CHP’nin 224 sayfalık yargı raporundan: Vatandaş umudu kesti, AYM'nin vermediği kararlar rejim sorunu

CHP, TBMM’de Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Adalet Bakanlığı bütçe görüşmesi öncesinde yargının güncel sorunlarına ilişkin hazırladığı 224 sayfalık raporda Türkiye'de yargıya yönelik güvenin zedelendiği ile ilgili tespitler yer alıyor

Fotoğraf: AA

CHP, TBMM’de Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Adalet Bakanlığı bütçe görüşmesi öncesinde yargının güncel sorunlarına ilişkin rapor hazırladı.

CHP Hukuk Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek ile İbrahim Kaboğlu eşgüdümünde Adalet ve Anayasa Komisyonu üyesi milletvekilleriyle birlikte başlattığı yargı reformu değişiklik önerileri çalışmalarının yer aldığı raporda “Türkiye’nin en saygın devlet organı olan yargı temelden sarsılmış, yargıya olan güven sıfıra inmiştir" tespiti yapıldı.

İktidar döneminde insan hakları ihllallerinde artış olduğunu vurgulayan raporda ifade özgürlüğünün hiç olmadığı kadar baskı altında olduğunu, bağımsızlık ve tarafsızlık ilkelerinin ise yok sayıldığının altı çizildi. 

Raporla ilgili 18 Ağustos-27 Eylül arası gerçekleştirilen sekiz ayrı toplantıya 65 uzman, 20 kurum ve kuruluş katıldı.

Bu kapsamda 14 ayrı kanun teklifi ile 228 madde yazımı gerçekleştirildiği belirtildi.

Independent Türkçe'nin edindiği bilgiye göre CHP’nin barolar, sendikalar, akademisyenler, hukukçu derneklerinin katılımıyla hazırladığı “Adil Yargılanma Hakkı Yasa Önerisi”nin ayrıntılarına da öneriler olarak yer verildi.

CHP ayrıca “Mahkemeler bağımsız ve tarafsız değildir. Vatandaş mahkemelerden umudunu kesmiş, siyaset yargıya hâkim olmuştur. Alınan kararlar, hukuka değil, iktidar’ın beklentilere göredir” değerlendirmesi yaptı.

Merkezi bütçeden sadece binde 2’lik kısmının ayrıldığı Adalet Bakanlığı ile bağlı kurumlar olan Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK), Anayasa Mahkemesi (AYM), Danıştay, Yargıtay, cezaevleri, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (THİK), Kişisel Verileri Koruma Kurulu (KVKK), Türkiye Adalet Akademisi’ne (TAK) ilişkin CHP’nin hazırladığı 224 sayfalık raporda çok sayıda tespit var.

Adalet Bakanlığı’na ilişkin değerlendirmeler

'Adalet ilerleme kaydedemedi' 

Bakanlık, bugüne kadar hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, hâkim güvencesi, HSK’nin yapısı, uzun tutukluluk süreleri, gizli tanık uygulamaları gibi birçok alanda ilerleme kaydedemedi.

'Saray’ın paralel devleti Kurullar'

Hukuk Politikaları Kurulu, tek adam sistemiyle birlikte hayata geçirildi. Kurul, Adalet Bakanlığı ile ortak çalışacağı iddia edilmişse de aslolan bu değildi. Saray’da Hukuk Politikaları Kurulu gibi kurulan pek çok kurul ile tam anlamıyla bir “paralel devlet” kuruldu ve bu “devlet”, “tek adama” bağlı.

'Seçmen yargıya güvenmiyor'

Araştırma sonuçlarına göre, AK Parti seçmenlerinin yüzde 26,2’si Türkiye’de yargının bağımsız olmadığını, yüzde 16,1’i Türkiye’de yargıya güvenmediğini, yüzde 22,3’ü ise mahkemelerin tarafsız olmadığını düşünüyor.

MHP’ye oy verenlerin yüzde 70,6’sı Türkiye’de yargının bağımsız olmadığını, yüzde 35,8’i yargıya güvenmediğini, yüzde 43,3’ü de mahkemeleri tarafsız bulmadığını söylüyor.

CHP seçmeninde ise Türkiye’de yargının bağımsız olmadığını düşünenlerin oranı yüzde 70,6. Yargıya güven duymayan CHP’lilerin oranı yüzde 62,5 iken mahkemelerin tarafsız olduğunu düşünen seçmenlerin oranı ise yüzde 59,5.

Yargının bağımsız olmadığını düşünen HDP seçmenlerinin oranı yüzde 82,8, yargıya güven duymayanların oranı yüzde 78,6, mahkemelerin taraflı olduğunu düşünenlerin oranı ise yüzde 72,9.

CHP’nin adalet önerileri

-Adalet Bakanlığı parlamenter sistem içerisinde yeniden düzenlenmeli

-Saray’ın yeni paralel devleti konumundaki Hukuk Politikaları Kurulu, bakanlığın işlevini üstlenmiş, bakanlık daha pasif hale getirildi. Adil yargılanma hakkı ihlaline sebep olan mevzuat veya uygulama temelli aksaklıklar ortadan kaldırılmalı

-Olağan hale getirilmeye çalışılan OHAL hukuku ivedilikle temizlenmeli. OHAL KHK’leri ile ortaya çıkan hak ihlalleri giderilmeli, giderilmesi mümkün olmayan zararlar tazmin edilmeli

-Adliyelerin inşa aşamasında vatandaşların mahkemeye erişimini engelleyici hale gelmesinin önüne geçilmeli. Şehir merkezlerine uzak adliyelerden vazgeçilmeli. Adliye binalarında yargının üç sacayağından biri olan savunmanın yani avukatların fiziki alanlarının oluşturulması gerekli. Savcılık makamı ayrı binalarda olmalı

HSK’ye ilişkin değerlendirmeler ve çözüm önerileri

'Hâkim ve savcılar tecrübesiz' 

15 Temmuz 2016 darbe girişiminden günümüze kadar ihraç edilen hâkim ve savcıların yerlerine alınanlar da dâhil toplam 9 bin 323 yeni hâkim ve savcı göreve başladı, toplam hâkim ve savcı sayısı dikkate alındığında ise görevdeki hâkim ve savcıların yüzde 45’i üç ve daha az yıllık tecrübelere sahip. İhraçlarla boşalan yerlere, acil alımlar yapıldı. Bu alımlar içinden 113 avukat geçmişte AKP teşkilatlarında görev almış ya da üyeliği bulunan kişiler. Hâkim ve savcıların tarafsızlığı dikkate alındığında siyasi parti geçmişi bulunan kişilerin, yargı sisteminde bulunmaları etik değerlerle bağdaşmamakta.

'FETÖ Borsası'

Kemal Kılıçdaroğlu’nun sık sık gündeme getirdiği “FETÖ Borsası” kavramı, siyasi iktidarda ilk olarak yandaş basında 2017 yılında dillendirilmeye başlandı. FETÖ Borsası’nın varlığına ilişkin pek çok emare bulunmakla birlikte buna ilişkin dava bilgileri önceden kamuoyuyla paylaşılmaktayken hâlihazırda bu haberlere de ket vuruldu. FETÖ soruşturmalarından çoğu iş adamı hiç hasar almadan kurtuldu, bazılarıysa kurtulurken tahliyelerinden nasiplenmeye çalışanlar tarafından dolandırıldığını iddia etti.

'5 cumhurbaşkanını 27’ye katladı' 

Cumhurbaşkanına hakaret suçundan açılan davaların istatistiklerine bakıldığında; Kenan Evren döneminde bu suçtan 340 kişi, Turgut Özal döneminde 207 kişi, Süleyman Demirel döneminde 158 kişi, Ahmet Necdet Sezer döneminde 168 kişi, Abdullah Gül döneminde 248 kişi hakkında bu suçtan soruşturma açılırken, sadece Recep Tayyip Erdoğan’ın 1 yıllık Cumhurbaşkanlığı süresinde, 2018 yılında ise 26 bin 115 kişiye aynı suçtan dava açıldı. Bu oran Erdoğan öncesindeki 5 cumhurbaşkanı döneminde açılan davaların 27 katı.

CHP’nin hazırladığı kanun teklifindeki önerileri

-HSK yerine Adalet Yüksek Kurulunun kurulmalı

-Kurul üyelerinin seçimini Yargıtay, Danıştay ve TBMM yapmalı

-Hâkimlik ve savcılık teminatları ayrılarak, coğrafi teminat sağlanmalı

-Bağımsızlığın yanına Tarafsızlık kavramı eklenmeli

-Hâkimlik ve savcılık mesleğine kabulde mülakat kurulunun yapısı değişmeli, mülakatın görüntülü ve sesli kayıt altına alınmalı

-Hâkimlere yönelik aylıktan kesme ve yer değiştirme cezaları kaldırılmalı

AYM’ye ilişkin değerlendirme ve öneriler

'AYM bağımsızlığı şüpheli'

Tarafsız olmayan Cumhurbaşkanı tarafından seçilen AYM üyelerinin bağımsız olacaklarını düşünmek mümkün değil. Demokrasinin kalbinde yer alan erkler ayrılığı ilkesini ağır şekilde ihlal eden bu çarpık ve yargı bağımsızlığıyla taban tabana zıt durumun düzeltilmesi için; Cumhurbaşkanı’nın anayasal yetki alanına çekilmesi, parti Genel Başkanlığı görevinden ayrılması ve AYM üyelerinin seçimini esas olarak yargıya bırakılması gerekiyor.

'AYM‘den kadınlar dışlandı'

Anayasa Mahkemesi’nin 16 üyesinin tamamı erkeklerden teşekkül ediyor. Anayasa eşitlik maddesinin yok sayıldığını gösteren bu vahim tablo, AYM’ye seçilecek üyelerin belirlenmesine ilişkin aşamalarda kadınların dışlandığını gösteriyor. AYM’nin bu üye kompozisyonu, yüksek yargıyı erilleştiren ayrımcı zihniyetin keskin bir dışavurumu.

'Hukukçu olmayan üyeler' 

Anayasa’nın yorumu konusunda en büyük otorite olan AYM’nin 16 üyesinden 6’sı hukuk fakültesi mezunu değil. Ülkenin hukuk sisteminde en yetkili yargı merci olan AYM’nin hukuk fakültesi mezunu olmayan üye sayısının çokluğu vahim durumda.

'Rejim sorunu'

AYM’nin yakın zamanda verdiği ve vermediği kararlar; yürütmeyi yetki açısından denetlemekten kaçındığını, Anayasa’ya ve erkler ayrılığı ilkesine uyulmasını sağlamaya ilişkin yargısal görevini yerine getirmediğini gösteriyor. Ülkeyi Anayasa dışı bir yönetime teslim eden bu tavır, OHAL KHK’lerinin denetlenmemesi on binlerce yurttaşın temel hak ve özgürlüklerini yürütmenin keyfiliğine terk edildi. Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin yetki alanıyla ilgili olarak yapılan Anayasaya aykırılık başvurularıyla ilgili karar vermemesi bir rejim sorunu.

CHP’nin Anayasa ve AYM’ye ilişkin önerileri

-AYM üyeliği için cinsiyet kotaları oluşturulmalı ve az temsil edilen cinsiyet mensubunun üyelerinin, AYM’nin toplam üye sayısının üçte birinden az olamayacağına ilişkin bir kural kabul edilmeli ve buna elveren bir üye seçim usulü tanımlanmalı

-Anayasa’nın kişi özgürlüğü ve güvenliğini düzenleyen 19. maddesine “koruma tedbiri” ibaresi eklenerek Anayasa kapsamına alınmalı

-OHAL süresi kısalmalı, TBMM’de kabul çoğunluğu değişmeli, OHAL’in uzatılma yetkisi ve sayısı sınırlandırılmalı

Danıştay’a ilişkin değerlendirmeler

'Danıştay’a güven kalmadı'

Köklü bir tarihe ve kurum kültürüne sahip Cumhuriyet tarihinin en saygın kurumları arasında tarafsızlığı ve bağımsız niteliği ile yakın zamana kadar en güvenilir kurumların başında yer alan Danıştay Başkanlığı, kısa dönemde bu algıyı yerle bir edildi. Biriken dosyaların oluşturduğu iş yükü nedeniyle yargılamanın makul bitirilememesi, iş yükünün yoğun olması nedeniyle yüksek mahkemelerin dosyaları yeterince incelemeden sonuçlandırdığı için adil yargılamanın yapılmadığı durumunu ortaya çıkardı.

Yargıtay’a ilişkin değerlendirmeler

'Hak aramanın maliyeti'

Yaşanan ekonomik krizin neden olduğu sorunlar ve buna paralel ihtilafların çözümü için hukuk yoluna sıklıkla başvurulmaya başlanması, harç kalemleri ve toplam maliyetlerinin vatandaşları, hak arama yolunda ciddi maddi külfetler altına sokuyor. Adalete erişim hakkı engelsiz ve teşvik edici olmalı. Günümüz ekonomik sorunları göz önünde bulundurulduğunda harçların miktarlarında indirim yapılması bir zorunluluk haline geldi.

'Cezaevlerine ilişkin değerlendirmeler'

'50 bin kapasite aşımı' 

2019 yılı verileri bilinmediği için 50 bin civarında kapasite aşımı olduğu tahmin ediliyor. Kasım 2018 verilerine göre; 258 bin 660 tutuklu ve hükümlü bulunuyor.

