The Atlantic'in aktardığına göre yapılan bir araştırma sessizce konuşmanın (ya da hiç konuşmamanın) yeni tip koronavirüsün (SARS-CoV-2) yayılmasını özellikle kalabalık alanlar ve iç mekanlarda kontrol etmede etkili bir yol olabileceğini ortaya koydu.

ABD Ulusal Bilimler Akademisi Dergisi'nde (PNAS) mart ayında yayımlanan bir araştıma normal konuşma sırasında virüsün yakın mesafeden bulaşabildiğini ve yüksek sesle konuşmanın etrafa daha fazla viral parçacık yaydığını göstermişti.

ABD'de halk sağlığı uzmanları koronavirüse karşı özellikle yakın mesafedeki konuşma süresi ve konuşulan kişi sayısında azaltmaya gidilmesini tavsiye etse de çok nadiren konuşmacının ses düzeyi hakkında önerilerde bulundu.

Atlantic'in belirttiğine göre Japonya'da özellikle trenlerde konuşmamak veya sessizce konuşmak pandeminin yayılmasına karşı uygulanan yaygın bir taktik.

Koronavirüsün bulaşmasını inceleyen Colorado Boulder Üniversitesi'nden profesör Jose L. Jimenez "Kamusal alanlarda daha az veya daha düşük sesle konuştuğumuzda tüm viral bulaşma yolları azalır. Bu çok açık bir gerçek. Tartışma konusu değil" ifadelerini kullandı.

SARS-CoV-2 sıklıkla kişinin hapşırdığı, öksürdüğü ya da konuştuğu sırada saçılan viral damlacıklarla bulaşıyor. Kişi ne kadar az konuşur ya da düşük sesle konuşursa o kadar az damlacığı çevreye yayacaktır. 

Jimenez yaptığı açıklamada kişinin nefes aldığı ya da fısıldadığı sırada solunum sisteminin büyük damlacıklar yaymadığını belirtti.

Jimenez'e göre bağırarak konuşmaya kıyasla düşük sesle konuşmak aerosol (gaz içerisinde dağılmış ve gazla sarılmış 10 mikrometreden daha küçük çaplı sıvı veya katı parçacıklarından oluşan çok fazlı sistem) oranını 5 kat, hiç konuşmamaksa 50 kat azaltıyor.

Indpedent Türkçe, Atlantic, Popsci