Çin'in Vuhan kentinde aralık ayında ortaya çıkan koronavirüsün etkisi artarak devam ediyor.
Her ülke kendi gücü ve imkanları ölçüsünde salgına karşı mücadelesini sürdürüyor.
Bu kapsamda çalışmalarını sürdüren Türkiye, Sağlık Bakanlığı öncülüğünde 31 Ocak'ta tahliye operasyonu gerçekleştirerek 32'si kendi vatandaşı olmak üzere toplam 42 kişiyi Vuhan'dan Ankara'ya getirmişti.
32 Türk, 6 Azerbaycan, 3 Gürcistan ve bir Arnavutluk vatandaşı olmak üzere 42 yolcu ile mürettebat, teknik ekip, sağlık personeli ve gazetecilerden oluşan toplam 62 kişi, günlerdir Dr. Zekai Tahir Burak Hastanesi'nde karantina altında.
Bu gazetecilerden biri de Anadolu Ajansı'nda (AA) kameramanı olarak görev yapan Mesut Tankulu.
7 gündür gözlem amaçlı karantinada tutulan Tankulu, Independent Türkçe'nin sorularını yanıtladı.
- Vuhan’a gideceğinizi nasıl öğrendiniz?
Akşam nöbetçisiydim, arkadaşlarla aramızda konuşuyorduk ‘Acaba gider miyiz, gidersek nasıl tedbirler alınır?’ diye. Sonra haber geldi, benim ve bir çalışma arkadaşımın bir sonraki sabah Vuhan’a gideceğimiz söylendi. Ankara Etimesgut Havalimanı’nda bir gün askeri üste bekledikten sonra Çin’in Vuhan kentine uçtuk.
- Kaç kişilik ekiple gittiniz?
6 sağlık personeli, 2 Anadolu Ajansı çalışanı, 1 diplomatik temsilci ve 8 mürettebat.
- Gitmeyi reddetme durumunuz var mıydı yoksa zorunlu muydu?
Her göreve gönüllü olarak talibiz. İş seçmeyiz. Bizde görev aniden gelir. Ben de görevlendirildim ve karşı çıkmadım. Vatandaşların tahliye edileceği, bizim de Vuhan’a gidip yurda döneceğimiz, belki de uçaktan hiç inmeyeceğimiz belirtildi.
- Uçaktan indiniz mi?
İndik. Maskelerimiz ve özel kıyafetimiz vardı ama Vuhan havasını soluduk.
- Vuhan’da kaç saat kaldınız?
5 saat.
- Dönüşte karantinaya alınacağınızdan haberiniz var mıydı?
Görevi kabul ettikten sonra isimlerimiz Sağlık Bakanlığı’na bildirildi. Bir yetkili beni arayarak, işin durumuna ve riskine dair bir belge imzalamam gerektiğini, dönüşte de bir odada karantina dönemi geçireceğimizi bildirdi. Dönüşte uçaktan inince bizi ambulansa aldılar. Maskeli, koruyucu tulumlu sağlık görevlilerini görünce olayın ne kadar kritik olduğunu anladık. Beyaz perdeler vardı her yerde, hastanenin içinde de öyle, bizi resmen izole etmişler. ‘Gerekli tedbirleri sağlayacağız’ denildi. Sağlık Bakanlığı’nın hazırlığı vardı, biz de güvendik. Normalde Çin’e giderken konserve yiyecek vs götürülür. Yanımıza konserve türü yiyecek bile almamıştık, nasılsa hemen döneceğiz diye. Uçak askeri bir uçaktı ve Çin'de bahar bayramı olduğundan gerekli izinlerin alınması konusunda aksama yaşandı. Ankara-Pekin hattı yoğundu. Oradaki diplomatik muhataplar olayı hızlandırarak çözüme katkıda bulundu. Türkiye'nin Çin Büyükelçisi Abdülkadir Emin Önen ve ekibinin de çabalarını hissettik. İlginç bir detay vereyim, biz uçağa bindik, buram buram ekmek kokuyor, dilimlenmiş köy ekmekleri, kumanyalar, peynir, simit, kek vs. Ankara'ya geldikten sonra da yediklerimiz hiç hastane yemeği gibi değil, seçenekler çok fazla ve lezzetli.
- Kaç gündür karantinada tutuluyorsunuz?
7. günümüz.
- Odada tek kişi mi kalıyorsunuz?
Bekarlar tek kişi kalıyor ama aileler birlikte kalabiliyor diye biliyorum. 2-3 aile var.
- Karantina günleriniz nasıl geçiyor? Odalarda neler var?
Odamız 3-4 metrekare. Odada sıvı jeller, peçeteler, maske, çöp poşeti, eldiven, tulum, koruyucu maske, şampuan, traş köpüğü, saç kurutma makinesi, havlu, telefon vs var. Su ısıtma cihazı, poşet çay da var. Telefonla arayıp kahve sipariş edebiliyoruz.
- Sizlere hangi tetkikler yapıldı, kontroller nasıl ilerliyor?
