Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) Sincan Çocuk Kapalı Cezaevi'nde görevli infaz koruma memurlarının hükümlü ve tutuklu çocuklara "insan onuruna aykırı ve sistematik şekilde kötü muamelede bulunduğu" iddiasıyla 23 Eylül 2014 tarihinde yapılan bireysel başvuruyu karara bağladı.
Yüksek Mahkeme, Anayasa’nın “Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz, kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz” diyen 17/3 maddesine ilişkin şikayetlerin kabul edilebilir olduğuna hükmetti.
Kötü muamele yasağının usul yönünden ihlal edildiğine hükmeden AYM, "İhlal sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar var" diyerek, dosyayı Cumhuriyet Başsavcılığı’na geri gönderdi.
AYM, daha önce tahliye edildikleri için beyanları alınamayan 9 çocuk için ayrı ayrı 10 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Davacılar 50 bin lira tazminat talebinde bulunmuştu.
Tutuklu ve hükümlü çocukların aktarımına göre olaylar 1 Ocak 2014 günü meydana geldi. 4 infaz koruma memuru, o gün saat 16.05’te, sayım için yaşları 16-17 yaş grubunda bulunan çocukların koğuşuna girdi.
Çocuklar, arkadaşları H.E.’nin hasta olmasına rağmen ayakta sayımda ısrarcı olunması üzerine tartışma başladığını, infaz koruma memurları tarafından darp edildiklerini savundular.
Tartışmanın büyümesi üzerine çocuklar üst katta, koğuştaki eşyaları kullanarak barikat kurdu ve infaz koruma memurlarıyla çatışmaya başladı.
Kamerasız odada dövme, Kürtçe şarkıya disiplin tehdidi
Olaydan sonra etkisiz hale getirilerek gözlem altına alınan 11 çocuk, çeşitli cezaevlerine nakledildi. AYM kararında davacı çocukların savunmalarına da yer verildi.
A.D. olaydan önce, koğuşta Kürtçe şarkı söyledikleri için disiplin cezasıyla tehdit edildiklerini ve sayımlar sırasında sürekli hakarete uğradıklarını anlattı.
Olaydan sonra ters kelepçe takılarak süngerli odaya atıldığını ve burada 6 saat tutulduğunu iddia eden A.D., çıplak arama yapıldıktan sonra kamerasız odada infaz koruma memurları tarafından dövüldüğünü iddia etti.
A.D., kaloriferi yakılmayan, soğuk, müşahade odasında, yataksız ranzada ayakları ve elleri kelepçeli halde iki gün yatırıldığını, giysilerinin de bu sürede verilmediğini belirtti.
“Sizi yumuşak odalara atacağım, aklınız başınıza gelecek”
K.Ş. ise hastaneye sevk sırasında ve cezaevine dönüşte çıplak arama yapılırken dövüldüğünü, kıyafetleri ıslak halde, yatak bulunmayan bir odada mermer üzerinde yatırıldığını öne sürdü.
Olaydan önce Cezaevi Müdürü tarafından, “Sizi yumuşak odalara atacağım, aklınız başınıza gelecek” diye tehdit edildiklerini öne süren M.K. da, olay günü 10-20 gardiyan tarafından elbiseleri çıkarılarak dövüldüğünü iddia etti.
Başvucu B.K. ise olay günü müşahade odasında 4 infaz koruma memuru ellerini tutarken, iki infaz memuru tarafından tekme, tokat dövüldüğünü söyledi.
H.E., gardiyanların biber gazı sıkarak nefessiz kalmalarına neden olduklarını, ardından dövüldüklerini, gözünün şiştiğini söyledi.
TİHK da kötü muamele tespiti yaptı
Türkiye İnsan Hakları Kurumu’nun (TİHK) olayla ilgili düzenlediği rapor da AYM kararında yer aldı.
Raporda “krize müdahale ve zor kullanma yetkisini kullanmaları açısından, tutuklu çocuklara kötü muamele olarak kabul edilecek şekilde davranıldığı” tespiti yapıldı.
İnfaz koruma memurları hakkında "basit yaralama, hakaret, tehdit, zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması" suçlarından yürütülen soruşturmanın, 9 Haziran 2014’te takipsizlikle sonuçlandığı hatırlatıldı.
Davacıların takipsizlik kararına yaptıkları itirazın da, Ankara Batı 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından, şikayetler dahi alınmaksızın esastan reddedildiği belirtildi.