Çin, pandeminin ardından küresel iyileşme sürecine liderlik etmek ve dünya sahnesinde her zamankinden daha etkili olmak istiyor. Bu planı gerçekleştirecek ivme ve güvene sahip olabilir.
Dünya durgunluğa girerken, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi geçen yıl Kovid-19 pandemisinin etkilerinin çoğunu büyümeye devam etme yeteneği sayesinde umursamadı. Bu durum, Çin'in GSYİH'sinin beklenenden yıllar önce bu 10 yılın sonlarına doğru ABD'ninkini aşacağı anlamına gelebilir.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Euler Hermes'te Asya-Pasifik alanında kıdemli bir ekonomist olan Françoise Huang, "Dünya Hızla Doğuya İlerliyor" başlıklı raporda, "Çin, Kovid-19 şokundan dünyanın geri kalanından önce çıktı ve yetkililer şimdiden uzun vadeli planlar yapıyor" diye yazdı.
Çin ilk kez doğrudan yabancı yatırım çekme konusunda ABD'yi geride bıraktı. 2020 yaklaşırken büyümeyi hızlandırmak, Avrupalı şirketlere ve onların 1,4 milyar tüketicisine daha fazla erişim sağlamak amacıyla Avrupa Birliği'yle bir ticaret anlaşması imzalamıştı. Yani Pekin yeni yıla en saldırgan siyasi rakiplerinden biri olan eski ABD Başkanı Donald Trump'ın nefesini ensesinde hissetmeden başlıyor.
Devlet Başkanı Şi Cinping, Çin'in gelecek yıl ve sonrasında yarışta birinci sırada yer alacağını düşündüğünü açıkça belirtti.
Dünya Ekonomik Forumu'nun pazartesi günkü (25 Ocak) sanal "Davos gündemi" etkinliğinde Şi, kendinden emin bir ses tonuyla ulusunun diğer ülkelere yardım gönderme yollarını sıraladı. 2017'de Davos'a giden ilk Çinli lider olarak küreselleşmenin faydalarına dair mesajını yeniden hatırlatarak, dünyanın yeniden birlikte çalışmak zorunda olduğunu belirtti.
Ayrıca Çin'in "büyümeye daha fazla ivme kazandırarak" küresel ekonomiyi ilerletme yeteneğini övdü.
Şi, Çin'in "ülkeler arasındaki işbirliği ve küresel ekonomik iyileşme alanında daha fazla fırsat sağlamak için büyük pazar avantajlarından ve iç talebin potansiyelinden yararlanacağını" söyledi.
15 yıl boyunca Ulusal Dış Ticaret Konseyi başkanı olan Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'nden (CSIS) ticaret uzmanı William Reinsch, Şi'nin kesinlikle güven verdiğini söyledi.
Ancak Hong Kong'la ilgili çatışmalar ve Çin'in Sincan bölgesindeki insan hakları ihlalleri iddiaları da dahil bir dizi jeopolitik zorluk, Batı'yla gerginliği artırdı ve bu durum çok taraflı işbirliğini teşvik etme çabalarını engelleyebilir.
Reinsch, CNN Business'a verdiği demeçte, "Şi, Sincan'da, Hong Kong'da, Güney Çin Denizi'nde ve Tayvan'da gittikçe artan provokatif eylemleriyle Çin'in küresel etkisini boşa harcıyor. Bu eylemler demokrasiler için kabul edilemez ve pazar olarak çekiciliğine rağmen onların Çin'den çekildiklerini görmeye devam edeceğimizi düşünüyorum" dedi.
En azından şimdilik Çin'in göreceli ekonomik gücünü görmezden gelmek zor. Fidelity ve Invesco gibi en üst düzey küresel fonlar, TikTok benzeri bir Çin uygulamasına yüz milyonlarca dolar ayırırken; Costco, Tesla ve Starbucks gibi Amerika markaları da ülkeye daha agresif bir şekilde yatırım yapıyor. Ülke geçen yıl ilk defa negatif faiz oranlarıyla borçlanmayı başararak Avrupa ve ABD dahil dünyanın dört bir yanından büyük yatırımcıları çekti.
Çin'e duyulan güven
Çin, Vuhan'daki ilk krizi kötü idare ettiği iddialarının ardından krizin merkez üssünde şehir hayatını aylarca felç eden yoğun ve benzeri görülmemiş bir tecrit uyguladı. Sıkı önlemler işe yaradı. Çin hala bazı Kovid-19 vakalarıyla mücadele etse de, sahip olduğu rakamlar Avrupa ve ABD'deki seviyelere yakın bile değil. Geçen yıl diğer ülkeler kapalı kalırken bile yetkililer ekonominin büyük sektörlerini yeniden açmayı başardılar.
Sonuç olarak, sert tecrit önlemleri ve büyümeyi teşvik etmeye yönelik ek eylemler (büyük altyapı projelerini finanse etme ve vatandaşlara nakit yardımlar sunma) Çin ekonomisinin 2020'de yüzde 2,3 oranında büyümesine yardımcı olurken dünyanın çoğu durgunluğa saplandı.
HSBC Asya Ekonomi Araştırmaları Eşbaşkanı Frederic Neumann, geçen hafta (önceki hafta) bir raporda, "Dünyanın çoğu dengeyi korumak için mücadele ederken Çin herkesten önce karantinaya girip çıktı ve ekonomisi öne geçti" diye yazdı.
Çin'in son yıllardaki hızlı büyümesi göz önüne alındığında, birçok ekonomist ülkenin 2030'dan bir süre sonra ABD'yi geçeceğini tahmin ediyordu. Ancak ülkenin salgını atlatma yeteneği bu eğilimi hızlandırıyor.
Ekonomi ve İş Merkezi'nden araştırmacılar, aralık raporunda, "Pandeminin ustaca yönetilmesi ve Batı'daki uzun vadeli büyümenin aldığı darbeler Çin'in göreceli ekonomik performansının iyileştiği anlamına geliyor" diye yazdı. Şimdi Çin'in tahmin edilenden 5 yıl önce ABD'nin önüne geçmesini bekliyorlar.
Genellikle üst düzey yetkililer arasında bir duygu barometresi olarak görülen Çin devlet medyası, ülkenin ekonomik başarısını övüyor. Devlet tarafından yönetilen Global Times gazetesi, pazar günü (24 Ocak'ta) Çin'in geçen yıl ABD'den daha fazla doğrudan yabancı yatırım aldığını gösteren Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı raporuna değindi.
The Global Times'ın yayın kurulu, "Çin, ABD'nin başlattığı ticaret savaşıyla, ülkenin stratejik sınırlamasıyla karşı karşıya kaldı. Ancak genel olarak sınavı geçti. Bunların hepsi dış dünyanın Çin'e olan güvenine katkıda bulunuyor" ifadelerini kullandı
Amerikan Girişim Enstitüsü Asya araştırmaları Direktörü Dan Blumenthal'a göre, ABD ve Avrupa toparlanırken yatırım eğilimi büyük olasılıkla tersine dönecek.
"Yabancı şirketler zamanla Çinli rakipler ve Çin'in rekabetçilik karşıtı uygulamalarıyla baskı altına alınacak. Yine de Çin ölçeği ve hırsı göz önüne alındığında ABD için zorlu bir rakip."
Gelecekteki zorluklar
Çin'in kendi zorlukları da yok değil.
Ekonomistler ülkenin gelecekteki büyümesine yönelik tehditlerin hâlâ var olduğunu vurguluyor. Uluslararası Para Fonu, aralıkta, özel harcamalar sona ererken Çin'in toparlanmasının büyük ölçüde hükümet desteğine bağlı olduğunu söylemişti. Diğerleri de, devlet işletmelerindeki bir dizi iflas ve kredi temerrüdünün borç piyasalarını zorladığını belirtiyor.
Capital Economics'in Çin'den sorumlu kıdemli ekonomisti Julian Evans-Pritchard, geçen hafta (önceki hafta) yayımlanan bir araştırma raporunda, "Kısa vadede etkili olsa da Kovid-19 pandemisine yönelik politika tepkisi, daha fazla kaynağı verimsiz devlet şirketlerine itiyor ve bu durum Çin'in borç yükünü artıracak" diye yazdı.
Borç sıkıntısı yıllardır Çin'in peşini bırakmıyor ve ekonomi politikasına gölge düşürüyor.
Pazartesi günü (25 Ocak'ta) Çin Halk Bankası'ndan bir politika yapıcı, Pekin'de yaptığı bir konuşmada yerel yönetimlerin aşırı derecede agresif GSYİH hedefleri belirlemesine dair endişelerini dile getirdi. Ma Jun isimli yetkili, ekonominin daha fazla borçlanarak kolayca daha da güçlenebileceği göz önüne alındığında, sürecin biriken borç riskini de artırdığını belirtti.
Hatta Ma, Pekin'in ülke çapında GSYİH hedeflerinden vazgeçmesi, bunun yerine istihdama ve enflasyonu kontrol etmeye öncelik vermesi gerektiğini öne sürdü.
Gelecek yıllarda Çin'in büyümesine yönelik başka bir potansiyel engel var. Ülke son yıllarda genel olarak Batı'ya olan bağımlılığını azaltmaya çalışıyor (örneğin Çin'in önde gelen yonga üreticisi SMIC, son zamanlarda ABD'nin kendilerine getirdiği kısıtlamalar nedeniyle duraksama yaşadı).
Bu Çin açısından daha büyük bir endişeyle ilgili. Başkan Joe Biden, Pekin'le ilgili konuşurken Trump'tan daha farklı bir üslup kullansa da, ticaret savaşını tamamen çözmesini ve ABD'yi yeniden ekonomi ve ticarette dünya lideri yapma çabalarından vazgeçmesini beklemiyorlar.
CSIS'ten Reinsch, Biden'ın "Kovid'le mücadeleye ve ekonomide yeniden büyümeye öncelik verdiğini, ancak özünde çok taraflı olduğunu" belirterek "Yerel hedeflerde ilerleme kaydettikten sonra dikkatini küresel ticaret sorunlarına da çevirecek" dedi.
* Laura He, bu makaleye katkıda bulunmuştur
* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Ahmet Delal Tüy