İlk günlerde sürekli kan ve doku örneği alındı. Röntgen çekildi. Tükürük doku örneği alındı. Günde 3-4 sefer kontrol ediliyoruz, ateşimiz ölçülüyor, kulaktan ve başımızdan dijital ölçümler yapılıyor.
- Koridora çıkıp yürüyüş yapmanıza izin var mı?
Koridorlara çıkamıyoruz, çıkarsak uyarılıyoruz. Hareket edelim, ayaklarımız açılsın diyoruz ama yürüyüş bile yaptırmıyorlar.
- Odada cam var mı?
Odalarda cam var ama sadece iki parmak açılıyor, kilitli.
- Temizliği kim yapıyor?
Temizlik görevlileri gelip temizlik yapıyor.
- Başkalarıyla görüşmeye izin var mı?
Hayır, yok.
- Telefonla sohbet edebiliyorsunuz o zaman...
Telefonla ya da bağırarak haberleşiyoruz. Kapının eşiğinden konuşuyoruz.
- Neler konuşuyorsunuz?
Dış politika, komplo teorileri, gündem… Çok üzücü haberler var gündemde, bunları konuşuyoruz.
- Gününüz nasıl geçiyor?
Canlı yayınlara çıkıyorum, son gelişmeleri almaya çalışıyorum telefonla, whatsapp’la.
- Ne yiyorsunuz, ne içiyorsunuz?
Çorba, sebze yemeği, tas kebabı, köfte, pilav, makarna, bulgur, tatlı… Ara öğünlerimiz var kek, meyve vs… Her şey var. Hastane yemeği gibi de değil, lezzetli.
- Aldığınız ilaçlar var mı?
Çok şükür hastalık durumu hiçbirimizde yok. Pastil, parol gibi şeyler alıyoruz. Tuzlu gargara yaptım, kollarımızı tuzlu suyla yıkıyoruz. Böyle şeyler.
"Karantina süreci çok stresli"
- Karantina süreci nasıl geçiyor?
Karantina süreci çok stresli. Kendimi baskı altında ve hapis gibi hissediyorum. Sonuçta psikolojik etkileri oluyor karantinanın, hasta psikolojisi var. Bu süreçte görüntülerimi derledim, canlı yayınlara katıldım, kanallar için anons çekimlerimi yaptım. Çalıştım yani aslında biraz da mesai gibi geçti. En çok sigara içmek isteyenler zorlandı ama odalarında içtiler.
- Bir günde kaç kez doktor kontrolü yapılıyor?
Doktor günde 3-4 kez geliyor kontrole. 3 günde bir boğaz dokusu alınıyor. 2 tüp kan alındı. 7. günümdeyim, çok şükür bir şey çıkmadı.
- Gazete ve kitap var mı odanızda?
Gazete ya da kitap isteyip istemediğimizi sordular. Benim yanımda kitabımım zaten vardı. Gelişmeleri de daha çok sosyal medyadan ve televizyondan takip ediyorum.
"Pazartesi günü çıkarılmayı umuyoruz"
- Karantina sürecinin 14 gün süreceği açıklanmıştı, tarihte değişiklik var mı?
14 gün sanıyorduk ama erken çıkma durumumuz var. Pazartesi günü çıkarılmayı umuyoruz. Bekliyoruz, bize öyle denildi.
- Sizce bu durum kişilerde bir tedirginliğe neden olur mu?
Dışarıdaki algı ne olacak? Bizi tanıyanlar korkabilir, herkesin canı kıymetli sonuçta. Bazen şakalaşıyoruz telefonda. Arkadaşlara fotoğraf gönderiyorum, '3 saniyeden fazla bakmayın koronavirüs tehlikesi var' diyorum.
"Dışarı çıktığımda eşime sarılacağım"
- Dışarı çıktığınızda ilk işiniz ne olacak? En çok neleri özeldiniz?
Dışarı çıktığımda eşime sarılacağım. Anne ve babamı görmek için de Bursa’ya gitmek istiyorum. Kedimi de çok özledim.
"Eşim 'Keşke gitmeseydin' diyor"
- Eşinizle konuştuğunuzda ne hissediyorsunuz?
Eşim ‘Keşke burada olsan, bu durum çok saçma’ diyor. ‘Keşke gitmeseydin’ diyor.
"Vatana milllete iyi bir hizmet yaptığımı düşündüğüm için çok mutluyum, gururluyum"
- Siz ne hissediyorsunuz?
Daha önce Sur operasyonlarına katıldım, başımızdan kurşunlar geçti ama hiçbir zaman ‘Keşke gitmeseydim’ demedim. Vuhan’daki tahliye operasyonu başarılı oldu, o görüntüleri ben çektim, o açıdan mesleki tatmin had safhada. Vatana milllete iyi bir hizmet yaptığımı düşündüğüm için çok mutluyum, gururluyum.
"Canımın kıymetini anladım"
- Karantina sürecinde ‘kıymetini anladım’ dediğiniz şeyler var mı?
Evet, canımın kıymetini anladım. Hür bir şekilde sokaklarda gezebilmenin önemini anladım. Sağlığımızın kıymetini bilelim. Tedbirli olalım.
© The Independentturkish