'Kaostan sıyrılmanın' yolu: Geri dönüşüm atölyesi

İstanbul Balat'taki geri dönüşüm atölyesi "Her çöp çöp değildir" diyor. Kerevet tahtasından kütüphane, merdiven basamağından masa yapılıyor. Tasarımcı Mehmet Sönmez, hikayesi Independent Türkçe'ye anlattı

İstanbul’un tarihi semtlerinden Balat’ta 20 metrekarelik bir alanda dün bugün ile buluşuyor, kıyıya köşeye atılmış, gözden çıkarılmış ahşap parçaları geri dönüşüm atölyesinde can buluyor. 

Ahşap sandalyeler, yataklar,  çürümeye bırakılmış çeyiz sandıkları, sehpalar...

Ömrünü tamamladığı düşünülen ahşap parçaları bir araya gelip gündelik hayattaki yerini alıyor.

Aslında atölyenin girişindeki tahtaların üzerine yazılanlar atölyenin niyeti sergiliyor: "İnsanlar oksijen tüketir, ağaçlar oksijen üretir!"
 

a.jpg
Fotoğraf: Independent Türkçe

 
Atölyenin tasarımcısı Mehmet Sönmez, "Bu iş benim hobim aynı zamanda ve bütün insanlara tavsiye ediyorum. İşleri hobileri olsun, hobileri de işleri olsun. Ancak böyle hayat çekilir ve bu kaos, savaş duygusundan ortamından, açlıktan ve bunların yaratığı sorunlardan ancak bu şekilde sıyrılabiliriz." diyor.

Geri dönüşüm ile amaç insanları ağaç kesiminden uzaklaştırmak.
 

b.jpg
Tasarımcı Mehmet Sönmez / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Sönmez yaptığı işi bir nevi çevrecilik faaliyeti gibi gördüğünü söylüyor, yaptığı işin üç ayağı olduğunu belirtiyor:

Çalışmalarımın üç temel ayağı var. Mutlak suretle yeryüzünde işlevini yitirmiş olacak. Eğer bu bir merdiven basamağı olarak yapılmışsa merdiven basamağı çürümüş, kırılmış, dağılmışsa ve çöpe atılacaksa yada bir insanın evini ısıtacaksa ben o noktada devreye giriyorum. O noktada başlıyor benim sürecim. Elde ettiğim bu ürün ilk andan itibaren benim artık ham madem oluyor. Yani tıpkı başka imalat yapan, moda tasarımı yapan insanların kumaşı gibi benim ham madem oluyor. Ve ben onu görür görmez bir modelist gibi kafamda bir tasarım canlanıyor. Ve heyecanla onu hayata geçiriyorum. Sonra oturup üzerine düşünüyorum. Birinci ayağı geri dönüşüm ürünü olmuş olması, ikinci ayağı ise kendi içinde yaşanmışlıkları da olması, tabi her eskiyle ilgilenmiyorum. Biraz daha geçmişi olan, hikayesi olan nesnelerle ilgileniyorum. Buda bana ilham veriyor.  Tasarıma dönüşüyor ve sonra oturup onların hikayelerini yazıyorum. Burada biraz kurgu devreye giriyor yada ilk gençlik yıllarında kaleme aldığım hikayeler, öyküler tasarım, imgesel güç devreye giriyor. Bunları birleştiriyorum. Ve ortaya bir şeyler çıkıyor.  Kendini aşmak gerekiyor hep aynı şeyi yapamazsın. Yaratıcılığında sınırı yoktur. Sanat belki de bu yüzden hep yaşıyor ve sonsuza dek yaşayacak. Yaptığım işi seviyorum tabi ve beni mutlu ediyor.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU