Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, bir otelde düzenlenen Bursa Adalet Toplantısı'nda yargı mensuplarına seslenerek, bulundukları yerin, adalet makamı ve vatandaşın ümit kapısı olduğunu söyledi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Adli yılın yargı camiasına, adalet teşkilatına ve vatandaşlara hayırlı olmasını dileyen Gül, "Bugün on birincisini gerçekleştireceğimiz bölge değerlendirme toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bugüne kadar yaptığımız değerlendirme toplantılarında dile getirilen konular, görüşler Ankara'da bizler için ev ödevi oldu" ifadesini kullandı.
Adaletin fiziki çehresini değiştiren altyapı yatırımlarıyla, yargıya hız ve kalite getiren teknoloji kullanımıyla çığır açtıklarını anlatan Gül, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanımız liderliğinde hükümetlerimiz döneminde adaletin fiziki çehresini değiştiren altyapı yatırımlarıyla yargıya hız ve kalite getiren teknolojinin önünü açtık, burada önemli çığırlar açtık"
"Önemli reformlar yaptık, yapmaya da devam ediyoruz"
Adaletin insanlığın üzerinde durduğu en temel sütun olduğunu belirten Gül, "Bu kutlu arayış ancak yargısal adaletle vücut bulur ve yargı mensuplarının eliyle hayata geçer. Dolayısıyla, makul sürede adil kararı veren bir yargısal işleyiş, milletimizin yargıdan temel beklentisidir. Bu konuda bugüne dek çok önemli yol ve mesafe kat ettik. Önemli reformlar yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Şunu da biliyoruz ki her reform iyi ve doğru uygulamalarla hayat bulur ancak" değerlendirmesinde bulundu.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, asıl beklentilerinin yargı paketlerinin arkasındaki temel yaklaşımın, anlayış ve perspektifin benimsenmesi olduğunu aktardı.
Adliyenin kapısının adaletin kapısı olduğunu belirten Gül, şöyle konuştu:
"Bu kapıya gelen herkes, hakkına erişeceğini, adalete kavuşacağını bilmelidir. Bu kapıyı çalan herkes en saygın muameleyi görmelidir. Yeni adli yılda sizlerin bu konudaki özeni daha da artıracağınıza inanıyorum"
"Yargıyı yargıya bırakacak bir hukuk kültürünü oluşturmamız gerekmektedir"
Bakan Gül, Yargı Reformu Stratejisi'yle güven veren ve erişilebilir bir adalet anlayışını ortaya koyduklarını söyledi.
İnsan Hakları Eylem Planı ile "özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye" hedeflerinin olduğunu belirten Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Tüm bunları 2023'e kadar gerçekleştirme irademiz var. Bugüne kadar yasal ve mevzuat anlamında yüzde 50'si hayata geçmiş durumda. İnanıyoruz ki Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında yeni yüzyıla daha adil bir Türkiye, daha adil bir dünya anlamında önemli neticeleri hep birlikte gerçekleştireceğiz. Şüphesiz, bir hukuk devletinde yargı yetkisinin münhasıran yargıya ait olması kadar doğal bir durum yoktur ama bazen bu temel kaideyi hatırlatmak durumunda kalıyoruz. Adaletin yegane tecelligahı adliyelerdir, mahkemelerdir. Yargı yetkisini hiç kimse paylaşamaz. Ancak toplumun hassasiyet gösterdiği bazı olaylarda bu hassasiyeti kullanarak, yargı yetkisini etki altına almaya dönük söylemlere tanık olabiliyoruz. Hepimizin müşterek duygularına, ortak vicdanına hitap eden olayların soruşturma veya davalarını, bağımsız ve tarafsız yargıyı yıpratma kampanyasına dönüştürme girişimlerini asla kabul etmeyiz"
Yargı kararlarının eleştiriden münezzeh olmadığını belirten Gül, yargı kararlarının eleştirilirken hakimin, savcının dosya kapsamında yasaları uygulamakla vazifeli olduğunun hatırdan çıkmaması gerektiğini söyledi.
“Yargının her zaman ve her yerde mükemmel kararlar vermediğinin biz de farkındayız”
Bakan Gül, yargının ancak delille karar vereceğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Emin olun kimse o dosyayı aylarca araştıran, didik didik okuyan, kolluğa müzekkereler yazan, delil kovalayan, gecesini gündüzüne katıp bir sonuca varan yargı mensubundan daha iyi bilemez. Kendisi de bir anne, baba, eş, kardeş olan yargı mensubunun sanki bu vasıflardan hiç haberi yokmuş gibi hedefe oturtulmasını insaflı bulmadığımızı açıkça ifade etmek isterim. Doğru bilgiye dayanan yapıcı eleştiri yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına her zaman destek olur, güç verir. Ancak adalet duygusu gibi yüce bir değerin etkileşim ve spekülasyon unsuru olarak kullanılmasını ise yapıcı eleştiriden tefrik ediyoruz. Bu noktada, 'yargıyı yargıya bırakın işini yapsın' diyoruz. Yargısız infaza herkes için karşı çıktığımız gibi yargının da yargısız infazını asla kabul etmiyoruz. Yargıyı yargıya bırakacak bir hukuk kültürünü medyasıyla, siyasetiyle, akademi ve sivil toplum kuruluşlarıyla hep beraber oluşturmamız gerekmektedir. Yargının kendi bağımsız ve tarafsız mecrasında işlemesi, hataların da o mecrada düzeltilmesi, temel kuraldır, vazgeçilmez ilkedir. Yargının her zaman ve her yerde mükemmel kararlar vermediğinin biz de farkındayız. Ancak eksik, hatalı karara karşı bir itiraz yolunun, bir düzeltme mekanizmasının olduğunu, hukuk düzeni içerisinde olduğumuzu da asla unutmamamız gerekmektedir"
"Geciken adalet, caydırmaz; geciken adalet onarmaz; geciken adalet tecelli de etmez"
Toplumun adalet duygusunu korumanın ve yargıya güveni ayakta tutmanın öncelikle yargı mensuplarının duruşu ve hukuki çabasına ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Büyük mütefekkir Nurettin Topçu 'Üç hakimin hükmünde hata aranmaz' der: 'Kalbin, kaderin ve ölümün.' Sizlerin yalnızca kanunların emrinde temiz vicdanınızla vereceğiniz karar, işte o kalbin hükmüdür. Orada hata olmayacağına inanıyoruz. Vereceğiniz kararla adalet yerini bulmakla kalmamalı, yerini bulmasının sağlandığı da açıkça görülmelidir. Peki bu nasıl görünecek? Yargı adil bir şekilde karar verir, adaletli davranır, anlaşılır gerekçeyle, yeni tartışmalara yol açmayıp, tartışma bitiren kararlarıyla adalete ayna tutar. İşte sizin doğru ve anlaşılır bir dille, sağlam gerekçeyle yazdığınız kararla adalet görünür olacaktır. Yargısal işleyişin tek amacı, adaletin gecikmeksizin tecelli etmesidir. Geciken adalet, caydırmaz; geciken adalet onarmaz; geciken adalet tecelli de etmez"
"Biz, yapılan işin niteliğindeyiz"
Bakan Gül, hedef süre, e-duruşma ve e-tebligat ile seri muhakeme-basit yargılama gibi yenilikleri hayata geçirdiklerini hatırlattı.
Bu çalışmaların temel hedefinin, milletin beklentisi olan adil kararın makul sürede verilmesini gerçekleştirmek olduğuna değinen Gül, şunları dile getirdi:
"Hedef sürelere uyma oranlarının makul bir oranda olduğunu görmek sevindirici. Elbette bu anlamda önemli olan rakamlar, istatistik değil. Adalet bir istatistikten ibaret değil; nicelikten ziyade nitelik, bizim için daha önemlidir. Adalet, o rakamlardan, dosyalardan, istatistiklerden ibaret değil, bir insanın hayatına dokunmaktır, bir insanın gözyaşını silmek, mağduriyetini gidermektir. Suçluyla suçsuzu ayırt etmektir. Haksız yere insanları sürüncemede bırakmamaktır, mağdur etmemektir. Dolayısıyla temel yaklaşımımız bu anlamda sayılar değil, istatistik değil, adaletin bizatihi kendisidir"
Gül, tüm bu çalışmalarda insanın onurunu korumayı, masumiyet karinesini ve lekelenmeme hakkını temel ilke edindiklerini vurguladı.
Bu ilkelerin, değişmez öncelikleri olduğunu aktaran Gül, "Bu çerçevede sürekli yasal değişikliklere de bu reform süreci öncülük etmektedir. Örneğin, mesai saatleri dışında yakalanan, ifadesi alınıp da serbest bırakılacak bir kişiyle ilgili 'Otelde yakaladım, hemen gözaltına alayım' şeklindeki uygulamalara son verdik. Burada milletimize, insanımıza güveniyoruz" ifadelerini kullandı.
Adalet Bakanı Gül, sadece ifade vermek için gece yarısı gözaltına alma işlemi yapılmasına son verdiklerini vurguladı.
"Herkesin beklediği adaleti tesis etmek hepimizin boynunun borcudur"
Yürürlüğe konulan diğer düzenlemelere de değinen Gül, şöyle konuştu:
"İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar ve suçun delilleriyle ilgisi bulunmayan ifadelerin, bilgilerin yer almamasına yönelik, son kanunda düzenlemeler yapıldı. Kişinin özel hayatının gizliliğinin korunması, insan onurunu muhafaza etmenin en önemli parçasıdır. İddia konusu neyse o anlatılmalıdır. Suçun delili, ilişkisi olan bilgiler orada yer almalıdır. Bunun dışında kalan kısımlar kimseyi ilgilendirmez. Bir başka düzenleme olarak beraat kararı verilmesi durumunda, iletişimin tespitine veya dinlenmesine ilişkin kayıtların yok edilmesine ilişkin bir düzenlemedir. Burada da insan onuruna ve özel hayatın mahremiyetine saygı esastır. Tüm bu yasalar çıkarılmıştır, kanunlaşmıştır. Şimdi en iyi uygulama olarak yasamanın çıkardığı bu kanunlar, uygulayıcılara, sizlere emanettir. En iyi şekilde uygulayacağına inanıyoruz, milletimizin de beklentisi bu yöndedir"
Gül, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde ve milletin yanında, millet için bu reformları sürdüreceklerini belirtti.
AA, Independent Türkçe