Hastanelerde sağlık çalışanları zaman zaman saldırıların hedefi olmakta.
Bu saldırılarda hayatını kaybeden sağlık çalışanları da oldu.
Yıllardır süren ve kamuoyunda büyük tepkiye neden olan bu saldırıların önüne geçmek amacıyla 14 Mayıs 2012 tarihinde “Beyaz Kod” uygulamasına geçilmişti.
Beyaz kod uygulaması, hastanede hasta, hasta yakını ve çalışanların başına gelebilecek hırsızlık, fiziksel saldırı ve cinsel taciz durumlarında güvenlik personelinin en hızlı biçimde durumdan haberdar edilmesi ve olay yerine yönlendirilmesini amaçlıyor.
Ancak Beyaz Kod uygulamasına karşın şiddet olayları durmadı.
Saldırılarda ölümlerin de olması üzerine 8 Kasım 2018’de TBMM’de kabul edilen yasal düzenleme ile sağlık çalışanlarını hedef alan şiddet tutuklama sebebi sayılmıştı.
Sağlık Bakanlığı: Saldırı sayısında yüzde 16 azalma var
Sağlık Bakanlığı verilerine göre bu düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten beri Beyaz Kod’a yapılan şiddet ihbarlarının sayısı yüzde 16 azaldı.
Bakanlığın verilerine göre bir önceki yıl 14 bin 817 olan Beyaz Kod vakası, kanunun yürürlüğe girmesinden bu yana 12 bin 987’ye geriledi.
Yine sağlık bakanlığının verilerine göre göre; 2014 ila Temmuz 2019 arasında toplam 76 bin 157 şiddet vakası yaşandı. Sağlık çalışanlarına yönelik raporlanan şiddet olay sayısı 2019'un ilk 7 ayında 10 bin 731 olarak tespit edildi.
Vakalardan 2017'de 9 bin 350'si, 2018'de 11 bin 214'ü ve 2019'da ise, 6 bin 726'sı yargıya intikal etti. Şiddet uygulayanlara yönelik 2017'de 1306, 2018'de 708 ve 2019'da 51 mahkumiyet kararı çıktı.
Beyaz kod şiddeti engelledi mi?
İstanbul Tabip Odası Temsilciler Kurulu Divan Başkanı Dr. Süheyla Ağkoç ise gerek Beyaz Kod uygulamasının gerekse alınan önlemlerin şiddeti önlemede yetersiz kaldığını öne sürdü.
Ağkoç, “Beyaz Kod” uygulamasının sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti önlemediğini sadece rakamsal olarak bilinmesini sağlayarak bir nevi kayıt altına alınmasını sağladığını kaydederek şöyle konuştu:
Beyaz kod sinyali verildiğinde zaten saldırı yaşanmış olduğu için önleme noktasında pek bir katkısı olmuyor, bu uygulama diğer caydırıcı düzenlemelerle desteklenirse daha etkili olabilir. Tabii bu olayların kayıtlara geçmesi çözüm yollarının geliştirilmesi açısından faydaları olabilir. Ancak yine de şiddet altında yatan sebepler iyi irdelenerek aşılabilir.
"Tek başına güvenlik önlemleri ile çözülecek bir şey değil”
Sağlık çalışanlarını hedef alan şiddetin kolluk önlemleri üzerinden engellenmeye çalışıldığını belirten Ağkoç, sözlerini şöyle sürdürdü:
Oysa sağlıkta şiddet tek başına güvenlik önlemleri ile çözülebilecek bir şey değil. Sağlıkta şiddetin ana nedeni nitelikli sağlık hizmetine erişimin zorlaştırılması ve çalışanlara performans uygulaması; açıkçası ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı”nın kendisidir. Kuyrukları bitiriyoruz dendi şimdi telefonda haftalar sonrasına randevu veriliyor. Bir doktordan performans uygulaması adı altında neredeyse iki üç dakika arayla hasta bakması bekleniyor. Bu süre zarfında insan merhaba bile diyemez.
“Tek düzenleme artık mağdur, ifade vermeye karakola gitmiyor”
Türk Tabipleri Birliği olarak sağlıkta şiddete yönelik çok çeşitli öneriler yanında bir de yasa tekliflerinin olduğunu söyleyen Ağkoç, bu tür saldırılara iki yıl hapis cezası talep ettiklerini, şiddettin sağlık hizmetini aksatması halinde ise cezanın iki katına çıkarılmasını istediklerini belirterek, bu konuda bir düzenleme yapılmadığını öne sürdü.
Ağkoç bunun yerine tek yapılanın düzenlemeden önce şiddete uğrayan çalışanın karakola giderek ifade vermek yerine, kolluk gücünün hastaneye gelerek çalışanın ifadesini almak olduğunu da söyledi.
© The Independentturkish