Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK) Eylül verilerine göre işsizliğin 13.8’e yükselmesi son yıllarda zaman zaman alevlenen bir tartışmayı yeniden başlattı.
İşverenler, iş arayanları iş beğenmemekle suçluyor ve artan işsizliğin bir nedeninin de bu olduğunu iddia ediyor.
Buna karşın iş arayanlar ise patronları kriz fırsatçılığı yapmak, tabir yerindeyse "Üç kuruşa yarı köle gibi" çalıştırmaya çalışmakla suçluyor.
İşkur genel başkanına göre de iş beğenmeme var
Son olarak 1 Aralık 2019 günü Giresun'da katıldığı etkinlikte konuşan İşkur Genel Başkanı Cafer Uzunkaya, Türkiye’nin en büyük meselelerinden bir tanesinin de “iş beğenmeme” olduğunu öne sürerek şu iddiada bulundu:
İnsanlar masabaşı iş istiyor. Herkes oturmak istiyor! Ben diyorum ki, bu ülkede de dünyada da uyumak isteyenlere iş yok. Ama masayı yapmak isteyenlere, pazarlamak isteyenlere, üretim yapmak isteyenlere iş çok. Diyorlar ki, 2 bin liraya nasıl çalışacaksın? İşverenimiz de sizin yeterli bilgilere sahip olmadığınızdan dolayı, 2 bin lirayı da hak etmediğinizi düşünüyor! O zaman siz ne alacağınızın hesabını yapmak yerine, ne katacağınızın hesabını yapmak durumundasınız.
Son yıllarda iş yaşamının en popüler polemik konusunu hem iş arayanlara hem patronlara hem de üçüncü bir göze kariyer uzmanlarına sorduk.
Hangi taraf neye itiraz ediyor? Hangi sorunları yaşıyor? İşte iddialara tarafların cevapları.
“İşverenlerin beklentileri çok fazla”
İlk söz iş arayanların. Genç İşsizler Platformu Kurucusu Murat Kubilay, iş beğenmeme iddialarını şöyle cevaplandırdı:
Türkiye’de vasıfsız bir kişiye haftalık 40-45 saatlik iş için ödenecek ücretin bedeli asgari ücrettir. Ancak buna karşın işverenler işe almak istedikleri kişilerde belli nitelikler, kıdem ya da belirlenen sürenin üstünde mesai istediği halde ya asgari ücret öneriyor ya da asgari ücretin altını önerip, sigorta yapmaya biliyor. Bu aslında iş beğenmemekten ziyade işverenlerin beklentilerinin çok fazla olduğunu gösteriyor. Bu süreçte en çok mağdur olanlarda yeni işe başlayanlar. Her zaman okul ile pratik iş yaşamı arasında farklar vardır. Buna karşın işverenler yeni işe başlayanlardan da yüksek performans bekliyor ve “Çırak” olarak adlandırılabilecek bu insanlardan şikayet edip, yasal olarak ödenmesi gereken sigorta ve asgari ücreti bile layık görmeyebiliyorlar.
“İnsanların zor durumundan faydalanmak isteyenler var”
“Türkiye’de yasal güvencelerin altına razı olursanız iş var ama o zaman hem kanuna uymamış oluyorsunuz hem de bir insanın şerefiyle çalışıp şerefiyle yaşayabileceği bir imkana sahip olunmuyor” diyen Kubilay sözlerini şöyle devam ettirdi:
Ekonomik kriz nedeniyle insanların zor durumda olmasından faydalanmak isteyen işverenler var. Evet bu süreçte bazı işyerlerinin ücretleri karşılamakta zorlandığı oluyor. Ancak istihdamı destekleme teşviklerinden işverenler faydalanabiliyor. Bu yıl işverenlerin İşkur’a ödediklerinden daha fazla teşvik aldığını da biliyoruz.
“Herkes masa başı iş istiyor”
Örme Sanayicileri Derneği (ÖRSAD) Başkanı Fikri Kurt ise iş arayanlar arasında iş beğenmeme sorunu olduğuna inananlardan. Bu iddiasını şöyle dillendirdi:
Özellikle el emeğine dayalı işlerde sıkıntı yaşıyoruz. Artık herkes üniversiteli herkes masa başı iş istiyor. Makinede çalışacak adam bulamıyoruz. Eskiden başlayanlar çalışıyorlar sonradan gelenler işi beğenmiyor.
“En ufak bahaneyi iş beğenmemek olarak kabul ediyorlar”
Bahar Tekin Uluslararası İlişkiler mezunu. İki dil biliyor. Mezun olduğu süreç Gezi olaylarına denk geliyordu. Gezi’ye destek veren Tekin, kendi alanında iş bulamadı.
Ülkede artan siyasallaşma ve buna bağlı olarak kadrolaşmanın ülkedeki özellikle eğitimli gençler arasındaki işsizliği tetiklediğini düşünüyor. Yıllar süren iş arayışının sonunda babasının da desteğiyle birlikte organik ürünler satan bir dükkan açarak hayatına devam ediyor.
Tekin, iş beğenmemezlik iddiasına şöyle cevap verdi:
Bu yalnızca tuzu kuru patronlar ve şimdiki zamanın sistematik sorunlarını okumaktan, empati kurmaktan aciz muktedirler tarafından çok sık başvurulan, artık bayatlamış bir bahane… Tek başınıza, kendi isteğiniz, iradeniz ve gayretinizle istediğiniz işi bulmanız mümkün olmadığı gibi, piyasanın “daha toysun sen, tecrüben yok, haddini bil” alt metinli iş ilanları sebebiyle sizi idealinizdeki meslekten vazgeçirip “n’apalım, o zaman basit bir yerden başlayayım bari” psikolojisine itmesiyle seviyenizin altında yahut alakasız işlerde bu defa iş verenler, patronlar tarafından sömürüldüğünüzle kalıyorsunuz. İş verenler sömürdükçe, çalışanları üzerinden sineğin yağını çıkardıkça kendilerine gelen en ufak bir şikâyeti, eleştiriyi “iş beğenmemek” diye niteliyor sonra.
"Daha rahat diye kamuda çalışmak istiyorlar"
İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Başkanı Mustafa Şenocak da özellikle el emeğine dayalı işlerde elaman sıkıntısına dikkat çekti.
İş beğenmeme sorunu olduğu görüşüne katıldığını ifade eden Şenocak konuşmasını şöyle devam ettirdi:
Onbinlerce insan kamu kurumlarına iş başvurusunda bulunurken, özel sektöre için müracaatlardan bu kalabalıkları görmüyorsunuz. Çünkü insanlar kamuyu daha rahat görüyor. Üstelik işini iyi yapmasa dahi iş güvencesi olduğunu düşünüyor. Ancak özel sektörde bu yok. İşini yapmayanı barındırmıyor özel sektör. Bu nedenle genelde daha hafif işleri seçiyorlar.
"Türk genci iş beğenmeme eşiğini geçeli çok oldu"
Kurt'un iddiasına karşın insanların çalışmak istediği işi değil, hayatını sürdürmek için elde edeceği geliri sağlayacak işi bile bulma olasılığının bile düştüğüne inanan çok insan var.
Onlardan biri de İstanbul Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünden mezun Bilge Kaya.
“Üniversiteliler iş beğenmiyor” diyenleri mahcup edercesine seyyar köftecilikten, otel çamaşırhanesinde hamallık, matbaa aracılığı, borç komisyonculuğu, inşaat işçiliği, matbaa işçiliği, parçabaşı paketleme işlerine kadar çeşitli iş alanlarında şansını deneyen Kaya, iş beğenmemezlik iddiasını şöyle cevaplandırdı:
İşsiz Türk genci, iş beğenmeme eşiğini geçeli çok ama çok oldu. Önceden böyle bir gerçeklikten söz etmek görece mümkündü. Herkes zihinsel emekle yapılacak büro işleri arıyordu ama şimdi bedensel emek gerektiren işleri bulmak bile çok zor. Telaffuz edilen ücretler asgari ücretin bile altında ki asgari ücret hiçbir vasıf gerektirmeyen başlangıç ücretidir.
"Gençlerin elinden telefon düşmüyor"
"Yüzde 90 iş beğenmemezlik var" iddiasıyla söze başlayan kafe işletmecisi Mehmet Kader de iş arayan gençlerle ilgili şu eleştirileri ileri sürdü:
Bizimkilerin elinden telefon düşmüyor. 'Boştayım, işsizim' diyor bakıyorsun elinde son model telefon oluyor. Sonra o telefonda instagramdan, tiktoktan çıkmıyor. Gençlerimiz telefon hastası olmuş durumda. İş hayatına dikkat etmiyorlar. Disiplinsizler. Ben yabancı çalıştırılmasını tasvip etmiyorum ancak bizimkilere göre iş disiplinine daha iyi uyuyorlar.
"Firmalar tecrübe istiyorlar ama tecrübe edinebilmek için iş vermiyorlar"
İş arayan gençlerin en çok karşılaştığı sorun deneyim şartı. Bahar Tekin, işverenlerin "tecrübeli elaman" arayışının bir handikapa döndüğünü ve iş hayatına başlayanlar üzerinde bir sömürü aracına döndüğünü iddia etti.
İnsan kaynakları üzerine araştırmalarda yapan eğitmen, yazar Canan Duman'ın bu konuda şu tespitte bulundu:
İş arayışı içinde olanlara göre de kurumlar tarafından elverişli koşullar sağlanmamakta, yeni başlayacak çalışanlara düşük maaş ve kısıtlı sosyal olanaklar teklif edilmektedir. “Yenilikçi kişilere kapımız daima açık” diyen kurumlar dahi her söyleneni yapacak birini aramaktadır. Tecrübesizliği sorun eden kurumlar, tecrübe edinebilmek için iş vermemektedir. İşverenin uzunca bir zamandır “adaylar gerçekten iş arıyor mu” sorusuna cevap aradığı bilinmektedir. İş arayışı içinde olanların ise üniversitede bitirdiği bölüm ya da tecrübesi dışında ne kadar iş varsa başvurduğu da gözlerden kaçmamaktadır.
"İş beğenmiyorlar yönünde genelleme yanlış"
"Neden bir taraf işe almaya diğer taraf işbaşı yapmaya hevesliyken orta yol bulunamamaktadır?" sorusunu cevaplayan Duman, karşılıklı beklentilerin değiştiğini hatırlatarak sözlerini şöyle tamamladı:
Herkesin iş seçtiği için iş bulamadığını söylemek gerçekten iş arayan kişilere haksızlık olacaktır. İçinde bulunduğumuz dönemde adaylar tarafından kabul görmeyenlerin ücret, emek ve zaman uyumunun olmadığını söylemek mümkündür. Bir grup adayın iş görüşmesine davet edilse dahi görüşmeye gitmediği, işe başlayacağı gün dahi işe gelmediği, kuruma bilgi vermediği gibi vakalarla da karşılaşılmaktadır. Bu eğilimde olan bir grup aday nedeniyle herkesin işsizlikten bunaldığı bir dönemde “işsizlik yok, iş beğenmiyorlar” yönünde bir genelleme yapılması doğru olmayacaktır.
© The Independentturkish