Muş’un Sürgüden Köyü’nde 28 Mayıs 1994 yılında iki aile arasında çıkan silahlı kavgada 11 kişi hayatını kaybetti, 17 kişi yaralandı.
25 yıldır yakalanamayan cinayet şüphelilerinden Medeni Sağın saklanmak için yaptığı mağaradan bozma sığınakta jandarma ekipleri tarafından ele geçirildi.
Hakkında Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kan gütme saikiyle öldürme suçundan verilen 36 yıl kesinleşmiş hapis cezası bulunan Sağın'ın bir mağarada saklandığını belirleyen jandarma ekipleri firari sanığı yakalamak için operasyon düzenledi.
25 yıl mağarada saklandı
Sağın, sabah saatlerinde Çiçekli köyünün kırsalında gerçekleştirilen operasyonla yakalandı. Sağın'ın, güvenlik güçlerine yakalanmamak için dağda yaptığı sığınakta saklandığı, su ihtiyacını da doğal kuyudan karşıladığı tespit edildi.
Jandarma ekiplerini sürekli gözetleyerek geldiklerinde atla kaçan, komşu köylerden irtibat kurduğu kişilerden güvenlik güçlerinin geldiğinden haberdar olan zanlının, bu sayede 6 kez yakalanmaktan kurtulduğu belirlendi.
Adliyeye sevk edilen Sağın, işlemlerin ardından cezaevine gönderildi.
Konuyla ilgili Muş Valiliği de bir açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
28 Mayıs 1994 tarihinde Muş’un Sürügüden köyünde meydana gelen silahlı çatışma sonucunda 11 kişinin ölümü ve 17 kişinin yaralanması olayıyla ilgili 25 yıldır aranan, Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ‘Kan Gütme Saikiyle Öldürme’ suçundan 36 yıl kesinleşmiş cezası bulunan bir şahıs, İl Jandarma Komutanlığınca yapılan istihbarı çalışma sonucunda 30 Ekim 2019 günü 04.00’da merkeze bağlı Çiçekli köyünde yakalanmıştır.
Bir sanık da 2 yıl önce yakalandı
Cinayetlerin zanlılarından hakkında 36 yıl hapis cezası kesinleşen Remzi Sağın da 2 yıl önce Muş il merkezinde saklandığı bir evde yakalanmıştı. 23 yıl kaçabilen sanık tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.
3 koyun yüzünden 11 kişi öldü
11 kişinin öldüğü kavganın ardından, kavgaya karışan ailelerin bir kısmı afetzedeler için yapılan konutlara nakledilmişlerdi. 11 kişinin can verdiği kavgadan 5 yıl sonra köylerinden taşınmak zorunda kalanlarla Milliyet gazetesi söyleşi yapmıştı. Köylülerden Baki Sevim yaşananları şu sözlerle anlatmıştı:
Yasak diye bir şey yoktur devletten. Biz gidemiyoruz köyümüze çünkü öyle anlaştık, gidersek yine başlar kan davası. Görüşmeyeceğiz dedik hiçbir şekilde. Yoksa evimiz, toprağımız, bahçemiz hep orada kalmıştır. 100 bin dönümden fazla tapulu arazimiz var. Böyle uzaktan seyrediyoruz sade. Yasak bize köyümüz yasak. Böyle baktığımızda ciğerimiz sökülüyor ama ne yapalım?
Kavga üç koyun yüzünden çıktı. Biraz muhtarlık bahanesi de vardı. Olay beşinci ayın 28’inde 1994’de oldu. Koca köyün kaderi bir dakikada değişti... Önceden süren bir kan davası değildi. Biz iki aileydik zaten köyde. Yani 450 hanenin yarısı onlar yarısı bizim aile.
Seydan aşiretindeniz hepimiz. Neyse, onların üç koyunu bizim tarlaya geldi. Bizimkilerde bunların çocuklarına tutmuş, iki tokat atmış. İşte 11 kişi bu yüzden ölmüştür. İki kişi bizden dokuz kişi onlardan.
Olayın ardından, Olağanüstü Hal Bölge Valisi Sayın Ünal Erkan, Muş Valisi, garnizon komutanı milletvekilleri bizi barıştırdı. Daha çok adam onlardan öldüğü için köyü biz terk ettik. Ama devlet büyükleri, bizim yaşayabileceğimiz bir köy sözü verdi. Burayı gösterdiler, biz önce istemedik. “Az bekleyin, geçici" dediler. Ne geçmez, geçiçiymiş. Yandık anam.
Bir anda oldu bitti her şey. Şimdi çok pişmanız, canlarımızdan olduk, köyümüzden olduk. Çocuklar okulsuz, nüfussuz kaldı. İşsiz, tarlasız, hayvansız kaldık. Doğup büyüdüğümüz yerden uzak kaldık. Kolay mı?
Independent Türkçe, Ajanslar
