Uluslararası Af Örgütü’nün (Amnesty) aktardığına göre Nijerya askeri birlikleri, ülkenin kuzeydoğusundaki terör gruplarına karşı mücadelelerinin bir parçası olarak köyleri ateşe verip, yüzlerce sivili göç etmeye zorladı.
Terör örgütü Boko Haram’a karşı yıllardır devam eden mücadele kapsamında sık sık insan haklarını ihlal etmekle suçlanan Nijerya ordusu, son olarak Afrika’nın batısındaki DEAŞ’ın kolunu hedef aldı.
Ordu ayrıca, Uluslararası Af Örgütü’nün açıklamalarına yanıt vermemeyi tercih etti. 3 Nijeryalı sivil de yaptıkları açıklamada, köylerin ateşe verildiğini doğruladı.
UCM Soruşturma başlattı
Daha önce ise Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yaşanan gelişmeler karşısında soruşturma başlattığı iddiası gündeme gelmişti. Mahkeme, askeri komutanlar arasında hayal kırıklığına yol açıcı şekilde Nijerya’nın silah satın alma yeteneklerine kısıtlamalar getirmişti.
Uluslararası Af Örgütü, son raporunda, Nijerya ordusunun yüzlerce erkek ve kadını, geçen Ocak ayında ülkenin kuzeydoğundaki Borno Eyaleti’ndeki evlerini terk etmeye zorlayarak, 3 köyü ateşe verdiğine dikkati çekti.
Öte yandan bir insan hakları örgütü de 12 mağdurla bir röportaj gerçekleştirerek, bölgede birkaç büyük yangını gösteren uydu görüntülerini incelediklerini, köylerdeki binaların neredeyse tamamının kül olduğunu söyledi.
400'den fazla köylü sürüldü
Uluslararası Af Örgütü’ne göre bölge sakinleri, ordunun sivilleri gözaltına almak için evlere nasıl baskın düzenlediklerini ve silahsız sivillerin kamyonlara binmeleri için zorla ana yola yürüttüklerini ifade etti. 70 yaşındaki bir kadın ise “Evlerimizin yandığını gördük. Hepimiz ağlamaya başladık” dedi.
Kamyonların, eyaletin en büyük şehri olan Maiduguri’daki savaş dolayısıyla yerinden edilmiş insanlar için bir kampa 400’den fazla kişi taşıdığı belirtildi.
Diğer taraftan Uluslararası Af Örgütü Nijerya Direktörü Osai Ojigho, geçen cuma günü yayınladığı bir bildiride, “Tüm köylerin yıkılması, sivillerin evlerinin yerle bir edilmesi ve sivillerin hiçbir gerekçe belirtilmeksizin zorla göç ettirilmesine yol açan bu eylemler, potansiyel bir savaş suçu olarak soruşturulmalıdır” ifadelerine yer verdi.
Uluslararası Af Örgütü’ne göre askerler, soruşturma sırasında darp edilen 6 köylüyü gözaltına alırken, 30 Ocak’ta serbest bırakmadan önce de söz konusu siviller yaklaşık 1 ay boyunca cezaevinde alıkonuldu.
Örgüt, raporunda Nijerya ordusunun verilerine de değinirken, söz konusu vatandaşların Boko Haram’a mensup olmalarından şüphelenildiği ileri sürüldü.
Bu veriler hakkında açıklamada bulunan 65 yaşındaki bir köylü, Uluslararası Af Örgütü’ne yaptığı açıklamada, “Bizi, Boko Haram’dan kurtardıklarını söylüyorlar, ama bu bir yalan. Boko Haram köyümüze gelmiyor” dedi.
Yakılan köylere mensup olan ve şu an Maiduguri’da yaşayan 3 vatandaş da olaylara dair bilgilerinin, Af Örgütü’nün raporuyla tutarlı olduğuna dikkati çekti. Vatandaşlardan biri, “Askerler bizi, Boko Haram’a mensup olmakla suçladı. Daha sonra hepimiz tamamen köyden ayrılmadan evlerimizi ateşe verdiler” ifadelerini kullandı.
Uluslararası Af Örgütü’nün insan hakları raporu, Nijerya ordusunun, başta DEAŞ tarafından yürütülen faaliyetler olmak üzere, terör eylemlerini kontrol altına almaya çalıştığı bir dönemde yayınlandı.
Askeri birimler, geçen Temmuz ayında radikalizm yanlıları tarafından ağır kayıplara maruz kaldıkları küçük üslerden, ‘mega kamplar’ olarak adlandırılan daha büyük kışlalara sürülmeye başladı.
Militanların geniş alanlarda serbestçe hareket edebiliyor ve çoğu zaman sivillere karşı saldırı düzenliyor olması, orduyu savunma haline girmeye yöneltti.
Boko Haram'la mücadele kaosa dönüştü
Nijerya'da 2000'li yılların başından bu yana varlık gösteren terör örgütü Boko Haram'ın 2009'dan bu yana düzenlediği kitlesel şiddet eylemlerinde 20 binden fazla kişi öldü.
Terör örgütü, 2015'ten bu yana ülkenin sınır komşuları Kamerun, Çad ve Nijer'de de saldırılar gerçekleştirdi. Örgütün, Çad Gölü Havzası'ndaki saldırılarında en az 2 bin kişi hayatını kaybetti.
Nijerya yönetimi ise insan hakları örgütleri tarafından terörle mücadele sürecinde militan-sivil ayrımına yönelik gereken ayrımı yapmamak ve insan haklarını ihlal etmekle suçlanıyor.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Kübra Şahin