2019’da başlayan ya da bir önceki yıl başlayıp bu yıl hız kazanan tüm isyanları ayrıntılı incelemek bu epeyce kapsamlı dosyamızın bile boyunu aşıyor. Yazı dizisinin ilk iki bölümünde 6 isyanı olabildiğince detaylı incelemeye çalıştık. En ayrıntılı işleyeceğimiz bu 6 isyanı da 2019 isyanlarının çeşitliliğini en yoğun gösterebileceğimiz şekilde seçmeye çalıştık. Bu isyanlar arasında örneğin Hong Kong ve Lübnan prekarya ve orta sınıfların isyanıyken, Endonezya, işçi sınıfı ve öğrencilerin, Haiti ve Mısır ise işsizlerin ve kent yoksullarının en yoğun katıldığı isyanlar olarak öne çıktı. Haiti ve Hong Kong doğrudan, Lübnan dolaylı olarak Batı'nın desteğine sahipken, Şili, Mısır ve Endonezya ise Batı'nın soğuk baktığı isyanlardı. İlk 6 isyanı seçerken kitlesellik, ideolojik yönelim, sosyal medya kullanımı vb. gibi başka kriterler açısından da olabildiğince çeşitliliği yansıtmaya gayret ettik. Çabamız bu yazı dizisini 2019 isyanları karşısında mümkün mertebe nesnel bir yerde konumlandırabilmekti.
Şimdi dizimizin 3. ve 4. bölümlerinde 6’şar isyanı daha az kapsamlı ele aldıktan sonra son bölümde de kalan 24 isyana hızlıca göz atacak ve nihayetinden genel bir kuramsal çerçeve çizmeye çalışarak diziyi sonlandıracağız.
Ekvador’da akaryakıt isyanı zafer kazandı
Correa’nın 6 yıl başkan yardımcılığını yaptıktan sonra başkanlığa aday olan Lenin Moreno, devrimci olan babasından kalan “Lenin” isminin aksine Correa’nın sol popülist politikalarını ters yüz eden neoliberal bir program izledi. Hatta Correa hakkında soruşturma açılmasını da sağladı. Moreno, IMF’yle yaptığı anlaşma çerçevesinde, 1 Ekim’de neoliberal bir kemer sıkma paketini kararnameyle geçirdi. Bu paket, akaryakıtta devlet sübvansiyonlarını kaldırarak benzin fiyatlarını tamamen serbest bırakıyordu. Kararname sonucunda, dizel benzinin fiyatı hemen iki katına çıktı, normal benzinin fiyatı ise %30 arttı. Bu artış, bütün diğer fiyatlarda hızlı artışlara yol açtı ve ülkede sosyal bir krize sebep oldu. Kemer sıkma paketinin iptal edilmesi için 3 Ekim’de başlayan protestolar kısa sürede birçok sektörde grevler, şiddet olayları ve öfkeli yerlilerin de başkente yürümesiyle tam bir isyan biçimine büründü ve Moreno protestolardan korunmak için hükümetini başkent Quito'dan liman kenti Guayaquil'e taşıdı. Sekiz kişinin hayatını kaybettiği protestoların neticesinde Moreno, 14 Ekim itibariyle kemer sıkma paketini geri almayı kabul etti.
Kardeş Azerbaycan polisi Türkiye’yi hatırlattı
Azerbaycan’da da muhalifler düşük ücretlere, yolsuzluğa ve siyasi baskılara karşı siyasi dokunulmazlıkların kaldırılması talebiyle 17 Ekim’de sokağa çıktı. Göstericilere destek vermek isteyen Azerbaycan Halk Cephesi lideri Ali Kerimli, evinden çıktıktan kısa süre sonra polis tarafından gözaltına alındı. Türk emniyeti tarafından eğitilen Azerbaycan polisinin eylemlere müdahale tarzı, Türkiye’deki protestolarda yaşananların ikizi gibiydi. Azerbaycan’daki protestolar diğer ülkelerdeki gibi bir isyana dönüşmedi ancak 2011’de şiddetle bastırılan büyük protesto dalgasından bu yana ülkede yaşanan ilk önemli protesto eylemi olarak tarihe geçti.
Katalonya’da ekim isyanı
Katalonya’nın tek taraflı olarak İspanya’dan bağımsızlık ilan etmesinden bu yana bölgede devam eden gerginlik 2019 protestolarının zirve yaptığı gün olan 14 Ekim’de yeni bir isyan dalgasına dönüştü. Referandumda öne çıkan 9 Katalan siyasetçinin İspanyol Anayasa Mahkemesi’nde cezaya çarptırılması eylemlerin kıvılcımını çaktı. Eylemler genel grev ve sivil itaatsizlik kampanyalarıyla bölge çapında bir isyana dönüştü. 500 binin üzerinde protestocunun katıldığı eylemlerde 19’u ağır olmak üzere 576 protestocu, üçü ağır olmak üzere 283 polis yaralandı. Katalonya’da bağımsızlık isyanının ateşi yanmaya devam ederken diğer yandan bağımsızlık istemeyen Barcelonalılar da sokağa çıktı.
Peru’da anayasa krizi
2017’den beri hükümet krizinin yaşandığı Peru’da da krizin sokağa taşması 2019 sonbaharına denk geldi. Devlet Başkanı Martin Vizcarra’nın Kongre’yi, Kongre’nin de Devlet Başkanı’nı görevden alması üzerine ülke kendisini bir anda büyük bir yönetilememe krizinin ortasında buldu. Kongre’de çoğunluğu elinde bulunduran Halk Gücü’nün lideri Pedro Olaechea da kendisini devlet başkanı ilan edince işler iyice karıştı. 30 Eylül’den itibaren Vizcarra’yı destekleyenlerle Olaechea’yı destekleyenler aynı anda sokağa çıkarken, siyasi kaosa son verilmesini ve yolsuzluk karşıtı reformlar yapılmasını isteyen üçüncü bir kesim de Kongre binası önünde gösteriler düzenlemeye başladı. Protestolar şimdiye dek barışçı çizgide devam ediyor ama henüz kriz aşılmış değil.
