Türkiye'de futbol kısırken, tartışmalar ise oldukça doğurgan. Hiçbir tartışma, hiçbir sorun, tam bir çözüme ve bir sonuca bağlanmadan, hemen bir başka konuya geçip yeni bir gündem oluşabiliyor. Bu şekilde de her sorun çözümsüz ve her tartışma güdük kalıyor.
Şimdi ise kulüplerin şampiyonluk sayıları üzerinden oluşan tartışma, gerçeği aramak yerine, konuya taraf olan kulüplerin arasında bir maça dönüştü. Aslında konu Türk futbol tarihinin, yani Türkiye'nin konusu.
Bilindiği üzere Fenerbahçe,Türkiye Futbol Federasyonu'na (TFF), 1959 yılından önceki şampiyonluklarının sayılması için bir başvuruda bulundu.
Başvuruya göre Fenerbahçe, 1924'de kurulan TFF'nin Milli Küme ve Türkiye Futbol Şampiyonası'nda kazandığı 9 şampiyonluğun, resmi olarak kabul edilmesini istiyor.
Yayın gelirlerinin yüzde 11'i şampiyonluk sayılarına göre kulüplere dağıtılıyor ve bu şekilde yayın gelirlerinden daha fazla pay almayı hedefliyor sarı lacivertliler.
Aslında kulüplerden çok tarihçilerin tartışması ve çözüm önerisi sunması gereken bir konu bu. Bununla beraber mevcut sisteme göre, 1959 öncesinde Türkiye'de futbol oynanmamış ya da kayıt dışı kalmış görünüyor.
Yapılan maçlar, atılan goller ve dolan tribünler resmi olmayan bir durum yaratıyor.
Nazilerin Gauliga'sından, Almanların Bundesliga'sına
Çok benzer olmasa da büyük değişimler yaşamış iki tane dünya savaşı görmüş, sonra ikiye bölünmüş ve Berlin duvarının yıkılması ile birleşmiş Alman futbol tarihi, ilginç bir hikâye olarak dikkat çekiyor.
Almanya Futbol Federasyonu 1900 yılında kurulmuştu.1906 yılına kadar Almanya'da futbol belirli bir turnuva olmadan, dağınık bir şekilde eyaletlerde oyananıyordu.
1906 yılından sonra yedi bölgeye ayırılan organizasyon, bölgesel şampiyonların katılımı ile bir şampiyon çıkmasını sağlıyordu.
1933 yılında ile Nazilerin iktidara gelmesi, futbolun organizasyonunda da değişiklikler yaşanmasına sebep oldu.
Yayılmacı politika izleyen Naziler, bu sefer 16 bölgeye ayırdıkları organizasyonda Gauliga adı altında bir lig sistemi kurdular.
Öyleki İkinci Dünya Savaşı'nda Almanya topraklarını genişlettikçe girdiği bölgelerde bölgesel ligler kuruyordu. Bu şekilde Fransız, Çek Cumhuriyeti ve Avusturya takımları bile Gauliga sisteminin parçası oluyordu.
Savaş sonrası ikiye bölünen Almanya'da, Doğu Almanya kendi ligini kurarken, Batı Almanya'da 5 bölgeye ayrılarak futbolda şampiyonlar çıkartıyorlardı.
1962 yılında ise Batı Almanya merkezi lig olan Bundesliga'yı kurarak ve bugünün temellerini atmış oldu. Berlin duvarı yıkılana kadar kendi şampiyonlarını çıkaran Doğu Almanya Ligi ise, Almanya'nın birleşmesinden sonra Bundesliga'ya katıldı.
İlginç olan ise Bundesliga'ya katılan Doğu Alman takımları hiç şampiyon olamazken, son şampiyon Hansa Rostock ise hala 3. Lig'de mücadele ediyor.
Yaşanan bu süreçlerde değişen turnuva yapıları, yaşanan savaşlar ve verilen aralara rağmen Bundesliga tarihi, Bundesliga öncesi tarihi de kabul ediyor ve şampiyonları Almanya şampiyonları olarak yazıyor.
Nazi Almanya'sındaki şampiyonlukları da kabul eden Alman Futbol tarihi, oynanan maçları, kulüplerin ve Alman futbolunun tarihi olarak görüyor.
Bu dönemlerde çıkan şampiyonlar, gol kralları ve dramatik maçlar, bir maçtan sonra Doğu Almanya'dan Batı Almanya'ya kaç futbolcular, hepsi futbolun parçası olarak duruyor.
Futbolun profesyonelleşmeden önceki ruhu, insanlara umut olan mücadelesi, futbol üzerinden sınıfların isyanı, çocuklara yardım toplamak için oynanan maçları yok saymak, bu yüzden pek gerçekçi durmuyor.
Çünkü o dönemlerde milyon euroluk gelirler yokken, tek kazanç şampiyonluk ve kazanmanın verdiği mutluluktu.
Genç Cumhuriyet'in şampiyonları vardı
1959 öncesi şampiyonluk tartışmaları ne Galatasaray'ın ne de Fenerbahçe'nin taraf olması gereken bir konu. Bu konu Türk futbol tarihinin ve geçmişinin bir parçası.
1959 yılı öncesi şampiyonluklarını yok saymak, futbolun genç Cumhuriyet'te insanlara nasıl umut olduğu, yokluk zamanı oyuncuların neleri başardığı, hangi zorluklarla ile topun peşinden koşulduğunu, unutmaya sebep olabilir.
Genç cumhuriyetin şampiyonları ve bu şampiyonların da emek vermiş oyuncuları vardı.
Ve bu şampiyonluklar sadece Fenerbahçe'nin değil, Ankaragücü, Muhafızgücü, Güneşspor, Beşiktaş, Harp Okulu, İstanbulspor, Göztepe ve daha birçok kulübün şampiyonluklarıydı aslında.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish