CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile hem röportaj yapmak hem de halkın nabzını tutmak için Kars'a geldik. Kars izlenimlerini vatandaşın siyasete bakışını, partilerin durumunu, ekonomik olarak halkın şikayet ve talepleriyle ilgili gözlemlerini Independent Türkçe için Faik Bulut yazacak. O nedenle ben CHP iletişim stratejisinde özellikle son bir buçuk yıldır yaşanan değişimi yazmak istiyorum.
CHP, uzun süredir sahada çok etkin ve disiplin içerisinde bir iletişim süreci yürütüyor. Bu stratejiyi besleyen birçok faktör var. Bunların başında da CHP'yi çok iyi bilen çalışma arkadaşımız Ali Kemal Erdem'in daha önce yazdığı ajans seçimleri ve Kılıçdaroğlu'nun sosyal medya kullanımından paylaşım günlerine kadar değişen stratejisi geliyor. Independent Türkçe'de bu stratejiyi şöyle yazmıştık:
- Kılıçdaroğlu, sıcak bir gelişmeyle alakalı mesajlarını içeren videoları zaman geçirmeden hem kendi ve hem de partisinin sosyal medya hesaplarından yayınlıyor. Kimi zaman da güncel konulara dair yazılı mesajlar iletiyor.
- Bu paylaşımlar genellikle sosyal medyanın en yoğun olduğu akşam saatlerinde yapılıyor.
- Söylemler değiştirildi.
Kılıçdaroğlu'ndan önce 20-30 vekil o ili dolaşıyor.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, bir ile geziye gitmeden önce o ili iyi bilen milletvekillerinden, kanaat önderleri, akademisyenler ve partililerden önce bir bilgi alınıyor. Daha sonra kalabalık bir milletvekili heyeti gezinin yapılacağı ile geliyor ki bu sayı 20 ila 30 vekil arasında değişiyor. Köy köy, esnaf esnaf dolaşan bu vekiller daha sonra biri kamuoyuna diğeri de partiye sunulmak üzere iki rapor hazırlıyorlar.
Kamuoyuna hazırlanan rapor basın toplantısı ve soru önergeleri üzerinden işleniyor ve o ille ilgili gezi sürecinin en az iki hafta kamuoyunda tartışılması sağlanıyor. Genel merkeze verilen rapor, o ille ilgili takip amacıyla sürekli güncelleniyor ve o ilin hafızası oluyor.
O ile Kılıçdaroğlu'nun gelişinin belli olması ile birlikte sorumlu genel başkan yardımcısı tekrar o ile geliyor ve sahada Kılıçdaroğlu'nun gezeceği yerlere önceden gidiyor, teşkilatlarla durum değerlendirmesi yapıyor ve masaya konacak olan tabağa kadar her şeyle ilgileniyor. Her şey disiplin içerisinde gerçekleşiyor. Kargaşaya, oldubittilere çok izin verilmiyor ve herkesin aidiyet duygusu içerisinde hareket etmesi isteniyor. Bu da benimseniyor. Öyle ki Kılıçdaroğlu geldiğinde masada tabağı ve sandalyeyi düzelten, peynir kesen milletvekillerini görmek mümkün.
Gelecek olan vekillerin bölge dokusuna uygun olmasına dikkat ediliyor.
Kılıçdaroğlu'nun yapacağı gezi için birçok farklı ekip koordinasyon içerisinde beraber hareket ediyor. CHP'de ekonomi masası, esnaf masası, çevre masası vb. birçok masa saha bilgilerini topluyor ve bunlar Kılıçdaroğlu'nun yanındaki ekibe gönderiliyor ve bu ekipler ona göre konuşma metnini hazırlıyorlar. Hazırlanan konuşma metninde, yerel, bölgesel ve ulusal mesajların verilmesine özellikle dikkat ediliyor. Konuşmanın son şeklini Kılıçdaroğlu veriyor...
Sahada bütün bu hazırlıklar yapılırken özellikle sahada Millet İttifakı bileşenleri ile işbirliği yapılıyor ve onlarla yapılan görüşmelerde onların şikayet ve talepleri de Kılıçdaroğlu'na aktarılıyor.
Sahaya getirilecek olan milletvekillerinin bölgenin dokusuna uygun olmasına dikkat ediliyor ve gelecek olan milletvekilleri buna göre seçiliyor.
Muhtarlar ve kanaat önderleriyle toplantı çok önemseniyor.
Bu yeni stratejide muhtarlar ve kanaat önderleriyle basına kapalı toplantılara oldukça önem veriliyor. Mitinglere genelde gelenlerin partiye yakın olan kişiler olduğundan hareketle farklı sesleri duyma ve kendilerini onlara anlatma noktasında bu toplantılar halk buluşması olarak adlandırılıyor.
Kılıçdaroğlu, bu toplantılarda öz eleştiri vermekten asla kaçınmayarak, "Lütfen televizyonda her gün gördüğünüzde 'Ben bu insana şunu sormak isterdim' dediğiniz ne varsa sorun. Asla kırılmam, darılmam" diyor.
Bu buluşmalara, aday adayları ve CHP'lilerin katılmaması ilkesel karar benimsenmiş.
CHP lideri, gittiği ildeki programını bitirdikten sonra CHP için her şey bitmiyor. İlin muhasebesi yapılıyor ve istenen başarı elde edilmişse bunun daha da ileri taşınması için neler yapılması gerektiği belirtiliyor ve çalışmalara devam ediliyor. Ama istenen başarı elde edilememişse ya da zamandan dolayı (Bursa-İnegöl) gibi gidilemeyen yerler varsa bunlar için ayrı bir çalışma yapılıyor.
İstenen verimin elde edilememesinin nedenleri ortaya konuyor ve bunların iyileştirilmesi için yapılması gerekenler masaya konuyor. Eğer yapılacaklar milletvekili ya da genel başkan yardımcılarının yapabileceği bir şeyse programlar ortaya konuyor değilse ve Kılıçdaroğlu'nun muhakkak gitmesi gerekiyorsa genel başkana yeni bir program yapılıyor.
Kimsenin tanımadığı isim gönderilerek mesajların alınıp alınmadığına bakılıyor.
Bütün bu gezilerden sonra hangi mesajın alınıp hangi mesajın alınmadığıyla ilgili olarak CHP içerisinde çok az kimsenin bildiği ve teşkilatların tanımadığı bir isim sahaya gönderiliyor ve onun izlenimleri de genel merkeze aktarılıyor.
Kılıçdaroğlu'nun bu yeni stratejisini kısaca özetlemek gerekirse; gidersen ve dokunursan oyu alırsın, herkesi kucaklarsan kazanırsın, beraber hareket edersen başarırsın, inanırsan yürürsün.
Bu yeni motivasyon ve ekonomik krizin etkisiyle CHP sahada disiplinli ve başarılı. Her şeyden önemlisi kendi tabanını iktidar olacağı konusunda inandırmış ve beraberliğini sağlamış durumda. Gündemi belirleyebiliyor.
CHP, aşağıdan ve yukarıdan gelen dalgayı şu an birleştirmiş durumda. "CHP, şu ana kadar neden bunu başaramadı" dediğimizde verilen cevap her şeyi özetler nitelikte:
Şimdiye kadar yumruklar sıkılmıştı, o yumruklar açıldı ve tokalaşma başladı, CHP'deki tutuculuk çok büyük oranda bitirildi. İktidar olacağımıza çok güçlü inanıyoruz.
Benim saha ve bu yeni stratejiden anladığım, CHP en büyük değişimi kendi içerisinde başlatmış ve bunun Türkiye'yi de kucaklamasını istiyor.
Önümüzdeki süreçlerde bunun halk tarafından kabul görüp görmeyeceğini sandıkta göreceğiz, ama İstanbul ve Ankara başta olmak üzere yerel seçimlerde bunun test edildiğini ve kabul gördüğünü de unutmamak gerekiyor.
© The Independentturkish