncesini pek çokları açıkça reddediyor.

Doğulu Endonezya, Çarın soyundan gelenlerin katılımı konusunda ısrar ediyor.

İçeride ve dışarıda bitkin düşen Washington ile arkasında beyaz general karşısında titreyen Brüksel, Felsefe Taşı'nın ellerinden kayıp gittiğini mi hissediyor?

Cevap bizi bu makalenin tamamlayıcı ve altı geleneksel Batılı modelin ölümü, Batılı ilerleme çağının sonu ve yeni bir dünyanın doğuşuna hazırlık ile ilgili kısmına götürüyor.

Bir sonraki makalede görüşmek üzere.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Asasmedia

Şarku'l Avsat 

DAHA FAZLA HABER OKU