Ezidi Yüksek Ruhani Meclisi (EYRM) Başkanı ve Ezidi Miri Vekili Hazım Tahsin Beg imzasıyla 24 Nisan’da bir açıklama yayınlandı.
Açıklamada IŞİD’den kurtarılan tüm Ezidilerin topluma geri kabul edileceği belirtildi ancak tekrar toplanan meclis yeni bir karar aldı ve IŞİD militanlarının tecavüzü sonucu hamile kalan Ezidi kadınların çocuklarının topluma kabul edilmeyeceği ilan edildi.
Tecavüz çocuklarının kabul edilmeyeceği kararı sonrası Ezidi toplumunda derin bir tartışma başladı.
Ezidi toplumundan Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkan Yardımcısı Dr. Azad Barış ve gazeteci Eyüp Burç, Ezidilerin en büyük dini makamı olan Yüksek Ruhani Meclisi’nin kararını Independent Türkçe’ye değerlendirdi.
“Kararın değiştirilmesinde fanatik kesimin etkisi oldu”
IŞİD’in 2014’te Ezidilerin yaşadığı bölgelere gerçekleştirdiği saldırıların ardından, binlerce Ezidi kadın ve çocuğu esir alarak pazarlarda sattığını hatırlatan Burç, bu durumu “tarihin şahit olduğu en büyük zulüm” olarak nitelendirdi.
Ruhani Meclisi’nin, tecavüz sonucu doğan çocuklar için aldığı son kararın, Ezidi toplumunu ikiye böldüğü aktaran Burç, konuyla ilgili farklı tartışmaların devam ettiğini kaydetti.
Ezidi Yüksek Ruhani Meclisi’nin “herkesi kabul eden” 24 Nisan kararını çok önemli bulduğunu vurgulayan Burç, kararın değiştirilmesinde bir kesim Ezidi entelektüel ve ileri gelenlerin etkisinin olduğunu söyledi.
Bir Ezidi aydını olarak son kararın kendisini üzdüğünü söyleyen Burç, “Ezidi cemaatinde temel iki görüş var. Bir kısım anneleri ile beraber çocukları kabul ederken, diğer kesim sadece anneleri kabul edeceğini söylüyor. Ezidiler arasında büyük bir kesim çocuklarını bırakmak istemeyen kadınları kabul ediyor ve onlara destek veriyor” dedi.
Burç, kararın tekrar gözden geçirilmesi için birçok Ezidi kurum ve Birleşmiş Milletler Barış Elçisi Nadya Murad gibi aktörlerin çağrıda bulunduğunu belirtti.
Bu durum kapalı bir toplum olan Ezidiler açısından olağan değil. Daha önce Ruhani Meclisi’nin kararları kamuoyunda tartışılmamıştı.
“Ezidi kadın ve çocukları sahiplenmek herkesin görevi”
Yüksek Ruhani Meclisi’nin kararının fanatik Ezidilerin baskısı sonucu değiştiğini savunan Burç, şunları söyledi:
“Kararın değişeceğini ve alınan ilk karara dönüleceğini düşünüyorum. Çünkü insani olan, dinimizin de öngördüğü ve trajediden kurtulmaya yönelik çözüm birinci karardır. Dini kurumlarda da bu tartışmalar devam ediyor. Kanaatimce son karar ilk kararın ruhuna uygun olarak değiştirilecek. Ezidilerin lideri Mir Tahsin ölünce ağırlığını koyacak kimse kalmadı. Mir’in dört çocuğu var, hepsi halefi ve hiç kimse seçilebilme ihtimalini riske atmak istemiyor. Dolayısıyla Mir hayatta olsaydı veya yeni Mir seçilirse karar tekrar gözden geçirilecektir diye düşünüyorum.”
Son kararın Ezidi kızların yaşadığı vahşete çözüm olamayacağı ve o insanların umudunu azalttığı için değiştirilmesi gerektiğini belirten Burç, Ezidi cemaatin demokratik baskısının sonuç vereceğini düşündüğünü sözlerine ekledi.
“Son gelişmeler devrim niteliğinde”
Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkan Yardımcısı Dr. Azad Barış tartışmalı son kararı "korsan" olarak niteliyor. Kararın Ezidi Yüksek Ruhani Meclisi’nin bütün üyelerinin katılımıyla alınmamasını bu yoruma gerekçe olarak gösteriyor. Barış'a göre, tecavüz çocuklarını kabul etmeme kararı, dışarıdan gelen baskı sonucu revize edilerek alındı. Barış kendileri açısından 24 Nisan kararının geçerli olduğunu söyledi.
Barış, “Çünkü 24 Nisan’daki kararda çocukları kabul etmiyoruz diye bir ibare yok. İbare olmadığı için de anneleriyle beraber çocuklar da kabul edilecek. Fakat karardan sonra geri adım atsınlar diye dışarıdan bir baskı uygulandı. Bu baskıya dayanamayıp ‘kadınları kabul ediyoruz ama çocukları kabul etmiyoruz' diye açıklamalar yapılıyor. Bu sonradan alınmış bir karardır ve bunu tanımıyoruz” dedi.
İlk kararda, Ruhani Meclisi Üyesi Baba Şeyh’in geri dönecek kadınları kutsayarak kabul edeceklerini belirtiğini hatırlatan Dr. Azad Barış, Ezidilik açısından önemli bir karar olduğunu çünkü 800-900 yıl sonra ilk defa bu tarz bir kararın alındığını söyledi.
Barış 24 Nisan kararını olumlu bulsa da bazı eksikleri olduğunu düşünüyor:
"24 Nisan deklarasyonu daha kapsayıcı ve geçmişte kendisini Ezidi hisseden herkesin tekrar kendi inancına dönme yolunu açmalıydı. Ama sadece IŞİD tarafından alıkonulmuş Ezidi kadınlar ve çocuklarla ilgili. Her iki kesimin de cemaate alınacağına dair açıklama var deklarasyonda. Yani orada Ezidi çocukların, babası IŞİD’li olan, annesi tecavüze uğramış Ezidi kadının çocuğun Ezidi olmayacağına dair bir belirleme yok. Dolayısıyla bu, zamanla Ezidiliğe kabul edileceğine dair bir gelişme. Hem çocuğu hem anneyi, ikisini birden kabul ettiğini düşünüyorum.”
“Daha önce bu tarz kararların çıkması mümkün değildi”
Kararı devrim olarak niteleyen ve sonraki adımların yavaş yavaş geleceğini savunan Barış, “Kararı çok çok olumlu karşılıyorum ama kararın daha da üzerinde çalışılıp zorla Müslümanlaştırılmış, maalesef Müslümanlaştırılmış demek zorundayım, çünkü zorla Hristiyanlaştırılmış hiçbir Ezidi yok. Zorla Asurileştirilmiş, zorla Yahudileştirilmiş hiçbir Ezidi yok. Çünkü buradaki din baskısı, ne yazık ki, bizim kadim komşularımız Müslümanlar tarafından gelmiş. Onun için zorla Müslümanlaştırılmış bütün Ezidilerin, geçmişe dair herkesin Ezidiliğe dönmesi için, bir yolun açılmasını beklerdim ve bekliyorum da” ifadelerini kullandı.
Konunun daha iyi anlaşılması için Ezidiliğin oluş hikayesi, varoluş efsanesi ve kozmogonisine bakılması gerektiğini vurgulayan Barış, kozmogonisinde anne ve babanın kutsanmış birer Ezidi olarak bir araya gelip ikisinin dünyevi ve düşünsel birlikteliğinde ortaya çıkacak olanın Tanrı tarafından kutsanacağı ve bir Ezidi anne ve babanın çocukları ancak Ezidi olabilir diye bir belirleme olduğunu kaydetti.
Ezidi toplumun, içine çok kapalı bir halk olduğu için, birkaç yıl öncesinden bu tarz bir kararın çıkmasının mümkün olmadığını belirten Barış şöyle devam etti:
Ama Ruhani Meclis bir araya gelip, zorla alıkonulmuş, tecavüze uğramış ve onun sonucunda dünyaya gelen çocuklar ve annelerini tekrar kutsayıp Ezidiliğe davet ediyor. Ben bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Şahsen kararı Martin Luther’in Hristiyanlık için yaptığının bir benzeri belki biraz daha küçüğü olarak görüyorum. Belki çevredekiler anlamıyor ama bu Ezidiler için bir devrimdir. Çünkü kimse çok farkında değil ama çemberin içindekiler bizleriz ve bunu hissediyoruz. Çemberin içindekiler için bu bir devrimdir.
© The Independentturkish