Birleşik Krallık, uçak gemisi HMS Queen Elizabeth'i Asya'ya göndererek Soğuk Savaş ve Brexit sonrası dönem için kanını tazelerken Fransa, Asya'daki askeri varlığını güçlendiriyor ve Almanya da buradaki ekonomik fırsatlardan yararlanma planını kabul ediyor.
Tüm bunların yanı sıra ABD, Çin'in yükselişi yüzünden gün geçtikçe daha fazla tehlike hissediyor.
Buradan hareketle yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Atlas Okyanusu boyunca ve dünyadaki diğer güç merkezlerinde bıraktığı hasarlar ve bölünmeler ışığında, liberal demokrasilerin geleceğinin sorgulanması mantıklı görünüyor.
Salgının ardından liberal demokrasiler yeniden birleşebilir mi?
Bu yaklaşımı izleyen ülkeler arasındaki ortaklık ve ittifak ne durumda?
Bu ülkelerin hükümetleri gelecek için ortak bir gündem oluşturabilir mi?
Bunlar dünya üzerindeki siyasi konularda uzmanlaşmış en önemli araştırma merkezlerinden biri olarak kabul edilen Londra merkezli Chatham House tarafından düzenlenen bir seminer sırasında, ABD Başkanı Richard Nixon yönetiminde dışişleri bakanı olarak görev yapan Henry Kissinger'a yöneltilen sorular.
Yeniden tanımlama, demokrasinin reddedilmesi anlamına gelmiyor
ABD demokrasisinden bahseden Kissinger, ABD'nin şu anki sistemini korumak için izlemesi gereken yaklaşım ile ilgili bölünmelere dikkat çekti.
ABD'nin kazanımlarını koruyacağına ve tarihsel demokrasi değerlerini uygulayarak zafer kazanacağına ilişkin idealist görüşe karşılık küresel güç dengesini gözeten ve dünya ülkeleri arasındaki ilişkiler için pratik bir yönetimin oluşturulmasını vurgulayan bir görüşe işaret etti.
97 yaşındaki ABD'li diplomat, demokrasinin nasıl yeniden tanımlanıp değerlendirileceğinin önümüzdeki 10 yılda tartışmaların ana gündem maddesini oluşturacağına işaret etti ve bunun demokrasinin reddi anlamına gelmediğinin altını çizdi.
Kissinger geçtiğimiz ocak ayında ABD Kongre Binası'na yapılan baskınının ve 2020 yazında ABD'yi kasıp kavuran yağmalama olaylarının, ABD'nin yaşadığı dönüşümün boyutunun ve demokrasi görüşü hakkında "bazı pozisyonları yeniden tanımlamaya" ihtiyacı olduğunun bir göstergesi olduğunu söyledi.
Kissinger, dünyada ve özellikle de ABD'de demokrasinin ortak bir ulusal vizyon ortaya koymak için yerel görüşleri birleştirmesi, dış politikayı gözden geçirmesi ve bu politikanın uluslararası sistemle tutarlı olması için dünyadaki "hükümet yapılarının değişmesini" destekleyen mandater bir bakış açısıyla mı yoksa misyoner bir bakış açısıyla mı formüle edilmesinin tartışılması gerektiğini söyledi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Kontrolsüz rekabetin sonuçları
Çin'in yükselişi ve 2028 yılının dünyadaki en büyük ekonomiye sahip ilk antidemokratik devletin yükselişine tanık olma olasılığına ilişkin Kissinger, "Çin ekonomisinin dolar bazında ABD ekonomisini geride bırakması, Çin'in teknolojinin tüm temel birimlerinde üstün olacağı anlamına gelmez" şeklinde bir yorumda bulundu.
Dolayısıyla Kissinger'e göre teknolojik üstünlüğü tanımlama sorusunun ucu açık kalacak ve cevabını gelecek verecek.
Richard Nixon ve Gerald Ford'un başkanlık dönemlerinde Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Kissinger, teknoloji unsurunun yanı sıra küresel sistemin çökmesini engellemek için gerekli olan şeyin yapay zekanın ve daha birçok teknolojinin geliştirilmesi olduğunu belirtti.
Kissinger bu teknolojilerin en güçlü olanın hegemonyası temelinde sonu gelmeyecek bir rekabete girilmesine izin verdiği takdirde uluslararası sistemin çöküşünün kaçınılmaz olacağına ve sonuçlarının da bir felaket getireceğine dair uyarıda bulundu.
Asya'da ekonomik bazda genişleme emellerinin baskın geldiği Avrupa Birliği (AB) sisteminden ayrıldıktan sonraki döneme ilişkin planını bu ay başlatan İngiltere'den söz eden Kissinger, Brexit (İngiltere'nin AB'den ayrılması) için farklı bir görüş ortaya attı.
Kissinger Brexit'i "İngiltere'nin tamamen bağımsız bir dış politika yürütmesinin bir yolu" olarak görülmesini reddetti. Ancak bu değişimin İngiltere'ye, Avrupa ve ABD arasında bir iletişim köprüsü olması konusunda yardımcı olmasını beklediğini belirtti.
Dünya savaşı uyarısı
Nixon döneminde Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Kissinger, ABD ve Çin arasında iletişim kurmanın ve işbirliği yapmanın bir yolunu bulmadıkça bir dünya savaşına doğru kayılacağına dair uyarıda bulunmuştu.
ABD'li diplomat geçtiğimiz kasım ayında Bloomberg ile yaptığı röportaj sırasında Biden yönetiminin askeri bir çatışmaya dönüşebilecek bir kriz riskinden kaçınmak için Cumhuriyetçi Başkan Donald Trump'ın yönetim yıllarında Çin ile kopan iletişim bağlarını eski haline getirmek için hızlı bir şekilde hareket etmesi gerektiğini söylemişti.
Kissinger, Pekin'in ABD ile ilişkileri düzeltmek için neler yapabileceğine ilişkin bir soruya şöyle yanıt vermişti:
Tabii ki insan hakları meselesinde görüş ayrılıkları var... Her bir tarafın diğer tarafın hassasiyetlerini anlaması ve sorunun illa çözülmesinden ziyade şiddetinin hafifletilmesi önemli. Böylece daha fazla ilerleme kaydedilmesi mümkün olacak.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Sema Sevil
© The Independentturkish