İnsanlar günde ortalama 13 bin ila 16 bin litre arasında hava solumaktadırlar Birim ağırlık başına çocuklar, yetişkinlere göre yüzde 50 daha fazla hava solumaktadırlar.
Çocukların solunum sistemleri gelişmekte olduğundan, vücutları çevresel şartlara karşı çok daha hassastır.
Temiz hava şifadır. Kirli hava gizli katildir.
Temiz hava solumak insanların en temel hakkıdır.
Hava kirliliğinin sağlık üzerindeki olumsuz etkileri sonucu,
- Akciğer kanser vakalarında,
- Kronik astım krizi sıklığında,
- Göğüs daralması sıklığında,
- Öksürük/balgam sıklığında,
- Üst solunum sistemi akut bozukluğunda,
- Göz, burun ve boğaz tahribatında,
- Ölümlerde,
- Sağlık tedavi masrafında,
artışların ve soluk alma kapasitesinde, iş veriminde ve üretimde düşüşlerin olduğu gözlenmiştir.
Dış mekan partikül kirliliği (PM) kirliliği, 2015 yılında dünya çapında tahmini 4,2 milyon insanın erken ölümünden sorumlu olduğu ve çoğunluğu doğu ve güney Asya'da yoğunlaştığı tespit edilmiştir.
Milyonlarca kişi kirli hava solumaktan hastalanmaktadır.
Kirli hava, çocukların ve yaşlıların sağlığına zarar verir. Dünyada 2019 yılında yaklaşık yarım milyon bebek hava kirliliği nedeniyle erken ölmüştür.
Hava kirliliği, eko-sisteme zarar vermektedir.
Hava kirliği, sağlık üzerine ciddi maliyetler oluşturmaktadır.
İnsan saçı çapından 30 kat daha küçük olan partikül madde (PM) PM2,5, 2,5 mikrometreden büyük değildir.
PM2,5 vücudumuzun savunmasından kaçabilir, akciğerlerin derinliklerine nüfuz edebilir ve hatta kan dolaşımına girebilir.
Öksürme, hırıltı, nefes darlığı, çarpıntı ve yorgunluğa neden olabilir; ayrıca astımı ve kronik bronşiti kötüleştirebilir, kalp krizi ve felç riskini artırabilir.
Her bir PM2.5'un 2,5 mikrometreden daha küçük olması nedeniyle bu mikroskobik kirlilik, çocuklarda gelişim sorunları ve yaşlılarda bilişsel bozulmanın yanı sıra erken doğum ve düşük doğum ağırlıklarıyla da ilişkilendirilmiştir.
Kovid-19 virüsünün çapı, 65-125 nanometre (nm) arasında değişmektedir.
1 nanometre (nm), 0.001 mikrometre [µm] eşittir. 2,5 µm ve daha küçük PM2.5'lar, solunum yolu ile ciğerlere kadar ulaşır.
Kovid-19, PM2,5'den 25 kat daha küçüktür. Maske takma, Kovid-19 virüsünden ve PM10/PM2.5 kirliliğinden korunma sağlar.
Kükürt dioksitle (SO2) kirlenmiş hava solunduğu zaman; SO2, burun, geniz ve boğazdaki nemle reaksiyona girerek solunum sistemindeki sinirleri tahrip eder.
Solunum yolu tahriş edildiğinde, refleks öksürük krizleri, göğüs sıkışması olur.
Özellikle astım, kronik akciğer hastalığı bulunan kişilerde solunum yollarının daralmasına ve kronik solunum hastalığına neden olur.
Uzun süreli maruziyet, astımı, diğer kronik akciğer ve kardiyovasküler hastalıkları kötüleştirebilir.
Hava kalitesinden sorumlu yönetimler, hava kirliliği ile mücadeleye karar vermeden önce, kirliliğin kaynaklarını iyi anlamalı, tespitini yapmalı ve çözümler üretmeli.
Şehirlerde hava kirliliği tetikleyen sebepler;
- Şehrin topografik yapısı,
- Hakim yöndeki rüzgarın, duvar gibi çevrili yüksek binalarla engellenmesi,
- Isınmada kalitesiz yakıtların ve yakma sistemlerinin kullanılması,
- Şehrin içinde kalmış ve baca gazı arıtma sistemleri olmayan sanayi tesisleri,
- Toplu taşımada yaşlı araçların kullanılması,
- Trafikte egzoz muayenesi yapılmayan araçların olması,
- Yalıtımsız binaların aşırı yakıt tüketilmesi,
- Hakim rüzgar yönü esas alınarak hava kirletici kaynakların tespit edilmemesi,
Şehirlerde hava kalitesinin iyileştirilmesinden sorumlu idareler, şehirlerinin topografik özelliklerini incelemeliler/inceletmeliler.
Hava kalitesinin iyileştirilmesinde topografik yapı mutlaka dikkate alınmalı.
Tepelerle veya dağlarla çevrili çanak-vadi içinde olan şehirlerde hava hareketi çok yavaştır.
Yüksek basınç şartlarının hakim olduğu açık hava ve düşük rüzgarlı günlerde, şehirlerde rüzgar hızı zaman zaman durma noktasına gelir.
Yüksek basınçlı saatlerde ve günlerde nefes almayan vadi-çukur şehirlerde hava sık aralıklarla yenilenmediği/tazelenmediği için bacadan ve egzozdan salımlanan kirli gazlar ve PM'ler, hava birikir, yoğunlaşır ve sağlık için riskli seviyeye ulaşır.
Nefes almayan şehirler, insanları sık sık hasta eser ve hatta erken ölümüne neden olur.
Ayrıca, bu tür şehirlerde yüksek binaların bulunması da hava sirkülasyonunu önemli ölçüde engeller.
Vadideki şehirler, hava kirliliğine hassastırlar.
Her şehrin gerçek verileri baz alınarak "temiz hava eylem planı" hazırlanmalı ve uygulamaya konmalı.
Çalışmalar kağıt üzerinde kalmamalı.
Düzce, etrafı dağlarla çevrili vadi içinde kurulmuş bir şehirdir.
Enversiyon, sıcaklık, radyasyon, çökelme ve adveksiyon enverziyon olarak 4 alt grupta altında toplanır.
Şehirlerde, özellikle sonbahar ve ilkbahar aylarında uzunca süre yüksek basınç hüküm sürer.
Gece, bulut örtüsünün olmaması, zeminin ısıyı hızlı bir şekilde kaybetmesi ile yer seviyesinde havanın daha hızlı soğuması ile enverziyon gerçekleşir.
Enverziyon doğal bir olaydır.
Dağlarla veya tepelerle çevrili (özellikle doğu yönünde dağ ve tepe olan) vadide-çukurda kurulmuş şehirlerde çökme enverziyonunun, deniz veya sahil kenarında kurulmuş şehirlerde ise adveksiyon enverziyonunun sık aralıklarla meydana gelmesi kuvvetle muhtemeldir.
Radyasyon enverziyonu her yerleşim bölgesinde oluşabilir.
Sıcaklık enverziyon, yüksek basınç şartlarının hakim olduğu günlerde, açık hava ve sakin rüzgar şartlarında, meydana gelir.
Şehirlerde hakim rüzgar yönünde gökdelenler gibi yüksek binaların yapılması/olması enverziyon olayını tetiklemektedir.
Ayrıca betonlaşma, asfaltlaşma ve ağaçsızlaşma enverziyonlu şartları tetiklemektedir.
Hava kalitesinden sorumlu idareler, meteoroloji müdürlükleri ile; enverziyon sıklığını, şiddetini, yüksekliği, süresini ve hangi saatlerde oluştuğunu tespit ettirmeli ve enverziyon risk haritaları hazırlanmalı.
Hava kalitesinden sorumlu idareler, şehirlerinin meteorolojik özelliğini iyi bilmelidirler.
Özellikle sonbahar, kış ve ilkbahar aylarında yüksek basınç şartlarının oluştuğu sıklığı, havanın bulutluluk durumunu ve rüzgar hızının ne aralıkta değiştiğini tespit ettirmeliler.
Daha önceki yıllarda yüksek basınç şartlarında gerçekleşen gece saatlerindeki sakin ve açık hava sıklığı tespit edilmeli.
Özellikle sonbahar, kış ve ilkbahar aylarında yüksek basınç şartlarının hüküm sürdüğü günler içinde rüzgar hızı ve yönü ve açık hava durumu gibi veriler meteorolojiden alınmalı.
Olumsuz meteorolojik şartların hüküm süreceği günler modelleme çalışması yapılarak önceden tahmin edilmeli.
Hazırlanacak tahmin modelleri ile enverziyonlu günler ve hava kirliliğinin oluşacağı saatler ve günler önceden tahmin edilebilir.
Şehirlerde;
1. Isınmada yakıt ve yakma sistemi kaynaklı hava kalitesini bozan kaynaklar;
- Kükürt ve uçucu oranı yüksek ve kalorisi düşük kömür kullanılması,
- Yeni kesilmiş odun yakılması,
- Alttan tutuşturmalı, hava sızdıran soba ve kazan kullanılması,
- Baca temizliğinin yapılmaması,
- Sobaların yanlış kurulması,
- Kükürt oranı yüksek fuel-oil kullanılması,
2. Ulaşım kaynaklı hava kirletici kaynaklar;
- Toplu taşımada yaşlı ve dizel araçların olması,
- Egzoz muayenesi yapılmayan araçların ulaşımda olması,
- Şehir merkezinde trafiğin yoğun olması (hat kaynaklı),
- Araçlarda istiap haddinin üzerinde yolcu ve yük taşınması,
3. Şehirlerde baca gazı arıtma tesisleri olmayan sanayi tesisleri,
hava kirliliğinin artmasına neden olmaktadır.
Şehirlerde sanayi kaynaklı hava kirliğinin etkileri mutlaka tespit edilmeli.
Bunun için hakim rüzgar yönü ve hızı dikkate alınarak sanayi tesislerinin mevcut hava kalitesi üzerine etkileri belirlenmeli.
Bu konuda hava kalitesi ölçüm verileri, rüzgar hızı ve yönü esas alınarak kirletici kaynaklar ortaya çıkartılabilir ve alınması gereken önlemler ortaya konabilir.
Kirletme potansiyeli olan ve baca gazı arıtma tesisi olmayan sanayi tesislerine filtre takmaları zorunlu hale getirilmeli.
Şehirlerde hava kirliliğine dur demek için;
- Alan kaynaklı olarak ısınmadan kullanılan kalitesiz yakıtlar ve kalitesiz yakma sistemleri,
- Nokta kaynaklı olarak baca gazı arıtma tesisi olmayan sanayi tesisleri,
- Hat kaynaklı ulaşımdaki taşıtlar,
- İnversiyonlu günler,
- Topografik yapı,
Entegre olarak incelenmeli ve kısa, orta ve uzun vade çözüm yolları geliştirilmeli.
Hava kirliliğin yoğun olduğu bölgelerden başlayarak hava kalitesi ölçümleri yapılmalı.
Bu konuda her bir şehirde hava kalitesi temsil edici ölçüm noktaları belirlenmeli.
Ayrıca, arka plan hava kalitesi mutlaka ölçülmeli.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Türkiye'de 355 yerleşim bölgesinde AB normlarında hava kalitesi ölçümlerini yapmakta ve verileri online olarak web sitesinde kamuoyu ile paylaşmaktadır.
Her insan soluduğu havanın kalitesini bilme hakkı vardır. Bakanlığın verileri yayımladığı web sitesi linkinden her vatandaş soluduğu havanın kalitesini öğrenebilir.
Türkiye'de SO2 ve PM10 kirletici parametreleri için günlük uyarı eşikleri azaltım takvimi Şekil 5'de verilmiştir.
Şekil 5'de verilen SO2 ve PM10 için günlük uyarı eşik değerleri çok yüksektir.
SO2 için 500 mikrogram/m3 ve PM10 için ise yaklaşık 90 mikrogram/m3 olduğu anlaşılmaktadır.
Bu değerlerin yeniden incelemeye alınması gereklidir.
Avrupa'da birçok ülke, PM10 için birinci kademe uyarı eşik değeri olarak 50 mikrogram/m3 veya 70 mikrogram/m3 değerini baz almaktadır.
Hava kalitesi tahmin modelleri ile halk önceden uyarılmakta ve yönetimler buna göre çözümler üretmektedir.
Hava kalitesi ölçüm verileri, halkın ve kamuoyunun kolay anlayacağı şekilde Hava Kalitesi İndeksine (HKİ) dönüştürülmekte ve online olarak kamuoyu ile paylaşılmaktadır.
Baskın kirletici dikkate alınarak HKİ belirlenmektedir.
Türkiye'de şehirlerde ağırlıklı olarak PM10, PM2.5 ve SO2 kirleticileri, hava kirliliğine neden olmaktadır.
PM10 ve PM2.5 kirleticileri için 24 saatlik ortalama değerler esas alınmakta ve her son saatlik değerler 24 saatlik ortalama ölçüm değerlerine ilave edilerek sonra 24 saatin HKİ hesaplanmaktadır.
SO2, kirliliği saatlik ölçüm verileri esas alınarak HKİ hesaplaması yapılır.
Hava kalitesi ölçüm verilerine hesaplanan HKI'leri içinde en yüksek olan HKİ değeri, sağlık üzerine etkileri baz alınır.
Şekil 6'da verilen en yüksek HKI değeri esas alınır.
Radyasyon enverziyonun hakim olduğu saatlerde ısınmadan kullanılan kömür sobası ve kazanı yakma saatleri sabah saat 10.30 olmalıdır.
Böylece radyasyon enversiyonun etkisi zayıflamış olabilir. Erken saatlerde yakma işlemine son verilmeli.
Hakkari'de ısınmada kükürt oranı yüksek ve kalori değeri düşük kömür kullanılması ve enversiyon şartların sabah ve akşam saatlerinde hakim olması, SO2 kaynaklı hava kirliliğini artmaktadır (Şekil 7).
SO2, için bir saatlik sınır değer 350 mikrogram/m3'dür. Şekil 7, HKI verilerine göre, incelendiği zaman sabah ve akşam saatlerinde SO2 kirlilik seviyesi HKI değerinden iki ila üç kat daha yüksek olduğu görülmektedir.
Hakkari şehrinde doğalgazın yaygınlaştırılması için acil eylem planı yapılmalı ve uygulanmaya konmalı.
Doğalgaz yaygınlaşıncaya kadar şehirde ısınmada kalorisi yüksek ve kükürttü düşük kömür kullanılmamalı.
Düzce, etrafı dağlarla çevrili vadide bir şehirdir. Şehirde özellikle sonbahar ve ilkbahar aylarında sık aralıklarla hareketsiz hava şartları hakim olmakta.
Özellikle enversiyonlu günler, bacalardan ve egzozlardan salımlanan kirleticilerin dağılmasını zorlaştırmaktadır.
Ve Düzce'de;
- Isınma amaçlı olarak ağırlıklı odun kullanılması (alan bazlı kirletici kaynaklar),
- Yakma sisteminin alttan tutuşturmalı sobaların ve kazanların olması (alan bazlı kirletici kaynaklar),
- Şehrin içinde baca gazı filtre sistemi olmayan sanayi tesislerinin çalışması (nokta kaynaklı kirletici kaynaklar),
- Hakim rüzgar yönünde TEM otoyolunun olması (hat kaynaklı kirletici kaynaklar),
şehirde PM10/PM2.5 ve CO kaynaklı hava kirliliğini artırmaktadır.
