İsrail, Müslümanlara yönelik baskı ve zulmünü ramazanda da sürdürürken güvenlik güçlerinin Mescid-i Aksa ve çevresindeki müdahalesi tüm dünyada görünür oldu.
ABD'nin prestijli gazetelerinden New York Times, Mescid-i Aksa'da yaşananları bölgenin önemini bilmeyenlere 5 soruyla kendi perspektifinden resmetti.
Mescid-i Aksa nedir?
Kudüs'ün doğusunda Yahudilerin Har Habayit veya Tapınak Tepesi olarak adlandırdığı bölge, Müslümanlarca Harem-i Şerif diye biliniyor. Yaklaşık 141 bin metrekarelik alanda Mescid-i Aksa da yer alıyor.
"En uzak" anlamına gelen Aksa kelimesi, Muhammed Peygamber'in Miraç yolculuğunda bir gece Mekke'den Kudüs'e, oradan da cennete gitmesinden geliyor.
Yaklaşık 5 bin kapasiteye sahip caminin sekizinci yüzyıl başlarında tamamlandığı düşünülüyor.
Karşısında da altın kaplama çatısıyla Kudüs'ün sembolü olarak bilinen Kubbet'üs-Sahra yer alıyor.
Harem-i Şerif'in tamamını kutsal gören Müslümanlar, özellikle önemli günlerinde bu bölgeyi namaz kılmak için dolduruyor.
Yahudilerin bölgeyi kutsal kabul etmesiyse buraların çoktan yıkılmış iki eski tapınağa ev sahipliği yapmasıyla ilgili. Birinin Kral Süleyman döneminde inşa edilip Babilliler tarafından yıkıldığına inanılıyor, diğeriyse 600 yıl boyunca ayakta kaldıktan sonra birinci yüzyılda Roma İmparatorluğu tarafından yok edilmişti.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) bölgeyi de kapsayan Eski Kudüs ve duvarlarını Dünya Mirası listesine almıştı.
Camiyi kim kontrol ediyor?
İsrail, 1967'deki Altı Gün Savaşı'nde Ürdün'den Doğu Kudüs'ü alınca bu bölgeyi de kontrol etmiş oldu. Yöneticileri, sonrasında Kudüs'ün tamamını başkent ilan etse de bu adım uluslararası camiada yaygın kabul görmüş değil.
Şu anda Ürdün'ün fonlayarak kontrol ettiği bir vakıf Mescid-i Aksa ve Kubbet'üs-Sahra'yı yönetiyor. Bu durum, İsrail'in 1994'te bu ülkeyle imzaladığı barış anlaşmasında da bir kez daha kabul edildi. Diğer yandan İsrail'in güvenlik güçleri bölgede yer alıyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Anlaşmalara göre Yahudiler ve Hıristiyanlar da Harem-i Şerif'i ziyaret edebilse de Müslümanlar gibi dua etmeleri yasak. Yahudiler, yalnızca Ağlama Duvarı olarak bilinen Batı Duvarı'nın orada ibadetlerini gerçekleştirebiliyor. Bu durum hem eleştirilere hem de şiddetli protestolara yol açıyor.
İsrail'in 6 Gün Savaşı sonrasında Eski Şehir'i ele geçirmeyi kutladığı bir milli bayram olan Kudüs Günü de gerginliği büyütüyor.
Son olarak pazartesi kutlanan gün, Filistinlilerin çoğu için açık bir provokasyon anlamına geliyor zira onlar da Doğu Kudüs'ü Filistin devletinin başkenti olarak görmek istiyor.
İsrail bölgeyi tamamen kontrol etmek istiyor mu?
Aralarında Başbakan Binyamin Netanyahu'un da olduğu İsrailli yetkililer statükoyu değiştirmek gibi bir niyetlerinin olmadığını defalarca söyledi.
Diğer yandan bazı dini gruplar Yahudilerin de bölgede ibadetlerini gerçekleştirebilmesi gerektiğini uzun zamandır savunuyor.
Nisan ayında Ürdün Dışişleri Bakanlığı çok sayıda Yahudinin bölgeyi ziyaret ettiğini belirterek bunun statükonun ihlali anlamına geldiğini ifade etti.
Son gösterilerin önemi ne?
Dünyada gündem olan son çatışmalardan önceki haftalarda "Araplara Ölüm" diye bağırılan aşırılıkçı bir gösteri düzenlenmiş, Ortodoks Yahudiler saldırıya uğramış ve Filistinlilerin Ramazan'ın ilk haftalarında Doğu Kudüs'te yer alan sevdikleri bir bölgede ibadet etmesine izin verilmemişti. Harem-i Şerif'le doğrudan bağlantısı olmayan olaylar burada da tansiyonu yükseltti.
Kudüs'te olan ancak Harem-i Şerif'te yer almayan Şeyh Cerrah mahallesindeki Filistinlilerin zorla tahliye edilerek yerine Yahudi yerleşimcilerin getirilmesi için uygulanan İsrail baskısı adeta son damla oldu. Direnen Filistinliler, İsrail yönetimini çatışarak durdurmayı başardı.
Ayrıca iki ülkede de siyasi belirsizlik hakim. İsrail'de son iki yılda yapılan dördüncü seçim de kesin sonuç vermezken Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas da bu ay yapılması planlanan seçimleri süresiz erteledi. 2006'dan beri ilk kez böyle bir seçim yapılacaktı.
Önceki sıkıntılar İsrail-Filistin çatışmasını nasıl etkiledi?
Kudüs'teki Eski Şehir'de kutsal görülen alanlar sebep gösterilerek pek çok sıkıntının yaşandığını hatırlatan New York Times, bunlardan bazılarının özel önemde görüldüğünü bildirdi.
1990'da aşırılıkçı Yahudilerin çok eskiden yıkılan iki tapınağın yerine yapmayı planladıkları yeni bir ibadet yeri için temel atmaya çalışmaları Müslümanların tepkisine neden oldu. Aralarında Birleşmiş Milletler'in de olduğu büyük bir cephe, İsrail'i neden olduğu şiddet nedeniyle kınadı.
2000'de dönemin muhalefet lideri Ariel Şaron'un bölgeyi ziyaret ederek hak iddia etmesi İkinci İntifada olarak bilinen ayaklanmaya neden oldu.
2017'de de üç İsrailli Arap, iki tane Dürzi İsrailli polis memurunu silahla vurarak öldürüp Harem-i Şerif'e girince yeni bir kriz meydana geldi. İsrailli yetkililer, metal dedektörleri ve kameralarla güvenlik önlemlerini artırıp bölgeye girişi sınırlamaya başladı. Daha fazla şiddet ve gösterinin ardından ABD'nin araya girmesiyle metal dedektörleri kaldırıldı.
Independent Türkçe, New York Times