En ölümcül isyan Irak’ta
Ekim 2019 isyan dalgasında en çok can kaybı, ABD işgalinden bu yana kanın oluk oluk aktığı, insan hayatının neredeyse hiçbir öneminin kalmadığı Irak’ta yaşandı. Ekim başındaki protestolarda 226 kişinin halihazırda süren eylemlerde ise şu ana dek 74 kişinin hayatını kaybettiği isyanda, yaklaşık 8 bin kişi de yaralandı. İşsiz üniversite mezunlarının öncülüğünde başlayan ayaklanmada 50’den fazla resmi kurum ve 8 kadar da parti binası kundaklandı. Diğer Ekim 2019 ayaklanmalarından farklı olarak bardağı taşıran son nokta olmadan kendiliğinden başlayan isyanda "Başbakan ve yozlaşmış parti sistemi devrilmedikçe protestolara devam" yazan pankartlar öne çıktı. Gösteriler Twitter'da "Haklarım için protesto ediyorum" etiketiyle paylaşılan mesajlarla büyüdü. Protesto kitlesinin çoğunluğunu Şiiler oluştursa da eylemlerde İran’ın Irak’tan elini çekmesi talebinin dillendirilmesi de dikkat çekti. Bu anlamda isyan Lübnan isyanına katılan Şiilerin Hizbullah’ı da hedef tahtasına koymasına çok benziyor. Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi, daha gösterilerin ilk günü "üniversite mezunlarına iş sözü" vererek protestocuların temel taleplerinden birini karşılamak suretiyle tansiyonu düşürmek istese de durulmayan gösterilere sert müdahale emri vermekten çekinmedi. Çok sayıda ölümle sonuçlanan bu sert müdahalelerin ardından isyan duruldu ve Irak’ın yakın tarihine kanlı bir sayfa daha eklemenin ötesine geçemediği yorumları yapıldı. Ne var ki, 23 Ekim'den itibaren isyan bir kez daha alevlendi. Hükümet güçlerinin sert müdahaleleri bir kez daha ölümlere neden olsa da inatçı direniş, siyasal alanda da ses getirmeye başladı. Hafta sonu ikisi Irak Komünist Partisi'nden olmak üzere dört milletvekili ülkede devam eden gösterilerdeki taleplerin hükümet tarafından yerine getirilmemesi nedeniyle görevlerinden istifa ettiklerini duyurdu.
Cezayir’de gülümseme devrimi
2019 isyan dalgasını en güçlü yaşayan ülkelerden biri de Cezayir oldu. Gülümseme Devrimi olarak da adlandırılan bu hareket, 2010-2012’de Arap Baharı adı verilen isyan dalgasında koltuğunu kaybetmeyen az sayıdaki yöneticiden biri olan Abdülaziz Buteflika’yı hedef aldı ve onu devirmeyi başardı. 1999’dan bu yana 20 yıldır ülkenin başkanı olan Butefelika’nın 82 yaşında, tekerlekli sandalyeye mahkum ve neredeyse konuşamayacak durumda olmasına karşın devlet başkanlığına yeniden aday olması üzerine başlayan protesto dalgasında üç protestocu hayatını yitirdi, 112’si polis memuru olmak üzere 183 kişi yaralandı. Genel olarak barışçıl ve şiddetsiz ilerleyen protestolar ordunun da isyancılara destek vermesiyle 2 Nisan 2019’da Buteflika’nın istifasına neden oldu. Buteflika 5. kez aday olmaktan çekilirken gösterilerin bir diğer hedefi olan Başbakan Ahmed Uyahya da istifa etmek zorunda kaldı. Başkanlık seçimleri belirsiz bir süreye ertelenirken Ordu’nun vesayetinde kurulan ulusal birlik hükümeti yeni bir anayasa yazmaya koyuldu. Öte yandan eylem dalgası Buteflika yönetiminin çökmesiyle tümden sönümlenmedi. Başkanlık seçim tarihinin belirlenmesi talebiyle yapılan gösteriler 15 Eylül’de sonuç verdi ve 12 Aralık Cezayir için seçim tarihi olarak belirlendi. Protestolar eylülden bu yana seyrelse de daha demokratik bir anayasa talebiyle zaman zaman eylemler yapılmaya devam ediyor. Cezayir diğer 2019 isyanlarına kıyasla kadınların devrimde daha güçlü bir rol oynamasıyla öne çıktı. 22 Mart’tan itibaren “Eşitliğe Doğru Değişim için Cezayirli Kadınlar” adlı bir grup, Cezayir Üniversitesi önünde her Cuma “Feminist Meydan” (carré féministe) eylemi yapmaya başladı. Bu eylem halen sürüyor ve devrimin temel sloganlarından birini “kadınlar olmazsa demokrasi olmaz” şiarı oluşturuyor.
IV. Bölüm: Gazze, Gürcistan, Bolivya, Gine Bissau, İran, Venezuela
Dünya alev aldı: Küresel eylemlerle ısınan 40 ülke 40 isyan
Dünya alev aldı: Küresel eylemlerle ısınan 40 ülke 40 isyan (2)
© The Independentturkish