Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necati Demir, 35 yılda 81 ili köy köy dolaşarak Anadolu insanından dinlediği masalları 10 ciltlik eser haline getirdi.
Bugüne dek 200'ü aşkın kitap yazan Demir'in son eserinin ismi ise "Anadolu Türk Halk Masalları".
Demir'in "Dünyanın en büyük sözlü kültür arşivi" olarak nitelediği 5 bin sayfalık Anadolu Türk Masalları'nda, bin 638 masal yer alıyor.
"Masalı hangi tarihte, nerede, kimden duyduğum kayıt altında. Zaten böyle olmasa, bu bir bilimsel çalışma olmazdı" diyen Demir, gayesinin hem Türkiye'nin sözlü kültürünü kayıt altına almak hem de ülkenin güzelliğine güzellik katmak, iyiyi daha iyiye götürmek olduğunu ifade etti.
"Bu kültür hazinesini binlerce yıl sonraki kuşaklara bırakacağım"
Bin 638 masallık çalışmanın bir dünya rekoru olduğunu dile getiren Demir, "Anadolu Türk Halk Masalları, isminden de belli olacağı üzere bir Türk kültürüdür. Türk kültürünün dünya kültürü içinde bu şekilde kayıt altına alınmış olması çok önemli. Bu kültür hazinesini binlerce yıl sonraki kuşaklara bırakacağım" dedi.
Yaptığı çalışma hakkında Independent Türkçe'ye bilgi veren Prof. Dr. Demir, Guinness Rekorları Kitabı'na başvuracağını belirtti.
Türk kültürünün diğer kültürlerle mukayese edilemeyecek kadar zengin olduğunu dile getiren Demir, "Bin 638 masal bir dünya rekoru, Türk kültürünün zenginliğidir bu. Türkiye'de çok kültürlülük var. Türkiye billur gibi bir mermerdir, sözlük bunu gösteriyor. Tunceli'den derlediğim masalı Sinop'ta da derledim, biz çok köklü bir milletiz, aynı çocuk oyunu Hakkari'de de Ankara'da da oynanıyor. Sözlü kültürümüz bizim milli birliğimize, beraberliğimize de işarettir. Batılıların böyle bir kültür zenginliği olsaydı, çoktan hazırlar, ortaya koyarlardı ama yok. Örneğin Almanya'nın 170 masalı var, 171.'yi koyamıyor. Ben bin 638 tane derledim, belki daha da vardır" diye konuştu.
"Sözlü kültürün canlı olduğu yerde doğdum, 81 ili tek tek gezdim"
Doğduğu yerin mesleki kariyerindeki etkisini göz ardı etmeyen Prof. Dr. Necati Demir, "Orduluyum. Doğu Karadeniz dağlarının en üst bölümünde, sözlü kültürün canlı olduğu bir yerde doğdum. Bunun etkisi çok büyüktür" dedi ve üniversitedeki eğitimin de kendisi için dönüm noktalarından biri olduğunu şu sözlerle anlattı:
Üniversitede hocamız Prof. Dr. Saim Sakaoğlu, sözlü kültürün kaybolacağına dair endişelerini dile getiriyordu. Ülkemizde muhteşem bir hazine var ama bunu toplayan kimsenin olmadığını gördüm. Ordu manileri, lisans tezimdi. 1987'de Sarı Salkım Ortaokulu'na Türkçe öğretmeni olarak atanarak Gaziantep'e gittim. Sonra Sivas'a geçtim, daha sonra da 81 ili tek tek gezdim. Alan araştırması yaptım. Türkçe mani ve ninnileri, çocuk oyunlarını, masalları, bilmeceleri, hepsini derledim. Böylece dünyanın en büyük sözlü kültür arşivi ortaya çıktı.
"Yurtdışında en fazla kitabı yayımlanan Türk benim, 4 kitabım Harvard Üniversitesi'nden çıktı"
Önceki çalışmalarına ilişkin bilgi de veren Demir, "Türk ninnilerini yayınladım, Türk destanları ile devam ettim, Türk efsanelerini yayımladım. 200'ün üzerinde kitabım var, bu bir dünya rekorudur. Yurtdışında en fazla kitabı yayımlanan Türk benim. Yurtdışındaki 40 civarındaki kitabımın 4'ü Harvard Üniversitesi'nden çıktı" şeklinde konuştu.
Yoğun emek gerektiren bu çalışma boyunca kendisini en çok şaşırtan olayı da sorduğumuz Demir, Giresun taraflarındaki bir köyde yaşanan hadiseyi de "Giresun'un bir köyünde hafıza kaybı yaşayan, yaşlı bir kadının yanına gittik. İsmini bile hatırlamayan bu kişi, hiçbir detayı atlamadan bir masalı baştan sona anlattı. Masal bizim genetik yapımızda var. Duygu, his, hafıza…" ifadeleriyle aktardı.
"Diğer Türk ülkeleriyle birlikte çalışmak isterim"
Prof. Dr. Necati Demir, Türk dünyasına bir de çağrıda bulundu:
Türk dünyası ile ilgili ortak projeler yaparak ortak değerleri bir araya getirerek değerlendirmeli. Asıl zenginlik o zaman ortaya çıkacaktır. Diğer Türk ülkeleriyle birlikte çalışmak isterim, onlara çağrım olsun.
"Atatürk'ün çalışmaları devam etmiş olsaydı..."
Dünya üzerinde kimliğini kaybetmiş Türkler nedeniyle üzüntü duyduğunu da belirten Demir, Atatürk'ün çalışmaları devam edebilseydi farklı olacağını savundu:
Atatürk'ün çalışmaları devam etmiş olsaydı, dünya üzerinde kimliğini kaybetmiş çok sayıda Türk, Türk olduğunu bilecekti. Belki de bu sayede dünyada da Türklere karşı daha fazla saygı ve hoşgörü oluşacak, dünya barışına da katkıda bulunulacaktı.
"Dede Korkut Destanı 12 boydu, iki katına çıkardım"
12 boy olan Dede Korkut Destanı'na 12 tane daha bulup ekleyerek onu iki katına çıkardığını da belirten Demir'e bundan sonraki çalışmalara ilişkin bir hazırlığı olup olmadığını da sorduk.
Türk destanlarının kendisini derinden etkilediğini belirterek bu ay içinde hem ilk Müslüman Türk Hükümdarı Satuk Buğra Han'la ilgili 3 ciltlik bir çalışmanın hem de 18 ciltlik Oğuzname'nin yayımlanacağını belirten Demir, temmuzda ise Altaylar'da alan araştırmasının ardından Bozkurt Ergenekon Destanı kitabının çıkacağını anlattı.
"Bilim insanı yetiştirmekte zorlanıyoruz"
Çalışmalarında herhangi bir kurum, kuruluş ya da kişiden maddi destek alıp almadığını da sorduğumuz Demir, "Hiç kimseden, hiçbir kurumdan da tek kuruş yardım almadım. Maaşını Türk milletinin vergisinden alan bir adamım, evimi bu şekilde geçindiriyorum. Yaptığım iş, bu millete borcumu ödemek. Artık bilim insanı yetiştirmek de zorlaştı. Geçim kaygısı nedeniyle herkes maaş almaya, iş bulmaya çalıştığından bilim insanı yetiştirmekte zorlanıyoruz" şeklinde konuştu.
© The Independentturkish