'İşkence iddiaları artıyor' 

Olağanüstü, hukuksuz dönemlerde artan cezaevi personelinin keyfi tutum ve işlemleri, hücre hapsinin artması, domuz bağı ve süngerli oda uygulamasının devam etmesi, zor kullanarak arama yapılması, bazı koğuşlarda 24 saat kamera ile izleme yapılarak tutuklu ya da mahkumlar üzerinde sistematik psikolojik baskı kurulması, çıplak arama uygulaması, gıda yetersizliği, yemeklerin kötü olması, koğuşlarda kapasitenin çok üzerinde kalınması, tuvalet önlerine yatak atılması gibi barınma koşulların yetersizliği, nakil taleplerinin değerlendirilmemesi, doktora ve tedaviye erişememe, koğuşların ve diğer bölümlerin hijyenik ortamdan uzak olması, kitap, dergi gibi yayınların yasaklanması, haberleşmenin kısıtlanması/yasaklanması, eğitime erişememe gibi ihlaller yaşanıyor.

'Sorular yanıtsız' 

2019 yılında muhalefet milletvekilleri tarafından cezaevlerindeki hak ihlalleriyle ilgili 605 soru önergesi verildi. Bunların 80’i işkence ve kötü muameleyle ilgili. Soru önergelerinden sadece iki tanesi yanıtlandı.

'Cezaevi değil Çocuk Eğitim Evi' 

Çocuklar için tutukluluğun son çare olması gerekirken Kasım 2018 verilerine göre cezaevindeki çocukların yüzde 57’si tutuklu. Çocuk ve gençler için özgürlük gibi onların lehine olan uygulamalar esas alınmalı. Çocukların cezalarının kapalı cezaevlerinde değil çocuk eğitim evlerinde olmaları gerekiyor.

CHP’nin TİHEK’e ilişkin değerlendirmeleri

'TİHEK’e ulaşılamadı'

Çeşitli ihlal raporları hazırlayarak kamu kurumlarını harekete geçirme görevi de bulunan TİHEK (Türkiye İnsan Hakları Ve Eşitlik Kurumu) bugüne kadar gözle görülür bir adım akmadı. OHAL ile birlikte yurttaşların işkenceye ve hak ihlallerine daha çok uğradığı bir dönemde TİHEK’e ulaşılamadı. TİHEK, hak ihlali iddialarının yoğunlaştığı dönemde başvuru kabul etmedi.

CHP’nin KVKK’ye ilişkin değerlendirmeleri

'Verilerin bağımsızlığı'

Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun dokuz üyesinden yedisinin seçimi, doğrudan ya da dolaylı şekilde, bir siyasi partinin ve onun Genel Başkanı’nın tasarrufunda gerçekleşti.

CHP’nin Türkiye Adalet Akademisi’ne ilişkin değerlendirmeleri

'AKP ders çıkartmadı' 

Son 17 yılda kamu alımlarında gerçekleşen sözlü mülakatlar göz önüne alındığında Türkiye Adalet Akademisi’ne yapılacak alımların da şaibeli olacağı sinyali açıkça görülüyor. Daha önce FETÖ yuvası olduğu için KHK ile kapatılan kurum başka tarikatlara yuva olma yönünde ilerliyor. Adalet ve Kalkınma Partisi yaşananlardan ders çıkarmadı.

'Düzenleme şart' 

Adalet Akademisi ivedilikle kanunla düzenlenmeli. Adalet akademisine ilişkin CK ile herhangi bir düzenleme yapılmamalı. Böyle bir akademi, kendisine verilen görevlerin gereği olarak özerk bir yapıda/statüde bir kuruluş olarak öngörülmeli. Hâkimlik mesleğinin eğitim aşamasından ibaren idari vesayet altında olması sağlanmalı.

CHP raporunda avukatların sorunları ve çözüm önerileri

-Hakimlik ve savcılık meslekleri gibi avukatlık mesleğini ve meslek kuruluşları Anayasa’da düzenlenmeli. Böylece sav-savunma-karar üçlemesinde savunma da Anayasal güvenceye alınarak eksiklik giderilebilir

-Avukatlık stajına kabul ve avukat sıfatını kazanma, sınava bağlanmalı

-Hukuk fakültelerinin eğitim-öğretim kalitesi artırılmalı, kontenjanları düşürülmeli. Yeni hukuk fakültesi uzun yıllar açılmamalı

-Ceza uyuşmazlıklarında hukukçu olmayanların uzlaştırmacı yapılması yanlış. İş uyuşmazlıklarında dava şartı olan arabuluculukta her talep eden işçiye barolar tarafından maddi durum araştırması yapılmaksızın adli yardım faslından avukat görevlendirilmesi mümkün hale getirilmeli

-CMK avukatlığında öngörülen ücretler trajik düzeyde düşük.  En azından asgari ücret tarifesine eşitlenmeli. CMK ve adli yardım hizmetlerinde KDV kaldırılmalı

-Avukatların duruşmada bulunma hakkı duruşmanın inzibatına aykırı tutum ve davranışları gerekçe gösterilerek ya da başkaca bir nedenle engellenmemeli

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU