CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin 99'uncu kuruluş yılı dolayısıyla beraberindeki heyetle Anıtkabir'i ziyaret etti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Kılıçdaroğlu başkanlığındaki heyet, Aslanlı Yol'dan yürüyerek Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün mozolesine geldi.
Kılıçdaroğlu'nun, kırmızı ve beyaz karanfillerden oluşan çelengi mozoleye bırakmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu.
Daha sonra Misak-ı Milli Kulesi'ne geçerek Anıtkabir Özel Defteri'ni imzalayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şunları yazdı:
Büyük Atatürk, Sayın Genel Başkanım, tam 99 yıl önce savaş meydanlarında kurduğun CHP'nin bugünkü temsilcileri olarak huzurundayız. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile Kuvayımilliye'nin işgal orduları karşısındaki azmini, 99 yıldır yüreğimizde taşıyoruz. Aynı azim ve kararlılıkla, milletimizin huzur ve refahı için mücadele ediyoruz.
Sayın Genel Başkanım, CHP'nin neferleri olarak, güzel Cumhuriyetimizi korumak, yüceltmek ve nihayetinde demokrasi ile taçlandırmak için, gece gündüz demeden çalışıyoruz. Huzurunda milletimize söz veriyorum, partimizin ve Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında ebedi istirahatgahını, Türkiye'yi yöneten iktidar partisi olarak ziyaret edeceğiz. Mücadelemiz, hakimiyet kayıtsız, şartsız milletin olana dek sürecek. Bu düşüncelerle aziz hatıran önünde saygıyla eğiliyor, silah arkadaşlarını, hayatını yitirmiş tüm CHP'lileri ve aziz şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Heyet, daha sonra mozoleye çıkılan merdivenin önünde hatıra fotoğrafı çektirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, 2'nci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün mezarına da çelenk bırakarak saygı duruşunda bulundu. Kılıçdaroğlu'na parti yönetiminin yanı sıra 99 genç de eşlik etti.
Kılıçdaroğlu, daha sonra CHP'nin kuruluşunun 99'uncu yılı dolayısıyla düzenlenen Parti Meclisi (PM) toplantısının açılışında konuştu.
Hangi koşullarda cumhuriyetin kurulduğunun iyi bilinmesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, Çanakkale Savaşları'na atıfta bulundu.
"Çanakkale Geçilmez" sözünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Çanakkale'de mücadele eden hem Gazi Mustafa Kemal Atatürk hem silah arkadaşları her karış toprak için hayatlarını verdiler, kanlarını döktüler. Ve Çanakkale'yi 7 düvele karşı geçilmez kıldılar" dedi.
Bu galibiyetten 2 yıl sonra "geçilmez" denilen Çanakkale'nin bir kişinin iradesiyle geçilir hale geldiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
O, Çanakkale'yi geçemeyenler bir kişinin iradesiyle Çanakkale Boğazı'nı aştılar ve geldiler, Dolmabahçe'nin önünde demirlediler. Ama bir kişi daha vardı. Yıldırım Orduları Komutanı'ydı. İskenderun Hatay'dan geldi Haydarpaşa Limanı'na indi, karşıya geçerken düşman gemilerini gördü, kullandığı cümle tarihin cümlesidir, 'Geldikleri gibi gidecekler' diye. Niye anlattım? Bir devlet bir kişinin iradesine teslim edilemez. 7 düvele karşı mücadele edip Çanakkale'yi geçilmez kılanlar orada yatarken, bir kişinin iradesiyle. Aynı gemiler aynı askerler, aynı kuvvetler bir kişinin iradesiyle geliyorlar ve Osmanlı'yı işgal ediyorlar. Onun için bir kişinin iradesinin bir topluma hangi felaketlere yol açtığını öğrenmek istiyorsanız, iki Çanakkale'ye bakacaksınız. Bugün geldiğimiz noktada devletin bir kişiye teslim edildiğini biliyoruz bir kişiye. Yasama, yargı ve yürütme yok, demokrasi yok, askıda. Çetelerin kol gezdiği bir Süreci yaşıyoruz. O nedenle her birimizin bu ülkeye karşı sorumluluğu var. Tarihimize karşı sorumluluğumuz var.
Kurtuluş Savaşı öncesinde tifo ve diğer hastalıkların kol gezdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, 400 bin askerin hastalıktan öldüğünü, ordudaki sıtma vakasının ise yüzde 40'lar seviyesinde olduğunu ifade etti.
"Savaş sürerken Çocuk Esirgeme Kurumunu kurdu"
Amasya Tamimi'nin çok önemli olduğunu ve bütün gençlerden onu iyi okuyup anlamalarını isteyen Kılıçdaroğlu, Atatürk'ün daha bağımsızlık mücadelesi sürerken 1921'de Çocuk Esirgeme Kurumunu kurduğunu anlattı.
"O genç Türkiye Cumhuriyeti daha cumhuriyet ilan edilmeden önce o çocukları sahiplendi" diyen Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
Bu ne demektir? O genç cumhuriyet aynı zamanda bir sosyal devlet demektir. Yoksula kol kanat geren devlet demektir. Kendi evlatlarını düşünen devlet demektir. En zor koşullarda bunları yaptı. Daha sonra 19 Ocak 1923 Mustafa Kemal'in çok güzel bir cümlesi vardır. 'Yeni Türk devleti cihangir bir devlet olmayacaktır.' Yani savaşçı bir devlet olmayacaktır. 'Fakat yeni Türkiye iktisadi bir devlet olacaktır.' Çünkü ekonomik kalkınma savaşını başlatmak zorundaydı. Eğer siz ekonomik bağımsızlığınızı sağlayamazsanız, siyasal bağımsızlığını koruyamazsınız. Ekonomik bağımsızlığı sağlamanın yolu dışarıya el avuç açan bir Türkiye görüntüsü vermemektir. Dışarıya el avuç açarsanız 'bana para verin' diye dilenirseniz, size siyasal koşullarını dayatırlar. Bugün 21'inci yüzyılın Türkiye'sinde ekonomik bağımsızlığımız tehlikededir. Dışarıdan para gelmezse ülkeyi yönetemeyeceklerini görüyorlar. Düne kadar kızdıkları, küfür ettikleri kişilerin ayağına gidiyorlar. Milli kurtuluş savaşını veren bir gelenekten gelen bu partinin mensupları olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yönetenlerin birilerine el avuç açmasını asla doğru bulmuyoruz ve kabul etmiyoruz.
AA