Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli 6-8 Ekim olayları ve HDP'nin kapatılmasına ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Açıklamasında "Geldiğimiz bu aşamada mızrağın çuvala sığması imkânsızdır. Türkiye’nin, terörün hunhar eylemlerine boyun eğmesini dayatan, asıl manasından koparılmış demokrasi ve özgürlük ezberleri karşısında taviz vermesini amaçlayan habis çevreler yıllardır faal haldedir" " ifadelerini kullanan Bahçeli Trump taraftarlarının 6 Ocak günü ABD Kongresi’ni basmasını da hatırlatarak şöyle devam etti:
Yozlaşmış ve soysuzlaşmış demokrasi arzusu taşıyanların, 6 Ocak günü ABD Kongresi’ne yapılan boynuzlu baskından ilham aldıkları bir başka altı çizilmesi gereken husustur.
'Arap Baharı'na benzetti
Bahçeli Arap Baharı'nın asıl hedefinin Türkiye olduğunu açıklamanın gereksiz olduğunu belirterek, "Nitekim son on yılda devletimiz ve milletimiz planlı, sistemli ve sonuç odaklı pek çok kalkışmaya, işgal girişimine, hain teşebbüse alenen maruz kalmış, direkt muhatap olmuştur. 2013 yılı Haziranı ayında tırmanan Gezi Parkı şiddeti, 2014 yılında gerçekleşen 6-8 Ekim olayları, 2015 yılının ikinci yarısından itibaren yeşeren hendek terörü, 15 Temmuz 2016’da vuku bulan FETÖ işgal denemesi ülkemizin mahvı için kurgulanan iç ve dış düşman saldırılarıdır" ifadesini kullandı.
Bahçeli açıklamasının devamında şunları kaydetti:
Terör örgütleri efendilerinden aldıkları talimatlarla Türkiye Cumhuriyeti’nin aleyhine tesis edilen yıkım koalisyonunda eşzamanlı buluşmuşlardır.
PKK ile FETÖ, DEHAŞ ile DHKP-C, MLKP ile THKP-C aynı kaynaktan beslenen, aynı emellerle teçhiz edilmiş, aynı yöntemlerle teşkili sağlanmış kanlı terör örgütleri olarak milletimize ve ülkemize musallat olmuşlardır. Bunların siyasi ayakları da zillet ittifakı çatısı altında yuvalanmıştır.
İddianame için "tarihi fırsat" değerlendirmesi
6-8 Ekim olaylarıyla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırlamış olduğu kapsamlı iddianamenin Ankara 22.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesinin bölücülükle ve terörizmle hesaplaşmak adına tarihi bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirten Bahçeli "14 Nisan 2009 tarihinde yapılan KCK operasyonlarıyla tutuklanan bölücülerin 30 Mart 2014 Mahalli İdareler Seçim sürecinde kuşkulu şekilde tahliye edilmeleri, bu tahliye edilenlerin 6-8 Ekim olaylarının sevk ve idare merkezinde konuşlanmaları tesadüfün ötesinde FETÖ-PKK işbirliğinin ortaklaşa kumpasıdır" ifadesini kullandı.
Bahçeli açıklamasına şu şekilde devam etti:
PKK/KCK silahlı terör örgütünün önce özyönetim-özerklik, ardından sözde büyük Kürdistan’ı kurma gayesiyle 37 kişinin ölümüne neden olan ve 32 ilde gerçekleşen şiddet ve terör eylemleri kesinlikle şerefsiz bir başkaldırıdır. Sözde Rojava devrimini son yurdumuza taşıma planı Türkiye’yi bölme ve bitirme senaryosunun bir parçasıdır.
"Gülen neyse Demirtaş oldur"
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili 108 kişi hakkında 30 farklı suçtan dava açtığını hatırlatan Bahçeli "Bunların en azılılarından birisi de CHP’nin ve İYİ Parti’nin destekleyip sempati beslediği terörist Selahattin Demirtaş’tır. Şurası kesindir ki, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen neyse terörist Demirtaş odur. 6-8 Ekim olaylarıyla 15 Temmuz kalkışması, Gezi Parkı hadiseleriyle Hendek terörünün istikameti öz itibariyle bir ve aynıdır" ifadeleriyle devam etti.
