İran ve BAE arasında yıllar sonra gerçekleşen görüşmeden olumlu sinyaller geliyor

Toplantının balıkçılık anlaşmazlığını çözmeyi amaçlamaktan başka bir işe yaramadığını savunanlarsa bu görüşmeyi önemli bulmuyor

İranlı ve BAE'li üst düzey yetkililer Tahran'da bir araya geldi (IRNA)

İran ve Arap Yarımadası’ndan üst düzey güvenlik yetkililerini bu hafta Tahran’da buluşturan görüşme, düşman devletler arasında yakınlaşma ihtimaline dair spekülasyonları ateşledi.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Sahil Güvenlik Birimi’nden 7 kişilik heyet, salı günü İranlı mevkidaşlarıyla bir araya geldi. İran İslam Cumhuriyeti Haber Ajansı’na (IRNA) göre toplantıda sınır güvenliği, yasa dışı geçişler, balık avlama hakları ve dar Hürmüz Boğazı’ndan taşımacılık gibi denizcilikle ilgili konular masaya yatırıldı.

Böyle bir toplantı en son 2013’te yapılmıştı. İran resmi haber organları görüşmenin potansiyel bir diplomatik atılım olduğu vurgusunu yaparken, Körfezli bir yetkiliyse toplantıyı önemsiz buldu. BAE haber ajansı WAM da görüşmeyi ilişkilerin ısınmasına yönelik bir işaret saymak ve reklamını yapmak şöyle dursun, meseleden tek kelimeyle bile bahsetmedi.

Adını vermeden Reuters’a konuşan Körfezli bir yetkili, “Bu, rutin denizcilik meselelerini tartışmak için çok önceden planlanmış teknik bir toplantıydı” dedi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Toplantıda İran Sınır Muhafızları Komutanı Tuğgeneral Kasım Rizai’yle BAE Sahil Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Muhammed Ali Misbah Ahbabi bir araya geldi.

Emirlik yetkilileri görüşmede, İran karasularına giren balıkçıların tutukluluk halinin devamına dair kaygılarını dile getirdi. İranlı yetkililerse toplantının hem BAE hem de Suudi Arabistan’la ilişkileri geliştirmeyi amaçladığını söylüyor.

Tahran’daki toplantı, ABD’yle İran arasında tansiyonun yükseldiği bir sırada gerçekleşti. İki ülke arasındaki karşılıklı cepheleşme, Donald Trump yönetiminin zaman zaman Tahran’a karşı “maksimum baskı” olarak tanımladığı bir kampanyanın parçası olarak 2015 tarihli nükleer anlaşmasından çekildiği 2018’den bu yana önemli ölçüde artmıştı.

İngiltere ve Cebelitarık yetkililerinin bir İran gemisine görünürde Trump yönetiminin buyruğuyla el koyması ve akabinde İran’ın İngiltere’ye ait bir petrol tankerini ele geçirmesi, Tahran ve düşmanları arasında askeri açıdan bir yüzleşme yaşanmasına dair endişeleri artırdı.

Bugünlerde İngiltere ve Fransa, gemilerinin Basra Körfezi’nden giriş çıkışlarına yardım etmek için deniz güvenlik koridoru oluşturma arayışında. Ancak İran prensipte buna karşı çıkıyor.

BAE zayıf noktalarını gösterdiği izlenimi uyandıran bir gelişme olarak, gemilerinin limandan ayrıldıktan sonra bir dizi saldırıya uğramasının ardından başka seçenekleri de açık tutup kaybetme riskini azaltıyor olabilir. Kısa süre önce BAE, Yemen’de 4 yıldır süren yıkıcı savaşta geri adım atarak, bu ülkede İran destekli Husi isyancılarla çarpışan birliklerinin azaltılmasıyla ilgili bunun uzun zamandır planlanan bir karar olduğu portresi çizme arayışına girdi.

Washington’daki Cato Enstitüsü’nden araştırmacı Emma Ashford, Twitter’da yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

Ortadoğu’da dış politika aktörleri arasında kavrayışı en güçlülerden biri olan BAE, telafisi olmayan zararlardan kaçınma zarureti ve isteğinin parçası olarak dış politikada kendini kayıplara karşı koruma altına almaya çalışıyor.

Yüz binlerce İranlı yurttaşın yaşadığı 7 küçük şeyhlikten oluşan devletler birliği BAE, doğrudan doğruya İran-ABD hattında iki ateş arasında kalıyor.

Petrol zengini başkent Abu Dabi ve Veliaht Prens Şeyh Muhammed bin Zayid, Trump yönetimine yakın ve Tahran’la karşı karşıya gelme arayışındayken, ticaret odaklı Dubai ise iş faaliyetleri ve turizm açısından İran’a bel bağlamış durumda. Ayrıca, daha fakir sahil emirlikleri balıkçılık endüstrilerinin ayakta durması için İran’la geliştirdikleri iyi ilişkilere güveniyor.

 

 

Öte yandan bazı gözlemciler, Tahran’daki görüşmelerin lojistikten başka bir amacının olmadığını söyleyerek toplantıyı önemli görmüyor.

Gulf State Analytics adlı danışmanlık şirketinden Ortadoğu uzmanı Theodore Karasik, “Sahil güvenlik yetkililerinin katıldığı BAE ve İran arasındaki bu toplantı, balıkçılık ve balıkçılarla ilgili anlaşmalar dışında hiçbir şey ifade etmiyor” dedi.

Bu, yerel geleneksel ekonomi açısından önem arz eden, İran’la kuzey emirlikleri arasındaki bir meseledir.

Batılı güçlerin Basra Körfezi’nden uzak durmasını ve kıyı ülkelerini işlerini yürütürken kendi haline bırakmasını isteyen İran, uzun süredir bu konuda itirazlarını dile getiriyor. İran’ın kendini Suriye, Lübnan, Yemen ve Irak’taki bölgesel savaşlarda karşı tarafta bulduğu sırada bile Arap hasımlarıyla diyaloğa açık olduğunu söylemesinin üzerinden yıllar geçti.

İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif salı günü Tahran’da gazetecilere yaptığı açıklamada son yıllarda birçok kez açıkça ilettiği bir mesajı tekrarlayarak “Şayet Suudi Arabistan diyaloğa hazırsa biz komşularımızla diyaloğa çoktan hazırız” demişti.

Zarif mayıs ayında Bağdat’a gerçekleştirdiği bir ziyaret sırasında da “İran, Basra Körfezi’nin Arap devletleriyle saldırmazlık antlaşmaları imzalamaya hazır” ifadelerini kullanmıştı.

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news/world/middle-east

Independent Türkçe için çeviren: Elvide Demirkol

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU