Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında vaka sayıları son haftalarda yükselişe geçti.
Kovid-19 tedbirleri kapsamında birçok kentte 65 yaş üstündekilerin 10.00-16.00 saatleri dışında sokağa çıkmalarına kısıtlama getirildi.
Son olarak vatandaşların yoğun olduğu açık alanlarda sigara içme yasağı getirildi.
Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Kovid-19 İzleme Grubu Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala ile Kovid-19 salgınında gelinen noktayı ve olumsuz etkilerin azaltılması için yapılabilecekleri konuştuk.
"Dünyadaki vakalar günde 600 bini geçti"
Halk Sağlığı Uzmanı Pala, "Sigara yasağı ya da belli yaş grubundakilerin evde oturması, virüsün bulaşma hızını düşürmede çözüm olur mu?" sorusuna şu yanıtı verdi:
Kesinlikle olamaz çünkü karşımızda insandan insana çok kolay bulaşan, bütün dünyayı etkileyen bir salgın var. Dünyadaki vakalar günde 600 bini geçti, ölümler ise 10 binlerde. Bu korkunç bir sayı.
"Pandemi öncesi normal hayata devam ediyormuş gibi davranmayı sürdürürsek..."
"Ülkelerin salgını yönetmedeki başarısını belirleyen en etkili faktörler nelerdir?" şeklindeki soruya Kayıhan Pala, sağlık sisteminin yanı sıra benimsenen stratejinin uygun bir şekilde yönetilip yönetilmeyişi ve bilim insanlarının görüşüne uygun şekilde hareket edilip edilmeyişinin kritik unsur olduğunu ifade etti.
Pala, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
Dünya ülkelerinin deneyimlerine baktığımızda etkilenmeler farklı. İki ana etmen bulunuyor; birincisi risk gruplarının fazla olduğu ülkeler. Yaşlı nüfus, kronik hastalıklar gibi... Avrupa'dan örnek vermek gerekirse, Almanya iyi örnek, kötü örnek ise İngiltere. Diğer taraftan sosyo-ekonomik açıdan birbirine yakın ülkelerden Norveç iyi örnek, İsveç kötü örnek. Bu salgınla baş etmeyi yürekten istiyorsanız, virüsün hasta kişiden sağlıklı kişiye geçmesini azaltacak, yok edecek yöntemler alınsın! Toplumsal hareketliliği sınırlandırın! Hiçbir şey yokmuş gibi, pandemi öncesi normal hayata devam ediyormuş gibi davranmayı sürdürürsek, virüs çok sayıda insana bulaşacak!
"Ülke en az 14 gün kapatılmalı, devlet, emekçilerin bu süreçten zarar görmelerinin önüne geçmeli"
Kuluçka süresinin 14 gün olduğunu hatırlatan Pala, mümkünse bu sürenin 2 katı (28 gün), bu mümkün değilse bile en azından kuluçka süresi kadar (14 gün) evlere kapanmanın şart olduğunu savundu:
Ülke en az 14 gün süreyle kapatılmalı. Ancak emekçilerin bu süreçten zarar görmelerinin önüne geçilmeli. Kapanalım ama gündelik işlerde çalışmak zorunda olan, faturasını, kirasını ödemek zorunda kalan kişileri, zorla evde oturtmak doğru bir şey değil. Aylık kazançlarının onlara sağlanması gerekir, devletin devreye girmesi gerekir. Devlet, emekçilerin bu süreçten zarar görmelerini engellemeli. Kapanma sonrasında da belki hastalık ortadan kaldırılamayacak ama bu yöntemle salgının etkileri azaltılmış olacak. 11 Mayıs'taki gibi erken açılmamak gerekir. Yeniden erken açılma, geçmişteki bazı sıkıntıları tekrar karşımıza getirir.
"Her bin sağlık çalışanından 40'ı enfekte, Norveç'in 8-10 katı!"
Sağlık çalışanlarının durumunu da sorduğumuz Prof. Dr. Kayıhan Pala, bu kişilerde tükenmişlik duygusu oluştuğunu, yoğun bakım yatağı bulmakta güçlük çekilen hastanelerin bulunduğunu ve Sağlık Bakanlığı'nın harekete geçmemesi halinde sistemin yanıt verme kapasitesinin duracağını öne sürdü.
Sağlık çalışanlarında Kovid-19 görülme sıklığına da vurgu yapan Pala, yeni tip koronavirüsün meslek hastalığı olarak kabul edilmemesine de tepki gösterdi:
Biz 65 yaş üstü yurttaşlarımızı Kovid'den korumaya çalışırken, onları bedensel ve ruhsal bozukluğa uğratmamalıyız. Her bin sağlık çalışanından 40’ı enfekte! Bu rakam güncellense, daha yüksek çıkacak. Norveçte ise binde 5’ler civarında. Norveç ile Türkiye arasında 8-10 kat fark var! Türkiye’de sağlık çalışanları çok daha fazla enfekte. Kişisel koruyucu ekipman yetersizliği söz konusu. Çalışma ortamındaki iyileştirmeleri ve özlük haklarını da içeren, sağlık çalışanlarını rahatlatacak düzenlemeler yapılmalı. Pandemide özveriyle çalışmaları karşılığında kendilerine koşullarında düzeltilme yapılmadı. Özlük haklarında iyileşme yapılmadı. Meslek hastalığı olarak kabul edilmesine ilişkin Bakan, (Türk Tabipleri Birliği Başkanı) Sinan Adıyaman'la görüştü, çalışma yapacaklarını söylemişti.
"Günlük 28 bin-30 bin doğrulanmış vakanın kayıtlara geçmiş olması şaşırtıcı gelmeyecek"
Ekim başında Bakan Koca’nın Kovid-19 testlerinin pozitif çıkma oranının yüzde 10 olduğu açıklamasına da değinen Pala, mevcut durumu geçtiğimiz nisan ayına benzeterek şu yorumu yaptı:
Günde 140 binden fazla test yapılıyor. Pozitif çıkma oranının yüzde 20 olduğunu tahmin ediyoruz. Dolayısıyla günlük 28 bin-30 bin doğrulanmış vakanın kayıtlara geçmiş olması, bize şaşırtıcı gelmeyecektir.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Aşı 39 dolar, Türkiye'de 50 milyonun aşılanması gerekiyor"
Aşı çalışmalarına umutla baktığını, kısa sürede hem güvenilirlik hem de kısa sürede etkili sonuç alınabilmesi açısından bir an önce bir ya da birkaç aşının ruhsat alarak toplumlarla buluşturulmasını heyecanla beklediğini belirten Pala, ruhsat alması muhtemel aşılar için telaffuz edilen maliyetin yüksekliğine değindi:
Şuan için ortada ruhsat almış aşı yok, ruhsat alması ihtimali bulunan aşılar var. Ruhsat alsalar bile ne kadar sürede kaç doz üretilebilecekleri ve ülkemizin hangi miktarda aşıya ulaşabileceği net değil. BionTech’in aşısının anlaşması ABD ile yapıldı. İki doz yapılıyor aşı, dozu 19,5 dolar, yani aşı 39 dolar (300 TL). Türkiye'de 50 milyonun aşılanması gerekiyor. Bir dozunun yaklaşık 20 dolar olduğu bir aşıyı, Türkiye'nin nasıl elde edilebileceğini bilmiyoruz, umuyoruz ki daha düşük bedellerle temin etmek mümkün olur. Grip aşısı dahi 1,5 milyon doz civarında sağlanabilmişken, bütün dünyanın peşinde koştuğu koronavirüs aşısının kısa sürede Türkiye'ye getirilebileceğini ve toplumsal bağışıklık sağlanabileceğini düşünmüyorum.
"Önümüzdeki 7,5 ayda Türkiye'de pandemiye karşı etkili bir koruma düzeyi sağlayabileceğimizi öngörmüyorum"
Kayıhna Pala, hayatın ne zaman normal seyrine dönebileceğine ilişkin ise, "2021’in ilk 6 ayı için konuşmak gerekirse, önümüzdeki 7,5 ayda Türkiye'de pandemiye karşı etkili bir koruma düzeyi sağlayabileceğimizi öngörmüyorum" yorumunu yaptı.
"Düşük açıklanan veriler, halkın durumun ciddiyetini anlamasını olumsuz etkiliyor"
Koronavirüse ilişkin verilerin şeffaf olmadığı şeklindeki tartışmalara da değinen Prof. Dr. Kayıhan Pala, şu sözleri söyledi:
Gerçek rakamları açıklamaktan kaçınıyorlar. Toplumun bilgi alma hakkı engelleniyor! Gerçek rakamlara bakarak ne durumda olduğumuzu ve nereye gittiğimizi göremiyoruz. Ölçmediğiniz şeyi yönetemezsiniz, alınan önlemlerin sonuçlarının bu ölçüme göre değerlendirilmesini istiyoruz.
"Maskeni tak, mesafeni koru demekle sorun çözülemez"
Prof. Dr. Kayıhan Pala, "düşük açıklanan" verilerin, halkın durumun ciddiyetini anlamasına olumsuz etki ettiğini, halkta salgına ilişkin risk algısının gereken düzeye ulaşamadığını, sokakların dolup taştığını ifade etti. Sağlık okur yazarlığının da düşük olduğunu belirten Pala, "Maskeni tak, mesafeni koru demekle sorun çözülemez" diyerek, bakanlığın doğru bir sağlık iletişimi ve risk iletişimi tekniğine ihtiyaç duyduğunu savundu.
© The Independentturkish