Düzce şehrinde PM10 kaynaklı hava kirliliği ciddi boyuta ulaşmaktadır. Düzce şehrinde PM10 değişimi Şekil 8'de verilmiştir.
Düzce'de 24 saatlik (günlük) PM10 değeri, 70 mikrogram/m3 olması gerekirken zaman zaman 24 saatlik değerler, 267 mikrogram/m3 olarak ölçülmüştür.
Düzce'de hava kalitesinden sorumlu yönetimler, PM10 ile ilgili acil eylem planı hazırlamalı ve uygulamaya koymalı.
Türkiye'de bir çok şehirde özellikle kış aylarında zaman zaman PM10 kirliliği, sınır değerlerinin çok çok üzerine çıkmaktadır. Bakınız Şekil 9 ve Şekil 10.
PM10, akciğere kadar ulaşıp, kanın içindeki karbon dioksitin oksijene dönüşümünü yavaşlatmakta buda nefes darlığına neden olmaktadır.
Bu durumda oksijen kaybının giderilebilmesi için kalbin daha fazla çalışması gerektiği için kalp üzerinde ciddi bir baskı oluşturmaktadır.
PM10/PM2.5 kirleticilerinin sağlık üzerine etkileri akuttan daha çok kroniktir.
Uzun süreli PM kirliliğine maruz kalındığında akciğerde partikül birikmesi sonucu sağlık problemleri görülmektedir.
PM10/PM2.5 konsantrasyonuna maruz kalma süresi hem akciğer hem de kalp fonksiyonunu olumsuz etkiler.
Astım, kalp ve akciğer hastaları partikül madde kirliliğinden daha fazla olumsuz etkilenmektedir.
PM10/PM2.5 konsantrasyonunda artışın olduğu şehirlerde, hastaneye müracaatlarda artışlar olur.
PM10/PM2.5 kirliliği, bazı kalp ve akciğer hastalarının ölümüne neden olmaktadır.
Kısa süreli olarak PM10/PM2.5 kirliliğine maruz kalındığında akciğer hastalıkları kötüleşir. Kalp hastası olan kişilerde kalp atışları hızlanır.
PM10/PM2.5 kirliliğinin yüksek olduğu bölgelerde özellikle yaşlıların hastaneye müracaatlarında ve kalp ve akciğer hastası yaşlıların ölümlerinde artışlar olmaktadır.
Filtre edilemeden ciğerlere kadar ulaşan ve sağlık için çok tehlikeli olan PM2.5 kirliliğine uzun süre maruz kalma, Kovid-19'dan ölüm riskini dünya çapında yüzde 15, Doğu Asya'da yüzde 27, Avrupa'da yüzde 19 ve Kuzey Amerika'da yüzde 17 artırdığı tahmin edilmektedir.
Ülkeler bazında hava kirliliğine, özellikle PM2.5 kirleticisine, uzun süre maruz kalma, Kovid-19'dan ölüm risklerini;
- Çek Cumhuriyeti'nde yüzde 29,
- Çin'de yüzde 27,
- Almanya'da yüzde 26,
- Fransa'da yüzde 18,
- İsveç'te yüzde 16,
- İtalya'da yüzde 15,
- İngiltere'de yüzde 14,
- Brezilya'da yüzde 12,
- İrlanda'da yüzde 8,
- İsrail'de yüzde 6,
- Avustralya'da yüzde 3,
- Yeni Zelanda'da yüzde 1
artırdığı tahmin edilmektedir.
Türkiye'deki hava kirliliği vakalarından dolayı;
- Erken ölen,
- Hastalanan,
insan sayısı ile ilgili çalışmalar yapılmalı. Hava kirliliğinin insan sağlığı ve ekosistem üzerinde meydana getirdiği tahribatlar mutlaka tespit edilmeli.
Hava kirliliğinin insan sağlığı ve çevre üzerinde oluşturduğu tahribatın maliyeti çok yüksektir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish