TTB ve tabip odalarından mücadele açıklaması: Karanlığa karşı önlüğümüzün beyazına sahip çıkıyoruz

Hekimler ve sağlık çalışanları “Biz varız, gerçekten zorlanıyoruz ve artık sorunlarımızı dile getireceğiz” demek için basın toplantısı düzenledi

Fotoğraf: istanbul Tabip Odası 

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve tabip odaları; “Karanlığa Karşı; Önlüğümüzün Beyazına, Özlük Haklarımıza, Halkın Sağlık Hakkına Sahip Çıkıyoruz – Emek Bizim Söz Bizim” başlığıyla yeni bir mücadele süreci başlattığını duyurdu.

İstanbul Tabip Odası (İTO) Sevinç Özgüner Toplantı Salonu’nda düzenlenen toplantıda TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ve II. Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten ile İTO Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip ve Yönetim Kurulu üyesi Dr. Osman Öztürk yer aldı.

Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bartın, Batman, Bitlis, Bolu, Bursa, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Eskişehir-Bilecik, Gaziantep-Kilis, Hatay, Isparta-Burdur, İstanbul, İzmir, Kırklareli, Kocaeli, Manisa, Mersin, Muğla, Ordu, Rize-Artvin, Samsun, Şanlıurfa, Tekirdağ, Uşak ve Van-Hakkari tabip odalarının yöneticileri ise çevrimiçi olarak toplantıya katıldı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Açılış konuşmasında sağlıkta dönüşüm politikalarının tıbbi etik ve deontolojik değerlerle bağdaşmayan bir noktaya geldiğini söyleyen Prof. Dr. Pınar Saip, TTB ve tabip odaları olarak “Biz varız, gerçekten zorlanıyoruz ve artık sorunlarımızı dile getireceğiz” demek için bu basın toplantısının düzenlendiğini belirtti.

"İktidar yirmi yılda sağlık politikasını iflas ettirmiştir"

Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı tarafından okunan “Karanlığa Karşı; Önlüğümüzün Beyazına, Özlük Haklarımıza, Halkın Sağlık Hakkına Sahip Çıkıyoruz!” başlıklı ortak basın açıklamasında Türkiye’deki sağlık sisteminde yaşananlar şu şekilde anlatıldı:

Türkiye’de uygulanan özelleştirmeci ve piyasacı sağlık politikaları ile halkın sağlık hakkı önemli ölçüde elinden alınmıştır. Birçok yerde devlet hastanesi kapatılırken kamu sağlık hizmeti “şirketleştirilmiş” şehir hastanelerine bırakılmış; özel hastaneler kamunun olanaklarıyla tekeller haline getirilmiştir. GSS ile tüm toplumun sağlık sigortasına ulaşacağı algısı yaratılırken bugün on beş milyona yakın yurttaş sağlık güvencesinden yoksun hale getirilmiştir. Yok sayılan birinci basamak sağlık hizmetlerinin topluma nasıl olumsuz yansıdığı pandemi sürecinde gözler önüne serilmiştir. Sözün özü iktidar yirmi yılda sağlık politikasını iflas ettirmiştir.

Kovid-19 salgını boyunca insanüstü gayret gösteren sağlık çalışanlarının toplumda en fazla hastalanan ve hayatını kaybeden meslek grubu olduğu aktarılan basın açıklamasında “Eksik, yanlış, tutarsız uygulamaların; SALGINı değil ALGIyı yönetmeye çalışan başarısız politikaların bedelini ne yazık ki sağlıkçılar hayatlarıyla ödemiş, ödemeye devam etmektedir” denildi.

"Hekimler emeklilikte de geçinememe kaygısı ile baş başa bırakılmışlardır"

Salgının derinleştirdiği yoksullaşmadan hekimler ve sağlık çalışanlarının da etkilendiği belirtilen açıklamada, şu ifadeler kullandı:

Hekimler ve sağlık çalışanlarının çok büyük çoğunluğu hiçbir performans ve diğer ek ödemeleri almadan, gece gündüz demeden çalışmasına rağmen, insanca yaşayacak ücret alamamaktadırlar. Ek ödeme adı altında verilen, geleceğimize yansımayan ücretlendirme modeli, çalışma barışını bozmaktan başka bir işe yaramamıştır. Pandemi döneminde de pandemi öncesinde de yapılan ek ödemelerin miktarı, dağılımı, tamamen keyfi biçimde yapılmakta olup, adaletten oldukça uzaktır. Ek ödemeler idarecilerin iki dudağı arasından çıkacak söze bağlı olarak bazı kurumlarda ya hiç ödenmemekte ya da onur kırıcı rakamlar ile ödenmektedir. Pandemi döneminde yaşanan ek ödeme rezilliği bu ücretlendirme modelinin tüm sorunlarını ayyuka çıkarmıştır. Bu denli riskli ve yoğun çalışmayla ortaya koyduğumuz emeğimiz hiçbir anlamda yönetenler tarafından dikkate alınmamış ve karşılık bulmamıştır. Üstelik hekimler yalnızca aktif çalıştıkları dönemde bu kaygıları yaşamamakta, mevcut ücretlendirme modelinin emekliliğe yansımaması nedeniyle emeklilikte de geçinememe kaygısı ile baş başa bırakılmışlardır.

