Derin Güney (ABD'nin güneyinde, tarihsel olarak Amerikan İç Savaşı öncesi dönemde plantasyon ve köleliğe en bağımlı eyaletlerin bulunduğu bölge - ed.n.) genelde işçilerle ilgili gerginliklerle tanınmıyor. Bu nedenle, işçilerin son zamanlarda Amazon'da sendikalaşmak için en büyük ve en agresif çabalardan birini Alabama'da yürüttüğünü öğrenmek bazılarını şaşırtabilir.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Birmingham'ın hemen dışındaki Bessemer kentinde bulunan bir ikmal merkezinde iki binden fazla işçi, sendika seçimlerine destek verdi. İş gücünün tahminen yüzde 85'i siyah ve işçilerin sendika girişimi (işçi sorunlarını Siyahların Hayatları Önemlidir ve ırk eşitliği meselelerine bağlayan bir girişim), ırkçılığın ve sınıf sömürüsünün ne ölçüde birbirine bağlı olduğunu gösteriyor.
Bessemer'daki sendika girişiminin boyutu, kapsamı ve karmaşıklığı, Alabama ve Derin Güney'in geri kalmış ve ilerlemeye amansızca düşman olduğu yönündeki genel kanıyı güçleştiriyor olmalı. Bu durum, ırk eşitliği için mücadelenin tarihsel olarak aynı zamanda işçi sınıfının onuru için verilen bir mücadele olduğunu hatırlatmalıdır. Ayrıca, kolektif hafızamızda eyalet tarihinin önemsenmeyen bir yönünü keşfetme fırsatı olarak görülmeli.
Birçok Amerikalı için Alabama, Güney’deki en kötü gericiliği ifade eder. 1963'te George Wallace (eski Alabama Valisi – ed.n.), Montgomery'de "sonsuza kadar ırk ayrımı" sözü vermişti. Aynı yıl Birmingham'daki 16. Cadde Baptist Kilisesi’nde nefret adına 4 genç kız öldürülmüştü. Jim Clark ve Selma'daki arkadaşları, Edmund Pettus Köprüsü'ndeki barışçıl protestoculara saldırmaya hazırdı. Şu anda Jeff Sessions (eski Adalet Bakanı – ed.n.) ve Roy Moore (eski Alabama Yüksek Mahkemesi Başyargıcı – ed.n.) gibi kişiler, Alabama'nın gerici siyaset tarihinin ve onun devam eden direncinin yaşayan bağlantıları olarak önümüzde duruyor.
Ancak Alabama'daki gericiliğin gücü, büyük ölçüde eyaletin Siyah siyaset ve Siyah radikalizm geleneğinin bir işlevidir. Özgürlüğün hemen ardından, eskiden köle olan Siyahlar, kendilerini savunmak için örgütlendikleri, yasal ve siyasi eşitlik için hareket ettikleri Sendika Birlikleri kurdular. Tarihçi Michael W. Fitzgerald, “Reconstruction in Alabama: From Civil War to Redemption in the Cotton South,” (Alabama'da Yeniden Yapılanma: İç Savaştan Pamuk Üreten Güney’deki Kefarete) kitabında, birlik aktivistlerinin plantasyon sisteminin sorunlarını eleştirdiğini ve Yeniden Yapılanmanın daha demokratik bir toplumsal yapıyı nasıl kolaylaştırabileceğini açıkladığını yazıyor. Düşman beyazlardan uzak gizli toplantılarda, azat edilenler "kölelik döneminden geriye kalanlar üzerine" öfkeyle konuşarak "çalışma sistemine dair hoşnutsuzluğu siyasallaştıran" radikal konuşmalar yapıyordu.
1880'lerde Siyah çiftçiler ve eyaletteki ortakları; borç ertelemesine, tek mahsullü çiftçiliğin sona ermesine, demiryollarının kamulaştırılmasına, bankaların ve işletmelerin sıkı denetimine kendilerini adamış çiftçilerden oluşan bir kooperatif ittifakı olan Agricultural Wheel'in (Tarım Çarkı) "beyaz olmayan" şubelerini oluşturdular.
Tarihçi Paul Horton, 1991’de The Journal of Southern History dergisinde yayımlanan bir makalesinde, "Tüm bu yerel gruplar eğitim için fonların artırılmasını, eyaletteki öğretmen okullarının ortadan kaldırılmasını, daha fazla yerel okul inşa edilmesini, çiftçilerin korunması için federal bankaların, enflasyonun ve yüksek gümrük vergilerinin kaldırılmasını, Seçim Kurulu’nun feshini, gizli oylamayı, çalışma saatlerini azaltmayı ve sözleşmeli işçiliği yasaklamayı destekledi" diye açıkladı. Beyaz ve Siyah işçiler, ırkçılığın ve sermayenin ikiz gücünün üstesinden gelemeseler de, sonraki yüzyılda Siyah sanayi işçileri arasında gelişecek radikal bir politikanın habercisi oldular.
