Müdavimleri alkole her altı ayda bir yapılan zamlara artık alışmıştı. Ta ki, bu yılın ocak ayının ilk haftasında alkollü içkilere gelen ve yüzde 40'ı aşan zamlara kadar.
Zam öyle fazlaydı ki, 35'lik rakının fiyatı bir anda 195 TL'ye fırladı.
Öyle ki zamlara ilişkin sosyal medyada artık kredi çekilip meyhaneye gidileceğine ilişkin espriler bile yapıldı.
"Ne umudumuz kaldı ne de eğlencemiz"
İşin espri tarafı bir yana, yıllar içinde sosyal yaşamı bir hayli daraltan zamların günlük hayatına nasıl yansıdığına ilişkin 28 yaşındaki Melih B., şunları söyledi:
Kendi hayatımdan örnek vermek gerekirse üniversitenin ilk yıllarında çok değil, 2015-2016 senelerinde arkadaşlarımla orta karar bir meyhaneye gider kişi başı 40-50 TL'ye üç çeşit meze, peynir, kavun ve 70'lik rakı içerdik. Hem de bunu ailelerimizden aldığımız harçlıklarla yapardık. Her hafta olmasa da iki-üç haftada bir bunu yapabilme şansımız vardı.
Düşünün bundan altı-yedi yıl önce bile ülke bu kadar bıçak sırtında değildi. Ve biz okullarımızı bitirince hayat standartlarımız yükselecek, sosyal hayatımıza artık gelirlerimizle planlarız diye düşünürken geldiğimiz durum içler acısı. Okulları bitirdik iş bulamıyoruz. Bu iktidar hem gelecekle ilgili umutlarımızı hem de birkaç haftada bir yaptığımız eğlencelerimizi elimizden aldı.
İthal ürünler dışında yerli üretim alkollü içkilere yapılan zamlar pek çok kesime göre, iktidarın özel hayata müdahalesi.
Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) adı altında yapılan zamların yansımasıyla fırlayan fiyatların başka hiçbir şekilde anlaşılamayacağını söyleyen bu çevreler, örneğin Türkiye'de üretilen içkilerin Kıbrıs'taki satış fiyatlarını kanıt olarak ileri sürüyorlar.
Gerçekten de Türkiye'de 70'lik Yeni Rakı'nın fiyatı 279 TL iken, Kıbrıs'ta aynı ürün 93 TL.
Sosyal hayatı sınırlanan eski bir meyhane müdavimi bunları söylüyor.
Peki, bu zamlar dem mekanlarına, rakı masalarına, meyhane sohbetlerine nasıl yansıdı? Eskiden nasıldı, şimdi nasıl?
Kadim Meyhane'nin sahibi Saymadi: Ocak ayında işlerimiz yüzde 55 düştü
Kadim Meyhane'nin sahibi Ahmet Saymadi; alkole yapılan zamları aslında alıştıkları bir durum olarak değerlendirdi.
AK Parti'nin iktidara geldiği ilk yıllardan bugüne her altı ayda bir ÖTV'nin maktu alanına zam yapıldığını, ancak bu oranların ilk yıllarda yüzde 7 civarında tutulduğunu söyleyen Saymadi, sonraki senelerde bu oranın yüzde 15-20'lere çıktığını hatırlattı.
Ancak ocak ayında yapılan zammın yüzde 43 gibi yüksek bir oranda gerçekleştiğini ve firma zamlarıyla birlikte bu oranın yüzde 50-55'lere çıktığını vurgulayan Ahmet Saymadi; "Bu düzeyde bir artış herkeste panik yarattı. Hem turizmde hem de yeme içme sektöründe ocak ayı gerçekten çok kötü bir dönemdi. Herkesin ciroları yüzde 40-60 oranında düştü. Mesela bizim ocak ayımız geçen aylara göre yüzde 55 oranında daha kötü geçti" diye konuştu.
