Güçlü bir devlet kuran Eyyubiler ve Memlükler döneminde Şam, hayatın, kültürün ve çeşitli ilimlerin kalbinin attığı yerdi. Şam’da 90’dan fazla medrese inşa edilmişti. Ancak birçoğu ya doğal afetler ya yangınlar ya da ihmal nedeniyle yok oldu. Geriye sadece birkaç medrese kaldı. Onlardan en önemlisi ise Zahiriye Medresesi’dir.
Medrese fikri nasıl ortaya çıktı?
Medine’deki Mescid-i Nebevi, İslam dünyasının ilk medresesi olarak görülür.
Eskiden İslam dünyasında mescit veya camiler, medrese görevini de üstlenirlerdi. Mescitlerin eğitimle ilişkisi 15'inci yüzyılın ortalarına, yani devletin cami dışında medreseler inşa etmeye başladığı döneme kadar sürdü.
İslam dünyasında medrese kurmayı düşünen ilk kişi Büyük Selçuklu Devleti'nin veziri Nizâmülmülk oldu. M.Ö. 457 yılında Bağdat'ta Nizamiye Medresesi’nin inşasını emretti. Böylece hem eğitim ve ibadet için farklı bir geometrik şekillere sahip yeni bir kültür kompleksi ortaya çıktı.
Levant Bölgesi’nde (Biladu'ş Şam) hâkimiyet kuran Selçuklular, yanlarında yeni bir medrese inşa etme fikrini de getirdiler. Şam’da Sadiriye Medresesi (Şam’ın en eski medresesidir) Belhiye Medresesi ve Eminiye Medresesi inşa edildi. Ardından gelen Eyyubiler dönemi ülkede yeni bir kültürel rönesans dönemini de beraberinde getirdi.
Eyyübiler’in buraya kazandırdığı en önemli medrese Adiliye Medresesi oldu. Medrese yakın zamana kadar ‘Arapça Dil Akademisi’ binası olarak hizmet verdi. Eyyübiler’i Memlükler takip etti. Seleflerinin izinden giden Memlükler de burada çok sayıda medrese ve kültürel tesis inşa ettiler.
Memlükler’in Şam’a kazandırdığı medreselerin en ünlüsü ‘Dar’u’l-Akiki’ olarak adlandırılan Zahiriye Medresesi oldu.
Zahiriye Medresesi Şam’ın kadim mahallelerinden ‘kültür bölgesi’ olarak bilinen Kelase Mahallesi’ndeki Emeviyye Camii (Camiu Benî Umeyye) yakınlarında bulunuyor.
Daru’l-Akiki
Daru’l-Akiki, Fariseddin Aktay tarafından satın alınmadan önce Eyyubi ailesinin saraylarından biriydi.
Ardından Meliku’s Said Nasıruddin Berke Han, Kahire'deki başarılı tecrübesinden sonra, Şam'da da aynı başarıyı yakalama hayalini gerçekleştirmeden vefat eden babası Baybars’ın (El-Melik el-Zahir Rukneddin Sultan Baybars el-Bundukdari) hayalini gerçekleştirmek için buranın bir medreseye dönüştürülmesini emretti.
Zahiriye Medresesi’nin çalışmaları henüz tamamlanmadan babasının mezarını buraya taşıyan Berke Han, aynı yıl vefat etti ve babasının yanına defnedildi.
Medresenin giriş kapısının üzerindeki kitabede de Berke Han’ın babası için burayı yaptırdığı yazılıdır. Berke Han ve babası Baybars’ın kabirleri, medrese içerisindeki bir türbede bulunuyor.
Burada Eyyübiler ve Memlükler tarafından inşa edilen binaların çoğunda hanedan üyelerinin mezarlarının olduğunu belirtmekte fayda var. Öte yandan Daru’l Akik’in içerisinde Eyyubi Sultanı I. Adil ile oğlu Muazzam’ın kabirlerinin bulunduğu Adiliye Medresesi yer alıyor.
İsimlendirilişi
Osmanlı döneminde ilkokula dönüştürülen Zahiriye Medresesi, Kral Faysal döneminde halk kütüphanesine çevrildi.
Kral Faysal, 1924 yılında Şam Eğitim Müfettişi Tahir el-Cezairi’yi meslektaşları ve öğrencileriyle birlikte yazma eserleri Zahiriye Medresesi’nde toplaması için görevlendirdi. Ardından medrese ‘el-Mektebetu’l-Umumiyye’ (Halk Kütüphanesi) adını aldı.
1919'da Ed-Daru’l-Kutubu’l-Arabiyye’ (Arapça Kitaplar Evi) 1934'te ‘El-Mektebetu’l-Ehliyye’ (Millet Kütüphanesi) ve son olarak ise 1947'de Zahiriye Kütüphanesi adını aldı.
İnşası
Memlükler döneminde hicri 676 (1277 Miladi) yılında Zahiriye Medresesi’nin alanına inşa edilen Adiliye Medresesi’nin mimarı aynı zamanda Baybars’ın Ablak Sarayı’nı (bugün Süleymaniye Tekkesi olarak biliniyor) da inşa eden İbrahim bin Ganem’dir.