Bu radikalizmin en güçlü olduğu yer, Uluslararası Maden, Değirmen ve Döküm İşçileri Sendikası’ydı. Tarihçi Robin D.G. Kelley, "Hammer and Hoe: Alabama Communists During the Great Depression" (Çekiç ve Çapa: Büyük Buhran Döneminde Alabama’da Komünistler) adlı kitabında, "Aslen 1905'te IWW'nin (Dünya Sanayi İşçileri örgütü) kurulmasını sağlayan militan Batı Madenciler Federasyonu sendikasının uzantısı olan Mine Mill, 1930'larda radikal ve solcu bir sendika olarak ulusal üne kavuştu” diye yazıyor. Sendikanın çoğu üyesi, eyaletteki çelik endüstrisinin genel merkezinin bulunduğu Birmingham'daki çoğu demir cevheri madencisi gibi Siyahtı. Sendikada üst düzey yetkilileri beyazken, Siyah işçiler orta ve alt düzey liderlik pozisyonlarının çoğunu elinde tutuyordu. Aralarında, ekonominin geniş kesimlerinde sendikalaşmaya kapı açan 1933 Ulusal Sanayi Kurtarma Yasası'nın ardından Mine Mill sendikasının örgütlenme sürecine öncülük eden Komünistler de vardı.
Kelley, şöyle yazıyor:
Sendika toplantıları ormanda, sempatik Siyah kiliselerinde veya aktivistlerin taciz olmadan buluşabilecekleri başka yerlerde gerçekleşti. Şirketin güvenlik görevlileri, Mine Mill'i taraftar kazanmadan önce ezmek için şiddet kullandı ve gözdağı verdi, ancak bu taktikler başarısız olunca yetkililer ırksal düşmanlıkları istismar etti.
Bu amaçla, bölgedeki en büyük çelik şirketi olan Tennessee Kömür, Demir ve Demiryolu Şirketi, beyaz işçileri çekmek ve Mine Mill'i zayıflatmak için ırkçılığı ve anti-komünizmi silahlandıran bir şirket birliği oluşturdu.
Sonraki 20 yılın büyük bir bölümünde Mine Mill'deki Siyah işçiler, her ikisi de diğeri olmadan var olamayacak ırk eşitliği ve emeğin özgürleşmesi için tek bir amaç doğrultusunda ırkçılığa ve sermayeye karşı mücadele edeceklerdi. Ve nihayetinde çelik endüstrisi, Washington'daki komünizm suçlaması ve özel ırkçı kanunsuzlar ordusu tarafından ezilerek mücadeleyi kaybedecek olsalar da, Mine Mill'in ruhu sivil haklar hareketi dışında da yaşayacaktı.
Örneğin 1970'lerin başlarında, Kamu İşçileri Örgütlenme Komitesi adlı bir işçi taban örgütü, Birmingham'ın ağırlıklı olarak Siyah hastane ve huzurevi çalışanlarını sendikaya örgütlemek için mücadele verdi. Tarihçi Robert W. Widell Jr., "Birmingham and the Long Black Freedom Struggle" (Birmingham ve Siyahların Uzun Özgürlük Mücadelesi) adlı çalışmasında, komitenin "ırklar arası dayanışmayı vurguladığını" ve "işyerindeki mücadeleleri geniş bir özgürlük gündeminin merkezine yerleştirdiğini belirtiyor" diyor.
Sonucu ne olursa olsun, Bessemer'deki Amazon sendikalaşma çabası bu tarihin bir parçası ve organizatörleri, tarihçi Robert Korstad'ın Siyah işçilerin "ırk dayanışmasıyla sınıf bilincini” birleştiren "sivil haklar sendikacılığı" dediği geleneğe uygun olarak çalışıyorlar. Diğerleriyle beraber Amazon'u sendikalaştırmak için gerçek bir şansa sahip olanlar bu işçilerse, bunu kısmen kendilerine kalan mirasa borçlu oldukları söylenebilir.
Alabama dışındaki bizlere gelince? Güneyin siyasi karakterinin Seçiciler Kurulu haritasındaki bir renkten fazlası olduğunu, tüm bölgenin ırk hiyerarşisinin ve sınıf sömürüsünün ikiz gücüne karşı zengin bir direniş tarihine ev sahipliği yaptığını hatırlamalıyız. Unutmamalıyız ki daha adil ve eşit bir gelecek, bu geçmişi ne kadar önemsediğimize ve üzerine ne inşa ettiğimize bağlı olabilir.
* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
nytimes.com/2021/02/26/opinion
Independent Türkçe için çeviren: Ahmet Sait Akçay