İran yayılmacılığının başlangıcı: Hariri suikastı

Hariri suikastının üzerinden geçen 15 yılın ardından bugün artık uluslararası güçlerin baskılarına maruz kalan taraf İran, müttefikleri ve bölgedeki uzantılarıdır

Fotoğraf: AA

Hariri suikastı ve diğer Lübnanlı siyasi, güvenlik ve düşünce öncülerine yönelik suikastlar, İran’a karşı mücadelenin sadece bir yüzüydü.

Suikastın hemen ardından suikast mahallinin temizlenerek delillerin karartılması, uluslararası soruşturma ekiplerine yönelik tehditler ve uluslararası mahkemeye verilen kısıtlı yetkilere rağmen bu mahkeme aslında dünyanın bildiği bir gerçeği açıkladı: Refik Hariri suikastını

İran’ın çıkarları doğrultusunda gerçekleştiren örgüt Hizbullah’tı.


Bu suikastın üstünden 15 yıl geçmesine rağmen İran ve Lübnan’daki uzantısı Hizbullah hâlâ suç işlemeye devam ediyor.

Bunun en son örneği, binlerce insanın yaralandığı ve Beyrut’un üçte birini harabeye çeviren liman patlamasıdır.

İran rejimi, Ortadoğu’da Saddam’ın devrilmesine müteakip Suriye’de kendisine bağlı rejimi güvenceye almasından sonra yönünü Lübnan’a çevirdi.

Refik Hariri ve arkadaşlarının öldürülmesi, İran eksenine karşı çıkan siyasi güçleri tasfiye ederek Lübnan’ı kontrol etme amacıyla gerçekleşti.

İran, kendisine karşı duran herkesi öldürmeye devam etti ve Suriye’de iç savaş başlayana kadar bu korku furyası Beyrut’ta altı sene sürdü.

Şüphesiz bölgede bu suikastlar, İran müdahalelerine karşı bir mücadelenin başlamasına sebep olmuş ve bu, Suriye’deki iç savaşı da tetiklemiştir.


Uluslararası Mahkeme sadece bir kişiyi suçlu buldu, o da Selim Ayyaş’tı. Belki de o, bu suç çetesinin en önemsiz elemanıydı.

Ancak bu suça ve Lübnan’daki diğer işlenen suikast suçlarına iştirak edenlerin çoğu Suriye ve Lübnan’da öldürüldüler.

Bunların başında Hariri suikastından üç yıl sonra Suriye’de öldürülen İmad Muğniye gelir. Hemen ardında Hariri’nin öldürülmesinden resmen sorumlu tutulan Mustafa Bedreddin de Suriye’de öldürüldü.

Bu suikast timi liderleri, bölgenin farklı yerlerinde de daha önce de benzeri suçlara karışmıştı. Kuveyt’te İran adına işledikleri suikastlar gibi.

Bununla birlikte, Suriye tarafından Hariri suikastına katılan askeri ve güvenlik liderlerinin çoğu da tasfiye edildi. Bu nedenle bu şebekenin işlediği suçların kurbanı olanların Uluslararası Mahkemeye pek ihtiyaçları kalmadı, zira ilahi adalet onların hükmünü zaten verdi.

Hizbullah ve İran, Suriye’de bozguna uğrayarak binlerce militanını kaybetti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Tekrar etmek gerekirse Hariri suikastı, İran’ın bu günlerde dağılan “Şii Ekseni” projesinin tamamlanması amacıyla Lübnan’daki muhalif siyasi cenahı tasfiye etmeyi hedefliyordu.

Her ne kadar zaman ve mekan farklı olsa da eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri’nin patlama sonucunda öldürülmesi, 1914’te Bosna’da Avusturya Prensi Franz Ferdinand’ı hedef alan suikastın bir benzeriydi.

Bu suikast, Birinci Dünya Savaşı'nın fitilini ateşlemiş ve savaş sonucunda 10 milyonu aşkın insan hayatını kaybetmişti. 

Suikast, Sırpların Bosna ve Makedonya’yı işgalinden sonra Sırp milliyetçilerin oluşturduğu “Kara El’’ gizli örgütü tarafından üstlenilmişti.

Aynı şekilde İran da Lübnan’daki yönetimi etkisi altına almak için 23 Lübnanlı siyasetçiyi suikastla öldürdü.


Lübnan’daki suikast suçlarının soruşturulması için Uluslararası Mahkemeye başvurulması, uluslararası toplumun bir talebiydi.

Suikast alanının derhal temizlenmesini emrederek soruşturma ihtimalini ortadan kaldıran dönemin cumhurbaşkanı dahil o dönemin Lübnan’daki adli ve icra kurumları İran ve Suriye etkisi altındaydı ve bu iki ülkenin yapacaklarından korkuyorlardı.

Soruşturma müfettişleri suç mahallinde delil aramakla meşgulken İran nüfuzunu geriletmek için bir mücadele başlamıştı.

Bu suikastın üzerinden geçen 15 yılın ardından bugün artık uluslararası güçlerin baskılarına maruz kalan taraf İran, müttefikleri ve bölgedeki uzantılarıdır. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Şarku'l Avsat    

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU