Ülkenin dört bir yanındaki çiftçiler, yakın zamanda yürürlüğe giren tarım yasalarının geri alınması için tek ses halinde rahatsızlıklarını dile getiriyor. Yeni yasalar, üretim, satın alma, pazarlama, fiyatlandırma, stoklama ve arazi mülkiyeti alanlarında Hindistan tarımını yeniden yapılandırma potansiyeline sahip. Çiftçilerimizin geçim kaynakları üzerindeki olası etkileri üzerine lehte ve aleyhte ciddi tartışmalar sürüyor. Ancak, yasaların topraksız tarım işçileri üzerindeki potansiyel etkilerine çok az dikkat çekiliyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Nüfusumuzun yaklaşık yüzde 60'ı tarım ve benzeri faaliyetlerle uğraşıyor. Üretim, pazarlama ve gıda dağıtımındaki değişiklikler insanların refahını doğrudan etkiliyor. Yaklaşık 263 milyon kişi doğrudan tarıma ve geri kalanı köylerdeki tuğla fırınlar, taş ocakları ve küçük ev sanayileri gibi tarımla bağlantılı küçük sanayilere bağımlı. Ayrıca birçoğu, tarımın olmadığı mevsimlerde geçici işçi olarak çalışmak için komşu kasaba ve eyaletlere göç ediyor.
Yasalar, topraksız ailelerin istihdam ve geçim olanaklarını nasıl etkileyecek? Tartışmalı üç yasadan biri olan 2020 tarihli Çiftçilerin (Yetkilendirme ve Koruma) Fiyat Güvencesi ve Çiftlik Hizmetleri Sözleşmesi, topraksız işçiler için en olumsuz etkilere sahip olacak. Merkezi hükümet, yasanın tarımsal işletme firmalarının, perakende süpermarket zincirlerinin tarımsal ürünlerin üretimi, fiyatlandırılması ve satın alınması için küçük çiftçilerle ön sözleşmeler yapmasını sağlayacağını iddia ediyor. Yasanın ikinci önemli unsuru, bir hektardan az araziye sahip küçük çiftçilerden arazi kiralanmasını ve bunları büyük çiftliklere dönüştürmek, modern makine ve teknolojiyle geliştirmek için parsellerin bir araya getirilmesini kolaylaştırması. Niti Aayog, [Hindistan hükümetine bağlı bir siyasi düşünce kuruluşu -çn.] küçük çiftlikler kârlı olmadığı için kurumsal çiftçiliği tercih etmenin gerekli olduğunu savunuyor. Eğer bu yasa, ufukta toprak reformu gündemi olmadan ruhen uygulanırsa, büyük ölçekli topraksızlığa, işsizliğe ve Hindistan kırsalında daha fazla yoksullaşmaya yol açacak.
2011 nüfus sayımına göre, köylerde geçinmek için doğrudan veya dolaylı olarak tarıma bağımlı 494,9 milyon topraksız kişi var. Teorik olarak, fiilen çalıştıkları günler çok daha az olsa da, ekili iki mahsul alanında 170 günlük iş bulmaları gerekiyor. Büyük çiftlikler, modern teknoloji ve saha operasyonlarının çoğunda ağır makinelerin kullanılmasıyla birlikte, işçilerin büyük bir kısmının görünürde hiçbir iyileştirme beklentisi olmadan işlerini kaybedeceği kesin. Buna ek olarak, 2011 nüfus sayımına göre, 12 milyon civarında çiftçi ya da çiftçi topluluğunun yaklaşık yüzde 14'ü, başkalarına ait tarlalarda çalışan kiracı ya da ortaklar.
Yasal değişiklikler, tarımsal işletme firmaları, APMC (Tarımsal Üretim Pazar Komitesi) alanlarına paralel perakende süpermarket zincirleri dahil olmak üzere hem çiftçilere hem de tüccarlara eşit şartlar sağladığını iddia ediyor. APMC sahaları, çiftçilerden yapılan tüm satın alımların yalnızca yüzde 30'unu oluştursa da, ürünler için bir asgari destek fiyatı garanti ediyorlar. Yeni yasalarla, özel alıcılar APMC pazarına hakim olacak ve böylece küçük çiftçilere asgari destek fiyatında satış güvencesi sağlanmayacak. 2006’da APMC pazar yapısını kaldıran Bihar'da, küçük ve kiracı çiftçiler artık mısır ürünlerini özel tüccarlara ve tarımsal işletme şirketlerine asgari destek fiyatından yaklaşık yüzde 30 daha düşük fiyatlarla satmak zorunda. Küçük kiracı çiftçiler, büyük şirketlerle pazarlık yapma gücüne sahip değiller ve daha yüksek bir fiyat beklentisiyle ürünleri başka bir yere taşıyamıyorlar.
Bu günlerde çiftçiler, hasadın hiçbir bölümünü aile tüketimi için tutmama ve ürünün tamamını genel olarak pazarlarda satma eğiliminde. Kırsal nüfusun yoksullaşması o kadar şiddetli ki, çoğunluğu Kamu Dağıtım Sistemi (PDS) aracılığıyla sağlanan sübvansiyonlu tahıllara bağımlı. Bunların çoğu topraksız tarım işçileri ve küçük çiftçiler.
APMC pazarında satın almaların asgari destek fiyatından çıkmasıyla, tarımsal kriz daha da derinleşecek ve bu durum ülkenin gıda güvenliğini etkileyecek. Hindistan Gıda Kurumu'nun (FCI) küçültülmesiyle, Kamu Dağıtım Sistemi (PDS) yararlanıcıları, kurumsal olarak denetlenen pazarların insafına bırakılıyor. Sonunda, Kamu Dağıtım Sistemi çökecek ve yoksulların Gıda Güvenliği yasası altında aldıkları pay ne olursa olsun reddedilecek.
Toplumun tüm kesimleri, çiftçiler, tarım işçileri, küçük esnaf yeni tarım yasalarına karşı çıkmalı ve merkezi hükümeti ülkenin gıda güvenliğini tehlikeye atmaya çalıştığı için sorumlu tutmalıdır.
* Doraisamy Raja, Hindistan Komünist Partisi Genel Sekreteri’dir.
* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
indianexpress.com/article/opinion
Independent Türkçe için çeviren: Ahmet Sait Akçay