Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu, HDP hakkında açılan kapatma davasının iddianamesini usul yönünden eksik bularak Yargıtay Başsavcılığı’na iade eden Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını isteyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye, “Tabii talimatla yargıya yön vermeye alışmışlar. Bu hukuk bilmezlik, bu güç nereden gelmektedir? Ülkenin anahtarını size kim verdi?” sözleriyle tepki gösterdi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Mustafa Yeneroğlu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Anayasa Mahkemesi’nin HDP hakkındaki kapatma davası iddianamesini iade etmesinin ve MHP lideri Bahçeli’nin bu karara yönelik tepkisini değerlendirdi.
“Hakim ve savcılar “iktidarın istek ve ihtiyaçlarına” göre karar vermeye itildi”
Popülist-otoriter-zorba anlayışın ülkeyi gün geçtikçe hukuktan ve hukuk devletinden uzaklaştırdığını ve kuvvetler ayrılığı ve yargı organlarının bağımsızlığının fiilen kaldırıldığını savunan Yeneroğlu, “Toptancı bir anlayışla, binlerce hakim ve savcının meslekten çıkarılması sonucu, görevi başındaki çoğu hakim ve savcı kendileri de benzer sonu yaşamamak için “Kanunlara ve vicdanlarına” göre değil, “iktidarın istek ve ihtiyaçlarına” göre karar vermeye itildi. Aksi şekilde davrananlar sürülerek, açığa alınarak yahut da tenzili rütbe yapılarak cezalandırıldı. İktidarın istek ve emirlerini yerine getirenler ise terfi ettirilerek önemli görevlere getirildi. Bu yolla, Hâkim ve Savcılar Kurulu yargıyı baskı ve tehdit altında tutma düzeneği kurdu” dedi.
“Yargı mercileri göze batan muhalifleri cezalandırma aracı haline geldi”
Siyasetin ağır baskısı neticesinde bir milyondan fazla vatandaş hakkında terör suçlarından dolayı soruşturma açıldığını, yüz binlerce insan hakkında kovuşturma yürütüldüğünü ve mahkûmiyet kararları verildiğini kaydeden Mustafa Yeneroğlu, bu süreçte Anayasa Mahkemesi’nin iktidardan bir nebze de olsa bağımsız kalabilmeyi başardığını ve eksiklikleri olsa da hukuk devleti çizgisinde kararlar verdiğini söyledi.
Fakat bu kez de AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarının ilk derece mahkemeleri tarafından uygulanmadığını hatırlatan Yeneroğlu, bugün insanların AİHM ve AYM kararlarına rağmen ceza evlerinde keyfi olarak tutulduklarını savunarak şu şekilde konuştu:
“Osman Kavala, Ahmet Altan, Ayhan Bilgen ve daha niceleri iktidarın baskı ve korkusuna direnemeyen hakim ve savcılar yüzünden halen cezaevindedirler. Enis Berberoğlu’nun haksız yere düşürülen milletvekilliği Anayasa Mahkemesi ihlal kararına rağmen bir süre geri verilmedi. Mahkeme’nin ancak ikinci kararı sonrasında Berberoğlu milletvekilliğine dönebildi. Şimdi de Kocaeli milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliği, yargı ve TBMM araçsallaştırılarak hızlı bir şekilde düşürüldü. Tüm bunlar yargı mercilerinin göze batan muhalifleri cezalandırma aracı haline geldiğini göstermektedir”
“Herkesin gözü önünde bir tiyatro sergilendi”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Demirtaş kararı üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları bizi bağlamaz. Biz karşı hamlemizi yaparız. İşi bitiririz” sözünün durumu bütün açıklığıyla ortaya koyduğunu söyleyen Yeneroğlu, Anayasa Mahkemesi’nin de diğer yargı organları gibi iktidarın tehdit ve baskısı altında olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 4-5 yıldır Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı atamalar neticesinde Anayasa Mahkemesinin siyaseten önem taşıyan kararlarında bir yön değişmesi yaşandığını ve evrensel hukuk referanslı özgürlükçü anlayıştan, yürütmenin taleplerini önceleyen anlayışa doğru bir değişim gerçekleştiğini öne süren Mustafa Yeneroğlu, “Anayasa Mahkemesi önceki içtihatlarını hiçe sayarak hükümetin istekleri doğrultusunda kararlar vermeye başladı. İçişleri Bakanı, Anayasa Mahkemesi başkanına terör örgütü üyesi iması yaparak aba altından sopa gösterdi. Cumhurbaşkanı ve Bahçeli, Anayasa Mahkemesi’ni kapatmayı veya yetkilerini tırpanlamayı açık açık söyleyebildiler. Bu siyasi baskılar yetmezmiş gibi evrensel hukuk kriterlerinden çok uzak soruşturmaların savcısı olarak bilinen İrfan Fidan, önce Yargıtay üyesi yapıldı. Sonra Yargıtay’da cübbesini bile giymeden kendisini hiç tanımayan Yargıtay üyeleri tarafından Anayasa Mahkemesi’ne aday olarak seçildi. Cumhurbaşkanı da onu Anayasa Mahkemesi üyeliğine atadı. Herkesin gözü önünde bir tiyatro sergilendi” diye konuştu.
“Talimatla yargıya yön vermeye alışmışlar”
Dün Anayasa Mahkemesi’nin HDP’nin kapatılmasına ilişkin iddianameyi eksik bularak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iade etmesi ile Anayasa Mahkemesi’nin yine hedefe konulmasına sebep olduğunu söyleyen DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu, karara tepki gösteren Devlet Bahçeli’nin “HDP'nin kapatılması kadar Anayasa Mahkemesi'nin de kapanması artık ertelenemez bir hedef olmalıdır” diyerek hukuku ve demokrasiyi hedef aldıklarını artık açıktan dile getirdiğini ve anayasal kurumları doğrudan hedef aldığını söyledi.
“Bahçeli’nin açıklamaları, demokratik bir siyasi partinin liderinin değil, adeta anayasal düzeni ortadan kaldırmak için yemin etmiş bir hareketi hatırlatmaktadır” diyen Yeneroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu çağrı; demokratik bir hukuk devleti ve anayasanın üstünlüğünün korunması için vazgeçilmez olan ve kanunların anayasaya uygunluğunu denetleyen Anayasa Mahkemesi’nin, iktidarın güdümü altına alınması arzusunun bir sonucudur. Anayasal düzene ciddi bir tehdittir. Malumunuz küçük ortağın HDP’nin kapatılması için çağrıda bulunması, Yargıtay’ın harekete geçmesi için yeterli olmuştu. Tabii talimatla yargıya yön vermeye alışmışlar. Bu hukuk bilmezlik, bu güç nereden gelmektedir? Ülkenin anahtarını size kim verdi?”
“Yargının son kalesi ağır saldırı altında”
Anayasa Mahkemesi gibi ülkenin en yüksek yargı merciini dahi emellerini gerçekleştirmede bir araç gören, kendini hukukun üzerinde konumlandıran bu anlayışın tek derdinin “ülkeyi tarihin tozlu sayfalarında kalan hukuk tanımaz 90’lardan da geriye götürmek ve darbeci bir zihniyetle ülkeyi yönetmek” olduğunu dile getiren Yeneroğlu, “Her ne kadar hukuk tanımaz tavırlar ile Anayasa Mahkemesi kaldırılsın nidaları atılsa da Anayasa Mahkemesi hukuk devletimizin ayakta kalan son direğidir. Anayasa Mahkemesi herhangi bir mahkeme değildir ki kapatılabilsin. Tabii iktidar koalisyonu istiyor ki bütün kurumlar onların talimatlarına göre hareket etsin. Yasamayı ne hale getirdikleri ortada. Yargının son kalesi ağır saldırı altında. Zannediyorlar ki Anayasa Mahkemesi’ne de boyun eğdirirlerse saltanatları hep sürecek. İşte o zaman belki istedikleri olacaktır. Tek parti, tek lider ve onu destekleyen makbul vatandaşlar” şeklinde konuştu.
