Etiyopya: Abiy Ahmed'in Nobel'inden kan damlıyor

Abiy Ahmed'in Nobel'i bugün sırtını dönmüş ve kan ağlıyor. Bu kan damlacıkları, Nobel Barış Ödülü'nü Abiy Ahmed'e takdim edenin beklemediği bir kaderi gözleyen Etiyopya'nın tamamına ulaşıyor

İllustrasyon: Joe Cummings/Financial Times

Etiyopya, bağımsızlığını kazandıktan sonra Afrika'nın başkenti oldu.

Irkçılığa direnme ve kıta genelindeki bağımsızlık hareketlerini destekleme hususunda önemli rol oynayan Afrika Birliği (AfB) burada kuruldu.

Örgütün 1964'te Kahire'deki zirvesinde aldığı en önemli kararlardan biri, sömürge sonrası miras kalan sınırlara saygı gösterilmesiydi.


Addis Ababa, Afrika liderlerini her yönden bir araya getiren adres olmuştur.

Etiyopya, Amhara ırkının öncülüğünde Afrika'daki ilk bağımsız ülkelerden biriydi.

Bu büyük Afrika varlığı, hiçbir zaman ırk ve bölgeler arasındaki çatışmalardan uzak kalamadı.

Ülkedeki başlıca milliyetler, Amhara, Oromo, Tigray, Somali, daha küçük etnik topluluklar ise Guarg, Wolita, Afar, Hadiba ve Gamo'dur.

Ülke, 1974'te bir askeri darbeye tanık oldu ve Albay Mengistu Haile Mariam, bir grup subayla birlikte kırk yıldır ülkeyi yöneten İmparator Haile Selassie'yi devirdikten sonra ülkenin lideri oldu.


12 nehir, 22 göl ve milyonlarca hektar verimli tarım arazisi ile su zengini bu ülke, yıllarca kıtlık tehlikesiyle yaşadı.

Savaşlar Etiyopya'ya on binlerce ölüme ve yüz milyonlarca dolara mal oldu. Ülke kendi alanı kadar büyük bir mezarlığa ve hapishaneye dönüştü.

Mengistu Haile Mariam'ın rejimine karşı farklı ırk ve bölgelerden bir ittifak kuruldu. Ülke, "kutsal" imparatoru deviren ilk isyanın ardından ikinci büyük patlamaya tanık oldu.

Buna, çeşitli ırklardan ve bölgelerden oluşan geniş çaplı silahlı bir cephe öncülük etti. Başlarında ise Tigray Halk Kurtuluş Cephesi vardı.


Mengistu rejiminin devrilmesinin ardından, Tigray grubu devletin siyasi ve askeri eklemlerine hâkim oldu. Stratejik ve reformcu bir zihne sahip olan Meles Zenawi, hükümetin başına geçti.

Uzun vadeli iddialı bir ekonomik planın startını verdi, ülkeyi yabancı yatırımlara açtı, altyapısını rehabilite etti, karayolları ve demiryolları yaptı, eğitimi geliştirdi ve ülke her alanda yeni bir aşamaya girdi.


Bu zengin ülkenin laneti ise, toplumsal parçalanma ve kültürel ve dini çatışmalardı.

Ülkenin en büyük ırklarından biri olan Oromoların gizli öfkeleri bitmek bilmiyordu. Tigray halkının devlet yönetimindeki hakimiyetinden memnun değillerdi.

İktidardaki Demokratik Halk Cephesi, 1995 yılında yayınladığı anayasayla devleti dokuz özerk bölgeye böldü. Bu anayasanın en büyük ve en tehlikeli kusuru, bölgeleri idari değil, etnik temellere oturtması oldu.

Ayrıca kendi kaderini tayin hakkının yolunu açan bölgesel seçimlerde esneklik garanti altına alındı. Meles Zenawi'nin benimsediği kapsamlı ve geniş kalkınma politikası, açlık, işsizlik, yoksulluk ve uzun savaşların şoklarını aşma hırsıyla beslenen bir uyum yarattı.

Dünyanın birçok ülkesiyle geniş uluslararası ilişkiler kuruldu ve barış, bir arada yaşama ve istikrar dönemi başladı.

Fakat sosyal, kültürel ve dini unsurlar arasındaki ayrılıklar ve farklılıklar arka planda varlığını sürdürmeye devam etti.
 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Meles Zenawi'nin ardından ülke, kalkınma motorunu ve ulusal birlik kuşağını kaybetti.

Abiy Ahmed, 2018 yılında başbakan olarak görevi devraldı ve Afrika Boynuzu'nda barışı tesis etmek için çaba sarf etti.

Sudan'da uzlaşmanın sağlanmasına katkıda bulundu ve Nobel Barış Ödülü'ne layık görüldü.

Doğu Afrika'ya ve aslında tüm kıtaya bir iyimserlik dalgası hâkim oldu. Pek çok kimse Etiyopya'nın ekonomik olarak bir sonraki Afrika kaplanı olacağı beklentisine girdi.

Fakat Abiy Ahmed iki ağır krizin altında kaldı: Nahda Barajı ve Tigray bölgesi.


Tigray bölgesi yerel seçim yapılmasında ısrar etti. Abiy Ahmed, buna şiddetle karşı çıktı.

Bu, Tigray Halk Cephesi ve ordu güçleri arasında şiddetli bir askeri çatışmaya yol açtı. Hükümet güçleri çatışmada ağır kayıplar verdi.

Tigray kuvvetleri Etiyopya'yı Cibuti'ye bağlayan demiryolunun kontrolünü ele geçirdiler. Burası, Etiyopya'nın tüm mallarını ithal ettiği ve tüm ihracatının yapıldığı tek limandır.


Oromo ve Afar ırkından silahlı unsurlar, Tigray güçlerine katıldılar. Ordu birden fazla cephede savaşmak zorunda kaldı.

İnsani kriz, hükümetin belini büktü. Milyonlarca mülteci ve yerinden edilmiş kişinin yanı sıra bir o kadar insan açlıktan öldü. Ülkenin kaynakları savaşlarla tüketildi.
 

 

Etiyopya parçalanmayla mı karşı karşıya?

Bölge krallıkları aşamasına geri mi dönülecek?

Ülke, bünyesinde çatlamalara yol açan en büyük patlamaya mı tanık oluyor oluyor?


Kıtadaki ülkelerin çoğu başarısız durumda ve terör, yolsuzluk ve savaşlardan muzdarip.

Yabancı güçler gözlerini üzerlerine dikmiş durumda.

Bugün Afrika'nın başkenti, kıtanın çektiği acıların canlı ifadesidir.


Abiy Ahmed'in Nobel'i bugün sırtını dönmüş ve kan ağlıyor.

Bu kan damlacıkları, Nobel Barış Ödülü'nü Abiy Ahmed'e takdim edenin beklemediği bir kaderi gözleyen Etiyopya'nın tamamına ulaşıyor.

Mavi Nil Nehri'nin suları yüzen ölü cesetleriyle dolu ve aç hayaletler, onları birkaç saat daha hayatta tutacak bir lokma ekmek arıyorlar.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU