Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kapalı olduğu için bu haftaki basın açıklamasını partisinin İstanbul İl Binası’nda yaptı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Konuşmasına TBMM’nin kapalı olmasını eleştirerek başlayan TİP Genel Başkanı, “Bu aymazlığı halkımıza şikayet ediyoruz. TBMM bu ağır tablo karşısında çalışmayacaksa, bununla mücadele etmeyecekse ne zaman çalışacak, neyle mücadele edecek? Hangi mantıkla TBMM çalıştırılmıyor, bir satır açıklama bekliyoruz. Ama yapılmıyor yapılmayacak” dedi.
Baş sözlerini şöyle sürdürdü:
“Her söze başlarken Gazi Meclis denir. Gazi Meclis ne demek? Gazi Meclis, savaşa önderlik etmiş Meclis demektir. Virüse karşı savaştığımız bir dönemde, ekonomik yıkıma karşı savaştığımız bir dönemde mücadeleden kaçıyorsanız, o zaman bu sözleri söylemeyeceksiniz. Demek ki, meclisi bugün kapatanlar Kurtuluş Savaşı günlerinde de kapıya kilit vurup kaçacaktı. Demek ki, meclis Gazi Meclis ama siz kaçkın bir iktidarsınız”
“Öfkemizi diri tutacağız”
“ Öfkemizi ve umudumuzu diri tutacağız. Birbirimizi ayakta ve diri tutacağız. Çünkü bu koşullarda bunu yapmadığımızda yanımızdaki yöremizdeki eşimiz dostumuz hayata tutunmakta zorlanıyor” diyen Erkan Baş, “15 Şubat 2012. Bir anne, 8 aydır kirasını ödeyemediği evde, kalan son parasını verdiği 10 kilo odun yağmurda ıslandığı için sobayı yakamadı. Yaşamına son verdi. 9 Kasım 2019. 4 kişilik aile siyanür içerek yaşamına son verdi. Üst üste gelen, yoksulluk kaynaklı intihar haberleriyle sarsıldık. Bunlar sadece birkaç örnek. Unutmayacağız. Propaganda yapmak için değil. Sorumluluğumuzun ne kadar büyük olduğunu birbirimize hatırlatmak için unutmayacağız” şeklinde konuştu.
“Kamu görev zararı 250 milyar TL”
“Yalnızca Saray Rejiminin bakanı Ruhsar Pekcan’ın yaptığı yolsuzluğa giden parayla 10 bin aileye gelir desteği yapılabilirdi. Belki 20 bin ailenin faturalarına çare olunabilirdi, Cengiz’e son 18 yılda verilen yüz milyarlarca dolarlık ihale bedellerinin küçücük bir kısmıyla yoksul yurttaşlarımızın bu pandemi sürecinde yüzünün gülmesini sağlayabilirdik” diyen TİP Fenel Başkanı Baş, Merkez Bankası’nda eritilen 128 milyar dolarla oluşan kamu görev zararı 250 milyar Türk Lirası olduğunu öne sürdü ve bu rakamla intihar eden kahvehane sahiplerinin, gündelik çalışmak zorunda olanların, tableti, interneti olmadığı için okuyamayan tüm gençlerin sorunlarının çözülebileceğini ve aşı temini diye bir sorunun kalmayacağını söyledi.
“1 Mayıs’taki görüntüleri aklımıza kazıdık”
Açıklanan yüzde 17 enflasyonun gerçeği yansıtmadığını ve tüm bağımsız araştırmacılar bu rakamın gerçekte en az yüzde 30’larda olduğunu söylediklerini ifade eden Erkan Baş, “Üretici Fiyat Endeksi; yüzde 35’in üzerinde. Yani üreticiler hammaddeyi yüzde 35 daha yüksek fiyattan almış ama tüketiciye bunu yansıtmamış öyle mi? Aklımızla mı alay ediyorsunuz? Bu farkı biri çıksın açıklasın. Ama açıklayamazlar. Açıklamayacaklar. Açıklayanı soruşturacaklar, belki kapısını kıracaklar, belki tutuklayacaklar. Çünkü biliyorsunuz artık haber yapmak da yasaklandı” dedi.
İçişleri Bakanlığı’nın toplumsal olaylarda görüntü alınmasını yasaklayan genelgesini eleştiren Baş, “ABD’de George Floyd’u öldüren polis şiddeti görüntülerini vermeyi yasaklamaya kalkıyor bu İçişleri Bakanı. Dün 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü gününde AKP iktidarının gazetecilere ve aslında tüm yurttaşlara hediyesi haber yapmayı yasaklamak oldu. Neymiş, şiddete başvuran polislerin görüntüsü paylaşılamazmış. Zaten, yolsuzluk haberlerine, hırsızlık haberlerine, kamu vicdanını yaralayan tüm haberlere anında erişim yasağı getiriliyor. Siz yasaklasanız da, saldırsanız da biz bu 1 Mayıs’taki görüntüleri aklımıza kazıdık. Aynı, Ali İsmail’e, madenci yakınlarına atılan tekmeleri aklımıza kazıdığımız gibi… Aynı, Ethem Sarısülük’e sıkılan kurşunu, Lobna Allami’ye atılan gaz fişeğini zihnimize kazıdığımız gibi” şeklinde konuştu.
“Siz sesinizi çıkardıkça bu iktidar sendeliyor”
Erkan Baş, yurttaşlara da şöyle seslendi:
“Farkına varalım. Siz sesinizi çıkardıkça bu iktidar sendeliyor. Birbirlerine düşmelerine az kaldı. Dayanın kardeşlerim, omuz verin dostlarım… Siz haykırdıkça bunlar kaçacak delik arıyor, ne yapacaklarını bilemiyor. Türkiye bugün büyük bir yönetim krizi içindedir. Bunun kaynağı sizin öfkeniz, sesiniz, nefesinizdir. Bu yönetim krizinin nedeni İkizdere’de direnen ninemin öfkesidir. BEDAŞ işçisinin öfkesidir. İzin belgesi veremeyen devlet nedeniyle gündelik işini yapamayan işçinin öfkesidir. Tekel büfecisinin, sağlık emekçisinin, aşı bulamayan milyonların öfkesidir. Öfke sizin, umut da sizsiniz. Dayanın, direnin, sesinizi yükseltin gidecekler”
“Bu sahte muhalifler, saltanat geri gelse tepki göstermeyecek”
Muhalefet partisi diye geçinip vatandaşa susmasını söyleyenlere vatandaşın aldanmaması gerektiğini, vatandaş susarsa değil konuşursa bu iktidarın gideceğini söyleyen Baş, “Bu sahte muhalifler, saltanat geri gelse tepki göstermeyecek bunu bilin. Aman seçmeni korkutmayalım diye bir şey uydurmuşlar, Saray’ın değirmenine su taşıyorlar. Yaşamın her alanında yobazlık pompalayan iktidarla yobazlık yarışına girince kazanacaklarını sanıyorlar. Tanıyın bunları da ve hiç unutmayın. Siz susarsanız değil konuşursanız, bu dinozor siyasetçilerin de sonu gelecek” dedi.
“’Irmağının akışına ölürüm’ türküleri söyleyip, ırmakları koruyanlara saldırdılar”
Rize İkizdere’de taş ocağı için doğanın katledildiğini söyleyen TİP lideri, “Her fırsatta “cennet vatan” “cennet ülke” diyerek güzelledikleri Türkiye’yi adeta cehenneme çevirdiler. “Irmağının akışına ölürüm” türküleri söyleyip, o ırmaklar akmaya devam etsin diye mücadele eden köylülerin üstüne öldürmek ister gibi yürüdüler” dedi.
Baş, “Çok açık ve net söylüyorum, sevgili yurttaşlar: İkizdere kavgası, vatan kavgasıdır. İkizdere Cengiz’i de aşar, jandarmayı da aşar” diye konuştu.
“İstiyorlar ki sağlık emekçileri açlıktan ölsün”
AK Parti iktidarının yanlış potitikaların faturasını ülkenin emekçilerinin sırtına yüklediğini belirten Erkan Baş, BEDAŞ işçilerinin ve Cerrahpaşa’da çalışan sağlık emekçilerinin eylemlerini örnek gösterdi.
Mehmet Cengiz’in dalga geçer gibi, BEDAŞ işçilerine sözleşme görüşmelerinde yüzde 6 + 5 zam teklifi yaptığını, bu nedenle de işçilerin direnişe geçtiğini hatırlatan Baş, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde çalışan sağlık emekçilerinin de, ücretlerde iyileştirme yapılması talebiyle hazırladıkları toplu sözleşme teklif tasarısını hastane yönetimine sunduklarını ancak işveren örgütü TÜHİS’in yüzde 4+4 teklifinde bulunduğunu belirterek, “Pandemi döneminde methiyeler düzdükleri, yaşamımızı size borçluyuz diye yüksek perdeden atıp tuttukları sağlık emekçilerini ekmek parası uğruna oradan oraya, oradan oraya sürüklüyorlar. Emekçiler eylem yapıyor, sesini duyuruyor bu sefer de başka yöntemlere başvurarak polisi, tehdidi ve baskıyı karıştırıyorlar. İstiyorlar ki sağlık emekçileri, enerji işçileri, esnaflar, sanatçılar hem açlıktan ölsün, cebinde parası kalmasın hem de sessiz sakin otursun” diye konuştu.
“AKP’nin bu dayatmalarına teslim olmayacağız”
AK Parti iktidarının toplumu bir bütün olarak baskı altında tutmak, sindirmek ve teslim almak istediğini ancak cesur olmadıkları için ne istediklerini doğrudan dile getirmediklerini savunan TİP Genel Başkanı, tam kapanma dönemindeki içki satışı yasağının da bunun bir örneği olduğunu savundu.
Baş şöyle konuştu:
“Türkiye İşçi Partisi olarak net bir biçimde ifade ediyoruz: AKP’nin hukuki hiçbir dayanağı olmayan fiili içki yasağı bir yaşam biçimi dayatmasıdır. Hangi gerekçeyle olursa olsun iktidarın bu dayatmasını kabul etmeyeceğimizi ve bu yaklaşıma karşı laikliğin ve özgürlüğün savunucusu olacağımızı bir kez daha ifade ediyoruz. AKP iktidarı döneminde tüm yurttaşlarımız biliyor ve görüyor ki Türkiye’de bir imtiyazlılar sınıfı oluşturulmuştur. AKP zenginlerden, kendi yandaşlarından oluşan yeni bir iktidar topluluğu yaratmıştır ve herkesin onlara tabii olmasını, herkes onlar nasıl istiyorsa öyle düşünmesini hedefliyor. Türkiye emekçileri adına söylüyoruz, biz AKP’nin bu dayatmalarına teslim olmayacağız”
Independent Türkçe