ʻOumuamua isimli gizemli göktaşının kökeni konusunda bilim insanlarının kafası hala karışık.
Araştırmacılar gök cisminin doğal bir oluşum mu, yoksa kimilerinin öne sürdüğü gibi Güneş Sistemi’mizi keşfetmek için göktaşı kılığına sokularak gönderilmiş bir uzay gemisi mi olduğu anlamaya çalışıyor. Uzmanlar kesin bir açıklamaya sahip olmasalar da cismin bir uzay gemisi değil bir kaya olduğuna emin olduklarını söylüyor.
Bununla birlikte uzmanlar göktaşının nasıl oluşmuş olabileceği ve Güneş Sistemi’mizde izlediği garip rota konularının kafa karıştırıcı olduğunu kabul ediyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
‘Oumuamua ilk defa Ekim 2017’de tespit edildi ve Güneş Sistemi’ne dışarıdan gelmiş ilk yıldızlararası nesne olarak tanımlanması çok vakit almamıştı. Araştırmacılar sadece birkaç hafta boyunca görüntü alabildikleri cisim gözden kaybolmadan önce daha fazla bilgi edinmek için telaşla çalıştı.
Bu zaman dilimi içerisinde araştırmacılar gök taşının evrendeki rotası ve ne tür maddeler içerdiği hakkında bilgi toplarken, bu nesne hakkında bir şeylerin çok garip olduğunu anlamaya yetecek kadar bilgi edindi.
Veriler o kadar sıra dışıydı ki bazıları gerçekten Güneş Sistemi’mizi keşfetmek için uzaylıların gönderdiği bir uzay gemisi olabileceğini öne sürdü.
Akademik bilim dergisi Nature Astronomy’de yayımlanan yeni bir araştırma cismin doğal olduğu yönünde bir açıklamanın daha muhtemel olduğunu öne sürüyor. Ancak bilim insanları bu açıklamanın tam olarak ne olabileceği konusunda hala emin değil.
Araştırmanın başını çeken isimlerden, Maryland Üniversitesi astronomi bölümünden araştırmacı bilim insanı Matthew Knight şunları söyledi:
Güneş Sistemi’mizde ‘Oumuamua benzeri bir şeyi daha önce hiç görmedik. Bilinmezliğini hala koruyor. (…) Ancak bizim tercihimiz benzersiz bir şey bulmadıkça ya da bulana kadar bildiğimiz şeylerle mukayese etmeye devam etmek yönünde. Uzaylılara ait uzay gemisi hipotezi eğlenceli bir düşünce ancak bizim analizlerimiz doğal olaylar çerçevesinde anlaşılabileceğini gösteriyor.
Göktaşı Güneş Sistemi’nden hiç beklenmedik bir yol izleyerek geçti ve geçerken gizemli bir şekilde ivmelendi. Ama bunun neden gerçekleştiğine dair belirgin bir açıklama yoktu.
Knight sözlerini şöyle sürdürdü:
'Oumuamua bir asteroitten beklendiği gibi yer çekimi kaynaklı parabolik bir yörünge izleyerek hareket etmedi. Ancak (aksi durumlarda) beklediğimiz gibi kuyruklu yıldız benzeri bir özelliği de görsel olarak tespit edemedik. Ne tozdan oluşan bir kuyruk, ne de gaz çıkışı, herhangi bir kuyruklu yıldız saçı –kuyruklu yıldızların etrafını saran buz, toz ve gaz bulutu- yok.
Dünyanın farklı yerlerinden 14 astronom göktaşını ve garip hareketini anlamak için iş birliği yaptı. Bu işbirliği araştırmacılara ‘Oumuamua’nın şimdiye kadar ki en detaylı resmini üretme imkanı verdi ancak nereden geldiği sorusuna kesin bir cevap veremediler.
Knight araştırmayı şöyle anlattı:
Çeşitli farklı alanlardan ‘Oumuamua üzerine çalışan uzmanlardan oluşan güçlü bir ekibi bir araya getirdik. Bu buluşma ilk kapsamlı analizlere ve nesne hakkında bildiklerimizin büyük resmini görmemize imkan tanıdı. (...) Burada, evimizin yakınında gözlemlediğimiz fiziksel süreçlerin evrensel olduklarını varsayma eğilimindeyiz. Ancak ‘Oumuamua benzeri hiçbir şeyi Güneş Sistemi’mizde daha önce görmedik. Bu şey garip ve kabul etmek gerekir ki açıklaması zor. Ancak bu başka bir doğal olay tarafından açıklanamayacağı anlamına gelmiyor.
Ekip kırmızı ve puro şeklindeki kayanın bir uzay gemisi olduğunu düşünmek yerine bir dizi alternatif doğal süreçler ortaya koydu.
Bu alternatiflerden birinde ekip gök cisminin başka bir yıldızın yörüngesindeki dev bir gaz gezegeninden fırlamış olabileceği olasılığını değerlendirdi. Önceki savlar Oort bulutunun –Güneş Sistemi’nin dışında yer alan küçük nesnelerin bulunduğu devasa bir küme- da tam olarak bu yolla oluştuğunu ve içerisindeki bazı nesnelerin evrende kendi başlarına yolculuk yaptıklarını öne sürüyordu.
Astronomlar ‘Oumuamua gibi başka ziyaretçilerin olup olmadığını öğrenmek amacıyla gökyüzüne bakmaya devam ediyor. 2022’de faaliyete geçecek Büyük Sinoptik Gözlem Teleskobu (The Large Synoptic Survey Telescope, LSST) eğer varsa daha fazla benzer gök cismini görmelerini sağlayacak.
Knight sözlerini şöyle tamamladı:
Gelecek 10 yıl içerisinde ‘Oumuamua benzeri daha fazla gök cismini görmeye başlamayı umuyoruz. LSTT diğer tüm gözlem teleskoplarının fersahlarca ötesinde olacak, küçük yıldızlararası ziyaretçileri bulma imkanına sahip olacağız. Her yıl yeni bir nesne görmeye başlayabiliriz. O zaman ‘Oumuamua’nın garip mi yoksa normal mi olduğunu anlamaya başlayacağız. Eğer bu şeylerden 10-20 tane bulursak ve ‘Oumuamua hala sıra dışılığını korumaya devam ederse, o zaman açıklamalarımızı gözden geçirmek zorunda kalacağız.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
https://www.independent.co.uk/life-style/gadgets-and-tech/news
Independent Türkçe için çeviren: Umut Can Yıldız
© The Independent