Bağdat merkezi hükümetinin Irak Kürdistan Bölgesi (IKB) ile bütçe anlaşmazlığı sorunların başında geliyor.
Daha önce taraflar sorunun çözümü için birçok defa bir araya geldi ve anlaşmalar imzalandı ancak anlaşma bir türlü yürürlüğe giremedi.
Bütçe krizi nasıl başladı?
Irak, IKB'nin Mayıs 2014'te Bağdat merkezi hükümetinden bağımsız bir şekilde petrol ihraç etme kararına tepki olarak Erbil'in anayasal hakkı olan yüzde 17'lik bütçe ile memur maaşlarını göndermedi.
Başbakan Nuri el-Maliki döneminde başlayan kriz, IŞİD'in ortaya çıkması, bağımsızlık referandumunun yapılması ve IKB'deki havalimanlarına yurtdışı yasağının uygulanmasıyla tam kördüğüm haline geldi.
Dönemin Başbakanı Haydar el-İbadi, Mart 2018'de yeniden IKB'deki memurların maaşlarını ödemeye başladı.
250 bin varil petrole karşılık bütçe
Adil Abdulmehdi'nin Ekim 2018'de başbakanlık görevine gelmesiyle krizin çözümü için yeni bir anlaşma yapıldı.
Yapılan anlaşmaya göre Erbil yönetimi günde 250 bin varil petrolü Bağdat'a göndermeyi, Irak merkezi hükümeti de IKB'ye ayda 320 milyar dinar gönderecekti.
Ancak ülkede protesto gösterilerinin başlaması ve Abdulmehdi hükümetinin istifası gibi nedenlerden dolayı anlaşma rafa kaldırıldı.
Yeni Başbakan Mustafa el-Kazimi kabinesinin güvenoyu almasıyla sorunun çözümü için görüşmeler devam ederken, dün Irak Parlamentosu'nda bazı Şii ve Sünni milletvekillerinin birlik oluşturarak IKB bütçesinin gönderilmesine ilişkin tüm petrol ve gümrük gelirlerinin merkezi yönetime teslim etme şartı getirmesi yeni bir krize neden oldu.
Yasa tasarısına tepki gösteren Kürt temsilciler ise kararı protesto ederek parlamentoyu terk etti.
Barzani: Kürt halkı yine sırtından bıçaklandı
Eski IKB Başkanı Mesud Barzani, konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, karara sert tepki gösterdi.
Barzani, "Üzülerek görüyoruz ki, Iraklı siyasetçiler Sünni ve Şii'siyle Irak Parlamentosu'nda tekrar Kürdistan halkını sırtından hançerledi. Bütçe ve Kürdistan halkının rızkı, Kürdistan Bölgesi'ne karşı bir tehdit kartı olarak kullanıldı" ifadelerine yer verdi.
Taraflar arasında birçok defa anlaşma imzalanmasına değinen Barzani, kararın Kürt halkının cezalandırma amacı taşıdığını belirterek, devamında şunları söyledi:
"Siyasi parti temsilcilerine konuyla ilgili toplantı yapmaları ve ortak bir karara varmaları çağrısında bulunuyorum. Öyle bir karar alınsın ki çözüm noktasında sorumluluk düzeyinde ve milletimizin onurunu koruyacak bir karar olsun. Alınacak kararla Kürdistan'ı cezalandırmayı amaçlayan tehditlere karşı bir sınır konulsun."
IKB Başkanlığı, parlamento ve hükümet de benzer açıklamalar yaparak Bağdat merkezi hükümetin aldığı karara tepki gösterdi.
"Federal devlet reformlarla demokrasiyi ileri aşamaya taşıyamıyor"
Irak ve IKB arasındaki bütçe krizini Independent Türkçe'ye değerlendiren Erbil Soran Üniversitesi Yer Bilimleri Bölümü Başkanı Dr. Namam Talabani, Irak Anayasası'nda ülkenin bir federal devlet olduğu kabul edilse de şimdiye kadar bütçenin ülkenin anayasal bileşenleri arasında eşit uygulanmadığını söyledi.
Irak petrol şirketi SOMO'nun "Merkezi hükümet memur maaşlarını ödemek için yeterli bütçeye sahip" açıklamasına rağmen anlaşmanın uygulanmamasını hükümetin başarısızlığına bağlayan Talabani, "Merkezi hükümet çok başarısız. Federal devlet reformlarla demokrasiyi ileri aşamaya taşıyamıyor. Reformların olmaması ilişkileri geriyor ve her seferinde yeni krizlere sebebiyet veriyor" dedi.
Şii, Sünni ve Kürt gruplar arasında yapılan anlaşmaların tam olarak bir çözüm getirmeyeceğini, çünkü taraflar arasındaki ihtilafların yıllar öncesine dayanan uzun vadeli bir problem olduğunu kaydeden Talabani, şunları kaydetti:
Bu sorun Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği veya Dünya Bankası gibi üçüncü bir tarafın müdahalesiyle çözülebilir. Bir yönüyle böyle. Başka bir bakış açısıyla değerlendirecek olursak, IKB'deki birçok gözlemci ve siyasetçi, Irak Parlamentosu'nun bölgeye gereken payı göndermemesini, Sünni-Şii-Arap bileşenlerinin IKB'ye yönelik ırkçı tavrından kaynaklandığını düşünüyor. Bu üç bileşen Irak hükümetini hegomonyası altına almış. Bu Irak halkı arasındaki uyum ilkesine ters olduğu gibi ülkeyi derin bir krize sürüklüyor.
"Mali yerelleşme yasası uygulanmalı"
Var olan sorunların çözümünün taraflar arasında güçlü bir iletişimin sağlanmasından geçtiğini ve ilk yapılması gerekenin hukuki anlamda federal modeli tamamlarken mali ademi merkeziyetçiliğin vazgeçilmesi olduğunu belirten Talabani, çözüm için şu önerilerde bulundu:
Mali yerelleşme yasasını uygulamak ve IKB'nin merkezi hükümet ile ihtilaflardan kaynaklı riskleri azaltmak için Irak Anayasası'nın ulusal gelirlerin eşit dağıtımı ve mali ademi merkeziyetçiliğin uygulanmasıyla ilgili birkaç maddenin değiştirilmesiyle olur. Sorunu çözmek için ilk seçenek Irak Anayasası'nın ulusal gelirlerin eşit dağılımına ilişkin 112. maddesini uygulamak gerekiyor. İkinci seçenek ise bence en önemli seçenek; federal sistemin vatandaşların oy ve tercihlerine dayalı mali ademi merkeziyetçilik yoluyla uygulanmasıdır. Bu noktayı şiddetle tavsiye ediyorum. Bu öneriler, merkezi hükümet ile IKB arasındaki mevcut anlaşmazlığın varlığına biz çözüm olarak değerlendirilmeli. Bu, İsviçre ve Belçika dahil olmak üzere birçok federal ülkede uygulanan modern bir modeldir.
Irak'ta bulunan Kürt temsilcilerinin tamamına yakının ortak hareket ederek bütçe kararını protesto ettiğini kaydeden Talabani, anayasaya aykırı olan karara bazı Şii ve Sünni bileşenlerden birkaç milletvekilinin de tepki gösterdiğini sözlerine ekledi.
"Bağdat'ta Baas zihniyeti hala iktidar"
Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) Duhok Milletvekili Chiya Hemid Sherif (Çiya Hamit Şerif) ise her zaman olduğu gibi yine Şii ve Sünnilerin Kürtlere karşı birleştiğine vurgu yaparak, tarihin yeniden tekerrür ettiğini söyledi.
Bağdat'ta hükümetin değişmiş olabileceğini ama Baas zihniyetinin hala iktidarda olduğunu savunan Sherif, "Bu yapılan düpedüz şovenist Arap ırkçılığı ve Kürt karşıtlığıdır. Bağdat şekil olarak değişiş olabilir ama zihniyet olduğu gibi duruyor. Bütçeyi, Kürdistan halkının onurunu kırmak ve sefalete mahkum etmek için reddettiler" diye konuştu.
Kararı kınayan Sherif, Irak Kürdistan Bölgesi'nin bütçesinin reddedilmesi vefasızlık olarak tanımlayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2003 yılında Irak'ın dağılmasını önleyerek bir arada tutan Sayın Mesud Barzani ve Sayın Mam Celal Talabani'ydi. Kürt liderler Irak'ı bir arada tutmak ve anayasayı hazırlamak için aylarca Bağdat'ta kaldılar. O dönemde ekonomik sıkıntı ve ambargolara rağmen Kürtler, IKB'ye gelen 100 binlerce Iraklı göçmene kapılarını, gönüllerini açtı. Kardeş olarak gördü. Buna karşılık Şii ve Sünniler ne yaptı vefasızlık yapmayı seçti."
"Birliği sağlayabilirsek mutlaka kazanan biz olacağız"
Bütçe meselesinde parlamentoda bulunan Kürt temsilcilerin ortak tavır sergilemesini takdire şayan bir tutum olarak niteleyen Sherif, Kürtlerin kendi aralarında sağlam bir birliktelik sağlamasını gerektiğini belirterek şunları söyledi:
Biz Kürtler için bugün en önemli şey aramızda birlik sağlayıp yapılan haksızlıklara karşı tek vücut gibi durmaktır. Birliği sağlayabilirsek mutlaka kazanan biz olacağız. Biz Kürtlere yapılan bu ihanet ilk değil, muhtemelen sonda olmayacak. Baas döneminde bugün yapılanın çok daha ağırlarını yaşadık. Alınan kararla kardeş olmadığımız bir kez daha ispatlandı. Biz demokrat ve federal bir Irak'tan yanayken onlar bizimle değilsin diyor. Bugüne kadar kendimizi Iraklı olarak görüyorduk ama gördük ki onlar bizi kendilerinden saymıyorlar.
Milletvekili Sherif, IKB Parlamentosu'nun Bağdat'ın aldığı bütçe kararını değerlendirmek üzere yakın bir zamanda toplanacağını belirtti.
© The Independentturkish