Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Katar'da düzenlenen 19. Doha Forumu kapsamında Katar Savunma Bakanı Halid Bin Muhammed el-Attiye ile katıldığı "Bozulan Dünya Düzeni: Ortaya Çıkan Küresel Güvenlik Sorunlarını Yenilikçi Çözümlerle Karşılamak" başlıklı oturumda, Münih Güvenlik Konferansı Başkanı Büyükelçi Wolfgang Ischinger'ın sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi almasının, NATO'ya ve Türkiye'nin İttifak'a üyeliğine etkilerine ilişkin bir soru üzerine Akar, Türkiye'nin, ulusal çıkarları ve çeşitli nedenlerden dolayı attığı adımların NATO'daki varlığına karşı olmadığını söyledi. Türkiye’nin 1952'deki üyeliğinden bu yana ittifaka karşı tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini aktaran Akar, aralarında ABD ve Fransa’nın da bulunduğu müttefiklerden hava savunma sistemi alamayan Türkiye’nin Rusya'dan S-400 almak zorunda kaldığını anlattı.
Başka yerden karşılamak zorunda kalabiliriz
Şimdi benzer şekilde ABD ile F-35'ler konusunun gündemde olduğunu belirten Akar, Türkiye'nin bu konunun da çözüme kavuşması için kendi pozisyonunu en doğru ve kapsamlı şekilde anlatarak sabırla çabalarını sürdürdüğünü söyledi.
S-400’ler sonrasında ABD’nin askıya aldığı F-35 uçakları için ise şunları söyledi:
Bir çözüm bulunacağına inanıyoruz çünkü biz F-35'lerin müşterisi değiliz, ortağıyız. Bu ortaklık için yaklaşık 1,5 milyar dolar ödedik. Biz nasıl gerekeni yaptıysak, bu ortaklığın diğer tarafından, ABD tarafından öyle hareket etmesini bekliyoruz. Aksi halde S-400'lerde olduğu gibi, mecburen başka yolları araştırarak ihtiyaçlarımıza yanıt bulmaya çalışacağız.
Türkiye'nin ABD, Rusya ve İran ile yakın iş birliği içinde Suriye'deki krize çözüm arayışını sürdürdüğünü söyleyen Akar, ülkelerin iş birliği sonucunda Suriye'de ortaya çıkabilecek daha büyük insanlık dramlarının önüne geçildiğini belirtti.
Ne yazık ki tek başımıza kaldık
Akar, Suriye'de siyasi sürecin ortaya çıkışından umutlu olup olmadığı yönündeki bir soruya ise, şu yanıtı verdi:
Evet oldukça umutluyum. Öncelikle, bu konuda bir başarısızlık ya da başarı söz konusu değildir. Bu süreçte, ortaya konan çabalar var. Suriye'deki krizin çıktığı ilk andan itibaren, 2011'den bu yana aynı şeyi söylemeye devam ediyoruz. Muhataplarımıza her zaman bunun sadece Türkiye ya da Suriye için değil, NATO ve Avrupa'nın bütünü için de çok ciddi bir durum olduğunu söyledik çünkü burası, sadece teröristlerin değil, terör örgütlerinin de kaynağı haline gelmeye eğilim içindeydi. Bunun için bir araya gelmemiz gerek. NATO olarak, ikili ya da başka yollarla bir araya gelmemiz ve bu krize karşı doğru tedbirleri almamız gerek ancak ne yazık ki bu çabalar başarısız oldu ve tek başımıza kaldık.
Elimizden gelen çabayı gösteriyoruz
Akar, Suriye’de yeni bir anayasa için sürdürülen çalışmalar için ise şu ifadeleri kullandı:
Yeni bir anayasa yapılması için atılan tüm adımlara ve devam eden bütün inisiyatiflere destek vermek için elimizden gelen tüm çabayı gösteriyoruz. Başlarda tüm tarafları bir araya getirmek oldukça güçtü ama sonuçta bir araya geldiler. Şimdi belki önümüzdeki aylarda, yıllarda bir anayasa ortaya konulacak ve bunu takiben Suriye'nin içindeki ve dışındaki tüm Suriyelilerin katılımıyla bir seçim yapılacak ve meşru hükümet kurulacak. Bizim hedefimiz budur, tüm müttefik ülkelere ve dostlarımıza bunu söylüyoruz. Suriyeli kardeşlerimizin ve aynı zamanda bölgemizin yararına olacak en iyi çözümü bu yolla bulabileceğimize inanıyorum.
Türkiye'nin AB'ye üyelik hedefinin değişmediğini aktaran Bakan Akar, "İhtiyaçlarımızı karşılamak üzere birçok ülke ile ilişkimiz var ancak bu durum hiçbir zaman NATO ya da AB'ye alternatif değildir.
Küresel çapta nükleer silahlanmaya ilişkin bir soruya ise Akar, bu durumun devam edeceği göz önünde bulundurulduğunda, öncelikli olarak odaklanılması gerekenin, bu silahların kontrolü ve buna ilişkin uluslararası ilkelerin, kuralların ve düzenlemelerin ortaya konulması olduğu yanıtını verdi.
AA