Dersim, son 20 yıl içinde yaşanan çevre ve doğa felaketleriyle gündemde olan kentlerden.
Doğu Anadolu Bölgesi'nin ekosistemi zengin olan kenti, yangınlarla, HES'lerle, barajlarla, taş ve kum ocaklarıyla zarar görüyor.
Bölgede faaliyet yürüten barajlar ve HES'ler, kuruldukları yerlerde doğayı, tarihsel mekanları ve yaşam alanlarını yok etmeye devam ediyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bölgede son yıllarda baş gösteren bir başka tehdit de maden sahaları.
145 maden projesinin bulunduğu Dersim'de, her geçen gün yeni maden sahaları ilan ediliyor.
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı'nın geçtiğimiz aylarda 61 ilde 344 maden sahası için ihale açtığını duyurduğu açıklamasında Dersim Bölgesi'nde de 6 yeni maden sahasının ilan edileceği bilgisi yer almıştı.
Açıklamaya göre, Dersim Merkez'de 1 saha, Çemişgezek'te 1 saha, Mazgirt'te 2 saha ve Pülümür'de 2 saha olmak üzere toplamda 6 saha maden sahasının ilan edileceği belirtilmişti.
Devam eden ve planlanan maden çalışmalarına karşı kent halkı ve bölgedeki STK'lar tepkili.
Faaliyetlerin durmasını ve yeni projelerin iptal edilmesini isteyen kentteki dinamikler bugün kentte ekoloji mitingi düzenledi.
Kent halkı, Emek ve Demokrasi Platformu'nun çağrısıyla düzenlenen ve günler öncesinden hazırlıkları yapılan mitingde buluşarak yaşam alanlarının korunması yönündeki taleplerini dile getirdi.
Mitinge kent halkının yanı sıra kentteki meslek örgütleri, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Dersim Milletvekili Alican Önlü, Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), ekoloji aktivistleri, CHP Dersim İl Örgütü ve çok sayıda çevre örgütü katıldı. Mitinge, Ankara, İstanbul ve çevre kentlerden de katılımlar oldu.
İlk olarak Sanat Sokağı'nda toplanan kalabalık, burada davul zurnalar eşliğinde mitingin yapılacağı Seyit Rıza Meydanı'na geçti.
"Şirketlere geçit vermeyeceğiz" ve "Direne direne kazanacağız" sloganların atıldığı yürüyüşte ayrıca, "Biz kazanacağız, yaşam alanlarını savunuyoruz" yazılı pankartlar ve diğer ekolojik mesajların verildiği dövizler açıldı.
"Dersim doğası, yeraltı ve yerüstü kaynakları uzun zamandır saldırılarla karşı karşıya''
Kentin doğal ve kültürel varlıklarına yönelik yıkımına dikkat çekmek için 2009 yılından sonra ilk defa düzenlenen bu mitingde ilk olarak tertip komitesi adına konuşan Emek ve Demokrasi Platformu Sözcüsü ve Tunceli Baro Başkanı Kenan Çetin söz aldı.
Platform bünyesinde yer alan STK'lar adına ortak düzenlenen açıklamayı okuyan Çetin, "Talan, yağma düzeni yaşam dünyadaki yaşam alanlarında katliamlar yapmaya devam ediyor. Ülkemizde de doğal alanların altı ve üstü küresel ve yerli işbirlikçi sermayeye peşkeş çekiliyor. Karadeniz'de başlatılan HES ve doğa talanına karşı Karadeniz halkının ölümüne vermiş olduğu mücadeleye rağmen, hala Artvin- Yusufeli ve birçok yerde doğa kıyımı devam ediyor. Ormanlar, dereler ve eko sistem; flora ve canlı yaşamı yok ediliyor. Yine Kaz Dağları'nda ve İliç'te altın arama çalışmaları bölge halkı için ciddi bir tehlike; halk adeta, zehir içip, zehir soluyor. Ege'de yaşam ağacı ve geçim kaynağı olan, zeytin ağaçları maden ve betonlaştırma uğruna kesilerek yok ediliyor. Brezilya'dan gelen asbestli gemi ye karşı çevre örgütlerinin başarılı duruşu ve ülke girişine izin verilmemesi hepimize örnektir" ifadelerini kullandı.
Çetin, sözlerine şunları ekledi:
Doğa katliamı aylardır Şırnak-Cudi'de; Hozat ve Ovacık'ta orman katliamı yapılıyor. Dersim doğası, yeraltı ve yerüstü kaynakları uzun zamandır saldırılarla karşı karşıya. Barajlar, HES'ler, Altın ve 4. grup madenlere dair açılan sahaların 13'üü Pülümür, 14'ü Ovacık, 4'ü Merkez, diğer İlçeler ise daha az olmak üzere toplamda 40'a yakın saha bulunmakta. Bu durum yaban hayatına, suya, havaya, kutsal mekânlarımıza, küçükbaş hayvanımızın ve arılarımızın alanlarına ve toplamda 2 bin ailemizin geçimine saldırılıyor.
"Çevresel tahribatlara ilişkin tek vücut olup mücadele etmeliyiz''
Konuşmasının devamında ülkenin tamamında devam eden çevresel tahribatlara dikkat çeken Çetin, çevreye dönük eylemlerin birleştirilmesi gerektiğini ifade etti;
Daha önce olduğu gibi tek vücut olup bu maden projelerine, orman kesimine karşı ağaca, doğaya, bütün canlılara, hayata sahip çıkacağız. Ülkenin her yerini, Karadeniz'den tutun, Hasankeyf, Salda, İliç, Akkuya'ya kadar çevre katliamına dönüştürdüler. İzin vermeyeceğiz. Biz kazanacağız. Doğa kazanacak. Kâr uğrana, dağlar, ovalar, yaylalar, ormanlar, köyler, sular yağmaya açılıyor. Aylarca İliç'teki madenden sızan siyanürü konuştuk, suya, doğaya verdiği telafisi imkansız zararların boyutlarını tam olarak bilmiyoruz.
Son zamanlarda doğamıza yönelik bu saldırı politikaların artmasındaki temel sebeplerden biri de, baskıcı, yasakçı, iktidarının yarattığı korku iklimine bağlı olarak bizlerin bir arada olamaması ve tek tek zayıf görülmemizdir. Bu gücün aynı zamanda merkezileşmemesi, diğer şehir ve bölgelerdeki çevre mücadeleleri ile birleşememesinden kaynaklıdır. Bugünün önemli görevlerinden biri de bu alanda dün sokaklarda olduğu gibi, emekten, demokrasiden, doğadan, hayattan yana olan güçlerle birleştirmektir.
"Sermaye ve onun her türden işbirlikçilerine ve onların zuhur eden politikalarına karşı örgütlü gücün çıtasını yükseltmek zorundayız" diyen Çetin, "Unutmayalım ki; Üstünde yaşadığımız doğa bizlerin ve tüm canlıların yaşam alanları olup; kurdun kuşun hakkı için, yarınlara olan borcumuzu ödemek için, geride yaşanılacak bir dünya bırakmak için daha kararlı ve daha güçlü bir çığlıkta eylemlerimizi birleştirmeliyiz. Hayat sadece bizim yaşadığımız zaman ve mekanla sınırlı değil yarına taşıyacaklarımızla da ilgilidir'' diye konuştu.
"Buraya yatırım yapmak isteyen maden şirketleri halkın bu tavrını görmüştür"
Düzenlenen mitinge ilişkin Independent Türkçe'ye değerlendirmelerde bulunan Dersim Dernekler Federasyonu ekolojiden sorumlu genel başkan yardımcısı Ulaş Yeğin, yoğun katılımdan dolayı mutlu olduklarını dile getirdi.
Halkın ekolojiyi sahiplenmesi karşısında bölgede faaliyet yürütmek isteyen maden şirketlerinin bir kez daha düşüneceğini söyleyen Yeğin, şunları kaydetti;
2009 yılında ilki yapılmıştı. Bu ikincisini son dönelerde iyice büyüyen maden tehlikesine karşı yaptık. Hava muhalefetine rağmen katılım çok iyiydi. Konuşmalar ve madenlerin yıkımına değinen bir skeç de yapıldı. Kent halkı ve dinamikleri, doğasını ve yaşam alanlarını korumak için artık bir olmuş durumda. Katılım az olabilir diye kaygımız vardı, çünkü son 5-6 yıldır halk üzerinde büyük bir baskı vardı. Ama katılım yüksek ve coşku fazlaydı. Buraya yatırım yapmak isteyen maden şirketleri de halkın bu tavrını görmüştür. Ekoloji bilincinin yükseldiği bu bölgede yatırım yapmak için 2 defa daha düşünecekler. Dersim halkı madencilik karşısında bilinçli artık. Ve tüm halk doğasını korumak için beraber hareket ediyor. Bu çok önemli.
"Projeler hayata geçerse köylerden göç dalgası başlayacak''
Mitingin konuşmacılarından da olan Munzur Çevre Derneği yöneticisi Hatun Esen de Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada, mitingin kıymetli olduğunu ve çevreye dönük direnişlerin yerel olmaktan çıkarak ülke geneline yayılması gerektiğini vurguladı.
Mitingde sadece Dersim'deki değil, ülkenin 81 ilindeki tahribatlara dikkat çekildiğini belirten Esen, "Ülkede devam eden ekolojik yıkıma karşı bu miting mücadele konusunda halkın üzerindeki ölü toprağın atılmasını sağlayacak" dedi.
Hatun Esen, son olarak şunları kaydetti:
Dersim'de planlanan maden sahaları hayata geçirilirse köylerden bir göç dalgası daha başlayacak. Burada da en büyük zararı kadınlar görecek. Bu yüzden mitinge en çok kadınların katılım sağlaması güzel oldu. Çevresel yıkımlara karşı örgütsel mücadele yapmak lazım. Yerel direnişler genel direnişlere dönüşmeli. Hep beraber yaşam alanları için ses yükseltilmeli. Mitingde de belirttik; Mücadele ederek kazanacağız. Çevre kentlerden de katılımlar oldu. Genel olarak güzel ve kıymetli bir ortam oldu. Ancak bu tavrın ülke geneline yayılması lazım.
© The Independentturkish