ÖDP Olağanüstü Kongre'ye gidiyor: Kapanacak mı, ismi mi değiştirilecek?

Partinin Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen, Olağanüstü Kongre'nin bir dönüşümün başlangıcı ve herkesin özne olabildiği kurucu bir sürecin çağrı buluşması olacağını belirtiyor

Fotoğraf: portal.odp.org.tr

Türkiye solunun birçok bileşeninin bir araya gelmesiyle 1996'da kurulan Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), dün yayımladığı Parti Meclisi bildirisiyle, Olağanüstü Kongre kararı alındığını duyurdu.

23 yıllık geçmişi olan parti, süreç içerisinde çok sayıda ayrışma yaşadı.

Buna rağmen Türkiye siyaseti içindeki varlığını sürdürmeyi başardı.

Şimdi ise Parti Meclisi bildirisinde yer alan ifadeyle "programı, tüzüğü, örgütlenme yapısı ve anlayışlarını değiştirerek, bugünün ihtiyacına yanıt verecek bir devrimci dönüşüm iradesiyle" Olağanüstü Kongre'ye gidiyor. 

Eski Başkanlar Kurulu üyesi Alper Taş'ın da 31 Mart yerel seçimlerinde CHP'den Beyoğlu Belediyesi Başkan adayı olduğu ÖDP'nin yayınladığı bildiride, Olağanüstü Kongre kararının alınmasından önce 5 aylık bir tartışma süreci yürütüldüğü belirtiliyor ve "Rejimin tadil edilmesine dayanan sağ siyasetlere yüzünü dönen muhalefetin alternatif ortaya koyamadığı koşullarda ülkemiz topyekün bir çürümeye sürükleniyor." ifadeleri kullanılıyor.

Peki bu tartışma sürecinden sonra ÖDP siyaset sahnesinde yer almaya devam edecek mi? Partinin Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen, yeni süreçte ne hedeflediklerini ve neden böyle bir yola girdiklerini Independent Türkçe'ye anlattı.

"Çaresizliği aşacak, halk umut verebilecek bir seçenek"

"Türkiye’de de dünyada da önceki dönemlerden farklı, çok önemli gelişmeler yaşanıyor." söze başlayan İşleyen,  siyasal İslamcı rejimin bir çözülme sürecine girdiğini, hegemonyasını kaybettiğini ve destek aldığı merkezlerden uzaklaştığını ifade ediyor ve yeni bir seçenek yaratmak için yola çıkacaklarını söylüyor:

Muhalefet bloku yerel seçimlerde çoğunluğu da kazanarak, görece bir güç elde etti. Ancak buna rağmen muhalefet bloku dönüştürücü bir güç olmaktan uzak. Sistemin tadil edilmesini merkeze alan, laikliği ağzına almaktan korkan, emekçilerin değil sermayenin çıkarlarını merkeze alan muhalefet anlayışlarına dayanarak bu rejimi yenilgiye uğratabilmek de yerine daha iyisini koyabilmek de mümkün görünmüyor. Tartışma sürecinin temel hareket noktası tam da bu çaresizliği aşacak, halka umut verebilecek bir seçeneğin yaratılması sorumluluğu var. 

"Sosyalizm sokaklarda, direnişlerde mayalanıyor"

Tartışma sürecinin ardından 22 Aralık'ta Olağanüstü Kongre'ye gideceklerini belirten İşleyen, ÖDP'nin solda bir güç oluşturma iddiasına uygun olarak kendini dönüştürme iradesini ortaya koyduklarını söylüyor:

Bir yanıyla dünyadaki gelişmeler de böyle bir dönüşüm ihtiyacını ortaya koyuyor. Bundan otuz yıl önce kendisini tek, mutlak ve sonsuz sistem olarak ilan eden kapitalizm, bugün derin bir krizle sarsılıyor. Daha önemlisi dünyanın sokaklarında insanlar, yeni bir toplumsal düzen arayışlarını sürdürüyor. Bir anlamda reel sosyalizmin yıkılmasıyla başlayan bir geçiş sürecinin sonuna doğru geliyoruz. Sosyalizm, şimdi eski bir efsane değil bir gelecek ihtimali olarak, sokaklarda, direnişlerde mayalanıyor. 

"İsmin değiştirilmesi de tartışma konularından birisini oluşturuyor"

"Bütünlüklü bir dönüşümün parçası olarak ismin de değiştirilmesi tartışma konularından birisini oluşturuyor" diyen İşleyen, nihai kararın Olağanüstü Kongre'de verileceğini söylüyor ve ekliyor:

Evet, ÖDP tüm bu gelişmeler içinde kendisini devrimci temelde dönüştürme yönünde kolektif bir iradeyi ortaya koyuyor. Bu, partinin misyonunun ve iddiasının yükseltilmesi anlamına geliyor. Bunun için örgütlenme anlayışlarının, programın, tüzüğü böyle bir seçeneği yaratma ihtiyacı hisseden herkesle birlikte değiştirmenin yolunu açacak bir adım olarak 22 Aralık’ta Olağanüstü Kongre gerçekleştiriyoruz. 

İşleyen sözlerini, Olağanüstü Kongre'nin bir dönüşümün başlangıcı ve herkesin özne olabildiği kurucu bir sürecin çağrı buluşması olacağını belirterek noktalıyor.


 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU