Tuğrul Türkeş'ten "Milliyetçiler neyi görmeli?" paylaşımı: Her türlü aşırı akımın nihai sebebi, sahte meclislerin yaratılmasıdır

"Bu girdaptan kaçınılmalı ve ibret alınmalıdır. Batı’nın tarihten almamakta ısrar ettiği ibretten ne kadar ibret alınsa azdır. Gelinim sen anla"

Fotoğraf: AA

AK Parti Ankara Milletvekili ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Türk Delegasyonu Başkanı Tuğrul Türkeş, “Milliyetçiler Neyi Görmeli? Sahte Parlamento / Sahte Meclis Tehlikesi” başlığı ile bir paylaşım yaptı.

Türkeş paylaşımında, Batı’daki aşırı akımların yükselişine ilişkin yorumlarda bulundu ve yazısının sonunda “Gelinim sen anla” ifadesini de kullandı.

Türkeş şunları kaydetti:

Avrupa’da aşırı sağ akımların yükselişi, entelektüel çevrelerde şimdiden endişe yaratmaktadır. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'nde 17 yıl boyunca üstlendiğim üyelik görevi ve nihayetinde AKPM Türk Delegasyonu Başkanlığı sorumluluğum ışığında edindiğim deneyimleri, iş işten geçmeden kamuoyuyla paylaşmak istiyorum. Amacım, mevcut durumun kök sebeplerini ve muhtemel sonuçlarını ortaya koymaktır.

Demokrasilerde Ritm Bozukluğu / Taşikardi: Sahte Meclis

Aşırı akımların, demokrasinin yetersiz kaldığı dönemlerde Batı’yı savaş da dahil olmak üzere büyük toplumsal krizlere sürüklediği hepimizce malumdur. Avrupa’da yaşanan İtalyan Faşizmi ve Alman Nasyonalizmi, hafızalara kazınmış büyük yıkımların başlıca örnekleridir. Almanya’nın II. Dünya Harbi’ne nasıl sürüklendiği, 1933’e giden süreçte saklıdır. Demokrasinin en büyük teminatı olan parlamento işlevsiz hale gelince kaçınılmaz son yaşanmıştır. Var olan parlamento "sahte meclis" e dönüşmüş, erken uyarı sistemleri bütünüyle çökmüştür. İki tür parlamento vardır: Darbe sonrası oluşturulan parlamentolar ve darbe öncesi parlamentolar. Demokrasilerde darbe (savaş, sarsıntı, buhran vb.) sonrası oluşturulan meclislerin pek de bir önemi yoktur ve zaten herkes bunun farkındadır. Asıl önemli olan, darbe (savaş, sarsıntı, buhran vb.) öncesi parlamentonun durumudur ki, bunu "tehlike" olarak okumalıyız. Almanya’da 1933’e giden parlamento süreci işte bunun en tipik örneğidir. Var olan parlamento, yavaş yavaş sahte, paravan, hatta süs vitrini bir meclise dönüştürülmüş, demokrasinin kalp ritmi böylelikle bozulmuştur. Ondan sonrası; taşikardi, yıkım, gözyaşı ve ölümdür.

21. Yüzyıl, Yani Bugünkü Mevcut Durum:

Maalesef Batı, yaklaşık yüzyıl sonra bugün de aynı sürece girmektedir. Dijital çağın getirdiği belirsizlik, ABD’yi demokrasi kurumlarına karşı "sıfır sorumluluk" bataklığına sürüklemiş, Batı’yı ise bu duruma seyirci konumuna düşürmüştür. Batılı toplumların bu duruma karşı geliştirdiği çözüm ise yine bildik aşırı akımlar olmuştur. Ancak her türlü aşırı akımın nihai sebebi, sahte meclislerin yaratılmasıdır. Bu girdaptan kaçınılmalı ve ibret alınmalıdır. Batı’nın tarihten almamakta ısrar ettiği ibretten ne kadar ibret alınsa azdır.

Gelinim sen anla…

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU