Yeni Zelanda'nın Christchurch kentindeki 2 camiye düzenlediği silahlı saldırıda 51 kişiyi şehit eden, 49 kişiyi de yaralayan saldırgan Brenton Tarrant'ın yargılanmasına, ölü yakınları ve yaralıların dinlenmesiyle devam edildi.
Yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde başlayan üçüncü gün duruşmasında ölü yakını ve yaralılar, saldırgan Tarrant ile yüzleşmeye devam etti.
Tarrant, güvenlik görevlileri eşliğinde elleri kelepçeli halde duruşma salonuna getirildi.
"Sen sonsuza kadar acı çekecek önemsiz bir katilsin"
Saldırılardan yaralı kurtulan Türkler'den Mustafa Boztaş, saldırgan Brenton Tarrant ile yüzleşti.
Yargılamanın 3. günü duruşmasına katılan Boztaş, teröriste hitaben, "Sen yalnız başına geçmişten başka hiçbir yerde yaşayamazsın" dedi.
Boztaş, saldırganında nefes almasına rağmen bir ölü olduğunu ifade ederek, "Sen sadece yalnız, korkak ve sonsuza kadar acı çekecek önemsiz bir katilsin" ifadelerini kullandı.
Saldırganın normal insanlardan farklı olarak geçmişi unutamayacağını söyleyen Boztaş, "Bunun iki sebebi var. İlk sebebi, senin hiçbir geleceğin yok. İkinci sebebi ise sen bir insan değilsin. Hayvan bile değilsin, zira hayvanlar dünyaya faydalı yaratıklardır. Hatırlanacaksın, sadece ama korkak bir katil olarak" diye konuştu.
Boztaş, terörist Tarrant'a, "Sen, ten renginin ötesinde her insanın aynı olduğunu anlamayacak kadar aptalsın" diye hitap etti.
Christchurch kentindeki iki camiye düzenlenen terör saldırısında yaralanan Türk vatandaşlarından Mustafa Boztaş, bacağına aldığı ilk kurşundan sonra caminin penceresini eliyle kırarak kaçmış ve birkaç saniye farkla sağ kurtulmuştu.
Boztaş, yaşadıklarını, "Terörist hepimize ateş etmeye başladı. İlk başta bacağıma geldi. Sonra gitti. Şarjör mü değişti bilmiyorum ama ses bir anda kesildi. O ara yukarı baktım, kimse yoktu. Pencereyi elimle kırdım ve o anda kaçtım. 2-3 saniye geç kalsaydım ölmüştüm. Teröristin çektiği görüntüde öyle gözüküyor. Beni kaçarken çekmiş" cümleleriyle anlatmıştı.
Saldırıda babası Hacı Muhammed Davud Nabi'yi kaybeden Ahad Nabi, mahkemeye hitaben, "Bu adamı özel bir hapishaneye koyulmasını, özel tedavi ve koruması için ülkenin vergilerinin harcanmamasını talep ediyorum" dedi.
Tarrant'a seslenen Nabi, "Benim 71 yaşındaki babamla eğer teke tek dövüşseydin, seni ortadan ikiye ayırırdı. Fakat sen, sadece hayatının 10 dakikalık bir diliminde kurt postuna bürünmüş aciz bir koyunsun. Ben ise güçlüyüm ve sen beni daha da güçlü kıldın" diye konuştu.
"Baban senden utanıyordur"
Nabi, saldırganın savunmasız insanları öldürdüğünü belirterek, "Yaptığından ötürü seni affetmiyorum. Hapse girdiğin zaman cehennemde olduğun ve seni ateşin beklediği gerçeğini anlayacaksın" ifadelerini kullandı.
Saldırgan Tarrant, Nabi'nin bu sözlerine kafa sallayarak karşılık verdi.
Tarrant'ın bu toplumun bir çöplüğü olduğunu vurgulayan Nabi, "Baban senden utanıyordur. Sen ancak bir çöplüğe gömülmeyi hak ediyorsun" dedi. Nabi, konuşmasını tekbir getirerek sonlandırdı.
"Seni affediyorum Brenton"
14 yaşındaki oğlu Seyid'i saldırıda kaybeden John Milne ise "Bir katile bile affedilme şansı verilmelidir" diyerek Tarrant'ı affettiğini açıkladı.
Yanındaki kızının da bu kararında kendisini desteklediğini mahkemeye beyan eden Milne, şunları söyledi:
Seni affediyorum Brenton. Benim 14 yaşındaki oğlum Seyid'i katletmene rağmen. Bana hiçbir kurşun isabet etmedi, ben orada bile değildim. Fakat kalbimde öyle büyük bir yara oluştu ki ancak oğlum Seyid ile cennette bir araya gelirsem iyileşebilir. Seni de orada görmek isterim Brenton, mümkünse oğluma bizzat özür dilemeni ümit ederim. Eminim o seni affetmiştir.
Bir çocuğu öldürmekten daha büyük bir suçun olmadığının altını çizen Milne, "Ölenin arkasında kalanlar, bitmeyecek bir travmaya katlanmak zorundalar ve bunu tecrübe etmeyenler ne manaya geldiğini asla bilemezler" diye konuştu.
Milne, saldırgana hitaben, "Bir kez daha seni şartsız olarak affediyorum. Lütfen onun ismini hatırla" ifadesini kullandı.
Şehit Abdulfettah Kasım'ın kızı Sara Kasım, babasının şu an burada olmasını çok istediğini belirterek, "Anne ve babamın güvenlik ve çocuklarının başarılı olması için yerleştiği bir ülkede bunların olacağını asla hayal edemezdim" dedi.
Kasım, saldırgana hitaben, "O bir tercih yaptı. Aptalca, sorumsuzca, acımasızca, bencilce, iğrenç, çirkin ve şeytanca bir tercih" diye seslendi.
"Öğrencilerim beni selamünaleyküm diye karşılıyor"
Babasına duyduğu özlemi, "Bana Filistin'deki zeytin ağaçlarını anlatmasını dinlemek istiyorum. Babamın sesini duymak istiyorum" ifadeleriyle dile getiren Kasım, babasıyla yaşadığı hatıraları anlatırken gözyaşlarını tutamadı.
Kasım, babasını kaybedene kadar bu acının nasıl bir şey olduğunu anlamadığını vurgulayarak, "Çok sarsıldık ve kalbimiz milyonlarca parçalara ayrıldı. Ama o kırıkları yavaş yavaş altın bir iplikle yeniden bağlıyoruz. Yeniden bir bütün oluyor, daha güçlü, daha güzel ve eskisinden çok daha fazla birlik haline geliyoruz" dedi.
Saldırının ardından Yeni Zelanda halkının Müslümanlara daha fazla yakınlaştığını ve İslam'ın barışçılığını daha iyi anladıklarını söyleyen Kasım, "Öğrencilerim artık beni selamünaleyküm Sara Hanım diyerek karşılıyorlar" diye konuştu.
Kasım, saldırgana bir kez daha hitap ederek, "Bu mahkeme salonuna iyi bak ve buradaki ötekinin kim olduğunu kendine sor. O biz miyiz, yoksa sen mi? Sanırım cevabı çok açık." dedi.
Tarrant'ın ömür boyu hapse mahkum edilmesi bekleniyor
Kendi savunmasını yapma isteği 13 Temmuz’da Christchurch Yüksek Mahkemesince kabul edilen Tarrant, hakkındaki 51'i cinayet, 40'ı cinayete teşebbüs ve 1'i de terör saldırısı olan suçlamaların tamamını kabul etmişti.
Beyaz ırkın üstünlüğünü savunan aşırı sağcı saldırganın, 4 günlük yargılamanın ardından ömür boyu hapse mahkum edilmesi bekleniyor.
Tarrant, Christchurch kentindeki Nur ve Linwood camilerine 15 Mart 2019'da cuma namazı esnasında otomatik silahlarla terör saldırısında bulunmuştu.
Yeni Zelanda ve tüm dünyada tepkiyle karşılanan saldırıda, 1'i Türk 51 kişi hayatını kaybetmiş, 2'si Türk 49 kişi ise yaralanmıştı.
Independent Türkçe, AA