Şubat ayında herkesin duruma biraz daha alıştığını, Emine Erdoğan'ın "Porsiyonları küçültme" önerisinin bir nevi meyhanelere yansıdığını belirten Kadim Meyhane'nin sahibi Ahmet Saymadi; "Şöyle oldu; eskiden ayda dört defa meyhaneye gelenler bundan sonra ayda iki defa gelmeye başladı. Eskiden masasına yedi meze söyleyen artık dört meze söylüyor. Eskiden iki kişi bir 70'lik rakı içerdi, şimdi iki kişi 35'lik rakı söyleyip kalkıyor. Yani kafalarına göre bir hesap yapıyorlar ve bunun dışına çıkmıyorlar" dedi.
Tüketim kısıldı, porsiyonlar küçüldü
Alkollü içkilere gelen zamların insanlarda tüketimi kısma, dışarı çıkmayı seyreltme gibi bir sonuç yarattığını söyleyen Saymadi, bu zamlardan esas etkilenenlerin ise meyhanelerden çok barlar olduğuna dikkati çekti.
Saymadi, "Mesela bizim meyhaneye gelen biri sıcak, ara sıcak, mezeler, içkiler dahil ortalama 250 TL'ye kalkabiliyor ama şimdi bir bara gidip dört bira içip bir patates söyleyen de aynı parayı veriyor" dedi.
Barlarda biraların fiyatlarının 40 TL'yi bulduğunu, eskiden öğrencilerin harçlıklarından biriktirerek gittikleri barların artık öyle yerler olmaktan çıktığını belirterek sözlerine şöyle devam etti:
Meyhaneler insanların sıcak yemek, meze, alkol tükettiği ve ortalama beş-altı saat kaldığı mekanlar. Böyle bakıldığında harcanan para da daha makul görünüyor ama barlar öyle değil, ayak üstü içki içilen yerler.
"Meyhanelere herkes gelemeyecek"
Kadim Meyhane olarak ülkenin sosyolojisini düşünerek, zamları ürünlere daha az yansıttıklarını söylüyor Saymadi. Çünkü gerçekten de fiyatları pek çok meyhanenin altında.
Diğer meyhanelerin neden daha pahalı olduğunu sorduğumuzda, "Herkesin bunu yapma imkânı maalesef yok. Özellikle daha profesyonel işletmelerde zor çünkü mesela emek maliyeti var. Çalışanların ücretleri asgari ücretin bir ya da bir buçuk katı, çalışan sayısı da fazla. Böyle olunca bizim yaptığımız gibi kar marjlarını kısamıyor olabilirler" diye yanıtladı.
Peki, bu alkole yapılan zamlar meyhane müdavimlerinde neyi değiştirdi?
Saymadi'ye göre artık meyhaneler efkâr atılan yerler olmaktan çıktı.
"Çünkü" dedi ve "Hem daha az geliniyor hem de gelenler mesela bir 35'lik bitince ikincisini söylerlerdi, artık söylemiyorlar. Yani meyhanelerden sarhoş olarak da çıkmıyorlar, daha kontrollü içiyorlar" diye devm etti.
Meyhanelerin bundan 15-20 sene önce daha 40 yaş üstü ve belli bir gelir grubuna hitap eden yerler olduğunu, ama zaman içinde gençlerin de meyhanelere gelmeye başladığını hatırlatan Saymadi, son olarak "Görünen o ki eskiye döneceğiz, meyhaneler gene 40 yaş üstünün ve belli bir gelir grubunun gelebildiği yerlere dönüşecek" ifadelerini kullandı. Bunun nedenini ise gençlerin düşük gelirli olmasına bağlıyor.
"İktidar nasıl ve ne kadar eğleneceğimizi bile belirliyor"
Bir başka müdavim ise beyaz yakalı bir çalışan olan Derya Koyuncu. Haftanın beş günü plazalarda çalışan ve İstanbul gibi bir metropolde yaşayan insanlar için sosyalleşmenin hafta sonuna sıkıştığını ve o hafta sonlarının çok özlendiğini söyleyen Koyuncu "Zamlar sonrası plazalardan apartmanlara taşınan bir hayatımız var artık" dedi.