“İktidar koalisyonu, bilerek ve isteyerek ülkeyi felakete doğru sürüklemeye çalışıyor”
Gelinen noktada artık hakkın ve hukukun kalan son kırıntılarına da tahammül edemeyen iktidar koalisyonunun, bilerek ve isteyerek ülkeyi felakete doğru sürüklemeye çalıştığını savunan Mustafa Yeneroğlu, “Keyfiliğe alışan ortakların tek korkuları güçlerinin sınırlandırılmasıdır. Emirlerinin yerine getirilmemesidir. Kuvvetler ayrılığı, denge ve denetleme, hesap verme onları çok rahatsız eder. Zannediyorlar ki tek doğru kendileri. Onlar dışında herkes diken. Oysa gücün paylaşılmadığı, dengelenip denetlenmediği yönetimler, toplumlarını yoksulluğa ve açlığa mahkûm eder. Evrensel bir kuraldır. Ne kadar az hukuk, ne kadar az demokrasi, o kadar pahalı hayat” şeklinde konuştu.
“Aralarında menfaat ortaklığı kurdular”
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin zamanında ülkede yoksulluğun çok arttığını, öyle ki anne babaların çocuklarına ‘püskevit’ bile alamadığını söylediğini, ülkede yolsuzluk ve rüşvetin arttığına dikkat çekerek, “AK Parti hortumu doğrudan kendisine bağlamış ülkenin kaynaklarını sömürüyor” dediğini hatırlatan Yeneroğlu, bugün gelinen noktada ise geniş tanımlı işsizlik oranını %29’a ulaştığını, yüksek enflasyon nedeniyle her geçen gün alım gücünün düştüğünü belirterek, “Yolsuzluk ise öylesine yaygınlaşmış durumda ki 20’li yaşlardaki gençler bile bu düzenden menfaat sağlayabiliyor. Lüks arabalarda kokain çekebiliyor ve sistem öyle bir bataklığa dönüşmüş ki, dikkat dahi çekmiyorlar. Tüm bunları Sayın Bahçeli görmüyor, duymuyor. Bunlara sesi çıkmıyor. Çünkü Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi deyip uyguladıkları keyfi yönetimle iktidar partisi, küçük ortağına mecbur ve muhtaç olmuş durumdadır. Aralarında menfaat ortaklığı kurdular” dedi.
Türkiye’yi yaşanabilir olmaktan çıkarma gayreti
MHP’nin adeta vesayet makamı olduğunu ve kritik konularda iktidar partisine yasaklar koyduğunu savunan Yeneroğlu, AK Parti’nin demokratik mekanizmaları işletmeden ülkeyi yönetmesinde ona destek verdiğini ve sokakta çete gruplarıyla siyasetçi ve gazeteci dövmenin sıradan olaylar haline geldiğini söyledi.
Yeneroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Maalesef bu saldırılar ile bütün gazeteci ve siyasetçilere gözdağı verildi. Şimdi de şu parti kapatılsın, eğer onu kapatmazsa Anayasa Mahkemesi kapatılsın diyorlar. Bu işin sonu nereye gidecek? Bahçeli’nin Anayasa Mahkemesi’nin kapatılması çağrısı tehlikeli gidişatın köşe taşlarından birisidir. Bu söylem öylesine söylenmemiştir. Bütün vatandaşlarımızı bu söylemin arkasındaki asıl amacın yani Türkiye’yi yaşanabilir olmaktan çıkarma gayretinin farkında olmaya çağırıyoruz”
DEVA Partisi olarak bu karanlık tabloyu bitirecek programa ve liyakatli ekibe sahip olduklarını söyleyen Yeneroğlu, “Bizler kuvvetler ayrılığının ve hukukun üstünlüğünü esas alan, demokrasinin güçlendiği ve evrensel standartlarda bir özgürlük anlayışının hâkim olduğu bir Türkiye ideali için mücadele etmeye hazırız.Türkiye’nin demokrasiye ve atılıma ihtiyacı var. Ve biz hazırız” dedi.
Independent Türkçe