Cezaevinde bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş için "terörist" ifadesini kullanan Bahçeli açıklamasına şöyle devam etti:
Demirtaş’ın 30 Eylül 2014 tarihinde yaptığı direniş çağrısı, 6 Ekim 2014 tarihinde KCK’nın sözde Türkiye sorumlusu bir teröristin de katıldığı HDP MYK toplantısında halkın sokağa daveti suçu ve suçluları tevsik etmektedir. HDP, DTK, DBP, HDK, PKK, YPG ittifak halinde Türkiye’ye meydan okumuş, ateşli silahlarla, bombalı suikastlarla, nefret söylemleriyle ve organize şekilde milli varlığımıza saldırmışlardır. Bunların ikmali, tahkimi ve takviyesi de FETÖ tarafından yapılmıştır.
"Suça iştirak" uyarısı
Açıklamasına "Hiç kimse demokrasi ve özgürlük kisvesiyle 6-8 Ekim şiddet olaylarının faillerini aklamaya, haklı çıkarmaya kalkışmamalıdır" ifadesiyle devam eden Bahçeli "Buna yeltenen kim varsa suça iştirak etmiş sayılacaktır" dedi.
HDP için "PKK/KCK’nın kuklası" ifadesini kullanan Bahçeli şunları kaydetti:
HDP ve diğer marjinal terör partileri Anayasa’nın 68’inci maddesinin 4’üncü fıkrasını açıkça çiğnemişler ve suç işlemişlerdir.
Bunun yanı sıra Anayasa’nın 69’uncu maddesine göre, bölücülüğün ve terörün odağı haline gelmiş partilerin kapatılması inkar edilemez bir amir hükümdür.
HDP, 6-8 Ekim olaylarının, hendek terörünün ve bölücülüğe mihmandarlık yapmasının bedelini kanun, millet ve tarih önünde kesinlikle ödemelidir.
"Yargıtay yapmazsa MHP yapacaktır"
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili iddianameyi temel alarak HDP hakkında acil ihtiyaç olan kapatma davasını süratle açabileceğini belirten Bahçeli "Şayet kapatma davasının açılması tavını kaybedip tavsamaya havale edilirse Milliyetçi Hareket Partisi Siyasi Partiler Kanunu’nun 100’üncü maddesine müzahir olarak gereğini zamanı geldiğinde inanmışlıkla yapacaktır" ifadesini kullandı.
CHP ve İYİ Parti’nin itirazlarının suç ve suçluyu koruma mahiyetinde olduğunu iddia eden Bahçeli "Bunun yanında teröre yardım ve yataklık olarak da ayrıca ele alınmalıdır" dedi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Boğaziçi açıklaması
Bahçeli Melih Bulu'nun Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanması nedeniyle başlayan protestolara ilişkin de şunları kaydetti:
Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanmasına itiraz edenlerin, sırtlarını dönerek şovmenlik yapanların, terör örgütleriyle aynı kümeye girenlerin 6-8 Ekim olaylarından ders almaları, sivil itaatsizlik çarpıklığına özenmemeleri samimi tavsiyemdir. Terör örgütlerinin tazyik ve tahrikleriyle “Üniversitelere kayyum istemiyoruz” temalı protestolarla ABD’deki Kongre işgalinin aynı döneme denk gelmiş olması dikkat çekici ve tek kaynaktan beslenen bir eylem türüne işaret etmektedir.
Ayrıca 24 Haziran Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri’nin ardından CHP adayı etrafında şekillenen ve sokak tartışmalarıyla temellenen tehlikeli söylemler, 3 Kasım 2020 ABD Başkan Seçimi’nden sonra tetiklenen kavga ve kutuplaşma ortamıyla amaç-araç itibariyle farklı görülmemelidir. Türkiye Cumhuriyeti sokakta kurulmamış, sokak sokak eylem yapan görevli ajanlara rehin bırakılmayacaktır.
Kılıçdaroğlu'na tepki
MHP lideri Bahçeli CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan için kullandığı "sözde cumhurbaşkanı" ifadesine de tepki göstererek "ABD’nin seçilmiş Başkanı’na ve seçim sonuçlarına saygı duyan, ama Türkiye Cumhuriyeti’nin seçilmiş Cumhurbaşkanı’na sözde diyen CHP Genel Başkanı’nın hukuka ve milli iradeye savaş açması kendisini bekleyen makus sondan da asla kurtaramayacaktır.Sayın Cumhurbaşkanı’na sözde demek öz itibariyle Türk milletine, demokrasi kültürüne, milli egemenlik ilkelerine hakarettir, hıyanettir, hürmetsizliktir" ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu için "Zalimlerin ve Türkiye düşmanlarının yeminli sözcüsü" ifadesini kullanan Bahçeli şu ifadelerle devam etti:
Kılıçdaroğlu, FETÖ’ye, PKK’ya, MLKP’ye, DHKP-C’ye tutunmaktan, bu hain örgütlerle yol yürümekten derhal vazgeçmeli, teröristlerle bağını kesmelidir.
Yoksa suç ve terör örgütleriyle irtibat ve iltisakının vebali kendisinin siyasi sonunu süratle hazırlayacak, milletimiz bu namertliği affetmeyecektir.
Akşener'e sert sözler
MHP lideri, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener için de şunları kaydetti:
İYİ Parti Başkanı’nın da heyecanla rezervini yaptığı terörist Demirtaş ile kahvaltı programını meçhul bir tarihe erteleyip masa edebiyatına son vermesi eve dönüş yolunda kendisini bihakkın rahatlatacaktır. Ne idüğü belirsiz İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek için masa kurulsun diyen bu şahıs bilmelidir ki, çift taraflı davranan ve ikiyüzlü olan bizatihi kendisidir.
Siyasi Partiler Kanunu’nun 100’üncü maddesi nedir?
Bahçeli'nin sözünü ettiği Siyasi Partiler Kanunu’nun 100’üncü maddesi şöyle:
Anayasada yazılı nedenlerle Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından bir siyasî partinin kapatılması davasının açılması;
a) Re’sen,
b) Bakanlar Kurulu kararı üzerine Adalet Bakanının istemiyle,
c) Bir siyasî partinin istemi üzerine,
Olur.
Ancak, bir siyasi partinin Cumhuriyet Başsavcılığından dava açılmasını isteyebilmesi için, bu partinin son milletvekili genel seçimlerine katılmış olması, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunması, ilk büyük kongresini yapmış olması, partinin merkez karar ve yönetim kurulunun üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyu ile dava açılmasının istenmesi yolunda karar alınmış bulunması ve istemin parti adına parti genel başkanı tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına
yazılı olarak yapılmış olması gerekir.
Cumhuriyet Başsavcılığı, Adalet Bakanının veya partinin yazılı isteminde yeterli delil bulunduğu kanısına varırsa davayı açar. Yeterli delil bulunmadığı kanısına varırsa dava açmayacağını istemde bulunan Adalet Bakanına veya siyasi parti genel başkanlığına yazı ile bildirir. Adalet Bakanının veya siyasi partinin, cumhuriyet Başsavcılığının bildirimi üzerine, bu bildirimin tebliği tarihinden başlayarak otuz gün içinde Siyasi Partilerle İlgili Yasakları İnceleme Kuruluna yazı ile itirazda bulunma hakkı vardır. Kurul, itirazı ivedilikle en geç otuz gün içinde inceler; itirazı haklı görmezse dava açılmaz; haklı görürse, Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasa Mahkemesine dava açmakla yükümlüdür. Bu maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde yer alan hükümler milletvekili genel seçimiyle, bu seçimin yenilenmesine veya milletvekili ara seçimlerine dair verilen kararın Resmi Gazetede yayımlandığı tarihten başlayarak oy verme gününün ertesi gününe kadar geçecek süre içinde uygulanamaz.
Independent Türkçe