Arkadaşlarıyla eskiden Beyoğlu'nda, son yıllarda ise daha çok Kadıköy'deki meyhanelerde ayda bir buluşup, felekten bir gece çaldıklarını ve bunun hepsine çok iyi geldiğini, bir tür motivasyon ve deşarj yöntemi olduğunu söyleyen Koyuncu "İktidar artık nasıl ve ne kadar eğleneceğimizi bile belirliyor, bu zamları başka türlü anlamanın imkân ve ihtimali yok" diye konuştu.
O ayda bir gerçekleşen buluşmaların bütçesini biraz zorlasa da başka şeylerden kısarak yine de altından kalkabildiğini söyleyen Koyuncu "Şimdi artık bunu yapmanın hiçbir yolu kalmadı" ifadelerini kullandı.
"Artık içkili mekanlarda yemek yenmiyor"
Beyoğlu'ndaki Makine Mühendisleri Odası Lokali'nin işletmecisi Ümit Bektaş, son zamlarla yüzde 40-50 ciro kaybı yaşadıklarını söyleyerek başlıyor sözlerine ve şubat ayının çok kötü geçtiğini belirtti.
Mart ayında ise sayısal olarak insanlar yeniden mekanlara gelmeye başlasalar da artık içkili mekanlarda yemek yenmediğini söyledi.
Eskiden 70'lik rakı açan masaların 50'lik rakıya düştüğünü, beş mezenin yerini üç mezenin aldığını söyleyen Bektaş, "İnsanlar ya rakılarını küçülttüler ya yemekten feragat etmeye başladılar ya da ara sıcak almamaya" şeklinde konuştu.
Pandemiyle birlikte içkili mekanların faturalarını, kiralarını ödemekte zaten zorlandığını artan gıda zamlarıyla bu zorluğun daha da arttığını söyleyen Bektaş, alkollü içkilere gelen fiyat artışlarıyla bunun katmerli hale geldiğini belirtti.
Zamların bir kısmını mecburen menülere yansıttıklarını ancak Beyoğlu'nda giderek azalan bir müşteri kitlesi olduğunu da söyleyen Ümit Bektaş, bu yüzden artışları yansıtırken de çok dikkatli davranmak zorunda olduklarını dile getirdi.
"Çünkü" dedi; "Bu durum sürdürülebilir değil, herkes bir çıkış arıyor."
"Mecburen personel sayısı düşürüldü"
İşletmeler açısından ayakta kalmanın giderek imkânsız olduğunu vurgulayan Ümit Bektaş, pek çok işletmenin personel sayılarını azaltmak zorunda kaldığını, daha önce 10 kişinin çalıştığı mekanların artık 5 kişiyle işi yapmak durumunda kaldığını söylüyor ve gıdaya yapılan zamlarla birlikte özellikle mutfak personelinin azaltıldığına dikkati çekti.
Kendi işlettikleri mekânın bir meslek örgütünün lokali olması nedeniyle müşteri profilinin çok değişmediğini kaydeden Bektaş da tıpkı Ahmet Saymadi gibi müşterilerin geliş sıklığına vurgu yaptı ve "Eskiden haftada bir gelen artık ayda bir geliyor" diye konuştu:
Lokal olduğumuz için bizim için çok geçerli olmasa da genel olarak bütün mekanlara baktığımızda gelir gruplarına göre müşteriler bir segment düştü. Mesela eskiden Taksim'de bir ocakbaşına takılanlar, artık daha düşük mekanlara takılmaya başladı. Orta gelir grubu daha salaş mekanlara indi. Yani maaşlı çalışanlar artık her mekâna gidemiyor. Sadece üst gelir grubunda bir değişiklik yok, onlar eskisi gibi yiyip içip eğleniyorlar.
Kendilerinin lokal olması nedeniyle 150 liralık bir ücretle de masadan kalkılabildiğini ama genel olarak diğer işletmelerde mesela bir 70'lik rakının açıldığı, 4-5 meze, bir ara sıcak, bir de meyvenin geldiği masalarda ücretin kişi başına 350 TL'yi bulduğunu anlatan Ümit Bektaş, gıda ve alkol zamları sonrası mekanlarda ana yemek tüketiminin yüzde 70-80 azaldığı bilgisini de bizimle paylaştı.
Bunun nedenini ise özellikle et ve et ürünlerine yapılan zamma bağlayan Bektaş "Bizim mekânda da altı çeşit et yemeğini üç çeşide düşürdük" dedi.
"Artık evlerde de eğlenemiyoruz, çünkü o da maliyetli"
Kendilerinin eleman çıkartma yoluna gitmediğini ama mevsimsel olarak eleman almaları gereken zamanda bunu yapamadıklarını da dile getiren Bektaş, sürecin etkisiyle pek çok elemanın da kendiliğinden işten ayrıldığını söyledi:
Çünkü müşteri sayısı azaldı, bu onların ek gelirlerine, TİP adı verilen bahşişlerine yansıdı. Bu yüzden işi bırakan çok eleman oldu. Ya da bir yandan bu işi yaparken bir yandan mesela kuryelik yapmaya başladılar, başka alanlarda kendilerine gelir modeli yaratmaya yöneldiler.
Peki, artık meyhanelere ya da içkili mekanlara gitmeyenler, yüksek kalemler nedeniyle buralarda sosyalleşmeyi tercih etmeyenler evlerde mi bir araya geliyor?
Ümit Bektaş, evde yeme içmenin de artık çok da kolay olmadığı görüşünde.
"Evet eve bir dönüş var" dese de bir aması da var:
Ama bu dönüşlerde evlerde de içkili sofralar sanıldığı gibi kolaylıkla ve sıklıkla kurulmuyor. Çünkü eve alınabilecek her şey de ateş pahası. Artık bir çıkış görmüyoruz. Tam da istenildiği gibi AKP politikalarına uygun, günlük hayatımızda sosyalleştiğimiz her alandan zorunlu olarak çekiliyoruz.
Piraye Taş Plak Meyhanesi'nin sahibi Yaman: Top çeviriyoruz!
Piraye Taş Plak Meyhanesi'nin sahibi Talat Yaman, sözlerine son iki yıldır pandemi süreciyle birlikte eğlence sektöründe yer alan işletmelerin 15 ay kapalı kaldığını hatırlatarak başladı:
Bu sürede devlet ödeneği almadık, kiralarımızı ödemek zorunda kaldık, elemanlarımız çalışma ödeneği aldı ama biz takviyeler yapmak zorunda kaldık.
Son 20 yıldır alkollü içkilerin fiyatlarının fahiş zamlarla sürekli arttığını söyleyen Yaman; bunun ideolojik ve siyasal bir tercih olduğunu savundu;
Bedelini de biz işletmeciler, çalışanlarımız ve hizmet verdiğimiz beyaz yakalı orta sınıflar ödüyor.
Ocak ayında cirolarında yüzde 50'lik bir düşme yaşadıklarını söyleyen Yaman, bu yüzden zamları yansıtmadıklarını söyleyerek "Top çeviriyoruz" diye anlattı.
"Herkes kimyager oldu, kendi içkisini kendisi yapıyor"
Piraye Taş Plak Meyhanesi'nde 25 kişinin çalıştığını, onların sigortalarının giderlerinin de önemli bir masraf kalemi olduğunu anlatan Yaman, "Yine de Kadıköy'deki diğer mekanlara göre şanslıyız, fiyatlarımıza garsoniye, kuver yansıtmıyoruz, herkes kendi bütçesine göre yiyip içebiliyorlar" şeklinde konuştu.
Talat Yaman buna rağmen zorlandıklarını ve zamlara direnmenin tek yolunun da stok yapmak olduğunu söylese de stoklanabilecek alkollü ürünlerin de en fazla bir-iki hafta içinde tükendiğini dile getirdi.
Diğer tüm meyhane sahipleri gibi içki tüketiminin azaldığını, gelen müşterilerin az içmeyi tercih ettiğini kaydeden Yaman, sözlerinei bir İranlı örneğiyle tamamladı:
İranlıya İslam devriminden sonra neyin değiştiğini sormuşlar. Eskiden evde ibadet edip, dışarıda eğlenirdik. Şimdi dışarıda ibadet edip evde eğleniyoruz, diye yanıt vermiş. Bizim de durumumuz bu. Sayelerinde herkes kimyager oldu, herkes kendi içkisini yapmaya başladı.
© The Independentturkish