Bursa'nın Osmangazi ilçesinde önceki gün şehir içindeki Yunuseli Havalimanı'ndan kalkan ve sivil eğitim uçuşu yapan tek motorlu uçak şimdilik bilinmeyen bir nedenle yerleşim yerine düştü.
Yaşanan kazada uçakta eğitmen pilot olarak görev yapan Furkan Otkum ile eğitim alan Murat Avşar yaşamını yitirdi.
Düşme sonucu 2 ev ve 4 otomobil hasar görürken şans eseri düştüğü yerde başka yaşamını yitiren ya da yaralanan olmadı.
Kazada yaşamını yitiren Otkum, İstanbul Pendik'te, Avşar ise Bursa'nın İnegöl ilçesinde son yolculuklarına uğurlandı.
Otkum'un akrabaları tarafından cenazesinde basın mensuplarına yapılan açıklamada, sigortasız, uzun saatler boyunca mesai yaptığı ve çalıştığı uçağın arızalı olması nedeniyle daha önce de kaza riski yaşadığı iddia edildi.
Otkum'un bağlı olduğu şirket tarafından yapılan açıklamada ise kaza nedeninin detaylarıyla incelendiği belirtildi.
Uçağın kesin düşme nedeni Ankara'dan gelen kaza kırım ekibinin enkazı üzerinde ve uçağın kara kutusunda yapacağı incelemenin tamamlanmasının ardından belli olacak.
Düşen küçük bir uçak olması ve tesadüfen düştüğü yerde fazla insan bulunmaması nedeniyle daha fazla ölüm veya yaralanma yaşanmasını engelledi.
Pek çok şehirde benzer risk var
Ancak Türkiye benzer kazalara her zaman açık. Çünkü yerleşim yerleriyle iç içe konumda olan çok sayıda havalimanı var.
Özellikle yolcu veya kargo uçağı gibi büyük çaplı bir uçağın bir yerleşim yerine düşmesinin yol açacağı felaketi tahmin etmek zor değil.
"Hiçbir uçuş özellikle de eğitim uçuşu meskun mahal üzerinde yapılmaz"
Bu riske dikkat çeken isimlerden biri de Emekli Hava Korgeneral Orhan Köse.
40 yıl boyunca hava kuvvetlerinde görev yapan Köse, emekli olduktan sonra bir sivil uçuş okulunda da 6 yıl uçuş öğretmenliği yaptı.
Dolayısıyla sivil pilot eğitmenliğini de sorunlarını da yakından bilen bir isim. Köse, sözlerine kaza yapan uçağın iniş kalkış yaptığı Yunuseli Havalimanı'na dikkat çekerek başladı. Köse, kendisinin de eğitmenliği sırasında bu havalimanına pek çok defalar iniş kalkış yaptığını söyledi.
Köse, bu havalimanının diğer birçok havalimanının tersine iniş kalkışlardan para almadığı için özellikle uçuş eğitimi veren sivil şirketlerce çok tercih edildiğini belirtti.
Köse, o günlerde de yaptığı bir uyarıyı tekrarlayarak, "Hiçbir uçuş meskun mahal üzerinde yapılamaz. Hele hele eğitim uçuşu asla yapılamaz. Yunuseli Havalimanı adeta sokak arasında kalmış bir meydan. Bir kere temelden yanlış bir durum. O zaman da şirketlere bu uyarıda bulunurdum ama işte kime anlatacaksın" dedi.
Birkaç havalimanı dışında hepsinin ya inişi ya kalkışı yerleşim birimleri üzerine
Ancak Köse'nin verdiği bilgiye göre tek sorun bu havalimanında değil.
Köse, havalimanlarının kalkış ve iniş yönlerinde yerleşim birimleri olmaması gerektiği halde Türkiye'de neredeyse birkaç havalimanı dışında hepsinde bu sorunun olduğunu ve bu havalimanlarının halen de faaliyetlerini sürdürdüğüne dikkati çekti.
