Marmara kıyısında kurulan kimya OSB'ye "tsunami" gerekçeli ÇED iptali

Yalova’da, deniz kenarında kurulacak YALKİM kimya OSB projesinde mahkeme, çevre örgütü Yalova Platformu’nun açtığı davada ÇED olumlu kararını iptal etti, gerekçe; olası Marmara depreminde tsunami tehlikesi raporda yok

Mahkemenin iptal kararında, kimyasal madde üretimi yapılacak YALKİM OSB'nin ÇED olumlu raporunda, olası Marmara depreminde meydana gelebilecek tsunaminin dikkate alınmadığı vurgulanıyor

YALKİM OSB Bölge Başkanlığının verdiği ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) olumlu raporu 3. Kez iptal edildi. 

Yalova Platformu, Yalova Taşköprü’de kurulması planlanan Akrilik Bazlı Elyaf ve Kompozit Ürünler İleri Teknolojik Malzemeler İhtisas Islah OSB Projesi ile (sonradan adı YALKİM OSB oldu) ilgili 2015’te alınan ÇED olumlu kararının iptali için dava açmıştı.

Bursa 1.İdare Mahkemesi ilk iptal kararını 2016’da verdi. Karar, mahkemece atanan bilirkişi heyetinde meteoroloji mühendisi ve jeoloji mühendisi bulunmadığı gerekçesiyle Danıştay'ca bozuldu. 

Yerel mahkeme meteoroloji ve jeoloji mühendislerinin de yer aldığı yeni bilirkişi heyetince hazırlanan rapor üzerine, YALKİM OSB Bölge Başkanlığı'nın verdiği "ÇED olumlu" kararını bir kez daha iptal etti.

Temyiz beklemeden revize ÇED

Davalı YALKİM OSB Başkanlığı temyiz sonucunu beklemeden revize ÇED hazırlatarak, kısa süre içinde yeni bir ÇED olumlu kararı aldı. Yalova Platformu bu kez Bursa 2. İdare Mahkemesi’nde revize edilmiş yeni ÇED olumlu kararının iptali için dava açtı.

Danıştay 14. Daire Başkanlığı, 2018’de, Bursa 1. İdare Mahkemesi’nde görülmekte olan ilk ÇED olumlu kararının iptali davasının sonucunun beklenmesine karar vererek, ikinci iptal kararını bozdu.

Bursa 2. İdare Mahkemesi de Danıştay kararı doğrultusunda hükmetti. Beklenen karar Bursa 1. İdare Mahkemesi'nden geldi, ÇED olumlu kararı iptal edildi. İptal gerekçesinde şöyle denildi:

“ÇED raporunda (OSB’nin) tarım arazilerine olumsuz etkilerinin belirtilmediği, tarımsal alanlarda oluşturacağı olumsuzlukların irdelenmediği, YALKİM OSB’nin yerleşim alanına yakın olan Taşköprü mahallesinin topografik yapısı nedeniyle hava sahasını kirletmemesi ve insan sağlığını etkilememesinin mümkün olmadığı,

parlayıcı, reaktif ve ekosistem üzerinde ciddi toksik etkileri olan bir hammadde olan akrilonitrilin (ACN),  tesise girişinden, tanklara doldurulması ve kullanılmasına kadarki tüm süreçlerin titizlikle yönetilmesi gerekmekteyken, bu maddenin çevresel etkisinin ne olacağına dair en kötü senaryo şartları göz önüne alan herhangi bir çalışmaya rastlanmadığı,

olası Marmara depremlerinin deniz merkezli olması halinde tsunami tehlikesi arz etmesinin kaçınılmaz olduğu, ÇED raporunda ise tsunami riskiyle ilgili bir öngörüde bulunulmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilerek dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.”

"Hani depremden sonra taşınacaktı?"

İptal davasını kazanan Yalova Platformu Yürütme Kurulu üyesi Av. Zeki Öçal kararla ilgili şu açıklamayı yaptı:

“Marmara’da, yakın gelecekte büyük bir deprem olacağı, Yalova’nın bu depremden en çok etkilenecek yerlerden biri olduğu, deniz içi fayının kırılması sırasında tsunami meydana geleceği biliniyorken, yerleşim alanlarının yakınında, kara yolunun hemen dibinde, yeterli sağlık koruma bandı oluşturmanın mümkün olmadığı, tarım alanlarını tehdit eden bir kimya OSB yapılanmasında ısrar etmek, geçmişten ders almamaktır, şirketlerin ticari çıkarları için çevre ve halk sağlığını hiçe saymaktır.

17 Ağustos 1999 depreminde, dava konusu OSB yapılanması içindeki tesislerden biri olan AKSA fabrikasında meydana gelen zehirli kimyasal sızıntısını, insanların yakınlarını enkaz altında bırakıp kaçmak zorunda bırakılmalarını unutmadık. 17 Ağustos Depreminden sonra bölgeden taşınması gündeme gelen tesislerin, sonraki süreçte hızlı bir büyüme refleksine girip yeni tesisler ve kapasite artışları ile Yalova halkı üzerindeki riskleri kat be kat arttırdıkları ortadadır.

Riske atılan, Yalova halkının yaşam hakkıdır. Bu tehlikeli büyüme hevesinden vazgeçilmelidir. Sağlıklı çevrede yaşama hakkımızı savunmak için açtığımız davada bir kez daha kazandık. Artık geçmişten ders alınmasını, şirketlerin fay hattı üzerinde, ölümcül riskler içeren büyüme hevesine kamu idarelerinin bir daha onay vermemesini talep ediyoruz.”

DAHA FAZLA HABER OKU