Zahiriye Medresesi, Memlük mimarisiyle inşa edilmiştir. Aynı havzada bulunan Adiliye Medresesi ise Eyyubi mimarisi tarzıyla inşa edilmiştir. Bu nedenle Mimar İbrahim bin Ganem, medresenin inşasında iki yapı arasında uyumsuzluk olmaması amacıyla Eyyubi tarzında dokunuşlarla bütünlük yakalamıştır.
Memlük mimarisi
Memluk mimarisiyle inşa edilen medrese 4 eyvanlı bir avludan oluşuyor. Her eyvan farklı bir mezhep veya mezheplere ayrılmıştır. Bu tarzdaki medreselerde genellikle öğrencilerin kalması için bir yatakhane, bir çeşme, hayvanların su içebileceği bir havuz, şadırvan ve diğer bazı yapılar bulunur.
Memlük mimarisinin en önemli özelliklerinden biri, binanın dış cephelerine gösterilen özendir. Duvarlar yer yer sarı taş üzerine, koyu kırmızı ya da siyah taşlar dizilerek inşa edilmiştir. Pencerelerin üst kısımları çıkıntılı pervazları vardır.
Medrese’nin girişi
Zahiriye Medresesi’nin Postane Caddesi’ne bakan tarafındaki giriş kısmı, pembe renkli taşlardan inşa edilmiştir. Duvarın üst bölümünde üst üste binen dairelerin oluşturduğu geometrik motiflerle çevrili yuvarlak bir niş bulunur.
Medresenin dış duvarından iki metre içeriye konuşlandırılmış kapısı sarı ve siyah renkli çiçek desenleriyle süslenmiştir. Kapının üzerinde medrese ile ilgili bilgilerin yer aldığı kitabe bulunur. Kapının mukarnas formda bir tacı vardır. Kapının kuzey köşesinde ‘İbrahim bin Ganem'in eseri’ yazar.
Süslü kapısından girdiğimizde, kendimizi ikişer tane dev sütunun üzerinde kuzeyden güneye uzanan üç kemerli bir revakta buluruz. Revakın açıldığı avlu, eski ve yeni çeşitli yapılarla çevrilidir.
Güneyde türbe bölümü, hemen yanında Hanefi mezhebiyle ilgili eğitimlerin verildiği eyvan, karşı tarafta yani doğuda ise sadece kemerinden üç taşın geriye kaldığı ve Şafi mezhebiyle ilgili eğitimlerin verildiği eyvan vardır. Burada bir de Osmanlı dönemine aitmiş gibi görünen bir bina bulunuyor.
Binanın sağında ve güneydeki eyvanla arasında yapılan tüm tadilatlara rağmen sadece girişi kalan Dar’ul-Hadis yer alıyor.
Türbe bölümü
Türbenin geometrik desenlerle bezeli taş kapısının üzerinde, beyaz taştan bir levha üzerine buraya bağış yapanların isimlerinin yer aldığı dört satırlık bir kitabe asılı.
Kubbeli bir yapısı olan türbenin tam ortasında yeşil mermerden sandukaları olan Memluk Sultanı Baybars ve oğlu Berke Han’ın kabirleri bulunuyor.
Kubbeyi taşıyan, birbirine bağlı dört sütunun bağlantı noktalarında yuvarlak nişler yer alıyor. Ayrıca türbeye günün her saati gün ışığının girmesi için kubbenin dört bir yanında küçük pencereler bulunuyor. Kubbe, tam bir Memlük mimarisi örneğidir.
Türbenin güney duvarında bulunan mihrap, yedinci yüzyıla özgü renkli mozaiklerle bezelidir. İki yanında bulunan küçük sütunlar üzerinde mukarnas tacı olan mihrabın yine iki tarafında “Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder” mealindeki Tevbe suresi 18. ayetin ilk kısmı yazılıdır. Mihrap oyma mermerden kavisli bir yapıdadır.
Süsleme sanatı
Türbe çeşit çeşit ve renk renk mermer taşlardan sanat eserlerinin bulunduğu bir galeriyi andırıyor. Kubbeyi taşıyan duvarlar rengarenk, şekil şekil geometrik temalı tablolarla süslü. Duvarlarda ayrıca çiçek desenli bir kemer geçiyor.
Kapının bulunduğu duvar dışında diğer tüm duvarlarda üstü yarı dairesel kemerli çizilmiş pencere motifleri bulunuyor.
Üst kısmı sırlı mozaik motiflerle dekore edilmiş. Yer yer sırlı işlemeler kullanılan duvarların dört köşesinde altın renkli ve desenli kemerler bulunuyor. Kemer üzerine ağaçlar, ince dallar ve çiçekler işlenmiştir.
Türbedeki bu motifler, Emeviyye Camii'nden sonra dünyanın en önemli duvar işlemelerinden sayılır.
Zahiriye Kütüphanesi
Kütüphanede üç okuma salonu ve üç arşiv odası bulunuyor. Arşivlerden birinde çeşitli el yazması kitaplar, ikincisinde kütüphaneye bağışlanan kitaplar ve üçüncüsünde Arapça ve yabancı dillerde gazete, dergi, bülten ve raporlar yer alıyor. Kütüphanede ayrıca, son teknolojiyle donatılmış bir fotokopi odası var.
Kütüphanede çeşitli dallardan yaklaşık 72 bin kitap, 85 bin dergi ile 13 nadir bulunan el yazması eser yer alıyor.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Seda Demiröz