"Yapılırken kurala dikkat ediliyor, sonra uyulmuyor"
Havalimanlarının yapılırken bu kurala dikkat edildiğini belirten Köse, şöyle devam etti:
"Ama ondan sonraki süreçte inşaatlaşma konusunda hassasiyet gösterilmediği için buralarda bina yapılmasına müsaade edilmiş. Kim izin vermiş, neden izin vermiş orası tartışılır. Sonuç olarak havalimanlarının kalkış ve iniş istikametlerinde bina olmaması gerekirken pek çok havalimanımızda bu sorun var. Bu da olası bir kaza durumunda çok ciddi riskleri de beraberinde getiriyor."
İniş veya kalkışları yerleşim yerleri üzerinden olan havalimanlarına örnekler
Köse, bu durumdaki havalimanlarından bazılarının isimlerini şöyle sıraladı:
- Eskişehir Havalimanı’ndan batıya kalkışlar şehir üzerine
- Diyarbakır Havalimanı’nda kuzeye yapılan kalkışlar şehir üzerine.
- Bandırma Havalimanı’ndan kuzeye kalkışlar doğrudan şehrin üzerine. Bu nedenle geçmişte yaşanan kazalarda paraşütle atlayıp kentin içine düşen pilotlar da oldu.
- İstanbul'da Atatürk Havalimanı'ndan kuzeye doğru kalkışlar şehrin üzerine doğru
- Çorlu Havalimanı da aynı durumda
- Antalya Havalimanı kuzey yönünde kalkış şehrin üzerine
Erhaç, örnek bir havalimanı
Köse, buna karşın Malatya'da bulunan Erhaç Havalimanı'nın hem iniş hem de kalkış yönünde yerleşim yerleri olmayan bir havalimanı olarak diğerlerine örnek olduğunu söyledi.
"Sivil havacılık kurumları öğretmen pilotlar yeterli mi diye araştırmaz"
Köse, eğitim amaçlı uçuşlarda öğretmen pilotun sorumluluğunun büyük olduğunu da söyleyerek "Öğretmen pilot, öğrencinin her türlü hatayı her zaman yapabileceğini düşünerek her türlü müdahaleye de hazır olmalıdır" diyerek şu iddiada bulundu:
Ama hiçbir sivil havacılık kurumu öğretmenlerin yeteneği nedir, istenilen yeteneğe sahip midir? Öğrenci uçurmaya yetkili midir diye araştırma yapmaz. Yani öğretmen pilotun yeterliliğini ölçen hiçbir mekanizma yok bugün. Dolayısıyla uçuş tamamen öğretmen pilotların sorumluğuna bırakılmış bir olaydır.
"Pilotlar memleketlerine gelince yerleşim birimi üzerinde uçmama kuralını ihlal edebiliyor"
Bir uçak kazasının çok çeşitli nedenleri olabileceğini kaydeden Köse, son kazanın nedeninin "Kaza kırım raporu"yla anlaşılacağını hatırlattı.
Köse özellikle eğitim amaçlı uçuşlarda uygun olmamasına karşın yerleşim yerleri üzerinde uçulmasının doğru olmadığını vurgulayarak, "Bu tür durumlarda pilotların memleketlerine bakmak lazım. Maalesef kendi memleketlerinin üzerinde uçmak isteyen pilotlar oluyor ve bu alışkanlık bir salgın gibi yayılıyor. Bu da disiplinsizlik yaratan bir durum" ifadelerini kullandı.
"Pist etrafına yaklaşma sınırına uygulamada uyulmuyor"
Konuyla ilgili sorumuzu yanıtlayan yüksek şehir plancısı Ayşe Yıkıcı da özellikle eğitim amaçlı açılan havalimanlarının çoğunun kent merkezlerinde olduğunu aktardı.
Yakıcı, şunları söyledi:
"O yüzden sınırlamak zor. Sabiha Gökçen de merkeze çok yakın bir havalimanı. Burada sorun pist etrafına yaklaşma sınırı var, 'Havamania' deniyor. Bu sınıra uyan imar planları yapılsa da maalesef uygulamada uyulmuyor."
© The Independentturkish