Ayda 80 hekim yurtdışına gidiyor

Sağlık çalışanlarının uzun çalışma saatleri, baskı, mobbing, ayrımcılık, eşitsizlik ve kayırmacıkla karşı karşıya kaldığı aktarılan açıklamada, istifa eden ve yurdışına giden hekimlerle ilgili çarpıcı sayılar paylaşıldı:

Uzun zamandır çalışma koşulları, ücretlendirme, özlük hakları konusunda dillendirilen tüm bu sorunlara yanıtsızlık; emeklilik, istifa, hekim göçü, tükenmişlik, hastalık, intihar, hekime yönelik şiddetle sonuçlanmaktadır. Yalnızca 2020 yılında, 12 bine yakın beyaz kod verilen sağlıkta şiddet olayı yaşanmıştır. Sağlık Bakanı Doktor Fahrettin Koca, 2020 yılının ilk 6 aylık süresi zarfında 2 bin 412 doktorun istifa ettiğini, 522 doktorun özel hastanelere geçiş yaptığını açıklasa da resmi olmayan bilgilere göre 18 ayda 8 binin üzerinde hekim istifası olduğu birliğimize iletilmiştir. Yurtdışında çalışmak için birliğimizden talep edilen iyi hal belgesi yılda 900’lere 1000’lere ulaşmıştır. Ayda yaklaşık 80 hekim, evet 80 hekim bu ülkede hekimlik yapmak yerine yurtdışında göçmen doktor olmayı tercih etmektedir.

İktidar bu korkunç tabloya rağmen hekimleri işyerlerinde şiddetten, bulaştan koruyacak düzenlemeler yapmamış, emeğimizin karşılığını vermek yerine ek ödeme yalanlarına sığınmış, hekimlere güvenceli bir gelecek sağlamak için girişimde dahi bulunmamıştır. Bu görmezden, duymazdan gelme halinin sonucu olarak hekimlerde bıçak kemiğe dayanmıştır. Hekimler için pandemi dönemi sağlık sisteminin tüm defolarını açığa çıkarmıştır.

Yüzda 84’ü şiddete uğradı

Açıklamada, TTB’nin 81 ilde 6 bin 178 hekim ile yaptığı anketin sonuçları da paylaşıldı. Ankette sağlık çalışanlarının sorunları ile ilgili şu veriler paylaşıldı

Yüzda 45’inin aylık geliri yetmiyor,

Yüzda 76’sı pandemi ek ödemesi almıyor,

Yüzda 90’ına göre performansa dayalı ek ödeme sisteminin adaletsiz olduğunu düşünüyor,

Yüzda 92’si geçtiğimiz sene TBMM’de kabul edilen, sağlıkta şiddet ile ilgili son yasal düzenlemenin etkili olmadığını düşünüyor.

Yüzda 84’ü daha önce hasta veya yakını tarafından sözel ve fiziksel şiddete uğradığını belirtiyor.

Yüzda 68’i çalışma şartlarının yoğunluğu nedeniyle hastalarıyla yeterli ve uygun şekilde ilgilenemediğini düşünüyor.

Yüzda 72’si çalışma ortamının pandemi koşullarına uygun olmadığını düşünüyor.

6 maddelik talepler listesi

“Hekimler artık duyulmayan taleplerini duyurana kadar durmayacaktır. Emeğimiz üzerinde söz sahibi olduğumuz, sağlık hakkı mücadelesini yükselteceğimiz bir döneme giriyoruz” denilen açıklamada sağlık çalışanlarının öncelikli ve acil talepleri şöyle sıralandı:

1-  Sağlıkta özelleştirmeci, piyasacı politikalar durdurulmalı, sağlık hizmetleri toplumcu bir anlayışla yeniden inşa edilmelidir.

2- Güvencesiz, gerçekdışı bahanelerle işimizden edildiğimiz ve köleliği dayatan çalışma koşullarına son verilmeli, güvenceli çalışma esas olmalıdır.

3- İşyerlerimiz alanın uzmanları ile görüşülerek güvenli, sağlıklı çalışma ortamları haline getirilmelidir.

4- Haftalık çalışma sürelerimiz önerilerimiz çerçevesinde yeniden düzenlenmelidir.

5- Temel ücretlerimiz TTB’nin görüş ve önerileri çerçevesinde belirlenmeli, emekliliğe de yansıyacak yaşanabilir ödeme sağlanmalıdır.

6- Kovid-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası çıkarılmalıdır! Pandemi süresince çalıştığımız her yıl için derhal 120 gün fiili hizmet süresi zammı verilmelidir.

Saklık Bakanı yanıt vermezse yürüyüş

“Ülkemizdeki 175 bin hekimin taleplerini Sağlık Bakanı ile görüşmek istiyoruz. Bu görüşme isteği 175 bin hekimin talebidir. Sağlık Bakanı bu görüşmeden kaçınmamalıdır” denilen açıklamada, “Sağlık Bakanı’nın talebimize yanıt vermemesi halinde illerden odalarımızla beraber taleplerimizi dile getireceğimiz bir yürüyüşle Ankara’da bir araya geleceğiz” ifadesi kullanıldı.  

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU